17. Bölüm

17. Bölüm

Büşra Uyanık
busrauyanik

İyi okumalar. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın....

17. BÖLÜM

Bir insan başka bir insanın değeri kaybetmeden anlamıyordu. Değer veriyor, seviyor ama yeteri kadar olmadığını kaybedince ya da kaybetme düşüncesi ile yüzleşince anlıyordu. AYDINÇ ailesi içinde bu geçerliydi. Tüm bu tehditler bittiğinde birbirlerine daha çok kenetlenerek daha çok seveceklerdi.

Yağız ve Ayaz bir haber olduğunu umarak salondan hızla çıkarken diğerleri de onu takip ettiler.

“ siz durun kapıyı ben açarım ”

Doruk, ikisinin de kapıyı açmasına engel olarak kapı deliğinden dışarıyı kontrol etti. Gördüğü bir yemek şirketinin kargocusu ile kapıyı açtı. Sorgular şekilde adama baktığında kargocu elindeki kutuları ona uzatarak konuştu.

“ efendim Yağız AYDEMİR adına yemek teslimatı vardı.”

Yağmur duyduğu isimle ona bakarken Yağız uzanarak yemeği aldı. Yağız önce arkadaşına dönerek,

“ sabahtan beri ne sen nede ailen yemek yedi. Eminim dün yediklerinizle duruyorsunuz biraz kendinizi toparlamanız için yemek sipariş ettim. Çocuklar geldiğinde sizi böyle görmemeli ”

Dedikten sonra polis memurlarına dönerek konuşmasına devam etti.

“ sizlerde saatlerdir çalışıyorsunuz bir şeyler yiyelim devam edersiniz ”

Ayaz arkadaşının haklı olduğunu bildi için hafif tebessüm ederek elindeki kutuların iki tanesini alarak anne babasına vermek için merdivenlere yöneldi.

Yağız diğerleri ile beraber solandaki masaya yerleşerek Ayaz’ı beklemeye başladılar. Ayaz kısa sürede geldiğinde hep beraber yemeğe başladılar. Birkaç dakika sonra Yağmur gelen mesaj sesi ile telefonuna odaklandı.

“ söylediğin plakalı aracı buldum. Araç sahibi ile görüşmeye gidiyorum. ”

Yağmur okuduğu mesajdan sonra yüzü aydınlanarak gülümsedi. Yağız onun gülümsemesine bakarken içinde anlam veremediği bir his vardı. Yağmur, Devran’a teşekkür ettikten sonra yemeğini yemeye başladı.

…….

Saatler geçmiş okul çıkış saati yaklaşmıştı. Kamera kayıtlarında adamları tespit etmişlerdi. Ancak adamlardan hala bir haber yoktu. Bu süreçte Berna Hanım kendisini biraz olsun toparlayarak diğerlerinin yanında oturuyordu. Ailesinin herhangi bir üyesinin başına gelebilecek herhangi bir olay onu derinden sarsmıştı.

Yağız’ın anne ve babası da kısa süre önce gelmişlerdi. Aile dostlarına destek olmak istemişlerdi. Yağmur’u onlar ile aynı ortamda olmak aşırı geriyordu. Onlar ile göz temasından kaçıyor aynı yerde uzun süre durmamaya çalışıyordu. Genel olarak Doruk ile hareket ediyor yanından ayrılmıyordu. Bir ara Yağız ve ailesinin samimi hallerini gördüğünde gözleri dolmuştu.

Doruk’un dikkatinden kaçmayan bu durumu bilgisayara fazla bakmaktan olduğu söyleyerek kurtuldu. Bu süreçte emniyetten de iyi bir haber gelmedi. Baş komiser Yağmur ve Doruk’un orada kalmalarını söyledi. Birkaç konuda uyararak kapattı. Bu konuşma sırasında Yağmur’da bir yandan Devran’dan haber bekliyordu.

Doruk ve Yağmur gün boyunca olduğu gibi yine bilgisayara gömülmüşlerdi. Yemek masası onların çalışma alanı olmuştu. Aralarında ufak tefek konuşmalar dışında bir sohbet geçmez olduğunda Yağmur başını biraz masaya koydu. Doruk onun uykusunun geldiğini gördüğünde fısıltı ile biraz uyu sonra sen devam edersin demişti. Yağmur bu anı bekler gibi uykuya yenik düşerken odada ki diğer aile üyeleri hala haber bekliyorlardı.

Berna Hanım aldığı günün yorgunluğunun etkisi ile yine uyuya kaldığında Akif Bey onu odasına götürdü. Akif Beyde endişeliydi ancak ailesi için ayakta kalması gerektiğini biliyordu. Ayaz’da son dersi boş olduğu için eve erken gelen Emre’yi dinlenmesi için odasına gönderdi. O da hala bir çocuktu ve ilgiye ihtiyacı vardı.

Salonda sadece Yağız ve Ayaz kaldığında ikisi de yan yana duran tekli koltuğa oturarak durum değerlendirmesi yaptılar. Doruk yanında derin uykuya dalan Yağmur’u dikkatlice kucağına aldı. Onun hareketlenmesi diğerlerinin de dikkatini çekti. Yağız ve Ayaz onun kucağındaki kızı gördüklerinde yerlerinden kalktılar. Doruk kendisine bakan ikiliye bir açıklama yapması gerektiğini biliyordu.

“ Rica etsem üzerine örteceğim bir battaniye verir misiniz? ”

Ayaz gün boyu ailesini tehdit edenleri bulmak için kendini paralayan Yağmur’un uyuduğunu gördüğünde içten içe seviniyordu. Doruk, Yağmur’u boş koltuğa yatırdığında üzerine dolaptan çıkardığı battaniyeyi örttü.

……..

Yağmur kendini yine bir görünün içinde bulduğunda odaklanmaya çalıştı. Bu sefer diğerlerinden daha dikkatli olmalıydı. Bugün ikinci görüsüydü. Ve en son bu gibi tuhaf durumda kaldığında bayıldığını hatırlıyordu.

Etrafa göz attığında ilk görüsündeki olay yerindeydi. Önce gördükleri baştan sona tekrar yaşanırken dikkatle etrafı inceliyor gördüğü öngörünün sebebini çözmeye çalışıyordu. Kaza yapan araca çok fazla düşündüğü için diğer insanlara dikkat etmediğini yeni yeni fark ediyordu. Yine araç son hız ışıklarda durmadan devam ederken yayalara yanan yeşil ışığı bekleyen öğrencilerde harekete geçmişti. Bazı öğrenciler gelen aracı gördüklerinde kaçsalar da on, on bir yaşlarında gibi görünen bir çocuk korkudan yolun ortasında kalmıştı.

Yağmur panik ile ona kaç diye bağırırken onun duyamayacağının farkındaydı. Çocuk panik ile etrafa bakarken Yağmur çocuğun yüzünü net bir şekilde gördüğünde tanımıştı. Fısıltı gibi bir ses ile adını söylerken her şey saniyeler içinde gerçekleşti.

“ Barış ”

Bir önceki görüsünden tamamen farklı bir araç yönünü Barış’a çevirerek hızla geliyordu. Tüm bu yaşananlar ağır çekimde ama saniyeler içinde gerçekleşmişti. Yağmur devamını görmeye dayanamadığı için gözlerini sıkıca kapattı.

……

Ayaz ve Doruk biraz hava almak için bahçeye çıkmışlardı. Yağız kısa bir süre onlara katılsa da Yağmur’u tek bıraktıkları için içi rahat etmeyerek odaya geri döndü. Yağız odaya girdiğinde eski yerine oturmak istemeyerek Yağmur’a yakın olan tekli koltuğa oturdu.

Yağmur’un mırıldanışını duyduğunda kaşları çatıldı. Yanına biraz daha yaklaşarak onu kontrol ettiğinde ter içinde kıpırdandığını gördü. Kâbus gördüğünü düşündüğü için uyandırmak istedi. Fakat yanlış anlaşılmaktan da korkuyordu.

Yağız kendi içinde bu düşünceler ile savaşırken Yağmur sıçrayarak uyandığında kan ter içindeydi. Zar zor nefes aldığını hissettiğinde hemen yerinde doğruldu. İlk başta nerede olduğunu kavrayamadığı için hızla ayağa kalkmaya çalışmıştı.

Üstündeki battaniye ani kalkışıyla bacaklarına dolanarak düşmesine neden olacaktı ki Yağız onu hemen yakalayarak tekrar oturttu.

“ Yağmur Hanım iyi misiniz? ”

Yağmur hala öngörüsünün etkisinden çıkamadığı için tepki vermemiş sık nefesler almaya devam ediyordu. Yağız’ın sesi çok uzaktan geliyor gibiydi. Kendisine söylendiğini bile kavrayamıyordu. Tek yapabildiği hızlı hızlı nefes almaktı.

“ nefes nefes alamıyorum”

Yağız karşısında sık nefesler alan Yağmur’u kendine bakmaya zorlarken omuzlarından kavradı ve biraz sarsarak kendine getirmeye çalıştı. Zor da olsa gözlerine bakan Yağmur ile konuşmaya devam etti.

“ şimdi benimle nefes alıp ver beraber yapacağız tamam mı? ”

Yağmur konuşmakta zorlandığı için sadece başını salladı. Yağız, Yağmur’la beraber nefes alıp vererek onu biraz olsun kendine getirdiğinde, o da rahat bir nefes alabildi.

“ şimdi daha iyi misiniz? ”

Yağmur bir yandan abisine ilk defa bu kadar yakın olmanın heyecanını yaşarken bir yandan da akılında öngörüsü vardı. Yağız’ın sorusu ile ondan biraz uzaklaşarak aralarına mesafe koydu.

“ teşekkür ederim ilk defa böyle bir şey yaşıyorum. ”

Yağız kendisinden aniden uzaklaşan Yağmur ile bozulduğunu belli etmemek için yüz ifadesini sabit tutmaya zorladı. Kendisi de ayağa kalkarak tekli koltuğa oturdu.

“ kabus görüyordun, sanırım çok kötü bir kabustu bu kadar etkilendiğine göre ”

Yağmur onun söyledikleri ile aklından çıkmayan öngörüyü tekrar görüyormuş gibi hissetti. İçi tekrar ürperirken istemsizce eli kolyesine gitti. Yağız onun her hareketini inceliyor sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yağmur bir süre daha dalgın bir halde yere baktıktan sonra kendini toparladı.

“ Doruk abi nerede ”

Yağız kendisine yöneltilen soruyu çok bekletmeden cevapladı.

“ hava almak için bahçeye çıkmıştı. İsterseniz çağırabilirim”

Yağmur başını sağa sola sallayarak istemediğini belirtti. Aklına okul çıkış saati geldiğinde telefonunu bakındı ama göremedi.

“ saat kaç ”

“ üçü çeyrek geçiyor ”

Yağmur duyduğu saat ile hızla ayağa kalkarken odada çalan telefonun sesi duyuldu. Hızlı adımlar ile masaya ulaştığında üstünde durun telefonunu aldı. Ekranda gördüğü isimle hemen yanıtladı.

“ efendim Devran ”

Yağmur’un yorgun gelen sesi ile Devran’ın kaşları çatıldı.

“ sesin neden yorgun ve bitkin geliyor. ”

Yağmur onun kendisini bu kadar iyi tanımasını seviyordu. Bazen hiçbir şey anlatmasına gerek kalmıyordu.

“ bir şeyler gördüm sen ne için aramıştın.”

“ adamın arabası park yasağı bahanesi ise çektirdik, oyalıyoruz. Sana da haber vereyim dedim. Sen ne gördün. ”

Yağız Yağmur’un daha rahat konuşması için diğerlerinin yanına çıktığı için rahatça anlattı. Bir yandan da diğerleri gelmeden gördüğü görüsünü anlatırken bir yandan da Barış’ın okuluna gitmek için hazırlanmaya başladı.

Devran duydukları ile hareketlerini hızlandırarak hazırlandı. Sorun çözüldüğü eve geçmişti. Şanslılardı ki okula Yağmur’da daha yakın bir semtte oturuyordu. Evden çıkmadan önce Yağmur’a kendisinin gideceğini bir değişiklik olursa haber vereceğini söylemeyi ihmal etmedi.

Yağmur kapanan telefon ile az önce kalktığı koltuğa çökerken gitmek için giydiği ceketi çıkardı.

Yağmur’un ceketi çıkarmasıyla diğerlerinin kapıdan girmesi aynı anda olmuştu. Bu yüzden onlara neden hazırlandığını açıklama yapmak yerine ceketin cebinden peçete alarak onlara bir bahane sundu.

“ Çağan Baş komiser çok fazla kayıt olduğu için kamera kayıtlarına bizimde bakmamızı istiyor. ”

“ tamam Doruk abi ”

Doruk ile beraber tekrar bilgisayarın başına geçtiklerinde Yağmur içindeki endişeyi belli etmemeye çalışıyordu. Saatler geçerken gelen mesaj ile yerinden sıçradı. Devran’dan mesaj gelirde duymam diye sesini sonuna kadar açmıştı.

“ Barış güvende merak etme, şuan polis eşliğinde eve geliyor. Maalesef kazaya engel olamadım ancak şoför haricinde yaralanan olmadı. Bu konuda yapabileceğim bir şey yoktu. Bazı olayları engelleyemiyoruz.”

“ teşekkür ederim Devran çok teşekkür ederim ”

Yağmur telefonu masaya bıraktığında mutluluktan dolan gözlerini kimseye belli etmeden sildi. Ancak hiçbirinin gözünden kaçmamıştı. Sadece ses etmemişlerdi. Yağmur şimdi kamera kayıtlarına daha odaklıydı anca tek bilgisayarda iki kişi ile izlemek zor oluyor bazen Yağmur bazen Doruk geri alıyor kayıt bir türlü ilerlemiyordu.

“ bu böyle olmayacak abi arabamda bilgisayarım vardı. Alıp geleyim ayrı ayrı bakalım ”

Doruk ona hak vererek başını salladı.

“ Ayaz bey arka kapıyı kullanmam gerekiyor. ”

“ Bahçe kapısını kilitlemedim direk çıkabilirsiniz ”

Yağmur aldığı onay ile hızla arabadan bilgisayarını alıp geldi. Gözleri acıdığı için gözlüğünü de almayı ihmal etmedi. Tekrar masaya oturduğunda önce gözlüklerini taktı. Ardından kendisine gönderilen kamera kayıtlarını izlemeye başladı. İlk kayıtın henüz daha başındayken kapı zili çalmıştı.

Yağmur, gelen kişiyi tahmin ediyor olsa da tedbiri elden bırakmamak için kapıya gidecekken Doruk ondan önce kalkarak kendisinin gideceğini belirtti. Yanında Ayaz Bey ile kapıya vardığında diğerleri salonun girişinde kapıyı gören bir yerde bekliyorlardı. Doruk kapıyı açtığında karşısında bir memur ile kapının açılmasını bekleyen Barış vardı.

Ayaz kardeşine hitaben konuşurken Doruk’ta memur ile konuşmak için dışarı çıktı.

“ içeri gel Barış seninle konuşacaklarım var ”

Barış abisinin ciddi tavrı karşısında ona merakla bakarken içeri girdi.

“ ne oldu abi, polis abiler de bir şey söylemedi ”

“ odana çıkalım anlatırım ”

Barış daha fazla soru sormadan odasına gitmek için merdivenlere yöneldi. O sırada gözüne çarpan kişi ile attığı adımlar duraksadı. Kapı açıldığında da yabancı bir yüz görmüştü ancak abisinin arkadaşıdır diye önemsememişti. Kafasında çok fazla soru vardı ve bir yabancı onun için şuan önemsizdi.

Ama şuan gördüğü yüz ona hiç yabancı değildi. Antalya’ya tatil için gittiklerinde bir hafta boyunca kendisi ile oyunlar oynayan kişiyi nasıl unuturdu. Hala kendisine gözleri parlayarak kocaman bir gülümseme ile bakan Yağmur’a aynı şekilde karşılık verirken koşarak birkaç adımlık mesafeyi kapatarak kendisine sarılmak için açılan kolların arasına girdi.

Yağmur kollarının arasına giren Barış’a sıkıca sarılırken ne kadar büyümüş olduğunu düşünüyordu. Onunla ilk tanıştığında dizlerinin üzerine çökmeden sarılamazken şimdi kocaman olmuştu.

“ ne kadar büyümüşsün sen ”

“ sen hiç değişmemişsin ama ”

Yağmur aldığı karşılıkla sesli bir şekilde gülerken sarılmaya devam etti. O hiç olmayacak olan kardeşiydi. Onu çok özlemişti.

“ siz Barış’ı nereden tanıyorsunuz ”

Yağmur kendisine yöneltilen soru ile soran kişiye döndü. Ayaz beyin kendisine merak ve şüphe ile baktığını gördüğünde gülümsedi. Kendisi için oldukça açıklayıcı ama diğerleri için kafa karıştırıcı ve düşündürücü o cevabı verdi.

“ kader işte ”

Yağmur içinden konuşmasını devam ettirdi.

“ kader herkes için aynı işlemese de tanışması gerekenler elbet er ya da geç tanışır. Yan yana olması gerekenler geçte olsa kavuşur ”

İçinden geçenleri kimsenin bilmemesi şimdilik en iyisiydi. Bilseler de anlamayacaklardı, daha fazla kafa karışıklığına gerek yoktu.

Bölüm : 23.11.2024 00:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...