27. Bölüm

27. Bölüm

Büşra Uyanık
busrauyanik

 

 

Merhaba uzun bir aradan sonra yeni bölüm geldi. Sizleri bu kadar beklettiğim için özür dilerim. Bu aralar özel hayatım karışık durumda hiçbir şeye yetişemiyorum. Bölümü yetiştirmek için çok uğraştım ama yine aksadı. Bu yüzden düzenleme falan yapmadan direk yayınlıyorum. Hatam olmuşsa kusura bakmayın. İyi okumalar yorumlarınızı bekliyorum.

 

 

27. BÖLÜM

Her gün planlar yapar ama beklenmedik aksaklıklar ile karşılaşırız. Yine de plansız ilerlemekten daha zor bir durumda kaldığımızı düşünmeyiz. Oysa hayatın kendi planları olduğunu ve o planları yok sayamayacağımızı anlamayız. Tam bu noktada kendi irademiz ile yaşamaya fazlası ile odaklandığımızı anlayacağımız ve akışına bırakmamız gerektiğiniz anlamamız gereken zamandır.

Bu demek değil ki hayatın bizim için seçtiği yolda ilerleyeceğiz. Aksine hem hayata ayak uyduracağız hem de kendi düşüncelerimizi ve planlarımızı olasılıklara göre yapacağız.

Devran, Yağız yanlarına geldiğinde planının düzgün ilerlemediğini anladı. Kimse anlamadan içinde bulundukları durumu çözmek istemiş ancak bahçede yapmaya karar verdiği için bir diğer olasılığı yani birisinin görmesini de kabul etmişti.

İçinden bir ihtimal olan bu olasılık Yağız’ın akşam nöbete gideceği pansuman yapmaya erken gelmesi ile sonuçlandı.

Devran yine de odağını ona vermemeye çalışarak güçleri ile Yağmur’a yardım etmeye devam etti. Hissettiği yoğun güç ikisini de fazlasıyla zorlasa da pes etmek için artık çok geçti. Yağmur’dan gelen ani güç dalgasıyla gözlerini hızla açtığında karşısında kendisi gibi gözlerini açmış alan Yağmur’un gözlerine baktı.

Ancak onun gözlerinin odaklanamadığını gördüğünde bir şeylerin ters gittiğini tam o anda anladı.

Yağmur’un burnu aniden kanamaya başlamasıyla gözlerinin de kapanması aynı anda oldu. Yağmur’un bilinci kapanırken arkaya doğru düşmeye başladı. Devran hızla ona doğru hamle yaparak düşmesini engellerken Yağız’da hemen arkasına geçerek sırtından destek oldu.

“ ne oldu birden böyle ”

Onu yavaşça uzandırırken bir yandan da burnuna tampon yapıyordu.

“ bilmiyorum ”

Yağız aldığı yanıt ile sabır çekerken bir yandan Yağmur’un hala kanamaya devam eden burnunu kontrol ediyordu. Her geçen saniye endişesi artarken Yağmur’un solan yüzü ona hiç yardımcı olmuyordu.

“ ambulansı ara hemen burada müdahale edemiyorum kanaması durmuyor ”

Devran endişe ile telefonuna yönelirken içindeki korkuyu yok sayamıyordu. Böyle olmaması gerekiyordu. Kısa sürede sorunu çözerek rahat bir nefes almaları gerekirken tahmin etmedikleri bir sonuçla karşılaşmak onu korkutuyordu. Bir an önce Yağmur’un iyi olması için elinden geleni yapmalıydı.

Devran ambulansı arayarak kulağına götürdüğünde aklına gelenler ile hızla Yağmur’a yöneldi. Yağız’ın yanında yapması ne kadar doğruydu şuan düşünemeyecek kadar sevdiği kadın için korkuyordu.

Kulağındaki telefonda alo sesi geldiğinde konuşmadan kapamak istemediği için yanıtladı.

“ yanlışlıkla aradım kusura bakmayın ”

Telefonu kapatırken Yağız’ın sesiyle ona döndü.

“ ne yaptığını sanıyorsun sen ”

Devran onun sözlerini önemsemeden Yağmur’un uzandığı koltuğun yanına diz çökerek elini tuttu. Gözlerini kapatarak güçlerine odaklandı. Yağmur’un kanayan burnuna odaklanmaya çalıştı. Kendi burnunda hissettiği sızlama ile doğru yolda olduğunu anladığında yavaşça gözlerini açtı.

Sevdiği kadının kanaması yavaşlayarak duran burnuna bakarken kendi burnunda hissettiği ıslaklık ile gülümsedi. Yağız’a sırtı dönük olduğu için kendisini şanslı hissederek ayağa kalktı.

“ ben iki dakikaya geliyorum. Sende Yağmur’u içeri taşır mısın? ”

Yağız biraz önce durmaksızın akan kanın bir anda kesilmesi karşısında şaşkınken gelen soruya sadece kafasını sallayarak onayladı. Kendini konuşabilecek gibi hissetmiyordu.

……….

Devran ve Yağız hala uyumaya devam eden Yağmur’un başında bir saattir bekliyorlardı. Devran güç bela durdurduğu burun kanaması ile rahat bir nefes alırken bir an önce salona dönmüştü. Ama Yağız’ın şüpheli bakışları altında zorlanıyordu.

Ona herhangi bir açıklama yapmamıştı. Buna keza Yağız’da herhangi bir soru sormamıştı. Sadece yargılayıcı bakışları fazlasıyla üzerinde hissediyordu. Yağmur ise kan kaybettiği için hala baygındı ancak Yağız yaptığı detaylı muayenesi sonrası derin bir nefes almıştı.

Durumu iyiydi sadece kan kaybettiği için baygındı. Uyandığında onun sorularından kesinlikle kaçamayacaklardı. Fakat içinden sormakta gelmiyordu. Kim olarak soracaktı. Abisi değildi. Arkadaşı değildi. Sevgilisi hiç değildi. Onu terslemesinden korkuyordu. Araları iyiyken bozulmasından ölesiye korkması ne kadar doğruydu.

Yağız hala uyanmayan Yağmur ile pansumanını da yapması gerektiğini hatırladı. Bir süre sonra hastaneye gitmeliydi.

………….

Saatler geçerken Yağız pansuman için geldiği evden çıkarken kendisini inanılmaz yorgun hissederek ayrıldı. Olanlar ve gördükleri hakkında tek kelime bile edememişti. Yağmur hala uyanmamıştı. Onunla konuşamamış olmakta fazlası ile canını yakmıştı.

Devran ise kapıya kadar uğurladığı Yağız’ın sessizce gitmesi ile kapıyı kapatması ile sırtını kapıya yaslayarak aşağı kaydı. Kendisini tükenmiş gibi hissediyordu. Gün planladıkları gitmemişti. Yağmur hala gözlerini açmamış olması canını sıkarken sorunun ne olduğunu da bilmemek sinir bozucuydu.

Oturduğu yerden yavaşça kalkarken kafası da epey karışıktı.

Dün gece kaldığı odaya giderek günlüklerin olduğu çanta ile salona geri döndü. Tüm günlükleri orta sehpaya sıra ile dizdi. Esnan çantanın dibinde kalan deri kaplı not defterini çıkardı.

Elindeki not defterini daha önce bir iki kez bakmıştı. İçinde kısa notlar haricinde pek bir şey olmadığını düşündüğü için diğerleri gibi bilgisayara aktararak kitap haline getirmemişti.

Tekrar bir göz atmak için not defterini alarak koltuğa yerleşti. Bu arada ala uyumaya devam eden Yağmur’a kontrol etmeyi ihmal etmedi.

Not defterinin ilk sayfasını açarak göz gezdirdi. Herhangi bir detay veya önemli bir bilgi görmediğinde diğer sayfalara bakmaya devam etti. Son sayfaya kadar hiçbir sonuç alamadığında zaman kaybı olduğu için canı sıkılmıştı. Defteri hafif bir sertlikle yanına fırlattığında koltuğun kenarına çarparak çıkardığı metal sesi ile kaşları çatıldı.

Defteri tekrar eline alarak salladı. Az önceki gibi bir ses duymasa da içinde bir şeyin hareket ettiğini hissediyordu. Defterin deri kapağını tekrar açarak iç yüzeyini kontrol etti. Eline gelen kabarıklık ile defterin deri kaplaması ile kapağını dikkatlice birbirinden ayırdı. Kaplama güçlü bir yapıştırıcı ile sabitlendiği için onu biraz zorlamış olsa da zarar vermeden ayırdı.

Devran dikkatle elindeki deftere odaklıyken Yağmur’da kendine gelmeye başlamıştı. Kendisini aşırı derecede yorgun hissediyordu. Neler olduğunu ilk başta hatırlamasa da karşı koltukta gördüğü Devran ile yaşananları hatırladı. Uzandığı yerden doğrulmaya çalıştığında yarasını zorladığı için inledi.

Devran duyduğu ses ile elindeki defteri bir kenara bırakarak yanına gitti.

“ ne yapıyorsun kalkma ”

“ neler oldu Devran, en son gözlerimi açtığımı hatırlıyorum sonrası yok ”

Devran onun sözlerine karşılık durumu yumuşatmak için hafif bir tebessüm ile konuştu.

“ sonrası yok çünkü bayıldın ”

“ bayıldım mı?. Neden ”

Devran bir yandan sevdiği kadının yüzüne dağılan birkaç saç tutamı parmak uçları ile uzaklaştırırken onu yanıtsız bırakmadı.

“ tam olarak çözemesem de kendi içinde yaşadığın savaşın seni zorladığını düşünüyorum. Kendine ve gücüne fazla yüklendiğin için önce burun kanaması yaşadın sonra da bayıldın. İyi ki Yağız buradaydı da erken müdahale edebildik. ”

“ doğru bayılmadan önce geldiğini hatırlıyorum. Umarım seni zorlayacak sorular sormamıştır ”

Devran sıkıntılı bir nefes bırakırken gözlerini dakikalardır baktığı sevdiği kadının gözlerinden kaçırdı.

“ Devran ne oldu. Bana anlatmadığın konu ne ”

“ şey ben ”

Yağmur bir kez daha uzandığı yerden doğrulmaya çalışırken artık sabrının kalmadığını hissediyordu.

“ sen ne Devran ”

Devran bir kez daha Yağmur’un tekrar uzanmasını sağlarken onun daha fazla sabrını zorlamak istemedi.

“ tamam kalkma yerinden anlatıyorum. Senin burun kanaman durmuyordu. Ambulans çağırmak üzereydik. Ancak senin neden o durumda olduğunu açıklayamayacağım için güçlerimi kullanmak zorunda kaldım.”

“ ne yaptım dedin”

“ güçlerimi kullandım ”

Yağmur’un sinirden gözleri dolarken histerik bir şekilde gülme tutmuştu. Olanları algılaması onun için epey zordu. Devran birinin yanında güçlerini kullanmış olması hem de bunu abisinin yanında yapması çok büyük bir hataydı.

“ yapmamalıydın beni kurtarmak için bile olsa birinin yanında güçlerini kullanmamalıydın. Şimdi durumu nasıl açıklayacağız.”

“ ne demek benim için bile olsa, sana bir şey olsa ben ne durumda olurum bilmiyor musun? Daha bir hafta önce yaşadım ben sensiz kalmanın ne demek olduğunu bir daha duymayacağım senden bu sözleri ”

Yağmur sözlerinin Devran üzerindeki etkisini fark ettiğinde çoktan pişman olmuştu.

Devran’ı kolundan çekerek yanındaki boşluğa uzanmasını sağladı. Devran’da onun bu isteğine karşı gelmeden uzanarak yardımcı oldu. Yağmur başını sevdiği adamın göğsüne yaslarken asıl endişesini dile getirdi.

“ ben güçlerini birinin yanında kullanmandan çok kendi hayatını düşünmemene sinirlendim. En çokta korktum. Devran benim bayılmama sebep olan şey ya sana daha çok zarar verecek olsaydı. Ne yapacaktım ben o zaman, uyandığımda seni bıraktığım gibi bulamasam ne hissedecektim düşünmek bile istemiyorum. Birinin varlığını bilmeden kaybettiğimi öğrendim. Ya varlığına alıştığım, bildiğim seni kaybetmeme neden olsaydım. Lütfen önce gerekli tüm müdahaleleri yaptıktan sonra en son çareyi güçlerine bırakacağına söz vermeni istiyorum. Hiç kullanma diyemiyorum çünkü yapmayacağını biliyorum ”

Devran, Yağmur’un titreyen sesi ile söylediklerini dinlerken kalbine sancılar girdiğini hissetti. Onu bu kadar korkutmaya hakkı olmadığını biliyordu. Ama ona herhangi bir şey olma olasılığını bile düşünemiyordu. Yine onu daha fazla üzmemek için söz vermesi gerekiyorsa verirdi.

“ söz ”

“ seni çok seviyorum Devran,”

“ bende seni çok seviyorum Yağmur’um ”

…….

Devran ve Yağmur sarılarak uzanırken olan biteni baştan sona konuşmuşlardı. Yağmur abisinin olanlara şahit olmasına rağmen herhangi bir soru sormaması karşısında kafası karışırken, onunla bir ara konuşmaya karar verdi.

Kendilerini konuşarak toparlandıklarında Devran’ın daha önce incelemeleri için getirdiği günlükler hakkında konuşma açıldığında Devran not defterini hatırladı. Yağmur’a durumu anlattığında kontrol etmek için beraber defte baktılar. Deri kapağın arasından çıkan farklı tasarıma sahip olan anahtar ile meraklanmışlardı.

İkisi de anahtarın nereyi açtığını düşünürken günlükleri baştan son tekrar okudular bir ipucu aradılar. Akıllarında farklı düşünceler ile yaptıkları araştırmaya akşama kadar devam etmiş ardından da uyumak için odalarına çekilmişlerdi.

………

Devran ve Yağmur rapor günü bitimine kadar bir yandan güç kontrolünü üzerinde çalışırken bir yandan da anahtarın sırrını çözmeye çalıştılar. Bu süreçte Yağız iki kez pansuman için gelmiş ama o gün hakkında tek kelime etmemişti. Yağmur onun gözlerindeki merakı görse de sormaması karşısında ne yapacağını bilemiyordu. Sormasını istiyor muydu? Tartışılırdı.

Yağmur’un raporlu olduğu günler bittiğinde ilk işi emniyete gitmek olmuştu. Ekip arkadaşları bu süreçte onu iki kez ziyaret etmişlerdi. Yinede onları göreli birkaç gün olmuştu ve özlemişti. Antalya’da ki ekip arkadaşlarını da sevmişti. Ancak şimdiki ekip arkadaşlarından bir aile sıcaklığı hissediyordu. Ekip odasının kapısından içeri girdiğinde hepsinin bir iş üzerinde olduklarını gördü.

“ kolay gelsin ”

Çağan baş komiser kapıya en yakın olan kişi olarak ilk karşılığı o verdi.

“ sağ ol Yağmur, hoş geldin seni tekrar aramızda gördüğüm için çok sevindim ”

Yağmur onun samimi konuşmasına karşılık mutlulukla gülümsedi. Kendisi de tekrar aralarında olduğu için çok mutluydu. Baş komiserin ardından diğerleri de tek tek kendi düşüncelerini dile getirirken Doruk diğerlerinden farklı olarak kısa sürede sevdiği ekip arkadaşına sarıldı.

“ seni burada tekrar görmek güzel ”

Yağmur kısa sürede ona abi olan adamın sarılışına karşılık verdi. Ardından diğerleri ile beraber üzerinde çalıştıkları olaya bakmaya başladı.

Bir kaçırılma olayı üzerinde çalışıyorlardı. Kaybolan kişi yirmilerinin sonunda bir adamdı. Ailesi gün boyunca ondan haber alamadıkları için iş yerine ulaşarak bilgi almak istediklerinde öğle yemeği için çıktıktan sonra işe geri dönmediğini öğrenmişlerdi. Kaybolan kişi reşit bir birey olduğu için ilk yaptıkları ihbara olumsuz yanıt almışlardı. Aradan geçen bir gün boyunca eve gelmediği ve haber dahi alamadıkları için tekrar ihbar oluşturmuşlardı. Bu sefer durumun ciddi olduğuna emin olunmuş olay Çağan Baş komiserin ekibine verilmişti.

Olay ise tuhaftı. Çünkü bahsedilen kişi geri dönemeyeceğine dair herhangi bir iletişime geçmemiş ve ailesini habersiz bırakacak kadar düşüncesiz bir adam değildi. İki yıl önce evlenmiş olan genç adam çiçeği burnunda bir babaydı. Ve eşine ve bebeğine çok düşkün olduğu ailesi tarafından dile getirilmişti.

Yağmur ve Doruk genç adamın öğlen yemeği için her zaman gittiği mekânların kameralarına bakmak için çıkarken, Berk ve Demir’de iş yerine giderek iş arkadaşları ile konuşmaya ve kamera kayıtlarına bakmak için çıktılar. Çağlar Baş komiser ve Deniz ise emniyetteki prosedürleri halletmek için kaldılar.

…………

Yağmur ve Doruk ilk önce genç adamın iş yerine yakın olan bir lokantaya girerek saat aralığını bildikleri için kamera kayıtlarına bakmak zor olmamıştı. Oradan ayrıldıklarında ellerinde herhangi bir ipucu yoktu.

Berk ve Demir’in konuştuğu kişilerden aldıkları ortak adreslere bakmak için tekrar yola çıktılar. İş arkadaşları ile çoğu zaman gittikleri mekânların isimlerini ve adreslerini öğrenmiş olmaları onları bir sonuca ulaştırabilirdi.

İkinci adreste iş yerinden birkaç sokak mesafede bir esnaf lokantasıydı. Oradan da elleri boş çıkmışlardı. O gün diğer çalışanlardan yarım saat daha geç öğle molasına çıktığı için tek başına yemeğe gitmek zorunda kalması işleri zorlaştırıyordu. İş yerinin çevresindeki kameralara bakmak için istenilen izin henüz çıkmamış olması da onlar için dezavantajdı.

Üçüncü mekâna gittiklerinde bu kez doğru yer olması için ikisi de içlerinden dua ediyorlardı. Yağmur lokantanın kapısından girdiğinde mekânı incelemeye başladı.

Yanında onunla beraber kapıdan giren Doruk’ta etrafa göz gezdirdi.

“ hoş geldiniz şu masamız boş sizi oraya alalım ”

Doruk yanlarına gelen garson ile ona döndü. Yağmur ise hala etrafı inceliyor Doruk’un durumu açıklamasını bekliyordu.

“ lokantanın sahibi ile görüşmek istiyoruz ”

Garsonun sorgular bir tavır takınmasına fırsat vermeden ceketinin iç cebinden çıkardığı kimliği göstermeyi de ihmal etmedi. Garson gördüğü kimlik ile önce ikisi de kısa bir bakış atarak onu takip etmelerini söyledi.

Yağmur ve Doruk garsonun peşinden lokantanın iç kısmına doğru yürüyerek arka tarafa geçtiler. Yönetici yazan kapının önünde durdukların garson kapıyı çalarak içeri girmiş kısa sürede de çıkarak onları içeri almıştı.

“ sen gidebilirsin Samet ”

Samet aldığı emir ile dışarı çıktığında oda da üç kişi kalmışlardı.

“ buyurun oturun. Ben Mehmet ARGIN size nasıl yardım edebilirim ”

Yağmur ve Doruk masanın önündeki tekli koltuklara geçerken bu sefer söze ilk başlayan kişi Yağmur oldu. Buraya geldiği andan beri garip hissediyordu. Kesinlikle bir sorun vardı. Bu sorunun kaybolan kişi ile mi ilgili olduğu belirsiz olsa da peşini bırakmaya niyeti yoktu.

“ biz birini arıyoruz. Ailesi iki gündür haber alamıyor. Bu civarda çalıştığı için iş arkadaşları ile öğle yemeğini bazen buraya gelirlermiş. Kamera kayıtlarına bakmamız gerekiyor ”

Lokantanın sahibi olan adam duydukları karşısında şaşkındı. Oraya gelen çoğu müşteri yakınlarda bulunan iş yerlerinden gelirdi. Birçok kişide daimi müşterisi olduğu için tanır sohbet dahi ederdi.

“ tabi kamera kayıtlarına bakabilirsiniz. Kaybolan kişi kim tanıyor olabilirim. Birçok müşterimi tanırım. Size yardımcı olabileceğim bir konu olabilir. ”

“ Erdem MERCAN ”

Doruk karşısında kendilerine üzgün bir şekilde bakan kırklı yaşlarda ki adama aradıkları kişinin ismini söylediğin de yüzünün renginin attığı gözlerinde ki üzgün ifadenin endişe ile değiştiğini görünce kaşları havaya kalktı.

“ Erdem mi? ”

Yağmur’da Doruk gibi adamın tepkilerini takip ediyordu. Adamın içinden geçen düşüncelere odaklandığın da bu tepkilerin bir şey saklamaktan çok Erdem için duyduğu endişe ve korku olduğunu anladı.

“ iyi de iki gün önce dediniz o gün burada yemek yedik kapaya kadar ben uğurladım onu yemek boyunca bebeğinden bahsetti. O ölse ailesini bırakıp bir yere kaybolmaz. Emin misiniz kaybolduğundan ”

Yağmur duyduğu ifadeler karşısında içine düşen şüpheyi yok sayarak durumu açıkladı.

“ şu anlık kayıp ihbarı ile ilerliyoruz. Kamera kayıtları ve ifadeler doğrultusunda ilerleyeceğiz. Önce kamera kayıtlarına bakalım. Sizinde en kısa sürede emniyete ifade için gelmeniz gerekiyor ”

“ sizin burada işiniz bittiğinde gidip ifade mi veririm ”

Yağmur ve Devran adamın samimi tavrına karşılık onu onaylayarak kamera kayıtlarına bakmak için odada bulunan bilgisayarın başına geçtiler. Yine bildikleri saat aralığına bakmaya başladıklarında ne göreceklerinde pek emin değildiler.

Mehmet Beyin anlattığı gibi Erdem yemek yemek için lokantaya geliyor, siparişini verdikten sonra lokanta sahibi onun burada olduğunu görerek karşısına oturuyordu. Beraber koyu bir sohbete girdiklerinde gelen yemekler ile Mehmet Bey de onunla öğle yemeğini yiyordu. Arada geçen sohbetler ile kah gülüyor kah hüzünleniyorlardı.

“ Erdem sizinle sohbet ederken bazen üzgün görünüyor sebebini öğrenebilir miyim? ”

Mehmet Bey sıkıntılı bir nefes bırakarak Yağmur’a durumu açıkladı. Doruk’ta pür dikkat kaydı izlerken onların konuşmasını dinlemeyi ihmal etmedi.

“ Erdem’i uzun yıllardır tanırım. İki yıl önce evlendi. Eşini çok seviyordu. Ama kızın babası başlarda vermek istemedi. Çok yıprandı o dönem Erdem. Kaç kere kapısına istemeye gitmişlerdir inanın saymadım. Sonra onun bu halini gören büyükler müdahale etti kızın babası biraz yumuşadı da evlendiler. Şimdi aralarından su sızmıyor ama yaşananlarda unutulmuyor. Bebeğinden bahsederken aklına o zamanlar geldi. Hüzünlendi. ”

Yağmur duydukları ile adama karşı bir sempati duydu. Bu kadar seven bir insan durduk yere habersiz sabahsız kaybolmazdı. Kesinlikle bir iş vardı.

 

 

Bölüm : 13.11.2025 12:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...