
23. BÖLÜM
Birine karşı kaybetme korkusunu en iyi o kişiyi kaybetmeye yakınken anlar insan, o zamana kadar sanki o kişi hep hayatında olacak hiç yanından ayrılmayacakmış gibi düşünür. Oysa insan en çok her an ölümün nefesinin ensemizde kol gezdiğini unutuyordu.
Devran’ın kalbi kor gibi yanarken yarım saattir aralıksız aramasına rağmen açılmayan telefon ile içi yanıyor, Yağmur’a ulaşamadığı her saniye nefesi daralıyordu. Başına bir şey gelmişti hissediyordu.
Devran, Yağmur’u bir saniye bile ara vermeden aramaya devam ederken Yağmur’un ve genç kızın içinde olduğu ambulanslar hastanenin acil kapısının önünde durdu.
Ambulanslar acil kapısının önünde durduğunda hasta geleceğinin haberini alan doktorlarda kapının önünde onları bekliyordu. İçlerinden birisi de Yağız'dı. Gün boyunca çalışmış olmasına rağmen birine daha yardım ediyor olmak yorgunluğunu alıyordu.
Doktor arkadaşı diğer sedyede yatan hastaya yöneldiğinde Yağız’da kendisine doğru getirilen sedyeye yaklaşarak onlar ile beraber hızla içeri girdi. Bir yandan durumunu öğreniyor bir yandan da sedyeyi itmelerine yardım ediyordu.
" ateşli silah yaralanması kurşun karnına isabet etmiş nabzı stabil ancak çok kan kaybetti. Hastanın üzerinden çıkan polis kimliğinden isminin Yağmur Karakaya olduğunu ve AB rh pozitif kan grubunda olduğunu öğrendik."
Yağız hastanın isminden sonrasını duymadı. Kulaklarında sadece Yağmur ismi yankılanıyordu. Yüzündeki oksijen maskesi ve terden yüzüne yapışan saçlar nedeni ile başta kim olduğunu anlamadığı için duyduğu isimle sarsıldı. Dün beraber aynı masaya oturduğu insan şuan yaralıydı. Bu gerçek yüzüne bir tokat gibi çarptığında sedyeyi tutan elleri boşluğa düştü. Müdahale odasının kapısı suratına kapanırken kendini toparlamaya çalışarak kapıdan içeri girdi.
Şuan o bir doktordu tanıdık biri olması üzerinde sonra duracaktı. İçindeki anlamsız hisleri yok sayarak hastaya müdahale etti.
İki hastada acil müdahale odasına alınmasının üzerinden birkaç dakika geçmişti ki hemşirelerden birisi hastaların üzerinden çıkan eşyalar ile çıktı.
Doruk ve Çağan hastane kapısından yeni girerlerken acilin kapısında sadece Deniz vardı.
“ hemşire hanım genç kızın durumu nasıl ”
“ genç kız ve polis memuru ameliyat için hazırlanıyor bunlar üzerlerinden çıkan eşyalar. İki hastamızda çok kan kaybetmiş kan bulmanız gerekebilir. Geçmiş olsun ”
Deniz diğer ambulansta gelen kişinin kim olduğunu şuan öğrenirken ayakta durmakta zorlandı. Yakınındaki bekleme koltuğuna kendini zor bıraktı. Elindeki poşeti çevirdiğinde Yağmur’un mavi renkli telefon kabını gördü. Zorlukla yutkunurken içinden iyi olması için dualar ediyordu. Her ne kadar onunla pek iletişimi olmasa da mesai arkadaşıydı. Ona bir şey olmasını istemiyordu.
Gelen sesler ile kafasını kaldırdığında karşısında Çağan Baş Komiser ve Doruk’u gördü. Hemen arkasından gelen Berke ve Demir ile ekip tamamlandı. Berke ve Demir, Yağmur’un yaralandığını kapıda karşılaştıkları Doruk’tan öğrenmişlerdi. Arkadaşlarının üstü başı kan içinde olması ve kızaran gözleri aslında her şeyi açıklıyordu.
“ Deniz durumları nasıl bir bilgi verdiler mi? ”
Deniz elindeki poşeti ona uzatırken soruyu cevapladı.
“ birazdan ameliyata alacaklar, çok kan kaybettiklerini kana ihtiyaçları olacağını söyledi hemşire, bunlarda üzerlerinden çıkan eşyalarmış ”
Çağan onun uzattığı poşeti alırken söylediklerini başıyla onayladı. Kan gruplarını öğrenir öğrenmez emniyete haber verecekti.
“ kan guruplarını öğrenelim bizimkiler uymazsa diğer arkadaşlardan isteriz. Yağmur’un ailesine haber vermemiz gerek.”
Çağan poşetten telefonu çıkardığında sessize alınan telefonun çaldığını gördü. Kapanan çağrının tekrarlamasından önce gördüğü iki yüz arama yazısı ile kaşları şaşkınlıkla kalktığında tekrarlayan aramayı yanıtladı.
“ Yağmur şükürler olsun açtın telefonu, sana bir şey oldu diye çok korktum iyi misin? Neden konuşmuyorsun ”
Çağan soluksuz konuşan adamı dinlerken ona durumu nasıl açıklayacağını düşünüyordu. En iyisi direk söylemek olduğuna karar verdiğinde Devran tekrar konuştu.
“ sen Yağmur değilsin o beni endişe içinde bırakmazdı. O nerede cevap versenize ”
“ Ben Baş Komiser Çağan Çağlar, Yağmur bir operasyon sırasında yaralandı. …. Hastanesindeyiz gelseniz iyi olur. Ailesine de haber vermeniz gerekiyor ”
Devran ona cevap vermeden telefonu kapatırken arabayı son sürat hastaneye sürdü. Yağmur’a bir şey olduğunu başından beri hissediyordu ama kendisini kandırmak istemişti. Hastanenin otoparkına giriş yaptığında aracını park ederek indi. Hastaneye koşarak girdiğinde ilk olarak danışmadan Yağmur’un yerini öğrendi. İkinci kattaki ameliyathanenin önüne geldiğinde kapının önünde bekleyenlerini gördüğünde yanlarına gitti.
“ Yağmur ”
Devran’ın içinden onun ismi dışında daha fazlasını söylemek gelmiyordu. İyi mi dese duyacaklarından, nasıl yaralandı dese öğreneceklerinden sonra öfkesine yenilmekten korkuyordu. Bir yandan da hala ağrıyama devam eden dövmesinin bulunduğu kısma elini bastırdı. Bu ağrı onun iyi olmadığının, kısa bir süre önce nefes bile alamamış olması Yağmur’un bir kez daha ölümden döndüğünün kanıtı değil miydi? Devran acı içinde aynı yere baskısını kuvvetlendirerek inledi.
Çağan onlara acı içinde bakan adamı incelerken durum hakkında bilgi verdi.
“ Ameliyata alındı durumu hakkında bilgi vermiyorlar sadece kan ihtiyacı olduğunu söylediler. Siz de iyi görünmüyorsunuz”
Devran onun söylediklerinden sonra yanındaki bekleme koltuğuna kendini bıraktı.
“ Yağmur iyi olduğu sürece ben iyiyim. O iyi değil ise bende kötüyüm ”
“ anladım ”
Çağan’ın karşısında acı çeken adama söyleyecek sözü yoktu. Yağmur ile nasıl bir ilişkileri vardı bilmiyordu. Devran’ın yanına oturduğunda onların konuşmasını dinleyen diğerlerine baktı.
Genç adamın kim olduğu ve Yağmur’u nereden tanıdığını kendisi kadar onlarında sorguladığını görüyordu.
Devran Çağan Baş Komiserin hala elinde tuttuğu poşetin içinde parlayan kolye ve yüzüğü gördüğünde gözlerinden birer damla yaş düştü. O taşların parlaması demek güce sahip kişinin zor durumda olması demekti.
Çağan elindeki poşete bakarak gözyaşı döken adama bakarken içi acıdı. Yağmur ile nasıl bir yakınlığı olduğunu bilmese de gördükleri onu sevdiğini düşünmesi için yeterliydi. Elindeki eşyaları ailesine teslim etmesi gerekiyordu. Ancak karşısında acı çeken adama vermekte bir sakınca görmediği için doğru uzattı.
“ bunlar Yağmur’un üzerinden çıkan eşyalar ailesi gelene kadar sizde durması daha uygun olur ”
Devran poşeti eline alırken karşısındaki adamın söylediklerini dinliyordu.
“ ailesine haber verdiniz mi? ”
Çağan’ın kaşları Devran’ın söyledikleri ile çatılırken biraz yüksek ve sert bir sesle konuştu.
“ siz haber vermediniz mi? Telefonda ailesine haber vermeniz gerektiğini söylemiştim ”
Devran onun sert ve yüksek çıkan sesini umursamadan konuşmasına devam etti.
“ aramaya fırsatım olmadı buraya nasıl geldiğimi bile bilmiyorum ayrıca Yağmur’un ailesi Antalya’da onları da düşünmemiz lazım. Böyle bir haberi yanlarında biri olamadan veremem ”
Bu sefer Çağan’dan önce konuşan Demir sabredememişti.
“ ailesinin kızının durumunu bilmeye hakkı var ”
“ evet hakları var ama ben Yağmur ve ailesi için en iyisini düşünen biriyim. Yağmur gözünü açtığında aramadığım için teşekkür edeceğini biliyorum. ”
Çağan onun sözlerinden sonra bir şey söylemezken gelen telefonun ile oradan biraz uzaklaştı.
Demir de karşıdaki duvara yaslandığında Devran tekrar poşete odaklanarak içindeki kolye ve yüzüğü çıkardı. Önce kolyenin zincirini yüzüğün içinden geçirdi ardından kolyeyi boynuna taktı. Yağmur ameliyattan çıkar çıkmaz onun boynunda yerini alana kadar kendisinde kalması daha güvenliydi.
Kendisini izleyen adamları umursamadan boynundaki kendi kolyesini de tişörtünün altından açığa çıkardı. İki kolyenin birbirlerine çarpmasından çıkan sesi diğerleri duymasa da Devran çok net duyduğunda için yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. Dövmesinin bulunduğu yere giren sancıyla inledi. Bir eli ağrıyan yere giderken kolyeleri ve yüzüğü avucunun içine alarak bastırdı.
“ iyi görünmüyorsunuz bir doktora görün ”
Devran, Doruk’un konuşmasını umursamadan Yağmur’un vurulma anına odaklandı. Kendiliğinden gelmeyen bir görüye gitmek hele de bu geçmiş bir zamansa tehlikeliydi. Devran bu tehlikeyi göze alarak avucunda ki taşları dövmesine biraz daha bastırarak o anı düşünmeye başladı. Olanları tek tek gördüğünde gözünden düşün yaş ile beraber burnu kanamaya başladı.
Burnunda ki sıcaklığı hissettiğinde kapattığı gözlerini hızla başını yukarı kaldırdı. Uzun zaman olmuştu kendisini bu kadar zorlamayalı.
“ lavaboya gidiyorum hemen gelirim ”
Kendine şaşkınca bakan adamları umursamadan oradan ayrıldı.
“ çok tuhaf birisi Yağmur ile nasıl tanışmışlar acaba bu adamı onunla pek bağdaştıramadım ”
Berke’nin söylediklerini Deniz ve Demir bir baş hareketi ile onaylarken Doruk onlar gibi düşünmüyordu.
“ bir keresinde Yağmur telefonda konuşurken denk geldim adı Devran’dı galiba, Yağmur’un onunla konuşurken gözlerinin parladığına şahit oldum.”
Doruk’un konuşmasından sonra kimse tek kelime etmedi. Çağan konuşması bittiğinde Müdür’ün aradığını ve emniyete geçmeleri gerektiğini söyledi. Berke, Deniz ve Çağan kaçan adamları bir an önce bulmak için emniyete geçerken Çağan genç kızın eşyalarını incelenmesi için yanına aldı.
Demir ve Doruk ise orada kalarak hem Yağmur’un hem de genç kızın çıkmasını bekleyeceklerdi. Onlar ameliyattan sağ salim çıktığında adamların yakalanmış olmasını umuyorlardı.
….
Yağız Yağmur’un ameliyatına girdiğinde içindeki anlamsız duyguları girdiği kapının arkasında bıraktı. Yanında kendisi ile beraber bir cerrah daha vardı. Onunla beraber yaklaşık üç saattir ameliyattaydı. Yağmur’un karnından aldığı kurşun yarası nedeniyle hasar alan organlara müdahale ediyorlardı.
En kötüsü ise ameliyat boyunca Yağmur’un kalbi bir kez durmuştu. Bir kez daha olmasına izin veremezlerdi. Güç bela hayata dönmüştü. Ancak bir kez daha olacağının garantisini kimse veremezdi.
Uzun uğraşlar ile dördüncü saati devirdiklerinde ameliyat nihayet bitti. Yağız için belki de en zor ameliyatı olarak hep aklında kalacaktı. Eldivenleri ve maskesini çıkararak çöpe attı. Çıkış kapısına ulaştığında bekleyen kişilere vereceği bilgileri kafasında tartarak dışarı adım attı.
Kapıda onu bekleyen sadece Demir, Doruk ve Devran’dı. Devran kapıdan çıkan doktora yaklaştığında söyleyeceklerini bekliyordu. Yağız kendisine beklentiyle bakan genç adama hitaben konuştu.
“ öncelikle çok zor bir ameliyattı. Kalbi bir kez durdu kısa sürede döndürmeyi başardık. Organların hasarını elimizden geldiğince en aza indirdik hayati tehlikesi yok ancak uyanana kadar yoğun bakıma alınacak ”
Demir, Devran ve Doruk öğrendikleri sevinirken ilk konuşan yine Devran olduğunda Yağız onun kim olduğunu merak etti.
“ peki onu görebilecek miyim? ”
“ hayati tehlikesi yok ancak bünyesi zayıf yanına kimsenin girmemesi gerekiyor. Ben zamanı geldiğinde size bilgi vereceğim ”
Doruk araya girmese de konuşulanları dikkatle dinliyordu. Aynı zamanda karşısındaki doktoru daha önce nerede gördüğünü hatırladı.
“ siz Bulut Yağız Aydemir değil misiniz?”
Devran, Doruk’tan gelen soru ile Yağız’a ona odaklandı.
“ evet bir hafta önce tanışmıştık, siz ve Yağmur arkadaşımın ailesine yardımcı olmuştunuz.”
Doruk ve Yağız aralarında konuşurken Devran, Yağmur’dan öğrendiklerini birleştirerek bir sonuca vardığında gözlerini sıkıca kapatırken ailesinin Yağız’ı görmemesi gerektiğinin farkındaydı.
“ siz Bulut Yağız mısınız? ”
Devran dışından böyle sorsa da sorunun aslı aslında “ siz Yağmur’un abisi misiniz? di.” Kesinlikle Yağmur açıklamadan ailesi onu görmemeliydi. Onları şu anlık aramamakla iyi yapmıştı. Yağmur kesinlikle böyle isterdi.
Yağız onu başı ile onaylarken gözlerinde soru işaretleri vardı. Doruk’un onu tanımasını anlıyordu ama bu adamı hiç görmemişti ve o kendisini tanıyordu. Bu durumu tuhaf buldu ancak işlerinin başına dönmesi gerektiği için soru sormadı.
“ benim hastalarımı kontrol etmem gerek geçmiş olsun ”
Onun gitmesinin ardından kapıdan çıkan sedye ile Devran ve Demir peşlerinden giderken Doruk genç kızın durumunu öğrenmek için orada kaldı. Üzerinden herhangi bir kimlik çıkmadığı için parmak izine bakılacaktı.
Yarım saatin ardından ameliyattan çıkan doktor ile ona yaklaştı.
“ zor bir ameliyattı. Kurşunu çıkardık organların hasarını elimden geldiğince onardım hayati tehlikesi devam ediyor. Bir süre gözlem altında kalması gerekiyor bu yüzden yoğun bakıma alınacak geçmiş olsun ”
“ doktor bey hastayı aynı olayda yaralanan arkadaşımızın yanındaki odaya almanızı istiyorum. Saldırganlar henüz yakalanmadı ikisinin de güvenliğini anca bu şekilde sağlayabiliriz ”
“ anladım ben bu isteğinizi başhekimle konuşur odaları ayarlarım ”
Doruk yanından ayrılan doktora teşekkür etmeyi ihmal etmedi. Kısa süre sonra çıkan sedye ile peşinden gitmeye başladı. Doktor söylediğini yaparak odaları ayarlamıştı. Yağmur’un yanında bulunan odadaki hastayı başka odaya aldırarak orası boşaltıldı. Doruk emniyetten kapıda beklemeleri için polis memuru isteyerek Demir ve Devran’ın yanına geçti.
Yağmur yoğun bakıma alındığından beri Devran onu gören camın önünden bir adım bile ayrılmamıştı. Yanına gelen Doruk ile ona kısa bir bakış atarak Yağmur’u izlemeye devam etti.
“ ailesine ne zaman haber vereceksin? ”
“ Yağmur onlara haber verilmesini istemezdi. Uyanacak ve kararı o verecek ”
“ bu konuda seninle aynı fikirde değilim ama onu bizden iyi tanıdığını düşündüğüm için ısrar etmeyeceğim ama umarım yanılmazsın. Sen de pekiyi görünmüyordun ”
Devran iyi değildi. Onun iyi olması için dinlenmesi değil Yağmur’un gözlerini açması gerekiyordu.
“ iyiyim ben ama sen dinlenmek istiyorsan gidebilirsin ”
Doruk’ta onun gibi itiraz ederek beklemeye devam etti. Demir ise hemen yanlarında aralarındaki konuşmayı dinleyerek yoğun bakım camından içeri bakıyordu.
Devran, Yağmur bu haldeyken ne uyuyabilir ne de dinlenebilirdi. İçindeki derin acıyla o camın önünden mecbur kalmadıkça bir adım dahi atmadı.
“ Onu ne zamandır tanıyorsun ”
Demir’den gelen soru karşısında Devran ona kısa bir bakış atarak tekrar Yağmur’a odaklandı. Bu sorunun cevabını Demir kadar Doruk’ta merak ediyordu.
“ dört yıldır ”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |