25. Bölüm

25. Bölüm

Büşra Uyanık
busrauyanik

İyi okumalar. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın....

Bu bölümle beraber düzenlemeler bitiyor yeni bölümler yazmaya başlıyorum bu süreçte bölümler gecikebilir elimden geldiğince düzenli atmaya çalışacağım

 

25. BÖLÜM

Gerçekler bir şekilde açığa çıkmak zorundaydı. Ne kadar süre sır olarak saklanırsa, hem saklayana yüktü. Hem de sır saklanan kişilerin gerçekleri öğrendiğinde yaşayacağı hayal kırıklığı ve yıkım onlar için daha zor olacaktı.

Yağmur ailesinin yaşayacağı yıkımı düşünürken, abisinin ise onun yakınında olmasına rağmen gerçekleri anlatmadığı için yaşayacağı hayal kırıklığını düşünüyordu.

Yağmur hastanede bir hafta geçirdikten sonra evde dinlenmek üzere taburcu oldu. Bu bir hafta da Yağız ile çok fazla zaman geçirmişti. Devran ise onlar bir arada olduğunda ikisini de yalnız bırakarak birbirlerine alışmalarını sağlamaya çalıştı. Yağız onun bir anda ortadan kaybolmalarını anlamasa da Yağmur’u muayene ederken yaptığı sohbetler sayesinde bu duruma umursamıyordu.

Yağız’ın ve Ayaz’ın ailesi ziyarete geldiğinde Yağmur başta biraz gerilse de Devran’ın orada olması sayesinde duygularını kontrol edebildi. O gün anlamıştı ki İstanbul’a geldiğinde araştırması ve ortaya çıkarması gereken konu için geç bile kalmıştı. Bir an önce o çetenin başındaki kişi ya da kişileri yakalaması gerekiyordu. Sonrasında ailesine ve diğerlerine gerçekleri anlatmalıydı.

Onlar gittikten sonra Devran ile konuşarak plan yapmaya karar vermişlerdi. Ama tüm bunların öncesinde önce konuştukları gibi birkaç gün güç kontrolü için eğitim almalıydı. Devranın daha öncede söylediği gibi bu durum Yağmur’un odaklanmasını zorlaştırıyor sürekli küçük sorunlarda bile güçlerini kullanmakta zorlanmasına neden oluyordu. Bu durum Yağmur’u yoruyordu.

Tüm bu yaşananlar ile beraber Yağmur ve Devran’ı sevindiren bir diğer haber ise adamların yakalanması ve genç kızın durumunun ise iyi olmasıydı. Bu haberi tüm ekip arkadaşları beraber onu ziyarete geldiklerinde söylemişlerdi. Adamların genç kızı vurmalarının sebebi ise yaptıkları yasadışı işlere şahit olmasıydı.

Genç kızın ailesinin olmaması ondan kolayca kurtulmayı düşünmelerine sebep olmuştu. Oysa hesaba katmadıkları tek şey onun yolda karşılaştığı birinin telefonunu isteyerek polisi aramasıydı. Yağmur bu sefer birinin incinmesine mani olmadığı için üzgündü. Neyse ki ikisinin durumu da iyiydi.

Devran ve Yağmur öğle saatlerinde hastanedeki çıkış işlemlerini hallederek eve geçti. Devran bir süreliğine onun evinde kalacaktı. Raporlu olduğu süre boyunca sürekli yapmayı erteledikleri tüm sorunları konuşacaklardı. Aynı zamanda önceden anlaştıkları planları yapacak ve Yağmur’un güçlerinde ki sorunu çözeceklerdi. En önemlisi ise konuşmaları gereken konuyu artık ertelemeyeceklerdi.

Yağmur salondaki koltuğa uzandığında Devran koltuğun üzerinde duran battaniyeyi alarak üzerine örttü.

“ ben eve gidip gelene kadar sen biraz dinlen, canın bir şey istiyor mu? Gelirken alayım ”

“ aslında çikolatalı pasta fena olmazdı ”

Devran onun tatlı tatlı konuşması karşısında kahkaha atarken başını sallayarak kapıya yöneldi. Yağmur ise biraz daha kayarak uyumak için gözlerini kapattı.

……

Devran evine geçtiğinde küçük bir valize birkaç kıyafet koyduktan sonra yanına asıl alması gereken şeyler için odasının duvarındaki tabloyu indirdi. Arkasındaki kasanın şifresini girerek açtığında içindeki orta kalınlıktaki on defteri alarak çıkardı. Defterleri çantasına koyduktan sonra kasanın köşesinde duran deri kaplı eski not defterini de diğerlerinin üzerine bıraktıktan sonra fermuarı kapattı.

İşi biter bitmez evden ayrıldığında önce Yağmur’un ondan istediği pastayı aldı. Akşam için ev yemekleri yapan bir restorandan da yemek alarak tekrar yola çıkarak arabayı direk Yağmur’un evine sürdü.

Elinde pasta ve yemeklerin olduğu poşetler ile kapıdan girerken sessiz olmaya çalışıyordu. Önce mutfağa girerek elindekileri dolaba yerleştirdikten sonra oturma odasına geçti. Yağmur’un hala uyuduğunu gördüğünde arabasına tekrar giderek valizini alarak geldi. Yağmur’un eve geldiklerinde gösterdiği misafir odasına girdiğinde dolabı açarak valizi içine koydu.

Dolabı kapatmadan önce içindeki defterlerden 1924 tarihine ait olanı aldığında odada işi bitmişti. Tekrar Yağmur’un yanına döndüğünde tek kişilik koltuğa oturarak elindeki defteri açarak okumaya başladı.

Nesiller boyu yazılan ve bir sonraki nesle miras bırakılan günlükler ailesinin ölümü ile ona kaldığında, Devran her bir günlüğü bilgisayara tarih sırasına göre tek tek geçirdi. Bunu yapmasının iki sebebi vardı. Birincisi sebebi günlükler her nesil boyunca el değiştirmesi yüzünden yıpranmasıydı. İkinci ve en önemlisi sebebi ise bugünkü gibi yanında taşıması gerekirse normal bir kitap görünümü vermesiydi.

Kitabın iç kapağına yazan kişinin adı ve yazmaya başladığı tarihi başlık atarak, her bir tarihi cilt haline getirdi. Kendi günlüklerinin ve ondan sonra gelecek olan neslinde bu şekilde devam etmesini istiyordu.

Kitap haline getirdiği tüm günlükler bittiğinde yazdığı bilgisayarı kendi günlükleri içinde kullanmak üzere kimsenin hiçbir zaman bulamayacağı bir yerde saklıyordu. Ayda bir oraya giderek yazdıklarını bilgisayara aktarıyordu. Baskı işleminde ise kullanılan en pratik makineleri alarak aynı gizli yere götürerek kendisi yaptı.

Hiçbir şekilde bu günlüklerin görülmesini göze alamazdı. O yüzden her aşamasını kendisi ilgilenmişti.

……..

Yağmur uyku sırasında yarasını unutarak sola doğru dönecekken canının yanması ile inledi. Devran duyduğu ses ile hızla yerinden kalkarken elindeki defteri koltuğa bıraktı.

“ iyi misin Yağmur ”

“ İyiyim ani hareket ederken ağrı girdi.”

“ ah be Yağmur dikkat et biraz kendine ”

Devran, Yağmur dikkatlice kaldırırken yarasının olduğu yere bakıyordu. Tişörtün kan olmaması iyi bir şeydi ancak yine de yaraya bakılması gerekiyordu. Yağmur’un canının acısı geçse de Devran’a inandıramadı.

“ abim hastaneden dönünce pansuman için geleceğini söylemişti. O dikişlerime de bakar sakin ol artık ”

“ peki ama bir kez daha ani hareket yapmayacaksın ”

“ söz yavaş hareket edeceğim”

Devran aldığı söz ile Yağmur’un yanına oturduğunda onu kendine çekerek sarıldı. Bir haftadır hastane yatağından kalkmadığı için doya doya sarılamamıştı. Yağmur’da onun beline dikkatlice sarıldığında Devran’ın kokusunu içine çekerken hiç ondan ayrılmak istemiyordu.

“ Yağmur belki şuan konuşmanın sırası değil ama daha fazla içimde tutabileceğimi sanmıyorum ”

Yağmur Devran’ın ciddi konuşması ile biraz geri çekilerek yüzüne sorarcasına baktı. Devran onun soru dolu bakışlarını gördüğünde sarılmayı bırakarak yüzünü avuçlarının arasına aldı.

“ Yağmur ben ayladır düşünüyorum. Sen uzaktayken fark etmemişim. Belki de eskilerin dediği gibi göz görmeyince gönülde katlanıyordu. Sen buraya yakınıma gelince fark ettim ki ben sensiz yapamıyorum. Seni düşünmeden, her gün sesini duymadan duramıyorum. Sana bir şey olacağını seni kaybedeceğimi hissettiğimde nefes alamadım. Daha seninle konuşamadan hislerimi söylemeden kaybettiğimi hissetmek beni bitirdi. Seni seviyorum Yağmur, hem de çok seviyorum ”

Yağmur beklenmedik anda gelen itiraf ile gözlerinden yaşlar akarken ağlamasına karşın yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Yağmur’da ellerini onun yanaklarına koydu. Gözyaşları dinse de her an tekrar başlayabilirdi.

“ o gün senin yanına geldiğimde günler sonra nefes aldığımı hissetmiştim. O gün hislerimde ki değişimi net bir şekilde fark etsem de aramızdaki güç bağı yüzünden olduğunu düşündüm. Oysa vurulduğumda tek düşündüğüm seninde canının yanacağıydı. Ben kendimden önce seni düşünmeye başladığımı fark ettiğimde seni sevdiğimi anladım. Şuan bana böyle bakıyor sevdiğini söylüyorsun ya ben başka ne isterim ki. Devran seni çok seviyorum. ”

Devran gözleri dolu dolu ona bakan Yağmur’a sıkıca sarıldığında burnunu saçlarına daldırdı. İçinde geldiği gibi Yağmur’un kokusunu içine çekti. Her sarılışlarında içinde ukde kalıyordu. Onun kokusunu solumak biraz olsun nefeslenmek istemiş doya doya yapamamıştı.

Yağmur onu sarılışına karşılık verirken tek istediği kokusunu doya doya içine çekmekti. Devran içinde bastıramadığı mutluluk ile Yağmur’un saçlarını öperken yüzünde huzurlu bir gülümseme vardı. Hayatına bu zamana kadar kimseyi almamış olması ise içindeki huzuru perçinliyordu. O sadece bir kişiye karşı böyle hisler ile doluydu.

Yağmur ve Devran kendi içlerinde uzun bir süre öyle kalmayı planlıyorken bu planı Yağmur’un guruldayan midesi bozdu. Devran gülerek ondan ayrıldığında Yağmur mahcup bir şekilde ona bakıyordu. Aynı zamanda anı bozduğu için de utanıyordu.

“ bakma öyle saatlerdir açsın hadi karnımızı doyuralım hem ilaç içeceksin ”

Yağmur başını sallayarak onu onaylarken kaç gündür içinden gelen ama onun duygularını bilmediği için yapamadığı şeyi yaptı. Yerinde biraz yükselerek dudaklarının Devran’ın yanağına bastırdı. Devran gelen bu hamle ile nefes dahi almazken içindeki taşan sevgiyi ona göstermek, hissettirmek için elinden geleni yapacaktı. Buna da onun gibi önce bir yanağını öperek yaptı. Ardından diğer yanağını öptükten sonra dudaklarını alnına bastırdı. Devran ailesinden böyle görmüştü. Onun için alnından öpmek helalimsin, benimsin demenin yanında alın yazımsın, sen başkası olmadı olmaz demekti.

Yağmur’un alnında hissettiği baskı ile gözleri huzur içinde kapandı.

…….

Yağmur ve Devran akşam yemeğini yedikten sonra tekrar solana geçtiler. Yağmur, Devran’ın getirdiği günlüğü okurken sırtını genç adamın göğsüne yaslamış bir şekilde oturuyordu. Devran’da onlarca kez okuduğu günlüğe Yağmur ile birlikte göz gezdiriyordu.

İkisi huzur içinde otururken kapının çalınması ile Devran, Yağmur’un kalkmasına müsaade etmeden kalkarak kapıyı açtı.

“ hoş geldiniz ”

“ hoş bulduk ”

Beyza Hanımın içeriye kadar gelen sesiyle Yağmur, kimlerin geldiğini merak ile beklemeye başladı.

Salona giren Aydın ve Aydemir ailesi ile gülümsedi. Her zamanki gibi onları görmek ona iyi gelmiyor olsa da bir suçları olmadığını da biliyordu. Her şey bir kenara abisine yakın olduğu sürece sorun değildi.

“ hoş geldiniz ”

“ hoş bulduk kızım hiç ayağa kalkma otur yaralısın sen ”

Yağmur Akif Beyin ısrarı ile kalktığı yere tekrar oturduğunda eli az önce okuduğu günlüğe çarptı. Normal bir kitap izlenimi verdiği için sorun olmasa da birisinin merak edip bakmaya çalışabileceği düşündü. Eline alarak yanına oturmak için hamle yapan Devran’a dönerek konuştu.

“ canım kitabını odana bırak istersen ”

Devran duyduğu hitap ile ona döndüğünde kendisine gülümseyerek bakan Yağmur’u öpmemek için kendisini zor tuttu. Bu hitaplar onun için yabancı olsa da Yağmur’un ona söylemesi, onun sesinden duyması kalbini durduracak cinstendi.

“ olur bırakıp geleyim”

Devran kitabı alarak misafir odasında giderken ağzı kulaklarındaydı. Yağmur’da onun gibi gülümseyerek misafirlerine döndü.

“ nasılsınız ”

“ biz iyiyiz sen nasılsın ”

Yağmur, Ayaz’ın cevabı ile ona döndü. Pek muhabbetleri olmamıştı ama abisi ile yaşıt olduğunu biliyordu.

“ Yağız abi sayesinde çok şükür daha iyiyim. Bu arada o nerede ”

“ abimin hastanede işleri uzamış bir saate gelecek ”

Yusuf’tan gelen yanıt ile Yağmur anladığını belirtir şekilde başını sallarken onun hemen yanında oturan ve kendisine bakan Barış’a kollarını açtı.

“ Barış sarılmayacak mısın bana ”

Barış, Yağmur’un yaralı olduğunu bildiği için yaklaşmak istememişti. Ama şimdi onu çağırmasına dayanamadı. Hemen onun yanına giderek sarıldığında aynı karşılığı aldı.

Diğerleri onların sarılmalarını tebessüm ile izlerken Devran’da odasından sonra uğradığı mutfakta misafirlere meyve suyu ve pasta ikramı için tabakları hazırladı. Bir tepsi ile önce içecekleri ikram etmek için salona yöneldi.

Herkese dağıttıktan sonra mutfağa geçerek pasta tabaklarını da getirerek dağıttığında hemen Yağmur’un yanındaki yerini aldı. Devran ve diğer erkekler birbirlerini tanımak için konu açarken Yağmur’da Beyza hanımla ve Nehir Hanımla sohbet etmeye başladı. Uzun bir süre sonrasında misafirler kalkarken Devran ve Yağmur onları kapıya kadar eşlik etti.

Misafirler gittikten on beş yirmi dakika sonra kapı tekrar çaldığında Yağmur ve Devran uyumak için odalarına geçmek üzelerdi.

Devran kapıyı açmaya gittiğinde Yağız ile beraber geri geldi.

“ kusura bakmayın biraz geç kaldım”

“ yorgunsundur dinlenseydin keşke, ben sabah hastaneye gelir pansuman yaptırırdım ”

“ olmaz öyle şey hem iki dakikalık pansuman için evden çıkmak yerine yatıp dinlenmelisin ”

Yağmur onu daha fazla yormamak için sesini çıkarmadı. Devran ise yine bir anda ortadan kaybolmuştu. Hem ikisini yalnız bırakmak hem de Yağmur pansuman yapılırken rahat olması için odasına geçmişti.

“ seninki yine nereye kayboldu”

“ pansumanı rahat yapman için odasına geçti ”

“ anladım ”

Yağmur abisinin sohbet açma çabasına içten içe gülerken kendisi bir konu açarak sohbeti başlattı. Pansuman bittikten sonra Devran’da onlara katıldığında uzun süre sohbet ettiler. Yağız dinlenmek için eve geçtiğinde Devran ve Yağmur’da birbirlerine iyi geceler dileyerek odalarına çekildi.

Yağız’dan

Son günlerde sürekli dalgındım. Aklım hep bir kişideydi. Dikkatimi toparlamak ise hiç kolay olmuyordu. Ayaz her hareketimi bilen arkadaştan öte kardeşim, bendeki tuhaflığın farkındaydı. Sormak sebebini öğrenmek istiyordu ancak benim verecek cevabım olsa kendime verirdim.

Yağmur bir anda hayatımıza giriş yaptı yapmasına ama içimdeki sızı ve dalgın hallerim onu gördüğümde başladı. Yanlış anlaşılmasın bu sızı ilk görüşte aşk falan değildi. Hiçbir zaman o gözle bakmadım onunda bana öyle bakmadığını biliyorum.

Bana bakarken sanki gözleri kırıklıklar ile dolu. Bir şeyler söylemek istiyor gibi ama sözler boğazında düğümleniyor. Bazen yanımda olduğunda oda dalıp gidiyor. Ne düşünüyor ne söylemek istiyor o kadar çok merak ediyorum ki belki de hayatımda hiçbir şeyi bu kadar merak etmemişimdir.

İçimde bir sızı var demiştim ya o sızı Yağmur’un gözleri ne zaman dolduğunu görsem ortaya çıkıyor. Sonrada boğazımda koca bir yumru oluyor. Ne yutkununca geçiyor ne de o yumruyu su götürüyor.

Ne ondan içimdeki sızı geçsin diye uzak durabiliyorum, ne de onun bendeki bu etkisini düşünmeden yapabiliyorum.

Böyle bir araftayım işte, iki seçenekte de onsuz olmuyor.

Bölüm : 20.11.2024 11:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...