
BÖLÜM 16: ŞİRKET.
Merhaba arkadaşlar
Güzel bir bölümle karşınızdayım
Keyifli okumalar
Elimdeki papatya demetine öylece bakakaldım. Ne diyeceğimi, nasıl davranacağımı bilemiyordum ki!... Baran, sevgi dolu gözlerini yüzümde gezdiriyor, ağzımdan çıkacak kelimeleri sabırsızlıkla bekliyordu.
‘’Saat kaç?!’’ dedim korkuyla. Ah Neva! Adam sana tüm çiçeklerden güzel olduğunu söylüyor, sense saatin kaç olduğunu mu merak ediyorsun? Gerçekten ümitsiz vakasın!
Baran, dudaklarını büzerek ‘’10.15 neden sordun?’’ dedi. Belli ki istediği tepkiyi görememiş olmanın üzüntüsü içerisindeydi. Kim bilir neler hayal etmişti? Uyanır uyanmaz boynuna atlayacağımı? Yok yok… Bu hiç iyi bir fikir olmazdı. Belki bir gün. Ama o gün bugün kesinlikle değildi.
‘’Toplantı! Ali ile 11.00’de şirkette toplantımız vardı! Çok geç kaldım!’’ aceleyle elimdeki çiçekleri masaya koymuş, odama doğru yeltenmiştim.
Baran çocuk gibi kollarını göğsünde birleştirdi ve üzüntüyle hazırladığı masaya baktı. ‘’Ama kahvaltı ne olacak Neva… O kadar hazırlık yaptım...’’
Hızla parmak uçlarımda doğrulup Baran’ın yanağına öpücük kondurdum. ‘’Söz başka zaman telafi edeceğiz.’’ dedim telaşla.
‘’Öyle olsun bakalım Neva YILMAZ.’’ morali bozulsa da yüzüne buruk bir tebessüm yerleştirdi.
Baran’ı ardımda bırakıp evin merdivenlerini hızla çıkmaya başladım. Nasıl uyuduysam çalan alarmı bile duymamıştım! Kesinlikle üzerimde Baran etkisi vardı. Günlerdir ilk defa deliksiz uyumuştum. Sanki bedenimdeki bütün hücreler hayata tekrar dönmüş gibiydi.
Odama vardığımda elime gelen ilk kıyafeti üstüme geçirdim ve aynada son defa kendime baktım. Uykumu aldığımdan gözaltı morluklarım gitmiş, yüzüme adeta can gelmişti.
Aşağı aceleyle indiğimde Baran’ı ceketini giyerken buldum.
Evin kapısını açarken ‘’Hadi seni gideceğin yere bırakayım.’’ dedi.
‘’Gerçekten mi?’’ şaşkınlıkla ona bakıyordum. Kısa zamanda ulaşmam gereken yolları düşündüğümde Baran’ın teklifi mükemmeldi.
Baran sırıtarak bahçede yürümeye başladı. ‘’Şoförlüğün ortada Neva. Öyle bakma bana güzelim! Senin telaşlı halde araba sürmene izin veremem. Hem yoldaki insanlara yazık olur.’’ Sabah sabah beninle uğraşmak keyfini yerine getirmişe benziyordu.
‘’O eskidendi bir kere! Artık gayet iyi bir sürücüyüm.’’ dedim sitemle. Kaşlarım istemsizce çatılmış, gardımı çoktan almıştım.
‘’Tabi tabi kesin öyledir.’’ gülümsemesini saklamaya çalışsa da başarılı olamıyordu.
Gözlerimi devirmiş, kollarımı göğsümde birleştirmiştim. ‘’Sen benimle dalga geçeceğine nasıl gideceğimizi söyle.’’
‘’Bu güzellikle tabi.’’ diyerek kaldırımın karşısında duran siyah motoru gösterdi. Aklıma yıllar önce kullandığım pembe vespa motorum gelmişti. Onun yanında bu motor uzay mekiğine benziyordu.
Karşı kaldırıma geçti ve beni arkasında bıraktı. Kendimce motora kaçamak akışlar atıyor, binmek için cesaretimi toplamaya çalışıyordum.
‘’Arabana ne oldu peki?’’
Baran kaskını takarken ‘’Araba garajda. Bu sıralar motor kullanırken daha rahatım. Özgür hissettiriyor.’’ dedi.
Aniden yüzüm düşmüş, gözlerim buğulanmıştı. Baran, farkına dahi varmadan bir kelimesiyle altüst olmuştum. Özgür hissettiğini söylemişti. Özgür… Kalbimi ince bir sızı kapladı. Kim bilir hapisteyken dışarıda olmayı nasıl da iple çekmişti.
‘’Gel bakalım şimdi seninkini takalım.’’ dedi kocaman gülümseyerek. Elindeki kaskı dikkatle başıma geçirmiş, özenle son kontrollerini yapıyordu.
Aklımdaki deli sorulara rağmen Baran’a tebessüm etmeye çalıştım. İçimden geçenleri anlar diye ödüm kopuyordu.
Baran kolayca motora yerleşip, binmem için elini bana doğru uzattı. ‘’Evet, artık hazırsın. Gidelim mi?’’ dedi heyecanla. Sadece kafamı sallamakla yetindim. Konuşursam sesimin titremesinden korkuyordum.
Baran’ın arkasına bindim. Nereye tutunacağımı düşünürken motorun çalışmasıyla hızla öne doğru atıldım. Bedenlerimiz bütünleşmiş, sırtına sertçe çarpmıştım.
‘’Ah!’’ dedim mırıldanarak. Bir yandan dengemi kurmaya çalışıyor, gözlerime düşen kaskı yukarı çekiştiriyordum.
‘’Sıkı tutunsan iyi olur güzelim.’’
Kollarımı onun beline sıkıca doladım. Motor her hızlandığında, rüzgâr saçlarımda dalgalanıyordu. Yüzümü Baran’ın boynuna doğru yaklaştırdım. Kokusunu hasretle içime çektiğimde gözlerim istemsizce kapanıyordu.
***
‘’Neva, geldik inebilirsin.’’ dedi Baran. Taktığı kaska rağmen ses tonundan gülümsediğini anlayabiliyordum. Resmen koala gibi ona sarılmış, bırakmıyordum.
‘’Ah! Fark etmemişim, teşekkür ederim bıraktığın için.’’ hızla motordan indim ve utançla çıkardığım kaskı ona uzattım.
‘’Ne zaman istersen.’’ yarım bir tebessümle bana göz kırptı. Dağılan saçlarıma doğru elini uzatmış, ustalıkla düzeltmeyi ihmal etmemişti. Hayranlıkla Baran’ın hareketlerini izliyordum. Bana her dokunduğunda kalbimin atışı hızlanıyordu. Biraz daha yanında kalmaya devam edersem ondan ayrılamayacaktım.
‘’Gitsem iyi olacak.’’ dedim telaşla. Gözlerimi, onun maviliklerinden kaçırarak konuşuyordum. Baran’ı ardımda bırakmayı başardığımda, şirketin kapısına doğru koşar adım ilerledim. Kapıdan geçer geçmez, güvenlik görevlilerinin yanına yaklaşarak ‘’Kolay gelsin. Toplantı salonu nerede acaba?’’ diye sordum.
‘’15. Kat sağ tarafta.’’
‘’Teşekkür ederim!’’
Aceleyle asansöre vardığımda, kapısı kapanmak üzereydi. Son anda açık kalan aralıktan binmeyi başarabilmiştim. Artık nasıl depar attıysam, nefes nefese kalmıştım. Asansördeki insanlar meraklı bakışlarla bana bakıyorlardı. Ne yani, hiç mi acelesi olan insan görmemişti bunlar?!
Kolumdaki saat 11.25’i gösteriyordu. Tabi ki 11.00 da başlayan toplantıya geç kalmıştım. Aferin sana Neva! Ali’ye ne diyeceğimin gerginliğiyle dudaklarımı kemirmeye başlamıştım. Bu asansör fazla mı havasızdı?! Sakin ol kızım, altı üstü bir iş görüşmesi. Geç kaldıysam dünyanın sonu değil ya! Bir dakika… Ben Baran’ a yolu tarifi etmiş miydim? Sanmıyorum. İyi de hangi şirkete geleceğimi nereden biliyordu? Neyse, şimdi bunu düşünmeye zamanım yoktu.
Asansörden iner inmez, Ali ile göz göze geldim. Toplantı odasının önünde dikilmiş, içeri girmek için beni bekliyordu.
‘’Neredesin Neva ya! Kaç kere aradım seni!’’ dedi sitemkâr bir şekilde.
‘’Çok özür dilerim Ali! Uyuya kalmışım.’’
‘’Hadi içeri girelim yönetim kurulu bizi bekliyor.’’ Ali aceleyle kolumdan çekiştirerek beni odaya soktu.
Masanın etrafında toplanan insanlar hep birlikte başlarını çevirmiş, kapı eşiğinde dikilen Ali ile bana bakıyordu. Üzerimize dikilen gözler fazlasıyla iğneleyiciydi. Beklemekten sıkılanlar, aralarında homurdanmaya başlamıştı. Bıraktığım ilk intiba hiç de olumluya benzemiyordu.
‘’Kusura bakmayın. Neva Hanım’da geldiğine göre artık toplantıya başlayabiliriz.’’ dedi Ali gülümseyerek. Ortamı yumuşatmaya çalışıyor, bir yandan da beni oturacağımız koltuklara doğru sürüklüyordu.
Masanın etrafında dizilen insanlara hafif bir baş selamı vererek usulca yerime yerleştim. Geç kalmış olmanın utancıyla yüzüm kızarmış, avuç içlerim terlemişti.
Yaşlıca bir adam, ‘’Neyse Neva Hanım da aramıza katıldığına göre artık başlayabiliriz.’’ dedi huysuzca. ‘’Bugün ki gündemimiz hukuk departmanına alınacak yeni çalışanlar.’’ gözlüklerinin altından ben ve Ali’ye doğru bakarak, elindeki kâğıtları karıştırmaya başladı.
Ali, ellerini masanın üzerinde birleştirerek oturuşunu dikleştirmişti. ‘’Sayın yönetim kurulu üyeleri, gördüğünüz gibi ben ve Neva Hanım’ın portfolyo örnekleri önünüzde. Lider Grup A.Ş.’nin hukuki danışmanı olmak için yeterli donanıma sahip olduğumuzu düşünüyoruz.’’ dedi özgüvenli bir sesle. Odadaki herkes gibi bende Ali’ye bakıyor, gururla onu izliyordum.
Karşımda oturan genç bayan, ‘’Neva Hanım? İnşaat Yönetimi ve Hukuku alanında yüksek lisans yapmışsınız. Doğrusu serbest avukatlar nadiren yüksek lisans yapıyor. Sizin için özel bir sebebi var mı acaba?’’ dedi merakla.
Sertçe yutkunarak boğazımı temizlemiş, oturduğum koltukta hareketlenmiştim. Baran’ın mimarlık okuduğu zamanlarda inşaat sektörüne ilgi duyduğumu, bununla da yetinmeyip yüksek lisans yaptığımı tabi ki onlara söylemeyecektim.
‘’Günümüzün inşaat sektöründe hukukçulara fazlasıyla ihtiyaç duyulması önemli bir sebep. Ayrıca sizin gibi bir inşaat şirketiyle çalışmak, onların hukuki danışmanlığını yapmak, kariyer planımda hep oldu.’’ dedim gülümseyerek. Genç kadının yüzünde beliren olumlu ifadeye bakılırsa, verdiğim cevapla onu ikna etmişe benziyordum.
Masanın en ucunda oturan, orta yaşlarındaki gür sesli adam, söz alarak ‘’İkinizin de CV’si oldukça başarılı. Sizi şirket bünyemizde görmek istiyoruz. Dilerseniz sözleşmeleri bir an önce imzalayalım.’’ diyerek tartışmalara noktayı koydu.
Ali, başını olur anlamında sallayarak bakışlarını bana çevirdi. Gözleri, başarının parıltılarıyla parlıyor, yaşadığı sevinci gizleyemiyordu. Kazandığımız zafer karşısında ben de gülümsemeye başlamıştım.
Önümüze koyulan sözleşmeyi ilk önce Ali imzaladı ve evrakları bana doğru uzattı. Sıram geldiğinde, odaya giren sekreterin aceleci tavrıyla duraksadım. Herkes gibi benim de bakışlarım kapıya yönelmişti.
Sekreter, odadaki en yaşlı kişi olduğunu tahmin ettiğim adamın kulağına doğru eğilmiş, sessizce ona bir şeyler söylemişti. Adam, duyduklarıyla yüzünde şaşkın bir ifade belirdi.
‘’Arkadaşlar, dün şirketimizde büyük bir hisse devri olmuş. Benim de şimdi haberim oldu. Sanırım yönetim kurulundaki kimsenin bu durumdan haberi yoktu.’’ dedi omuz silkerek. Aldığı habere canı sıkılmışa benziyordu.
‘’Hisselerini devreden kimmiş Mehmet Bey?’’ Bana soru soran genç kadın, adını Mehmet olduğunu öğrendiğim yaşlı adama doğru kaşlarını çatarak bakıyordu.
Mehmet Bey karamsar sesiyle ‘’Haldun Yıldırım… Maalesef bütün hisselerini devretmiş.’’ dedi.
‘’İyi de Haldun Amca şirketin en büyük ortağıydı. Çoğunluk hisse sahibiydi. Bu durumdan nasıl haberimiz olmaz?’’ dedi odadaki gür sesli adam. Öğrendiği bilgi karşısında küçük çaplı bir hayal kırıklığı yaşıyordu. ‘’Yeni hissedar kim peki?’’
Ayakta dikilen sekreter kız, söz alarak konuşmaya dâhil oldu. ‘’Kendisi dışarıda bekliyor. Sizlerle tanışmak istediğini söyledi.’’
‘’Gelsin kızım. Acelesi var belli ki… Bir günde şirketin yarısından fazlasını aldığına göre…’’ dedi Mehmet Bey. Yüz ifadesinden bu durumdan hoşnut olmadığı okunuyordu.
Hızla odayı terk eden kızın ardından bakakalmıştım. Bu şirkette neler oluyordu böyle? Film izler gibi gelişmeleri takip ediyordum. Elimde kalem, önümde imzalanmayı bekleyen sözleşmeyle öylece bekliyordum. Gerçekten burası çalışmak için doğru tercih miydi?
Ali ile göz göze geldiğimde onun da yaşananlardan haberdar olmadığını anladım. Yönetim Kurulu bile neyin ne olduğunu bilmiyordu ki! Ali’nin omuzlarının gerildiğini, duruşunun dikleştiğini oturduğum yerden görebiliyordum. Her adımını hesaplayan biriydi Ali. Son dakika sürprizlerinden nefret ederdi.
Odanın kapısının açıldığında yaşadığım şokla nefesim kesildi. Hayal gördüğümü düşünüp birkaç defa gözlerimi kırpıştırdım. Hayal değildi işte! Kanlı canlı karşımda duruyordu ve kesinlikle… Gerçekti!
Baran, yavaş ve kendinden emin adımlarla başköşeye geçti ve elindeki motor kaskını dikkatle masaya bıraktı.
‘’Kusura bakmayın toplantınızı bölüyorum ama sizlerle tanışmak için sabırsızlandım. Ben Baran Aktürk. Lider Grup Aş.’nin yeni hissedarıyım.’’ dedi tek düze bir sesle. Sanki şirket yerine pazardan elma almış gibi konuşuyordu. Arkasına yaslanmış, rahatça koltuğunda oturuyordu. Odadaki herkes ses çıkarmadan sadece Baran’ı izliyordu. Deri ceketli, kot pantolonlu ve motorcu kaskı olan bir gencin neden burada olduğunu içten içe sorguluyorlardı.
Yanımda oturan Ali, sinirle homurdanmaya başladı. Tam yerinden kalkacakken onu kolundan yakalayıp gitmesine engel oldum. Bu sırada Baran, bakışlarını bize doğru çevirmiş, Ali’nin kolunu tutan elimde takılı kalmıştı. Mavinin en koyu halindeki gözlerini, bir süre boyunca üzerimizden çekmedi.
Baran, odadaki derin sessizliğin ardından Ali’ye bakarak konuşmaya başladı.
‘’Sanırım hukuk departmanımıza yeni isimler katılmış. Sizinle çalışmak benim için büyük bir zevk olacak.’’ dedi imalı şekilde gülümseyerek. Ali’nin yakasından düşmeyeceğinin gözdağını böyle veriyordu.
Bir planı olduğu belliydi. Ali ile birlikte çalışacağımız şirketi bilerek seçmiş, ansızın karşımıza dikilivermişti. Belki de geçmişin intikamını Ali’den almak istiyordu. Yıllardır içinde biriktirdiği öfke, artık sahibini bulması gerektiğine inanıyordu. Kim bilir?
BÖLÜM SONU
Bölüm nasıldı arkadaşlar? Umarım beğenmişsinizdir.
Bakalım ileriki bölümlerde bizimkileri neler bekleyecek? Aynı çatı altında olmak kolay değil sanki
Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın
Seviliyorsunuz
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 9.2k Okunma |
572 Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |