35. Bölüm

BÖLÜM 35: HAYAL KIRIKLIĞI.

büşra uzun
busrauzun

 

 

Merhaba arkadaşlar.

Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Yıldıza dokunmayı unutmayın.

Bölüm Şarkısı: Çağan Şengül - Bir Deli Hasret

Keyifli okumalar.

 

 

Leyla, Ali’nin evinin önüne geldiğinde derin bir nefes aldı. Altı üstü telefonumu unuttum diyecekti. Zor olmasa gerekti. Kalbi çoktan depar atmaya başlamış, heyecan bedenini sarıp sarmalamıştı. Bir an onu görünce bütün öfkesinin uçup gitmesinden korktu. Hala Ali’ye kızgın olduğunu hatırladı. Gözlerini sımsıkı yumup ‘’Telefonu al ve çık git Leyla!’’ diye kendi kendine telkinde bulundu. Daha fazla düşünmeden aceleyle kapıya vurdu.

Kapı gıcırdayarak geri açıldığında, Leyla’nın kaşları şaşkınlıkla havalandı. Çıktığı esnada gayet sert kapatmamış mıydı?

‘’Ali?’’ diye merakla seslendi. Birkaç saniye eşikte tereddütle bekledi. Ses gelmediği her an, Leyla daha da telaşlanıyordu.

Yavaşça içeri süzüldü. Salona doğru yürürken etrafına bakınıyordu. Ali’nin evi, talan edilmiş gibiydi. Yerler cam kırıkları ve kitaplarla doluydu. Hırsız mı girmişti? Yoksa Ali, biriyle mi boğuşmuştu? Ya kaçırıldıysa? Leyla’nın aklına gelen felaket senaryosu birbirinden beterdi. Korkula eli ayağına dolandı, neden geldiğini çoktan unutmuştu. Hızla diğer odalara girdi çıktı. Ali’yi aradı.

En son yatak odasına geldiğinde donup kaldı. Bir an hayal gördüğünü sandı. Gözlerini kırpıştırdı Leyla. Hayır işte! Hayal falan görmemişti! Gayet gerçekti!

Neva, Ali’ye silah doğrultuyordu!

Leyla ‘’Siz ikiniz ne yapıyorsunuz burada?!’’ diye bağırdı. Korkuyla Neva’nın elindeki silaha bakıyor, adım atmaya çekiniyordu.

Neva, Leyla’nın sesini duyar gibi oldu. Kapalı gözlerini araladı. Bir an nerede olduğunu kestiremedi. Bozguna uğramış yüzü, allak bullaktı. Bakışları, eline doğru kaydı. Yüreği sıkışmış, silahı tutan eli titreşmişti. Gözlerini Ali’nin üzerinden çekmeden yavaşça doğrulttuğu silahı indirdi.

Odadaki kimseden ses çıkmıyordu. Ölümcül sessizlikte dakikalar geçti.

Leyla en sonunda dayanamadı. ‘’Biri bana burada neler olduğunu anlatabilir mi!’’ diye çıkıştı. Korkuyla bir Ali’ye, bir Neva’ya bakıyordu.

Ali, ifadesiz bir yüzle öylece Neva’yı izliyordu. Kaybetmenin yenilgisi omuzlarına çöreklenmişti. Bir an Neva silahı ateşler, onu bu vicdan azabından kurtarır sanmıştı. Hala kalbi attığına göre yine yanılmıştı!

Neva, silahı ateşe dokunmuş gibi bir anda yere düşürdü. Çıkan tok sesle irkildi, istemsizce titreyen ellerini yumdu. Katil olmasına ramak kaldığı düşüncesi midesini alt üst ediyor, başını döndürüyordu. Yanağından süzülen yaşı sertçe sildi. Bir adım öne atıldı, Ali’nin dibine kadar girdi. Ona bakan gözleri öfkeyle parlıyordu.

‘’Neden Baran biliyor musun!?’’ dedi titrek bir sesle. Gözlerini kıstı, yüzü acıyla buruştu. ‘’Beni kendinden bile çok seviyor. Hep sevdi. Terk ederken bile.’’ Kelimeler boğazına dizilmiş gibi zorla yutkundu. ‘’Ya sen Ali?... Birini böyle sevebilir misin?...’’

Ali’nin dudaklarına buruk bir gülümseme yerleşti. Gözleri dolu dolu Neva’ya bakıyordu. Hak verdi ona. Konuşamadı. Ne diyebilirdi ki?

Neva’nın bakışları yerdeki silaha kaydı. ‘’Sen kendinden başka kimseyi sevemezsin.’’ diye devam etti. Sözlerini sanki tiksintiyle, tükürürcesine söylemişti. Bakışlarını yavaşça Ali’ye doğru çevirdi. İçinde yükselen hıçkırıklarını bastıramıyordu. Ağlarken başını hızla iki yana salladı. Hayal kırıklığı yerine, öfkesine tutunmayı seçti. Karşısında dikilen Ali’nin göğsüne sertçe vurdu.

Ali, bir adım gerilemek zorunda kaldı.

‘’Konuşsana!’’ dedi Neva. Gözyaşlarının arasından inleyerek bağırdı.‘’ Neden susuyorsun?!’’

Yine Ali’den ses seda yoktu. Neva’nın nefes alış verişi hızlanmış, titremesi bütün bedeni sarmıştı. ‘’Senden nefret ediyorum!’’ diye isyanla haykırdı. Ali’yi göğsünden tekrar itekledi. ‘’Beni dönüştürdüğün insandan nefret ediyorum! Her yanım yara bere! Yoruldum artık! Herkesten!… Her şeyden!… Şüphe etmekten yoruldum!...’’

Ali, gözlerini sabırla kapayıp açtı. Sesini çıkarmadan içini dökmesini bekledi. Neva karşısında sinir krizi geçirirken, onun yüzünde en ufak mimik oynamadı. Ruhu çekilmiş gibi durgundu.

‘’Bana bu yaşattığını asla unutmayacağım!’’ dedi ölgün bir sesle. Yaralı gözlerle baktı Ali’ye. Hıçkırıklarının arasından ‘’Katilin olmamı istemeni asla unutmayacağım!’’ diyebildi.

Tükendiğini hissediyordu. Son gücüyle ‘’Unutmayacağım.’’ diye fısıldadı Neva. Sesi çatallanmış, her yeri uyuşmuştu. Ayağını sürüyerek bir adım geriledi. Sonra bir adım daha attı. Her an ayaklarının bağı çözülebilirdi. Arkasını döndüğünde ilk duvara tutundu. Derin bir nefes aldı. Başını dikleştirdi ve yavaşça ilerlemeye başladı. Bir an önce kaçmak, uzaklaşmak istiyordu.

Leyla’nın yanından geçerken kızın yüzüne bakmaya bile cesareti yoktu. Ne diyecekti? Ne diyebilirdi ki? Elinde silahı tutan oydu. Ateşlemek üzere olan da.

 

***

 

 

Leyla panikle ‘’Ali bu yaşananlar neydi?’’ dedi. ‘’Gelmesem seni vuracak mıydı yani!?’’

Ali, sıkıntıyla iç geçirdi. Leyla’ya anlatmadığı ne çok şey vardı! Nereden başlayacaktı? Her yaptığı birbirinden beterdi.

‘’Ne gördüysen o Leyla.’’ dedi boğuk bir sesle. ‘’Başıma gelenleri hak ediyorum.’’

Leyla’nın kaşları çatıldı. Kollarını göğsünde birleştirmiş, başını hafifçe yukarı kaldırmıştı.

‘’Bu ne demek şimdi!?’’ dedi kızgınlıkla. Bakışlarını Ali’nin kara gözlerine dikti. ‘’ Kim ölmeyi hak eder!?’’

Ali, kaçıp gitmesinden korkar gibi bir anda Leyla’yı gövdesine çekti. ‘’Sana anlatmam gereken çok şey var.’’

Yaptığı büyük bencillikti. Biliyordu. Yine de kendine hâkim olamadı. Hiç böylesine güçsüz ve bitik hissetmemişti. ‘’Anlatmadan önce…’’ dedi yalvarırcasına. Çenesini kızın başına yasladı. Kollarıyla bedenini sıkıca sarıp sarmaladı. ‘’Biraz böyle kalsak?’’

Leyla’nın çatık kaşları yumuşadı. Dudaklarına hafifçe yukarı kıvrıldı. Ali ile sarmaş dolaş olduklarına inanamıyordu. Sanki bir rüyanın içindeydi. Ve bu rüyaysa eğer, asla uyanmak istemiyordu.

Leyla bedenini saran tatlı sıcaklıkla, ‘’Hı hı.’’ diye mırıldanmakla yetindi. Daha da sokuldu Ali’ye. Başını sert gövdeye iyice dayadı. Kulaklarına dolan kalp atışlarıyla, gözlerini huzurla kapadı. Onun kokusunu içine çekti. Tıpkı hatırladığı gibiydi.

Bu eve gelirken kızgın, hayli kırgın değil miydi? Ali’nin bir hareketi, öfkesini dindirmesine yetmişti işte. Leyla, hissettiği bu yoğun duygudan delicesine ürküyordu. İlk defa birine böylesine bağlanmıştı.

Aklından geçenleri susturamıyordu. ‘’Ali?’’ diye fısıldadı endişeyle. ‘’Ya yetişemeseydim?‘

Ali, kollarını Leyla’dan çözüp yüzüne baktı. Bakışlarındaki korkuya sebep olduğu için utanıyordu. Neva’yı yok etmemiş miydi? Sırada Leyla mı vardı yani!?

Bir adım geriledi. Leyla’dan kaçar gibi uzaklaştı. Sırtında duvarın soğukluğunu hissetti. Olduğu yere yavaşça çöktü.

Ağlamak, avazı çıktığı kadar bağırmak isterdi. Oysa içi oyulmuş bir ağaç kabuğundan farksızdı.

Neva haklıydı işte! Leyla’nın da gözündeki korku, dillindeki pişmanlık olacaktı. Belki de çoktan olmuştu?

 

***

 

Leyla’nın yaşlar gözlerine dolarken, ‘’Ali korkuyorum. Lütfen artık bir şey söyle!’’ dedi. Ali saatlerdir kıpırdamadan yerde öylece oturmuş, dizlerini göğsüne çekmiş duvarı izliyordu. Leyla, onunla konuşabilme umuduyla yanında bekliyordu. Sessizliği her geçen an, kızı daha da korkutuyordu.

Ali, bedenen olmasa da kalben yaşlandığını hissediyordu. Yorgundu. Belki kafasına kurşun yerse her şey biter diye düşünmüştü. Olmamıştı. Bunu da bok etmeyi başarmıştı!

Saatler sonra Ali’nin boğuk sesi duyuldu. ‘’Bir adam düşün Leyla. Dokunduğu her şeyi mahvetmiş. Ona olan güveni sarsmış. Sevdiği kadının gözündeki ışığı söndürmüş.’’ konuşurken gözleri boşlukta, zihni başka bir yerde gibiydi.

‘’Yüreğinde kapanmayan bir yara taşıyan. İyileşemeyen, sürekli kanayan. Kanadıkça hırçınlaşan, etrafına zarar vermekten çekinmeyen.’’ dedi ve buz gibi bakışlarını Leyla’ya çevirdi.

Ali’nin mesafeli duruşuna inat Leyla’nın içi onu sarıp sarmalama isteğiyle doldu. Sonunda onunla konuşmuştu. Bu bir gelişme sayılırdı değil mi? Leyla’nın gözünde o anda söylediklerinin hiç bir önemi yoktu.

‘’Bu adam üzdü. Ona değer veren herkesi üzdü.’’ derin bir nefes aldı, sıkıntıyla geri verdi. ‘’Seni de üzer.’’

Leyla omuzlarını silkti. Mutlulukla ‘’Üzsün.’’ dedi.

Ali bir anda başını çevirdi. Deli misin der gibi kıza baktı. ‘’Saçmalama!’’

Leyla inatla omzunu indirip kaldırdı.

Ali’nin dudakları şaşkınlıkla aralandı. ‘’Sen ciddisin.’’ dedi. Başını hafifçe yana eğdi. Sorgu dolu bakışlarını Leyla’nın yüzünde gezdirdi. ‘’Şaka yapmıyorsun.’’

Leyla, gözlerini kaçırmadan Ali’ye dikti. Kararlılığını görsün istiyordu.

‘’Hiç olmadığım kadar ciddiyim.’’

Ali, Leyla’yı duymamış gibi gözlerini kapadı. ‘’Vazgeçersin.’’ diyerek başını duvara dayadı.

‘’Vazgeçmem.’’

‘’Baran’a karşı gelemezsin.’’

‘’Gelirim.’’

‘’Dayanamazsın.’’

‘’Dayanırım.’’

‘’Baran öğrendiğinde seni affetmez Leyla!’’ diye sinirle çıkıştı Ali. Bu kız neden böylesine inatçıydı? Resmen sabrını sınıyordu!

‘’Bir yolunu bulurum.’’

‘’Bulamazsın.’’ dedi Ali itiraz istemeyen bir tınıyla. ‘’Böyle bir şey olmayacak Leyla!’’ diye karşı çıktı.

‘’Sen benim adıma karar vermeyi bırak da söyle.’’ dedi Leyla hınzırca gülümseyerek. ‘’Var mısın?’’

Ali iç geçirerek ellerini saçlarına geçirdi ve sertçe çekiştirdi. Leyla varken mantıklı düşünemiyordu. Hızla oturduğu yerden ayağa kalktı. Leyla’da peşinden ayaklandı. Kaçmıyorum buradayım dercesine adamın karşısında dikildi. Ali, önce ağzını açtı sonra kendini tuttu. Bir an ne diyeceğini bilemedi. Tek adımıyla kızla burun buruna geldi. İncitmekten çekinir gibi Leyla’nın yüzünü ellerinin arasına aldı. Onu ikna etmek istercesine bakışlarını gözlerine kilitledi. Bir an maviliklerine böylesine yakın olmanın heyecanıyla kalp atışları hızlandı. Yakınında olmak sanki iyi bir fikir değildi.

Başını hayır anlamında iki yana hızla salladı. ‘’Olmaz Leyla.’’ dedi sertçe yutkunarak. ‘’Olmamalı!.’’ diye kendi kendine söylendi. Leyla’nın gülüşüyse, Ali’nin gardını indiriyordu.

Gözlerini kapadı ve alnını Leyla’nın alnına dayadı. ‘’Yapamam.’’ diye güçsüzlükle fısıldadı.

Leyla, yüzünü kavrayan ellerin üzerine ellerini yerleştirdi. Ali sıcacıktı. Güvenliydi. Huzurluydu burası. Ona olan bütün öfkesini, Ali’nin geçmişini, yaptıklarını yanındayken unutup gidiyordu. Ali ona dokunduğunda içi sevgiyle kabarıyor, kendini yanı başında buluveriyordu. Sanki gidecek bir yeri yokmuşçasına her defasında Ali’ye sığınıyordu.

Yine öyle olmuştu. Öğrendiklerine rağmen kaçıp gitmesi gerekirdi. Ali’ye yaklaşmamalıydı. Oysa ne yapıyordu?

Leyla’nın yüzünde bir sabırsızlık ifadesi gelip geçti. ‘’Ben yaparım o halde.’’ dedi kararlılıkla. ‘’Hesap soranlara benim ismimi verirsin.’’

Ali sinirle güldü. ‘’Delirmişsin sen. Akıllıca düşünemiyorsun!’’

Leyla’nın bakışları Ali’nin dudaklarına kaydı. ‘’Delirtene bak sen.’’ dedi fısıltıyla. Heyecandan tir tir titriyordu. Ali’nin sıcak nefesi yüzüne vururken, mantıklı düşünemediği doğruydu.

Ali’nin eli, kızın yanağına sürtündü. Nazikçe okşamaktan kendini alamadı. Bakışları kızın dolgun dudaklarına kaydı. Yakındı Leyla. Fazla yakın. Öperse geri dönüşü olmadığını biliyordu. Yine de her şeye rağmen onu deli gibi öpme isteğini bastıramıyordu.

Yanacaktı. Belki de Leyla’yı da yakacaktı. Bir önemi var mıydı şu an? Ali çoktan tutulmuştu bu kıza. Geri dönüşü yoktu.

‘’Leyla...’’ diye acı çeker gibi hırıltıyla mırıldandı. Kendine hâkim olması gerekirken Ali ne yapıyordu? Hayranlıkla kızın mavi gözlerine bakmaktan kendini alamadığı kesindi! Verdiği bütün sözleri yıkıyordu Leyla. Hani uzak duracaktı? Ona gerekirse kötü davranmayacak mıydı? Neden gitmiyordu? Yanında durmakta böylesine ısrarcı olmak zorunda mıydı bu kadın!?

‘’Bunun geri dönüşü olmaz-‘’

Leyla, Ali’nin sözünü ansızın kesti. Dudaklarını dudaklarına bastırdı.

Ali bunu ikiletmedi. Heyecanla atılan ilk adımı karşılarken davetkârdı. Öpüşü derinleşirken arzuyla kapanıyordu kızın dudaklarına. Sanki bu anı yıllardır beklemişti. Ona ait olana kavuşmuş gibi hissediyordu.

Artık emindi. Kaçamayacaktı. Kaçmak istiyor muydu ki!? İçindeki ateşi körükleyen kadının peşini bırakamazdı. Kök salacağı kişiydi Leyla. Belki ilk değildi ama sonu olacağı kesindi.

 

****

       

 

Ali, ellerinin arasındaki yüze hayranlıkla baktı. Leyla’nın yanakları kızarmış, mavi gözleri heyecanla parlamıştı. Öylesine güzeldi ki… Ona her baktığında Ali’nin nefesi kesiliyordu. Nasıl Leyla’dan uzak kalmayı düşündüğünü aklı almıyordu. Kızın alt dudağında parmağını nazikçe gezdirdi. Şimdiden öptüğü dudakları özlemişti. Hakkı var mıydı sahi? Bilmiyordu. Birini sevebileceğine olan inancını kaybettiğinde çıkmıştı Leyla karşısına. Nasıl olduğunu anlamadan, usul usul sızmıştı hayatına. Büyüsüne kapılmamak için Ali çok savaş vermişti. Ne boş bir çaba ama! Buradaydı işte, tam karşısında! Ali’nin aksine kaçmıyordu Leyla.

Dakikalar geçti. Sonunda Ali, Leyla’yı saran kollarını gevşetti. İstemsizce kızdan ayrıldı. Bir süre sessizce durdu. Bakışları yerdeydi. Leyla’nın yüzüne bakmaya cesareti yoktu. Boğazını sertçe temizledi.

‘’Leyla, nasıl anlatılır bilmiyorum.’’ dedi zorla yutkunarak. ‘’Senden bu konuşmamızın aramızda kalmasını istiyorum.’’

Leyla, Ali’nin eline uzandı. Sıkıca tuttu. Güven vermek ister gibi gülümsedi.

Ali, derin bir nefes verdi. Leyla’nın gülüşü ona güç vermişti. Baran’a verdiği sözü tutamayacaktı demek. Neyse ki bu ilk sözünü tutmayışı değildi.

‘’Kerem’in ölümüne sebep olan Neva’ydı.’’ dedi tek solukta. ‘’Neva, o gece yanlışlıkla Kerem’e uyuşturucu vermiş.’’

Leyla’nın yüzündeki gülümseme soldu. Gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Ali’nin elini yavaşça bıraktı.

‘’Öyle bakma Leyla. Neva’nın da haberi yoktu. O da madde etkisindeydi. Kerem’in ölümüne sebep olduğunu yeni öğrendi.’’ dedi bir çırpıda. Ali, Leyla’nın duyduklarıyla şok olduğunu görebiliyordu. ‘’Neva Bilmiyordu.’’ diye üstüne basa basa söyledi. Konuşmaya devam edebilmek için kızın gözlerine bakmaktan vazgeçti. Bakışlarını ondan hızla kaçırdı.

‘’O gece Baran’la bir karar verdik. Ben Neva’yı uzaklaştıracaktım. O da…’’

Leyla ‘’Suçunu üstlenecekti.’’ diyerek Ali’nin sözünü tamamladı. Ses tonu fısıltıdan farksızdı. Yüzündeyse en ufak bir duygu belirtisi yoktu. Ali, bir an Leyla’nın ne düşündüğünü kestiremedi.

Kuru bir sesle ‘’Sonra, Baran cezaevine girdi.’’ diye devam etti. ‘’Hala Neva ile birlikteydiler. Yaşanan onca şeye rağmen ayrılmamışlardı.’’

Ali suskunlaştı. Derin bir nefes aldı. Sıra kendi yaptıklarını anlatmaya geldiğinde bütün cesareti yok olmuştu.

Leyla gözlerini kısarak ‘’Ne yaptın?’’ dedi. Ali bakışlarını kıza çevirdi. Onun maviliklerine baktıkça kelimeler boğazında düğümleniyordu.

‘’Elimde o geceye dair görüntüler vardı.’’ devam etmeden önce birkaç saniye duraksadı. ‘’Eğer istediğimi yapmazsa Baran’a polise vereceğimi söyledim. Neva’yı ihbar edecektim.’’

‘’Karşılığında?’’ dedi Leyla buz gibi bir sesle. ‘’Abimden ne istedin?’’

Kaçamak bir bakışla kızın yüzüne baktı. Sertçe yutkundu. ‘’Neva’yı terk etmesini.’’ dedi.

Odada derin bir sessizlik oldu. Ali bakışlarını Leyla’ya çevirdiğinde buğulu gözlerle karşılaştı. Kızın yüzündeki hayal kırıklığına aşinaydı. Tıpkı Neva gibi Leyla’da nefret dolu bakıyordu artık.

‘’Leyla…’’ diye fısıldadı. Öne doğru bir adım attı ve kızın yüzünü avuçlarının arasına aldı. Onun ağladığını görünce yüreği eziliyordu.

Ali başparmağıyla yanağındaki yaşı silmek isterken, Leyla elini hızla itti. Adamın yanağına inen sert bir tokat attı. Ali’nin başı yana düştü. Kıpırdayamadı. Bir tokat, nefesini kesmeye yetmişti.

‘’Kardeşiydin sen onun!’’ diye haykırdı Leyla. ‘’Abime bunu nasıl yaparsın!’’

Ali sadece titreyen gözkapaklarını kapatabildi.

‘’Bilseydim…’’ dedi. ‘’Abimin sebebi olduğunuzu bilseydim… Engel olmazdım... Seni vurmasına asla engel olmazdım!’’

 

 

Bölüm Sonu

 

Evet arkadaşlar kısa bir bölüm oldu. Yeni bölümde Neva ve Baran’la ilgili gelişmelerimiz olacak. Takipte kalın.

Yıldızımızı parlatmayı unutmayın.

Seviliyorsunuz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 12.07.2025 22:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...