
Umarım beklediğinize değen bir bölüm olmuştur. İyi okumalar yorum yapmayı ve oy ermeyi unutmayın.
19. BÖLÜM
Bazı anlar vardır konuşmak, anlatmak istersin ama yapamazsın. Susar kalırsın uzun bir süre, sonra bir bakarsın o gün konuşmadığın için bir daha konuyu açamazsın. Sonra o mesele senin önüne gelir ve daha önce anlatmadığın için çok pişman olursun. Ancak her şey için çok geç kalmışsındır.
Yağmur’un bir şeyleri anlatmak için çok geç kalmak istemiyordu. Ama yapamıyordu işte bazı konulardan emin olmalıydı.
Geçen sefer o aile ile karşılaştıklarında kafası o kadar doluydu ki onların düşüncelerini bile okumayı akıl edememişti. Zaten bu aralar odaklanmakta zorluk çektiğini fark ediyordu.
Yağmur zorlu geçen günün ardından emniyetten ayrıldı. Gece boyunca sorgularla ilgilenerek raporları hazırladı. Diğerleri de kendi raporları ile ilgilenmişti. Mesai saatleri sonunda bittiği için mutluydu. Birkaç gündür çok yorulmuştu. Yarın akşama kadar izinliydi. Güzel bir uykuya ihtiyacı vardı. Ardından Barış’ı görmek için yanına gidecekti. Onunla geçen sefer zaman geçirememişlerdi. Dinlendikten sonra onu görmeye gidecekti.
Eve girdiğinde dolaptan bir şeyler atıştırdı. Uyumadan önce ailesi ile konuşarak kapattı. Uykudan uyandırılmak istemiyordu. Bodrumdaki odasına girdiğinde üzerini hızlıca değiştirerek kendisini yatağına bıraktı. Derin bir uykuya daldı. Uykuya dalar dalmaz etrafında koruma kalkanı oluştu. Ama bu seferki kalkan diğerlerinden daha zayıftı ve titreşiyordu. Yağmur bu durumun ileri ki günlerde ona neler getireceğinden habersiz uyumaya devam etti.
……..
Yağmur dinlenmiş bir şekilde uyandığında saate baktı akşam olmak üzere olduğunu gördü. Bu kadar saat uyumayalı uzun bir süre oluyordu. Kendisini dinlenmiş hissediyordu. Yataktan kalkarak rahatlatıcı bir duş aldı. Kot pantolon ve siyah bir tişört giydi. Boynundan hiç çıkarmadığı kolyesini tişörtün üzerine çıkardı. Saçlarını kurutarak düzleştirdi.
En sevdiği parfümünden bir fıs sıktıktan sonra hazır olduğuna kanaat getirdi. Akşam serin olduğu için üzerine dolaptan ceket alarak giyindi. Her zaman sadece kolyesini takardı ancak şuan kendisini çok sade hissettiği için kasadan yüzüğünü tekrar çıkardı. Parmağına taktığında sanki içindeki bir boşluk doldu. Hissettiği bu duygu ile kaşları çatıldı. Bu sonra Devran ile konuşmaya karar vererek evden çıktı.
Yan evin bahçe kapısına geldiğinde ilk defa gördüğü iki koruma onun önünü kesti.
“ kim için gelmiştiniz ”
Yağmur görevini yapan insanlara her zaman saygı duyuyordu. Polis kimliğini göstermek yerine ismini ve gelme sebebini söyledi.
“ ben Yağmur, Barış’ı ziyarete gelmiştim. Akif Bey veya Ağız Bey evde ise adımı söylerseniz beni tanır.”
Korumaların içeri ile kurduğu kısa süreli bir iletişim sonrasında Yağmur onlara baş selamı vererek bahçe kapısından içeriye girdi. Kısa sürede ulaştığı kapıyı çalarak açılmasını bekledi. Açılan kapı ile karşısında gördüğü Ayaz’a baktı. Kendisine merak ve soru dolu bakışlar atan adama samimi bir şekilde gülümsedi.
“ merhaba Ayaz Bey Barış’ı görmek için gelmiştim. O gün pek hasret gideremedik rahatsız etmedim umarım ”
“ olur mu öyle şey Yağmur Hanım buyurun lütfen”
“ Yağmur demeniz yeterli ”
“ peki, sende Ayaz dersen olur ”
Yağmur başını sallayarak onay verdiğini gösterirken beraber içeri girdiler. Yağmur genç adamı takip ederek birkaç gün önce saatlerini geçirdiği salona girdiler. Yağmur gördüğü kişiler yanlış zamanda geldiğini anladı. Tüm aile buradaydı aynı zamanda misafirleri de vardı. Anlaşılan misafirliği daha kısa tutmaya çalışacaktı. Abisi ve ailesi ile aynı yerde önce de bulunmuşlardı. Ancak o zaman iş için buradaydı. Şimdi ise onlar ile aynı ortamda sohbet etmek zorunda kalacaktı ve herkesin gözü üzerinde olacaktı.
Akif Bey ve Berna Hanım kapıdan giren Yağmur ile ayağa kalktılar.
“ hoş geldin kızım”
“ hoş buldum Berna Hanım. Çok geçmiş olsun. Rabbim bir daha yaşatmasın. ”
Yağmur’un sözlerine oda da bulunun herkes âmin dedi.
Yağmur kendisine gösterilen boş yere oturarak Berna Hanım’a hitaben konuşmaya devam etti.
“ ben aslında Barış’ı görmek için gelmiştim ”
Akif Bey karşısında ki Yağmur’u inceliyordu. Ona bir can borcu vardı. Diğerlerinin aksine o gün neler olduğunu öğrenmişti.
“ Yağmur kızım benim sana bir can borcum var. Duyduğuma göre hayatını tehlikeye atarak oğlumu sen kurtarmışsın.”
Diğerleri duyduklarının şaşkınlığını yaşarken Yağmur oturduğu yerde rahatsızca kıpırdandı. O sadece görevini yapmıştı ve bu şekilde düşünülmesini istemiyordu.
“ Akif Bey ben sadece görevimi yaptım. Oraya ilk ben girdim ben müdahale ettim. Ekip arkadaşlarımdan biri girmiş olsa yine aynı şeyi yapardı. Dediğim gibi ben görevimi yaptım. Lütfen bu konuyu kapatalım.”
Berna Hanım ve Akif Bey için o ne derse desin oğlunu Yağmur kurtarmıştı. Yine de başını sallayarak Yağmur’u onayladılar. Yağmur aldığı onay sonrasında odadakilere göz gezdirdi. Ayaz diğerlerini tanıtmak için yalancı bir öksürük ile dikkati üzerine çekti.
“ Bizi tanıyorsun zaten Nehir ve Murat Aydemir, diğer koltukta oturan gençler ise çocukları Yusuf ve Anıl ”
“ tanıştığıma memnun oldum”
Diğerleri de memnun olduklarını söyleyerek aralarında konuşmaya başladılar. Yusuf’un yirmi beş yaşında olduğunu, Aras ile Yağız'ın ve Anıl ile Emre’nin de yaşıt olduğunu öğrendi. Bunlar zaten bildiği özelliklerdi.
Yağmur kendisine sorulan birkaç soruyu cevaplarken ziyaret sebebini sormadıkları için sevindi. Eve girerken söylemişken tekrar etmek pek sevdiği bir durum değildi. Kapıdan gelen ses ile oraya dikkat kesildi.
İçeri giren Emre’yi gördüğünde ona gülümserken onun arkasından gelen Barış’ı gördüğünde gülümsemesi daha da genişledi. Onu tekrar görmek iyi hissettirmişti. O gün pek konuşma fırsatları olmamıştı.
Oturduğu yerden ayağa kalkarak Barış’ın onu fark etmesini bekledi. Barış büyümüş birazda uzamıştı. Ama o hala onun gözünde günlerce parkta oyunlar oynadığı, olmayan kardeşi yerine koyduğu o çocuktu. Onun sayesinde içindeki kardeş özlemini biraz olsun dindirmişti. Bu yüzden Barış’ın yeri onda hep ayrı kalacaktı.
Barış’ın gözleri Yağmur ile kesiştiğinde ayakta dikilmeyi bırakarak hızla ona doğru koştu. Yağmur kendisine gelen Barış’a kollarını kocaman açtı. İkili birbirine sıkıca sarılırken diğerleri neler anlamadıkları için bakakaldı. Barış ilk defa gördüğü birine sarılacak biri hiçbir zaman olmamıştı. Yağmur üzerinde hissettiği bakışlar ile Barış’a sarılmaya devam ederken onlara baktı.
“ Barış ile önceden tanışıyorduk ta ”
Sarılmaya son verdiklerinde Yağmur kalktığı koltuğa otururken Barış’ta hemen yanında ki boşluğa oturdu. Biraz çekinse de Yağmur’un yanında kendisini güvende hissettiği için kollarını beline sararak başını göğsüne yasladı. Yağmur’da ise her gün yapıyormuş gibi doğal bir hareketle onun omzuna kolunu sararak saçlarını okşamaya başladı.
Hem Barış’ın ailesi hem de diğerleri karşılarındaki manzara karşısında çok şaşkındı. Daha birkaç gün önce tanıdıkları bir polis memuru şuan çocuklarına onlardan daha yakındı. Bu durum onları elbette mutlu ediyordu. Sadece bu kısa sürede bu kadar yakınlaşmaları tuhaf geliyordu.
Yağmur kafası karışan aile üyelerine Barış ile tanışmalarını kısaca anlattıktan sonra sohbete devam ettiler. Berna Hanım oğlunun mutlu olduğunu gördüğü için diğerlerinin dikkatini üzerine çekti.
“ hiçbirinizi bir yere göndermiyorum bugün akşam yemeğinde beraberiz”
Yağmur itiraz etmek için ağzını açıyordu ki Barış ondan önce davrandı.
“ gitmeyeceksin değil mi Yağmur abla”
“ sen istersin de gider miyim ben”
Yemek hazır olana kadar herkes kendi aralarında konuşmaya başladı. Kısa sürede hazırlanan yemekler ile masaya geçtiler. Yağmur masanın en sonuna oturmak istese de Barış onun elinden tutarak çekmişti. Barış’ın yönlendirmesi masanın ortalarına oturdu. Başköşeye Akif Bey oturmuştu. Onun sol tarafına sıra ile Berna Hanım, Ayaz, Yağmur, Barış, Emre oturdu. Akif Beyin sağ tarafına Murat Bey, Nehir Hanım, Yağız, Aras, Kağan ve Anıl oturdu.
Yağmur karşına denk gelen Yağız ile yutkundu. Geldiğinden bu yana göz teması kurmamaya çalışmıştı. Şimdi ise karşısında oturuyor arada kendisine baktığını hissediyordu. Herkes yemeğini yemeye başladığında bile hissettiği bakışlar azalmadı.
Akif Bey sessizce yemeğini yiyen genç kıza baktı. Onu daha yakından tanımak istiyordu. Ailesi için yaptıkları ne kadar mesleği gereği olduğunu bilse de yaptıkları için minnettardı.
“ Yağmur kızım ailen ne iş yapıyorlar ”
Yağmur kendisine sorulan soru ile elindeki çatal ve bıçağı masaya bırakarak Akif Bey’e baktı. Odağı Akif Beyde olsa da diğerlerinin bakışlarını hissediyordu.
“ babam ve annem aile şirketimizi yönetiyorlar efendim ”
Akif Bey kadar diğerleri de duydukları karşısında meraklandı. Murat Bey diğerlerinin merakını gidermek ister gibi araya girerek ikinci soruyu sordu.
“ baban ve annenin adı ne kızım belki tanıyoruzdur.”
Yağmur, Murat Bey’in sorusu ile ona döndü.
“ Ayhan ve Semra Karakaya, Karakaya Holdingi biliyorsunuzdur. Antalya merkez olmak üzere birçok şehirde şubelerimiz var. ”
Murat Bey, karşısındaki kızın konuşmalarını bir baş hareketi ile onaylarken bu sefer konuşmaya Yağız devam etti.
“ yanlış anlamazsan bir şey sormak istiyorum”
“ tabi sorabilirsiniz”
“ aile şirketiniz de çalışmak yerine neden polis olmayı seçtin. Ailen için sorun olmuş olmalı ”
Yağmur böyle bir soru bekliyordu elbette ama bu kadar erken olacağını düşünmemişti. Az öncekinin aksine artık soru soran kişinin gözlerine bakmıyordu. Gözlerini yarısı yenmiş tabağına indirdi. Masadaki odak noktasının sadece kendisi olduğunu hissettiğinde cevap vermek için uzun süre beklediğini fark etti. Düşüncelere o kadar dalmıştı ki bir an soruyu bile unuttu. Yağız’a tekrar baktığında kendisinden hala cevap beklercesine baktığını gördü.
“ hayatıma devam etmek için bu mesleği seçmem gerekiyordu. Seçmeseydim eğer daha zor bir hayatım olacaktı. Düşündüğünüzün aksine meslek seçimim yüzünden ailem ile aramda hiçbir sorun olmadı. Aksine beni hep desteklediler hala da öyleler ”
Masadakiler duyduğu cevap ile akılları daha çok karıştı. Ama daha fazla soru sorarak Yağmur’u sıkmak istememişler başka sohbet konuları açmışlardı.
O sırada açık kalan televizyondan gelen haber sesi ile masa da sessizlik oluştu. Akşam haberlerinde son dakika haberi girilmişti. Televizyon Yağmur’un arkasında kaldığı için alt yazıyı ve gösterilen resmi görmedi. Fakat duyduğu isim ile az önce eline aldığı çatal elinden kayarak tabağına sert bir şekilde düşerek sessiz ortamda büyük bir yankı bıraktı.
Herkesin dikkati yine ona döndüğünde bu sefer tek odağı televizyondan gelen haber sesi olduğu için umursamadı. Hızla yerinden kalkarak arkasını döndüğünde gördüğü resim ile rengi attı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |