
İyi okumalar... Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın...
15. BÖLÜM
…..
Yağmur kendini bir anda bir yol kenarında dururken bulduğunda neler olduğunu başta anlamadı. Az önce yorgunluktan uyuya kaldığına emindi. Birkaç saniye içinde olayı kavradığında yine bir öngörünün içinde olduğunu fark etti. Uzun zamandır görmediği için ilk başta afallayarak nerede olduğunu anlayamamıştı.
Hızla kendini toparladığında vücudunun kontrolünü eline aldı. Bulunduğu alan yavaş yavaş şekillenirken etrafta dikkat kesildi. Bir yandan da nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Artık tanıdığı bir şehirde olmaması onu geriyordu.
İstanbul çok büyüktü tanıyıp bildiği şehirden çok çok daha büyük bu olayı nasıl çözeceğini bilmiyordu.
Bu bilinmezlik onu korkutmaya başlamadan önce kendini toparlamaya çalıştı. Şuan kurtarması gereken birisi vardı. Bunları sonra düşünecek bir çözüm bulacaktı.
Birkaç adım daha attığında bulunduğu alanı gözleri ile tararken sağ tarafında kalan büyük ve gösterişli yapıya odaklandı. Öngörüsünün ne kadar süreceğini bilmediği için daha fazla zaman kaybetmeden boynundan hiç çıkarmadığı kolyesini parmakları arasına aldı. Artık daha fazla odaklana biliyordu.
Dikkatle binayı incelediğinde orasının bir okul olduğunu gördü. Tabelayı görmek için kendini birkaç adım atmaya zorlarken bulunduğu alan bir anda değişti. Saniyeler sonra kendisini trafik ışıklarının orada bulduğunda yanından geçen arabalar ile irkildi.
Tam karşısında ise az önce ismini görmeye çalıştığı okul varken çalan zil sesi ile öğrenciler hızla dışarıya çıkmaya başladı. Birçok öğrenci yol kenarından giderken bazıları karşıya geçmeye çalışıyorlardı. Yayalar için yanan yeşil ışıkla karşıya geçen öğrenciler ile Yağmur dikkatini toparlarken tüm algılar herhangi bir tehlike için açıktı. Arabalar için yanan kırmızı ışığa rağmen hızını azaltmadan gelen araç ile Yağmur’un kalbi korkuyla atıyordu. Bağırmak istese de sesi çıkmadığı için içten içe kendine sinirlendi.
Araba hızla karşıdan karşıya geçen on bir, on iki yaşlarındaki bir çocuğa çarpmaktan son anda kurtulurken ilerdeki sokak lambasına çarparken aracı kullanan şoför kendisini araçtan son anda dışarı atmıştı.
…….
Yağmur uykudan sıçrayarak uyandığında hala olayın şokunu atamamıştı. Kendisine gelmek için yataktan zorla kalkıp lavabo giderek yüzünü soğuk suyla yıkadı. Tekrar odaya döndüğünde yatağa oturdu. Gördüklerini kafasında toparlamaya çalışarak biraz kendisine zaman tanıdı. Yer belirleyici tek ipucu okulun adıydı yataktan kalkarak hazırlandı. Saate baktığında uyuyalı iki saat olduğunu gördü. Onun için saatin kaç olduğu çok önemli değildi. Yağmur her görü gördüğünde ya gün içinde ya da birkaç saat içinde gerçekleşirdi.
Okulun çalan zili okul çıkışı gerçekleşeceğinin göstergesiydi. Bu demek oluyor ki daha önünde epey bir zaman vardı. Ancak kaza yapan ve daha büyük sonuçlara sebep olacak olan aracın sahibini bir an önce bulmalıydı. Son anda yaptığı hamle çocuğun hayatının kurtarmıştı. Belki de istenmeyen bir kaza sonucu adamda ağır yararlanmış olabilirdi. Bu yüzden adamı bulmak için zaman kaybetmemesi gerekiyordu.
Yağmur bu saatte yapabileceği bir şey olmadığı için zorda olsa uykusuna geri döndü. Sabah dinlenmiş bir şekilde kalkmalı ve elinden geleni yapmalıydı
Yağmur zorla kendini uykunun kollarına bırakırken aynı saatlerde bir ailede hala uyanıktı.
….
Aydın ailesinin büyükleri sabaha kadar gözünü bile kırpmadı. Arif Bey dün akşam saatlerinde aldığı tehdit telefonu ile canı çok sıkkındı. İki gün sonra yapılacak olan ihaleden çekilmesi için tehdit edilmiş çekilmezse ailesine zarar verileceği söylenmişti. Bu tarz telefonları iş hayatına atıldığından bu yana çok fazla alıyorken ilk defa bu kadar huzursuz hissetmiş eşine ve büyük oğluna durumu anlatmıştı.
Onu tedirgin eden durum, tehdit almasından çok ailesinin her üyesinin gün içinde çekilmiş fotoğraflarının olduğu bir zarfın kapıya bırakılmasıydı. Şimdiye kadar böyle bir durum ile karşılaşmamış olması ve kendisinden çok aile üyelerinin hayatının tehlikede olması onu ilk kez korkuttu.
Gireceği ihale Arif Bey için maddi açıdan önemli olsa da ailesi kadar önemli değildi. İhaleden çekilmeye hazırdı. Ancak adamların bununla yetinmeyeceği ve ileride daha büyük tehditler yapabilecekleri de bir gerçekti. Her ne kadar korkuyor olsa da gelecekte oluşabilecek başka sorunlar için o adamların adalet önüne çıkması gerekiyordu.
Berna Hanım içine düşen endişe ile kocasına bakarken yorgundu. Gece boyu uyumamış yapabilecekleri her şeyi düşünerek geçirmişlerdi. Akif Bey kendisine yorgun gözlerle bakan karısını gördüğünde hızlı adımlar ile karısının yanına giderek önünde diz çöktü.
“ Berna ailemizin başına bir şey gelmemesi için elimden gelen her şeyi yapacağım. Toparla biraz kendini seni böyle gördükçe daha çok üzülüyorum ”
Berna Hanım kafasını onu onayladı. Söyleyecek söz bulamıyordu. Kocası da kendisi kadar endişeliyken daha fazla onu üzerek dikkatini dağıtmak istemiyordu. Berna Hanım elini yüzümü yıkayarak biraz olsun kendini toparlamak için salondan ayrıldı. Neredeyse sabah olmuş diğer oğulları okula gidecekti. Onlar için kahvaltı hazırlamalıydı.
Evin en büyük oğlu olan Ayaz salondan çıkan annesinin ardından bir süre baktıktan sonra babasına döndü.
“ Daha fazla bekleyemeyiz baba polise gidip durumu anlatmamız ve yardım istememiz lazım ”
Akif Bey oğlunun haklı olduğunu elbette biliyordu. Ancak onu tehdit eden adamların polise gittiklerini öğrenirlerse yapabileceklerinden korkuyordu.
“ oğlum haklısında polise gittiğimizi öğrendiklerinde ne olacak böyle adamların şakası olmaz ”
Ayaz babasını sözlerini başını sallayarak onaylasa da polise gitmekten başka çıkar yolları da yoktu. Kendi başlarına bir sonuca varamazlardı.
“ sen evde kal ben uzun bir süre araba ile sokaklarda dolaşır takip edilmediğime emin olunca karakola geçerim en iyisi tek gitmem dikkat çekmeyiz. Ayrıca çocukları da okula göndermemiz lazım adamları şüphelendirmeyelim. Ben polislere duruma anlatırım onları korumak için önlem alırız ”
Ayaz babasının da onaylaması gelen zarfı alarak evden çıktı. Akif Bey ise karısının nerede bulmak için salondan ayrıldı.
Yola çıkalı daha birkaç dakika olmuştu ki telefonu çaldı. Arayan çocukluk arkadaşı Yağız’dı. Telefonu arabaya bağlı olduğu için hemen yanıtladı. Yağız’ın babasından her şeyi öğrendiğini yanına gelmek istediğini söylemesi ile zorda olsa ikna olarak gideceği adresi söyledi. Yağız hemen oraya geleceğini söyleyerek telefonu kapattı.
Yağız ve Ayaz ayrılmaz ikiliydi. Çocukluklarından beri ayrılmamışlar hep beraber büyümüşlerdi. Yılardır onun kardeşleri Ayaz’ın kardeşi, kendi kardeşleri de Yağız’ın kardeşi olmuştu. Bir dertleri olduğunda ilk birbirlerini ararlardı. Bu sefer aramadığı için Yağız’dan sağlam bir dayak yiyeceğini tahmin edebiliyordu.
Sabah’ın ilk ışıkları etrafı aydınlatırken Ayaz ara yollardan farklı sokaklara girerek yolunu değiştirerek bir yarım saatin sonunda emniyete gelebildi. Yağız ise onu sadece on dakikadır bekliyordu.
……..
Yağmur sabah erkenden gelerek masasını geçti. Diğerleri de ondan kısa bir süre sonra yerlerini almışlardı. Aradan geçen yarım saatin içinde Yağmur gelen ihbarları değerlendirdikten sonra getirilen iki kişinin sorgusunu izledi.
Sorgu odasından çıktığında saat daha sekiz buçuk yeni oluyordu. Hala en son gördüğü görüyü düşünüyordu. Aradan yıllar geçmesine rağmen hala alışamamıştı. Bazen gördükleri onu fazlası ile etkiliyordu. Kaza yapan aracı bulması gerekiyordu. Aklında sürekli farklı ihtimaller geçiyor düşüncelerde boğuluyordu.
Ekibin kullandığı odaya doğru giderken kafasında bu gibi düşünceler vardı. O kadar dalmıştı ki karşıdan gelen iki koca cüsseli adamı görmedi.
Ayaz ve Yağız geldikleri karakolda danışmanın gösterdiği odaya giderlerken karşılarından gelen kişiyi son anda fark etmişlerdi.
Yağız yana doğru kayarken Ayaz’ın öyle bir şansı olmadı. Yağmur yürürken çarptığı sert cüsse ile inlerken burnunu tuttu. Hala ne olduğu kavrayamazken burnunun kanamaması için dua ediyordu.
“ hayır ya kanamasın lütfen”
Ayaz kendi kendine konuşan kıza sabır çekerek bakarken Yağız endişe ile Yağmur’a yaklaştı.
“ iyi misiniz?”
Yağmur duyduğu ses ile hala burnunu tutarken çarptığı kişiden bir adım uzaklaştı. Kendisi ile konuşan sese doğru döndüğünde gözleri kocaman açıldı. Ayaz her ne kadar kendilerini oyalayan kıza kızmak istese de şuan ki hali çok sevimli gelmişti. Neden arkadaşına öyle bakıyordu anlamadı. Sanki uzun zamandır tanıdığı biri gibi oysa kızı ilk defa görüyordu. Arkadaşının etrafında görmüş olsa o kesinlikle tanırdı. Gördüğü kadarı ile Yağız’da kızı tanımıyordu. Tanısa anlamaya çalışır gibi bakmaz diye düşünüyordu.
Ayaz daha fazla zaman kaybetmeye dayanamayarak yalandan öksürerek kızın dikkatini üzerine çekti. Yağmur o ana kadar Ayaz’ın orada olduğunu hatta çarptığı kişinin o olduğunu bile fark etmemişti. Etrafına bakmayan kendisi olduğu için üste çıkmak gibi bir duruma girişmeyecekti.
“ kusura bakmayın dikkatim dağınıktı. Çarptığım için özür dilerim ”
Ayaz konuyu uzatmak istemedi. Önemli değil diyerek yoluna devam etmek için hareketlendi. Yağız onun aksine hala Yağmur için endişeliydi.
“ burnunuz kızarmış gerçekten iyi misiniz?”
Yağmur buruk bir tebessüm ile ona baktı. Neden burada olduklarını merak ediyordu.
“ iyiyim size ben yardımcı oluyum kimi aramıştınız ”
Yağmur karşısındaki adam için endişelendiğini belli etmemeye çalışıyordu. Ne kadar başarılı olmuştu tartışılırdı. Yağız karşısındaki kızın kendilerine yardımcı olabileceğinden emin olmasa da onu geri çevirmek istemedi.
“ Baş komiser Çağan Çağlar’ı arıyoruz ”
Yağmur başını sallayarak eliyle koridoru göstererek konuştu.
“ beni takip edin lütfen. Kendisi şuan odasında değil sizi yanına götüreyim”
Ayaz ve Yağız birbirlerine baktıktan sonra Yağmur’u takip etmeye başladılar. Kısa sürede ekibin bulunduğu odaya girdiklerin de kendisine soru dolu bakışlar atanları es geçerek Çağan Baş komisere baktı.
“ Baş komiserim sizinle konuşacakları varmış”
Çağan, Yağmur’un söyledikleri ile arkasından gelen kişilere hitaben konuştu.
“ benim ile ne hakkında konuşacaktınız ”
Yağmur, onlar aralarında konuşmaya başladığında yerine geçmek için arkasını döndü. Hemen arkasındaki Yağız ile biraz duraksasa da yanından geçerek ekip için konulmuş uzun geniş masada yerini aldı. Ekip arkadaşlarından uzakta oturmak istemediği için Deniz ve Demir’in arasındaki boş sandalyeye oturmayı tercih etti.
Ayaz ve Yağız, Yağmur’un polis olmasına şaşırdı. Bir yakınının yanına gelen üniversite öğrencisi olduğunu bile düşünmüşlerdi. Polis olmak için çok genç duruyordu. Daha fazla bir başkası hakkında düşünmeyi bırakarak buraya asıl gelme nedenlerini anlatmaya koyuldular.
Çağan'ın masası diğerlerinden biraz uzakta olduğu için ne konuştuklarını tam duyulmuyordu. Berke diğerlerinden önce merakını dile getirdi.
“ neden geldiklerini söylediler mi Yağmur ”
Yağmur başını hayır anlamında sallarken konuştu.
“ hayır, herhangi bir şey söylemediler. Zaten tesadüfen karşılaştık. Daha doğrusu çarpıştık”
Yağmur son söylediklerinden sonra burnuna dokundu. Hala sızlıyordu sanki duvara çarptım diye mırıldandı. Diğerlerinin aksine yanında oturan Demir ve Deniz onu duydu. İkisi de birbirlerine bakarak gülümsedi. Yağmur’a her dakika daha da alışıyorlardı. İlk başlarda içlerinde önyargı vardı belki ama bunu dile getirerek kırmamaya özen göstermişlerdi. Zaman ile o önyargı kırıldığında söylenilen sözler geri alınmıyordu. Bunun farkında olarak söylediklerine dikkat etmişlerdi. Zamanla önyargıları kırıldığında bir pişmanlıkları olmadı.
Çağan, Yağız ve Ayaz ile konuştuktan son ekibine dönerek bakmıştı.
“ Arkadaşlar yeni bir soruşturmamız var.” Dedikten sonra üçü de büyük masaya geçerek oturmuşlardı. Baş komiserin işareti ile Ayaz yaşananları tekrar anlattı.
“ dün akşam saatlerinde babama gizli numaradan bir telefon geldi. İki gün sonra yapılacak olan ihaleden çekilmesi için tehdit edildi. Telefonda tehdit edilmesinden saatler sonra kapının önüne bir zarf bırakıldı. İçinde aile üyelerinin her adımının çekildiği fotoğraflar vardı.”
Ayaz devamında zarfın içinden çıkan kâğıdı ve resmi masanın ortasına bıraktı. Resimleri herkes tek tek incelerken Yağmur’da diğerlerinden daha fazla durmuştu. Resimdeki Barış büyümüş halini gördüğünde gözleri şaşkınlıkla büyürken kendisini hızla toparlamaya çalıştı.
Dışından bir şey belli etmese de içinden Barış’ın ne kadar büyümüş olduğunu düşünüyordu. Kendi tanıdığı Barış’ın karşısındaki adamın kardeşi olması büyük bir tesadüftü. Anlaşılan kader ağlarını çok örmeye başlamıştı.
“ Yağmur ve Doruk arkadaşların şikâyet dilekçesini doldurmasına yardım edin ardından ifadelerini alın hemen. Sizlerde resimlerim çekildiği alanlardaki kameralara bakmak için yola çıkın resimler çeken kişileri bulmamız gerek ben izini işini halledeceğim. Ayrıca okula giden çocuklar için ”
Yağmur ve Berke kalkarak kendilerine ait masalara geçtiler. Yağmur direk Yağız’a bakarken, Berke’ye de Ayaz kaldı. Yağız ve Ayaz genç kızın tavırlarına bir türlü anlam veremiyordu. Fakat bir gerçek vardı ki o da Yağmur’un Yağız’a farklı baktığı ortadaydı.
Yağmur’un bu tavırlarının sebebi Yağız’ın öz abisi olmasıydı. Abisi ile isimleri birbirini tamamlıyordu. O Yağız Bulut’un kardeşi Yağmur’du.
Bugün görüyordu ki kader nasıl onları ayırdıysa şimdide bir araya getiriyordu. İfade alırken resmiyeti asla bırakmadı. Bir yandan da Berke’nin aldığı ifadeyi de dinliyordu. İfade ve şikâyet işlemleri bittiğinde Ayaz ve Yağız’ı eve gitmeleri konusunda ikna etmişlerdi. İkisi ile beraber Doruk ve Yağmur’da gidecekti. Herhangi bir telefon görüşmesi gerçekleşmesi durumunda yer tespiti yapılması için orada olmalılardı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |