
Merhaba Arkadaşlar yepyeni bir bölümle karşınızdayım
Beğeni ve yorum yaparsanız yazarınızı mutlu edersiniz
Keyifli okumalar
Karşımda dikilen Baran’a hayretler içinde bakıyordum. Ali’nin evine gizlice girmiş, bununla da yetinmekle kalmamıştı. Ofisteki kasayı ustaca açabilmeyi nasıl başarmıştı? Kesinlikle büronun alarm sisteminin gözden geçirilmesi gerektiği düşünüyordum.
Baran, kollarını göğsünde birleştirmesiyle bakışlarım istemsizce kollarına kaydı. Güçlü duruşu, kendinde emin tavrıyla adeta ben buradayım diyordu. Sertçe yutkundum. Dikkatimi bedeninden çekip gözlerine odaklanmaya çalıştım. Ne yazık ki gördüğüm mavilikler bana hiç yardımcı olmuyordu.
Yalvaran bakışlarla Baran’a bakıyor, bir umut onu ikna edebileceğimi düşünüyordum.
‘’Baran lütfen! Beni sev-‘’ kelimeleri ağzıma dizip, hızla salonun bir köşesine gitmişti.
‘’Seni tabi ki çok seviyorum Neva…’’ Dolabın çekmecesinden çıkardığı flash belleği elinde tutarak ‘’Sanırım bahsettiğin görüntü bunun içinde.’’ dedi ifadesiz bir sesle.
İşte oradaydı! Heyecanla Baran’a doğru koşar adım yürüdüm. İstediğime ulaşmanın bu kadar kolay olacağını hayal dahi edemezdim.
Baran’ın eline doğru uzandığım an, kolunu havaya kaldırarak bana engel oldu. Uzun boyu karşısında asla şansım yoktu.
‘’Lütfen ver şunu Baran!’’ dedim gözlerimi devirerek. Anlaşılan kolay olacağını düşünmem büyük bir hataydı.
Yüzünde yayılan gülümsemeyle bedenimi baştan aşağı süzdü. ‘’Gel de al o zaman.’’ dedi muzipçe. Aklından kim bilir neler geçiyordu. Eline büyük bir fırsat geçmişti ve sonuna kadar kullanmaktan asla geri durmayacaktı.
Ani bir hareketle havaya doğru atlamış ama kendimi Baran’ın burnunun dibinde buluvermiştim. Belimi kavradığı kolu sayesinde kaçacak yerim kalmamıştı. Bedenlerimiz birbirine değiyor, sıcak nefesi yüzüme vuruyordu.
Bakışları dudaklarımda takılı kamıştı. Mırıldanarak ‘’Neva…’’ demekle yetindi. Nefes almadan Baran’ın bir sonraki hareketini ne olacağını düşündüm. Şu anda beni öpse onu durdurur muydum? Hiç sanmıyorum.
Heyecanla gözlerimi kapamış, resmen beni öpmesini bekliyordum! Kayıt falan umurumda değildi. Oysa bu eve gelirken tek amacım Baran’ın elinde olan delili alıp, bir şekilde savcıya ulaştırmaktı. Şimdi akıllıca düşünemiyordum bile. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyor, kulaklarım uğulduyordu. Bacaklarımı dahi hissetmiyordum. Sanki maraton koşmuşum da nefes nefese kalmıştım. Aklım düşünmeyi adeta reddediyordu. Bütün ağırlığımı Baran’a doğru vermiş, bedenlerimiz birbirleriyle bütünleşmişti. Eğer belimden sıkıca tutmasa çoktan yeri boylardım.
Kıpırdamamak için özel bir çaba sarf ediyordum. Neden hala öpmüyordu? İstemsizce kapattığım gözlerimi araladım. Hayal kırıklığıyla Baran’a bakıyordum. Elinden şekeri alınmış çocuk gibiydim. Oysa ne çok özlemiştim onu. Bir öpücükle yetinmeyecek kadar çok özlemiştim.
Baran’sa dudaklarıma odaklanmakla yetiniyordu. ‘’Seni…’’ dedi kısık bir sesle. Cümlenin devamını getirmemişti. Evet beni?... Konuşmayacak mıydı bu adam?.. Gözlerimi yüzünde gezdiriyor, en ufak bir hareketinden ne düşündüğünü çözmeye çalışıyordum. Baran, kendi içinde savaş veriyor gibiydi. Dakikalar geçtikçe heyecanım katlanarak artıyordu. Salonda yanan bir şömine olmasa zamanın durduğuna inanabilirdim. Biraz daha bu yakınlıkta kalmaya devam edersek heyecandan bayılmaktan korkuyordum.
Bir anda ayaklarım yerden hızla havalandı. Kendimi duvara doğru yaslanmış, Baran’la yer değiştirmiş şekilde buldum. Baran’sa elinde tuttuğu kaydı çoktan yanı başımızda yanan ateşin içerisine atmıştı. ‘’Seni öpmeyeceğim Neva. En azından şimdi değil.’’ dedi üzüntü dolu sesiyle.
Yaşadığım şokla zar zor konuşmaya başladım. ‘’Sen… Bilerek yaptın değil mi?!... Dikkatimi dağıtmak için…’’ hala şaşkınlıkla yanan ateşe doğru bakıyordum. Beni öpeceğini düşünmem ne büyük aptallıktı… Sinirle onu göğsünden itip şöminenin başına doğru geçtim.
‘’Özür dilerim Neva. Ama seni durdurmak için başka çarem kalmamıştı. Ne kadar inatçı olduğunu ikimiz de biliyoruz. Artık ortada bir delil de olmadığına göre polise gitmene de gerek yok.’’ dedi. Yüzündeki ifade de istediği planı gerçekleştirmiş olmanın verdiği rahatlama vardı.
Yanan ateşe bakarken içimde biriken öfke giderek büyüyordu. ‘’Daha ne kadar kandıracaksın beni Baran!’’ sesim sandığımdan da yüksek çıkmıştı. Ah Neva… Bu öfkemin gerçek sebebi neydi acaba? Beni öpmemesi mi? Yoksa katil olduğuma dair var olan tek delilin de yok olmuş olması mıydı?
‘’Seni kandırmadım Neva. Ama yapacaklarımın sınırı olmadığını bil. Hele de söz konusu sensen.’’ otoriter sesiyle bana bir nevi gözdağı veriyordu.
Söyledikleri içimde istemsizce korku yaratmıştı. Kim bilir bilmediğim daha neler vardı? Karşısına geçip gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım. Kararlı olduğumu görsün istiyordum.
‘’İstediğin oldu Baran. Artık polise gidemem. Gitsem de bana kimse inanmayacak. Anlayacağın vicdan azabıyla yaşamaya devam etmek zorundayım… Artık Kerem’in mezarına gidip onu öldürdüğüm için özür bile dileyemeyeceğim...’’ dedim buruk bir gülümsemeyle. Gözlerim dolmuş, görüşüm bulanıklaşmıştı. Yine de konuşmaya devam etmeye kendimi zorladım.
‘’Bilmek istiyorum. Artık her şeyi bana anlat. Neden?.. Neden gençliğini bir kız için yaktın Baran?’’ Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken hızla elimin tersiyle akmaya hazırlana damlaları sildim. Baran’a pes etmiş bir şekilde bakıyordum. Duruşumu dikleştirerek duyacaklarıma hazırlanmaya çalıştım.
Baran, elime doğru uzanıp sıkıca tuttu. ‘’Çünkü seni kendimden daha çok seviyorum Neva’m.’’ dedi sıcacık bir tebessümle. Gözlerinde pişmanlığın zerresi dahi yoktu. ‘’Ve bu kadar abartma güzelim. İçerisi hiç de sandığın gibi bir yer değil. Gayet eğlenceli diyebilirim. Bak, ceza evine iki kere girmiş çıkmış biri olarak söylüyorum bunu.’’ kocaman gülümsemesiyle karşımda dikiliyordu.
Baran’ın karın boşluğuna yumruğumu sinirle geçirdim. Maalesef karın kasları yüzünden darbem sandığım kadar etki yaratamamıştı. Kendi elimin daha fazla acıdığına emindim. Hala gülüyor, resmen karşıma geçmiş dalga geçiyordu! Zaten benim yüzümden yıllarca hapis yatması yeterince zordu. Şimdi vicdanımı falan mı rahatlatmaya çalışıyordu? Yoksa söyledikleri gerçek olabilir miydi? Yok canım. Bir avukat olarak ceza evi şartlarının fazlasıyla zor olduğunu gözlemleme fırsatım olmuştu. ‘’Baran cezaevinden bahsediyoruz. Eğlence mekânından değil. Bir arkadaşına bakıp çıkamayacağın bir yer.’’ dedim şaşkınlıkla.
‘’Kerem’in ölümünü üstlenmem benim kararımdı. En son adam yaralamadan tutuklandım. Bu da benim isteğimle oldu Neva. Yani bir sıkıntı yok güzelim. Benim için içeri girmek rutin sayılır artık.’’ dedi omuz silkerek. O kadar rahat konuşuyordu ki hayret etmeden kendimi alamıyordum.
‘’Bir dakika… Hala devam eden davan… Evet hatırlıyorum. Seni görmeye ceza evine geldiğim. Adam yaralama olayı… Bu durumda tutuklanman nasıl senin isteğinle oluyor?’’ kollarımı göğsümde birleştirmiş merakla Baran’ın söyleyeceklerini bekliyordum.
‘’Almanya’dan kesin dönüş yaptığım gibi seni görmek istedim. Ama karşına çıkacak cesaretim yoktu. Hele de son ayrılışımızdan sonra…’’ bakışlarını benden kaçırarak yere indirdi. Yaptıkları yüzünden utandığını görebiliyordum. Baran, o gün beni cezaevinin kapısında terk etmiş, arkasına bile bakmadan Almanya’ya çekip gitmişti. Haykırışlarım hala kulaklarımda çınlıyor, düşüp kaldığım yerin soğukluğunu ilk gün gibi hissediyordum.
Baran’ın beni Ali yüzünden bırakmak zorunda olduğunu yeni öğrenmiştim. Yine de içim bir türlü soğumamıştı. Kalbim öyle kırılmıştı ki tekrar eskisi gibi atar mıydı bilmiyordum.
‘’Ben de senin görüşmeyi reddetmeyeceğin bir yol buldum. Bir adamla para karşılığı anlaştım. Onu darp edecektim sonra gidip benden şikâyetçi olacaktı. Sicilim vardı zaten. Bu sayede bende tutuklanacaktım. Bir süre sonra da adam şikâyetinden vazgeçecekti.’’ Baran sessiz kaldığımı görünce konuşmaya devam etti. ‘’Ceza evine girdiğimi öğrenirsen avukatım olarak çağırdığımda görüşe gelirdin. O halde beni bırakmayacağına emindim. Anlayacağın bu adam yaralama olayını içeri tekrar girmek ve seni bir kez olsun yeniden görebilmek için yaptım.’’ dedi normal bir şeyi anlatıyormuş gibi. Donup kaldığımı görünce bana telaşla bakmaya başladı. Heyecanla vereceğim tepkiyi bekliyordu.
‘’Ne yaptım dedin sen?!... Baran bu yaptığın ne kadar tehlikeli farkında mısın?!... Davan hala devam ediyor. Şu an tutuksuz yargılanmış olman içeri tekrar girmeyeceğin anlamına gelmiyor duyuyor musun beni?... Allah aşkına bir insan kendini bile isteye nasıl içeri attırır ya! Resmen delirmişsin sen!’’ dedim bağırarak. Öfkeden yerimde duramıyor, odanın içinde volta atıyordum.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra ancak cevap vermişti. ‘’Başka çarem yoktu. Asla beni dinlemeyecektin. En iyi yol hapse girmek olduğunu düşündüm. Yardımıma geleceğine emindim.’’
Volta atmayı bırakıp yarı yolda durdum. Arkamı dönüp ona bakarak ‘’Benim ne hissedeceğimi düşündün mü hiç? Gecenin bir vaktinde cezaevinden arandım. Bil bakalım kim için arıyorlar? Sanık Baran Aktürk!... Üç yıldır ortada olmayan, beni terk eden eski sevgilim. Hem de terk ettiği yere, ceza evine, yıllar sonra beni tekrar çağırıyor. Ne ironi ama! Tarih ancak böyle tekerrür ederdi herhalde.’’ dedim kahkaha atarak. Artık ne düşüneceğimi nasıl tepki vereceğini bedenim bile şaşırmıştı.
Baran şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Karşısında ona kızan bir Neva yerine, kahkaha atan bir Neva bulmuştu. Aklından geçen büyük ihtimalle delirmiş olduğum falandı.
‘’Artık bunları Avukatın Müge’ye anlatırsın. Bakalım bu dosyadan nasıl beraat edeceksin?’’ dedim. İçinde olduğum duruma inanmakta zorlanıyordum. Gülmekten gözlerim yaşarmış, resmen sinirlerim boşalmıştı. Yaşaran gözlerimi silerek sakinleşmeye çalıştım. Artık aklımı kaçırmama ramak kalmamıştı, bildiğin kaçırmıştım!
‘’Avukatımın Müge olduğunu nereden biliyorsun?’’ dedi Baran. Soru dolu gözlerle bana bakıyordu.
Kollarımı iki yana doğru açarak konuşmaya başladım. ‘’Evet, ben ayarladım Müge’yi. Senin avukatlığını bırakınca ondan avukatın olmanı istedim. Tek sen arkadan işler çevirmiyorsun Baran Aktürk.’’ Müge ile ilgili gerçeği istemeden ağzımdan kaçırmış, itiraf etmekten başka çarem kalmamıştı.
Baran gülümseyerek bana doğru yaklaştı ve kolumdan tutarak beni kendine doğru çekti.
‘’Yine haklı çıktım. Beni cezaevinde bırakmayacağını biliyordum Neva Yılmaz.’’ diyerek hızla dudaklarıma kapandı.
BÖLÜM SONU
Evet arkadaşlar nasıl buldunuz bölümü? Umarım beğenirsiniz
Bu bölümde Ali’m yoktu. Onu diğer bölüme sakladım. Ali’yi unuttum sanmayın :)
Oy ve yorum yazmayı unutmayın yazarınızı mutlu edin
Seviliyorsunuz
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 9.2k Okunma |
572 Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |