14. Bölüm
✨ / SAKLI KARANLIK / Yalanlar ve yalandan doğrular

Yalanlar ve yalandan doğrular

buyalnizcasitemm

 

Sıkı sıkı sarıldığınız ne varsa bir gün canınızdan olmanıza sebep olacaktır . Hayır sınırlamıyorum ne var ne yoksa hepsi . En çok neyi kaybetmekten neyle yüzleşmekten korkarsanız onunla sınanırsınız hayat kendinizin en iyi versiyonuna ulaşma serüveninden başka bir şey değil bundan mütevellit sizi ne korkutuyorsa karşınıza ilk köşe başında o çıkar kime sıkı sıkı tutunup onsuz yaşayamayacağınızı düşünürseniz hayat onsuzda ayakta durabileceğinizi göstermek için sizi onsuzluğa mahkum eder .. biliyorum çok acımasız ve adaletsiz zaten hayat bunların hepsinden biraz değilmidir ?
En çok ne korkutuyor beni kardeşimi kaybetmek mi yada ilmek ilmek kurduğum düzenimin bozulmasımı belkide annemdir .. hayır bunların hiç biri “en çok “değil . Hayatım boyunca en çok koşulsuz mutluluk istedim amasız keşkesiz ve en çok mutsuzluktan korktum sanırım bir türlü mutlu olamamamın yegane sebebide bu . Ve annem armağana gerçekleri söyleyip kalbine indirmeden ben söyleyip olabildiğince onu bu kötü habere hazırlayacaktım . Çünkü yapmazsam biliyorum ömür boyu sırtımda bir yük gibi taşıdığım gerçekler saklananlar ve benim yüzümden hissi peşimi bırakmayacak bu olursa yaşadığım son güne dek mutlu olamayacağım .

Özenle kurduğum yemek masasını bir kez daha kontrol edip armağanı aradım . Yemek yedikten sonra belki biraz ağzını yoklar onunda farkında olduğu bir şey varsa bunlardan yola çıkarak hafifletilmiş bir biçimde söyleyebilirdim gerçekleri . Mert onun evinde olduğundan baş başa kalmamız için harika bir zamanlamaydı . baş başa kısmını romantize ettiğim falan yok yani normalde romantik elbette ama .. herneyse .
Arkadaşça bir yemek , gerçekleri söyle , kalp krizi geçirmediğinden emin ol , kapanış . Bu gecenin programı bundan ibaretti .

“ alo .. eleni oradamısın ?”

Armağanın sesi kafamın içinden geçenlere gömüldüğüm bu kritik andan çıkmama sebep olurken boğazımı temizledim bir elimi belime yerleştirip odanın içinde gezmeye başladım

“ burdayım evet .. diyecektim ki evde tekim işin yoksa “

Karşıdan bir öksürük sesi geldiğinde kaşlarımı çatıp öksürmeyi bitirmesini bekledim aklıma gelen detayla gözlerimi sıkı sıkı kapatıp avcunu alnıma yasladım ahlaksız davette bulunmuş gibi olmuştu kahretsin batırmıştım .

“ yani demek istediğim .. yemek yaptıktan sonra farkettim, çok fazla yapmışım belki açsındır diye hem merte de götürürsün diye düşündüm eğer bu akşam başka bir plan yapmadıysan ve gelmek istersen..”

Aniden atılıp sözümü kestiğinde susmak zorunda kaldım

“ isterim ! “

Dudağımın bir kenarı gülümsemek için kıvrıldı ahizeden bir kapı açılma sesi geldi önemsemedim muhtemelen restorandaki ofisindeydi boğazını temizleyip aceleyle konuşmaya devam etti.

“ isterim , yani .. evde teksin birde uğraşıp bana ellerinle yemek hazırlamışsın .. “

Üstüne basa basa vurguladığı detaylar kaşlarımın şaşkınlıkla havalanmasına sebep oldu gülümsüyormuydu sesi kulağa gülüyor gibi geliyordu.

“ oldu o zaman.. seni bekliyorum “

Kendi kendime göz devirip elimi tekrar anlıma götürdüm niye salak gibi konuşuyordum sanki aklım beni terk etmiş gibi saçmalayıp duruyordum.


“daha fazla bekletmemeliyim o halde .. “

Sanki görecekmiş gibi başımı sallayıp onayladım

“ eleni ?”

Cevap vermeyi unutmuştum

“ dalmışım bi an “

“ evet eleniyle konuşuyorum tunç .. hıhım bana yemek hazırlamış elleriyle .. aynen baş başa .. gelirken bir şey alayımmı istermisin? “

Şaşkınlıkla gözlerim açıldı . Az önce kapı açılıp kapandığında odasına giren tunçtu o halde nispet yaparcasına üzerine bastıra bastıra konuşması şaşırtıcı olmakla beraber aptal gibi gülümsememe sebep olmuştu . Tunçu kudurtmaya çalışıyordu bana yönelik sorduğu soruyu hatırlayıp konuştum

“ hayır bir şey istemiyorum “

Onaylayan bir şeyler sıralayıp kapattığında bir telefona bir sofraya şaşkınlıkla bakıp kendimi koltuğa bıraktım amacı neydi neden böyle davranıyordu aklım ermiyordu ireme aşığım diyor ama bana anlaşılamaz derecede yakın davranıyordu tunç onun en yakın arkadaşıydı fakat konusu ne zaman açılsa ya kötülüyor yada gerilip öfkeleniyordu onunla yan yana gelmem sanki armağanı rahatsız ediyordu bu aptal paradoks git hide aklımı bulandırıyor beni yanlış şeyler düşünmeye hissetmeye itiyordu. Yarım saat kadar sonra kapı çaldığında kapının hemen arkasında kalan boy aynasında kıyafetimi saçımı kontrol edip saçımın kulağımın arkasında daha düzgün göründüğüne karar verip düzelttim gelen ben ne yapıyorum farkındalığıyla kendi kendime sinirlenip saçlarımı eski haline getirirken derin bir nefes alıp verdim ne diye saçma sapan kocasını karşılayacak yeni gelinler gibi davranıyordum ki. Yüzüme kibar göründüğünü düşündüğüm bir gülümseme kondurup kapıyı açtım. Gördüğüm ilk şey beyaz .. bembeyaz bir lale buketiydi dudaklarımda engel olması imkansız bir gülümseme yeşerirken bakışlarım lalalerle armağanın yüzü arasında bir kaç kez gidip geldi . Armağan gerginlikle elini ensesine atarken gözlerini kaçırıp konuşmaya başladı

“ neler olduğuna inanamayacaksın gelirken kırmızı ışıkta çiçekçi ablanın tekiyle kavga ettim ağzımın içine kadar soktu bu çiçekleri neredeyse , ben geri veriyorum o arabanın içine atıyor çiçekleri öyle işte al senin olsunlar”

Armağanı o şekilde hayal etmek dudaklarımdan küçük bir kahkaha firar etmesine sebep olurken boşta kalan elimle bana doğru uzattığı lale buketini kavradım tek kaşımı kaldırıp yüz ifadesini değerlendirdim o ise ben dışında her yere bakıyor vaziyetteydi .
Çiçekleri burnuma götürüp ferah kokusunu derince içime çekip bakışlarımı tekrar armağana çevirdim.

“ bir kez daha karşılaşırsanız tatlı jesti için çiçekçi ablaya teşekkürlerimi ilet en sevdiğim çiçeği tutturmuş “

Gergin tavrından ışık hızında sıyrılıp kaşlarını çattı elini kapı eşiğine yaslayıp başını yana yatırıp gözlerimin içine baktı.

“ bana değil ona mı teşekkür ediyorsun “

Başımı aşağı yukarı onaylar anlamda sallayıp gülümsememek için dişlerimi sıktım. Dilini alt dudağının üzerinde gezdirip sinirle burnundan güler gibi bir nefes bıraktı

“ nankör kız , çiçekçi abla bana ayak üstü büyü yapsın bin türlü bela okusun ama sen ona teşekkür et . Kadın bana neler söyledi haberin varmı ne söylediğini de anlamadım soyumu sopumu lanetledi ama ondan eminim ”

Tutamadığım kahkaham merdiven boşluğunda yankılanırken açık duran kapıya yaslandım .

“ abi alasın yengeme bi buket çiçek hadi be abi allah seni sevdiğine kavuştursun , almazmısın belanı versin senin bet köpek kazalara gelesin“

O çiçekçi kadının trakya şiveli saçma bir şekilde benzeyen taklidini yaparken artık gülmekten gözlerimden yaş geliyor vaziyetteydi . Bir süre sonra Gülmeyi durdurabildiğimde bakışlarım ona döndü yüzünde sıcacık bir gülümsemeyle beni izliyor olması görmeyi beklediğim şeyler arasında değildi . Gözlerimi bal rengi gözlerinden ayıramadım sanki harelerinde binlerce yörünge o yörüngelerde dans eden binlerce yıldız vardı .
O yoğun hissi zorlukla savuşturup yaslandığım kapıdan doğrulduktan sonra içeri geçmesi için bir kaç adım geri çekildim . Ayakkabılarını seri hareketlerle çıkarıp içeri geçtiğinde kapıyı kapatıp ardından bende salona doğru ilerledim armağan salondaki küçük yemek masasının önünde durmuş ceketini çıkartıyordu . Lale buketini masada benim oturacağım taraftaki boşluğa bırakıp çıkardığı ceketini aldıktan sonra koltuğun üzerine bıraktım sonunda yemekleri servis edip karşısına oturabildiğimde kapıdaki konuşmanın verdiği rahatlığı kaybetmiş gergin ruh halimi ilmek ilmek geri kuşanmıştım . O iştahla tabağındaki yemeği yemeye odaklandığından görmüyordu ama dakikalardır gözlerimi ondan ayıramıyor tabağımdaki somonu çatalla didik didik ediyordum . Nasıl söyleyecektim böyle birşey dan diye söylenemezdi ki keza ben söylemezsem annem en kötü şekilde armağanın gerçekleri öğrenmesini sağlayacaktı çatalını ağzına götürdüğü sırada bir anlık bakışları bana deydi tekrar yemeğine dönmüştü ki ona baktığımı farkedip tekrar bana baktı oturuşunu düzeltip çatalını tabağının yanına bıraktıktan sonra başını hafif yan yatırıp o haylaz gülümsemesini yerleştirdi dudaklarına.

“ bir kez daha bana aşık olduğunu inkar edersen yalan makinesi sipariş edeceğim “

Burun kıvırıp bende çatalımı tabağımın yanına bıraktım

“ aşık değilim ve alamazsın ..öyle bir şeye paranın yeteceğini sanmıyorum”

Gülüşü büyürken göz kırpıp suyuna uzandı

“ paramın nelere yeteceğini bilsen çok şaşırırdın şimdi alamayacağımı söylediğin için almak zorunda kalacağım “

Dedi sahte bir üzüntüyle göz devirip somonumdan bir çatal aldıktan sonra bakışlarımı ona çevirdim

“ benlik sorun yok seni temin ederim bu işime gelecek sonunda sana aşık olmadığımı gördüğünde yüz ifadeni öyle merak ediyorum ki”

Kollarımı masaya yaslayıp ellerimi çenemin altına yerleştirdim bakışlarımın sinirini bozacak kadar meydan okuyan bir ifadeye büründüğünden emin oldum. Oda bir kolunu masaya yaslayıp elini çenesinin altına yerleştirdi .

“ iddaya girelim mi zalimin kızı “

Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı bana hitap şekli belki canımı sıkmalıydı ama gülümsememe sebep oldu . Bir elimi çenemin altından çıkarıp serçe parmağımı ona doğru uzattım bakışları önce gözlerimin içine sabitlendi öyleki biraz daha baksa kararlı ifademi koruyamayacak hale gelecektim , ardından ona doğru uzattığım serçe parmağıma bakıp serçe parmağını parmağıma sardı . Sıcak teni tüylerimi diken diken etmeye yetti stresle gözlerimi kaçırma ihtiyacı hissettim. Haylaz gülümsemesi dudaklarını süslerken konuştu

“ eğer ben kazanırsam ki kazanacağım bana deli gibi aşık oldun .. bu evi kapatıp mertle beraber bana taşınacaksınız ”

Şaşkınlıkla gülüşüm yüzümden silinirken sıkıca parmağını tutan parmağım gevşedi

“ saçmalıyorsun neden böyle birşey istiyorsun ki hem irem-“

Sesi itiraz kabul etmediğini belli edercesine sert bir tonda kulaklarıma ulaştı

“ iddanın olayı bu değilmi bunu istiyorum işte “

Kazanacağıma şüphem olmadığından aklımdaki saçmalıkları savuşturup kararlı bir ifadeyle gözlerine diktim gözlerimi

“ eğer ben kazanırsam ki kazanacağım sana aşık maşık değilim.. kalp nakli için sıraya gireceksin “

Yüzündeki haylaz sırıtış kaybolup yerini şaşkınlığa bırakırken söylediklerimi içinde tekrar tekrar tarttı. Yüzünde kapıda olduğu gibi içten kırık bir gülümseme belirirken gözlerindeki o küçük samanyolu tekrar ışıldamaya başladı . Serçe parmaklarımız birbirine dolanmışken ve o bana böyle bakıyorken herşey çok daha kolay ve aynı anda bir o kadar zor oluyordu böyle bakmamalıydık birbirimize doğru değildi niye dünyanın en doğru şeyi gözlerinin gözlerimde olması gibi hissettiriyordu o halde. Yüzüme zorlama bir gülümseme yerleştirip konuştum

“ yalan makinesini alınca haber verirsin o halde”

Gülümseyerek bakışlarını kaçırdı

“ çok beklemeyeceksin gün ışığı ”

Gülümsemem şaşkınlıkla yarım kaldı , karar vermeliydi zalimin kızımı yoksa gün ışığımı olduğuma bir an önce karar vermeliydi .
Parmağımı parmağından kurtarıp anlamsızca saçlarımı düzelttim önümde duran su bardağına uzanırken ondan başka her yere bakıyordum

“ bir karar ve artık!”

Haylaz gülüşü geri gelmiş yakışıklı yüzünü tatlı bir huzur ifadesi esir almıştı

“ neye ?”

Dedi neye olduğunu gayet bilir gibi bir ses tonuyla

“ bana nasıl hitap edeceğine “

Dedim saçma bir sevince karışmış huysuzlukla
Başını ağır ağır sallayıp çatalına uzandı

“ bilemiyorum karar vermek zor aynı anda ikiside olman ne acı”

Durgunlaşan sesi keyfimi de beraberinde götürürken rahatsızlıkla yerimde kıpırdandım

“ neyseki bu sorun değil , sonuçta ben sadece kardeşinin ablasıyım bunu önemseyecek kadar içinde değilim hayatının “

Tek kaşını kaldırıp bana anlık bir bakış attı

“ ikisini birleştirmeliyiz o halde “zalim gün ışığı”nasıl !“

Kaşlarım çatılırken sinirle güldüm irem dururken beni mi zalim ilan etmişti yani

“ nankörsün zulümmü ediyorum sana ben nasıl zalim ilan edebilirsin beni ?”

Durgun ifadesi yavaştan silinip yerini tatlı bir gülümsemeye bıraktı

“ belki sen değil zamanlaman zalimdir belki farkında olmadığın bir yıkım başlatmışsındır görmediğin bir yerde “

Görmediğim bir yerde ne ima ediyordu kafamdaki kırk tane tilki bir o yana bir bu yana koşturdu benle kırk bir kişiydik hiçbirimizin mi aklı ermiyordu . Kafamın içini görüyormuşçasına içime içime bakan gözlerinden ayırdım gözlerimi bu iş böyle olmayacaktı kaçtıkça tutuluyor koştukça uzaklaşamıyordum ufacık bir mesafe açsam araya gözlerimin içine tek bir bakışıyla sıfıra iniyordu tüm uzaklıklar . oturduğum yerde biraz kıpırdanıp duruşumu dikleştirdikten sonra suyundan bir yudum alıp konuşmaya başladım

“ aslında seninle konuşmak istediğim bir şey var”

Bakışları an be an değişti merakla oturuşunu düzeltip tüm odağını bana çevirdi

“ merti sana bıraktığım gün annem görüşmek istedi “

Başını sallayıp alayla gülümsedi

“ sende görüştün “

Dedi soğuk suçlayıcı sesi , dik tuttuğum omuzlarım şimdiden biraz düşmüştü bile

“ evet ama önemli olan bu değil merti görmek için sıkıştırıp duruyor işte .. armağan ben yanlışlıkla bilmemem gereken bir şey öğrendim , annemle tartışırken onu ağzımdan kaçırdım .. annemin sana karşı bunu kullanmasından korkuyorum ve yemin ederim yapacak eğer ondan önce davranırsam-“

buz gibi bakışlarını yüzümde gezdirirken sözümü kesip konuşmaya başladı

“ eleni sen uzatıp lafı dolandırdıkça daha çok geriliyorum”

Başımı telaşla sallayıp onayladım

“ bunu dan diye yüzüne söyleyemem ki strese girmenden şokla kalbine bir şey olmasından çekiniyorum”

Kollarını göğsünde bağlarken kırık bir gülümseme kondurdu yüzüne

“ durumum sandığın kadar vahim değil korkma söyle ne söyleyeceksen “

Zorlukla yutkunup saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım yavaştan konuya girersem çokta şok olmazdı belki.

“ tunç ve irem konusu seni hiç rahatsız etmiyor mu “

Kaşları yukarı doğru hareket etti

“ sen nerden biliyorsun”

Dedi meraklı bir tonda

“ farketmemek için kör olmak gerek”

Omuz silkip bakışlarını dışarıya çevirdi

“ eskiden çok canımı sıkıyordu artık o kadar rahatsız etmiyor zaten tunç İremden nefret ediyor ”

Sesi ifadesiz yüzü mimiksiz bir vaziyette karşımda oturuyordu

“ armağan tunç iremden nefret etmiyor “

Omuz silkip bakışlarını bana çevirdi

“ dedim ya umrunda değil”

Gözlerimi kapatıp burnumdan derin bir nefes aldıktan sonra bir çırpıda söyledim.

“ ilişkileri var”

Armağanın göğsünde bağladığı kolları çözülürken anlamayarak bana baktı

“ ne diyorsun eleni sen?”

Zorlukla yutkunup oturduğum yerde biraz kıpırdanıp masaya doğru eğildim ellerim titriyordu şakamı bu sanki bu pisliği yapan onlar değil de benmişim gibi suçlu hissediyordum. Armağanın gözleri öfkeyle kehribarın en karanlık en ışıksız tonuna büründü . Çenesini sıktığını gerilen yüz hatlarından anlamak zor değildi . Bir hışımla ayağa kalktığında refleksle irkildim beni korkuttuğunu farkettiğinde bir anlık durup kalsada bakışlarını benden çekmesi uzun sürmedi. Panikle bende arkasından ayaklanıp yanına yaklaşmak için bir kaç adım attım pencerenin pervazına yaslanmıştı eliyle yüzünü sıvazlayıp dışarıya doğru tek bir anlam yüklenemeyecek kadar karman çorman bir bakışla baktıktan sonra bana döndü.

“ eleni , saçmalıyorsun “

Başımı aceleyle iki yana sallayıp kollarımı bedenime sardım.

“ biliyorum tunç senin en yakın arkadaşın belki bana inanmıyorsundur ireme aşıksın biliyorum ama yemin ederim yalan söylemiyorum “

Camın mermerine elini vurup bana sırtını döndüğünde tekrar panikle irkilip bir kaç adım geri çekildim bir kaç dakikadır hiç konuşmadan camdan dışarıya bakıyordu ve bu sakinleşmeme hiç yardımcı olmuyordu iyimiydi ne düşünüyordu hiçbirşey anlayamıyordum.
Buz gibi bir ses tonuyla konuştu fısıldarcasına kısık keza bağıra çağıra konuşuyormuşçasına soğuktu sesi .

“ ne zamandır?”

Derin bir nefes alıp sırtındaki bakışlarımı kaçırdım

“ bilmiyorum .. ne zamandır beraberler öğrenemedim-“

Hışımla bana doğru döndüğünde bu kez yalnızca irkilmekle kalmamış kaçarcasına bir kaç adım geriye gitmiştim durmayıp bir kaç adımla burnumun dibine kadar girdi

“ Siktiğimin beraberlikleri umrumda değil! ne zamandır biliyorsun ?”

Beklemediğim sorusu kalakalmama sebep olurken kısa bir an durup düşündüm ne zamandır biliyordum?

“ sanırım bir aydır belki bir buçuk ay emin değilim ama daha uzun değil”

Bal rengi gözlerinin içinde hayal kırıklığı görünce bir an panikledim sorgulaması gereken sevgilisi ve yakın arkadaşıydı nasıl bana kırılırdı. Dudaklarına buruk bir gülümseme yerleştirip beni baştan aşağı süzdüğünde rahatsızlıkla yerimde kıpırdandım

“ biliyordun ! biliyorun .. ve beni aptal yerine koyup eylenmelerine izin verdin!”

Alayla güldü

“ sende eylendinmi eleni ! Yeterince keyiflimiydi ?”

Panikle hareket edip elimi koluna atıp durdurmaya çalıştım bir o yana bir bu yana yürüyor kafasındaki parçaları birleştirmeye çalışıyordu.

“ armağan yanlış anlıyorsun ! Neden eyleniyim bu durumdan çok yanlış düşünüyorsun .. tunç eğer sana söylersem kalp krizi geçirebileceğini söyleyip beni durdurmasaydı çoktan sana söyleyecektim!”

Kaşları mümkünmüş gibi biraz daha çatıldı burnundan güler gibi bir nefes bırakıp elini saçlarına attı olanları aklı almıyor gibiydi

“ piç birde beni düşünüyor ayaklarımı çekti sana ? sevgilimle yatarken ! onun hayatını sikeceğim “

Koltuktaki ceketini hışımla alıp hızlı adımlarla kapıya yürüdüğünde koşar adım peşinden ilerledim .

“ armağan dur ! Dursana ! Bak sinirlisin anlıyorum ama lütfen bu kadar öfkeliyken gitme ! Armağan otur konuşalım nolur “

Bakışları Sıkı sıkı tuttuğum koluna deydi önce ardından gözlerime deydi gözleri. öfkeden çıldırmış gibiydi kinle parlayan gözleri gözlerimin içine bakarken bir anlığına yüz ifadesi kırılıp yumuşadı .

“ en çok sana kırgınım biliyormusun ? Belki hepsinden kötülük bekleyecek kadar zarar görmüşümdür hep eksileri vardı zaten ben hep fazladan sevdim . ama sen.. sen eleni seni tanıdıkça diyordum ki belki hala umut vardır. Bazen unutuyorum her insan biraz kötüdür değil mi ? Sen bile..”

İçim sıkışıyordu çaresizlik tüm bedenimi işkal etti midemden başlayıp boğazıma kadar işleyen kıramplar yutkunmamı engellerken titreyen ellerimi sıkılaştırıp kolunu çekmesine engel oldum

“ yapma .. böyle söyleme , Tek yaptığım seni korumaya çalışmaktı beni onlarla aynı kefeye koyamazsın ! “

Başını iki yana sallayıp tamamen bana döndükten sonra kolunu silkeleyip tutuşumdan kurtulmayı başardı .

“ haklısın , zavallı armağan hasta herkes bir olup onu korumalı ki ölmesin .. böylemi korudun beni ! Onlar arkamdan yatıp kalkıp kalbi var aman duymasın diyerek korumuşlar baksana! Sende dur saklıyım bu beni suçlu yapmaz mı dedin!”

Yüzünü sanki yüzüme bakmaya dayanamıyormuş gibi çevirdiğinde içimde birşeyler param parça oldu derin bir nefes alıp verdi ardından konuşmaya devam etti

“ Eleni .. ben sadece , sana güvenmiştim
Yemin ederim umrumda değiller başımdan aşağı kaynar sular döküldü ama beni mahveden bu değil! Sensin.. sen kimse gibi değildin , sanıyordum ki seni tanıdıkça zaman geçtikçe tüm bu pisliklerin içinde yalnız sen iyi ve güzel şeyleri barındırıyorsun . Ne bileyim yanıldım sanırım “

Dudaklarından kolaylıkla çıkan her kelime kör bir bıçak olup ardı ardına göğsüme saplandı.
Aklımda ne söylemem gerektiğini tartıp durdum ne söylesem inanırdı ne söylesem hak verirdi bana sağ eli göğsüne doğru gittiğinde panikle düşüncelerimi savuşturup bir iki adımla yanına yaklaştım yüzü acıyla buruşurken derin nefesler alıp veriyordu panikle ona yaklaşıp ayakta durmasına destek olmaya çalıştım

“ armağan ! Allahım yardım et .. İyi misin ? Sana söylemiştim sakin ol demiştim beni duyuyormusun ? Hastaneye ! Hemen hastaneye gitmeliyiz “

Gözlerine bakmak için bin türlü çaba versemde bir kez kaldırıp başını yüzüme bakmadı iki elimi yanaklarına yasladım başını kaldırıp bana bakmasını sağlayıp yüz ifadesini kontrol ettim acı içinde gibiydi , ölmemeliydi , şu an ölemezdi
Göz kapakları titreşti bal rengi hareleri gözlerime kilitlenip bir kaç saniye öylece durdu

“ bir olup beni hayatta tutmaya çalışırken öldürmeyi başarmanız ironik olacak “

Başımı panikle iki yana sallayıp dolan gözlerimi yaşların akmasını engellemek için saniyelik tavana odakladım bakışlarımı tekrar ona çevirdiğimde halsiz acıyla kırılmış ifadesi daha çok paniklememe sebep oldu . Bir yanağındaki elimi hareket ettirip anlına dökülen koyu kahve saçlarını geriye itekledim .

“ armağan yürüyebilir misin arabaya gitmeliyiz.. siktir et ambulans çağıracağım “

Dudaklarında o içimde bir yerlere dokunan haylaz gülümsemesi belirdiğinde korkularımın arasında ufak bir rahatlama hissettim

“İlk kez küfür ediyorsun akıl dışı bi biçimde çekici geldi”

Hayır kesinlikle ölüyordu durum hiç iyi değildi öyle iyi değildi ki aklı bulanmış olmalıydı .yorulmuş olmalı ki yere oturmak için hareketlendi birlikte here oturmuş saçma sapan ölmesini bekliyorduk hastaneye gitmeliydik! Dudaklarımda duruma hiç uygun olmayan bir gülümseme belirdi

“ deli misin sen ? kalp krizi geçiriyorsun gündemimiz küfür etmem mi ?”

Sırıtışı büyüdü ardından yüzü acıyla buruştuğunda dudaklarımdaki gülümseme panikle silindi bakışlarını bana yönelttiğinde aramızda belki üç belki dört parmaklık bir mesafe vardı .

“ ölüyorum delilik bence son anlarımda beni azarlaman olmalı “

Panikle başımla onaylayıp gömleğinin üstten bir kaç düğmesini açıp nefes alışını rahatlatmaya çalıştım büyük elleri gömleğinin yakasındaki elimi sardığında bakışlarımı gözlerine çevirdim . Yüzlerimizin arasındaki milimetrik mesafe panik içindeki kalbimi daha da sıkıştırdı . Önce gözlerimin içine ardından dudaklarıma baktığında kalbim yerinden çıkmaya yemin etmişçesine hızlandı sertçe yutkunduğunda bakışlarım anlık hareket eden adem elmasına takıldı.

“ ölmeden önce son bir dilek hakkım olmalı ”

Gözlerimi kaçırıp zorlukla gülümsedim sesim içime kaçmış gibi zorlukla konuştum

“ idam mahkumlarının son dilek hakkı olur “

Gülümsedi

“ bende idam edilmiş sayılırım kahpece sırtımdan vuruldum son dilek benim hakkım”

Gülümsemesine eşlik ettim durum hiç iyi değildi biraz daha böyle beklerse cidden ölmesinden korkuyordum .

“ ne istiyorsun umarım hastaneye gitmektir çünkü gerçekten zaman kaybedi-“

Dudakları dudaklarımdaydı .. dudakları dudaklarımdamıydı ? Sıcak dudakları dudaklarımın üzerinde yavaşça gezindi ne yaptığını sanıyordu .. biz ne yapıyorduk?
Hafif aralık tuttuğu kirpiklerinin arasından görünen kehribarları ilişti ilk gözüme . Karşılık vermelimiydim ama bu yanlıştı .. hayır yanlış falan değildi ! iremin ihanetini öğrenmişti annem yanılmıştı ben ikinci kadın olmamıştım..
ne olacaksa olsun rahatlığı bedenimin gevşemesine sebep olduğunda dudaklarım dünden bu temasa hazırmışçasına öpüşüne karşılık verdi boşlukla kalan elimi ensesindeki saçlarına atıp ona biraz daha sokulduğumda kollarını belime sıkıca sarıp beni mümkünmüş gibi biraz daha kendine çekti dudaklarımın dudaklarının arasında ezilmesi .. mideme kıramplar giriyor bir kalp çarpıntısıyla içimin sıkışmasına sebep oluyordu . Yanağındaki elim omzuna düştüğünde sanki çarpılmış gibi kendimi geri çekmek istedim ne oluyorsa olsun rahatlığı bedenimi terketmiş yerini bu öpücükten sonra yüzüne nasıl bakacağım paniği almıştı. Zorlukla dudaklarımı dudaklarından ayırıp başımı biraz geri çektiğimde burunlarımız hala birbirine değiyordu aldığımız derin nefesler birbirine karışıyorken kucağında oturduğumu farkettim
Hiç iyi değildi .. durum hiç iyi değildi!

Panikle hareketlenip ayağa kalkmaya çalıştım belime sıkı sıkı sardığı kollarını serbest bırakmak yerine sıkılaştırınca durumumu kötüleştirmekten başka bir şey yapmadığımı farkedip kalkmaya çalışmaktan vaz geçtim derin bir nefes alıp verdikten sonra kapalı tuttuğum gözlerimi açmayacağıma dair kendime söz verip beni bırakmasını bekledim . Bırakmalıydı ölecekse ölmeliydi elbette ölmemeliydi ama biz birbirimize bir daha görüşmememiz gerekecek kadar fazla yaklaşmıştık . Sıcak nefesi yanağımı yakıp geçerken bir kaç saniye daha geçti

“ sanırım artık ölsemde dert değil”

Ellerimi yüzüme kapatıp başımı eğdiğimde erkeksi kıkırtısı kulaklarıma ulaştı yerin dibi tam şuan kilometrelerce açılmalıydı açılmalıydı ki içine girebileyim bir an önce kucağından kalkıp bu evden bu şehirden yetmez dünya üzerinden silinmeliydim.

“ kilo mu aldın sen ? “

Saçma sorusu sinirle ellerimi yüzümden çekmeme sebep olunca bakışlarım keyifle sırıtan ve hiç ölüyormuş gibi görünmeyen yüzüne takıldı

“ sana ne ! Aldıysam aldım bırakta kalkıyım o zaman “

Tutuşu gevşemek yerine sıkılaştığında öpüştüğümüz anlar gözümün önünde bir film gibi aktı yüzüm kızarıyordu hissediyordum yanaklarım alev almış gibi yanıyordu

Gözleri önce dudaklarıma ordan kızardığını düşündüğüm yanaklarıma deydi yüzündeki sırıtış yerini sıcacık bir gülümsemeye bıraktığında anlık tüm düşünceler köşesine çekildi.

“ kandırdım !”

Dedi haylaz bi ifade takınıp kaşlarımı çatıp anlamaya çalıştım sırıtışı büyürken konuşmaya devam etti

“ kalp krizi geçirmiyordum numaraydı.. ama öpüşürken bi an öleceğim sandım.”

Şaşkınlıkla kaşlarım havalanırken sinirle göğsüne vurdum yüzünü buruşturup elini vurduğum yere götürüp tuttuğunda korkuyla dudağımı ısırdım

“ acıdımı ? kalbinemi vurdum ? İyi misin? Acısın beter ol yalancı şerefsiz beni nasıl kandırırsın öleceksin sandım”

Küçük bir kahkaha atıp göğsündeki elini çektiğinde aslında canını acıtmadığımı sadece benimle uğraştığını farkettim . kaşlarım mümkünmüş gibi biraz daha çatıldı

“ çok kötüsün nasıl böyle bir şey yapabilirsin bir daha nasıl birbirimizin yüzüne bakacağız bunu unutacağız ve hiç yaşanmamış gibi devam edeceğiz duyuyormusun ? “

Başını şımarık bir tavırla iki yana sallayıp reddetti

“ bal gibi yaşandı hiçte bile unutmayacağım “

Kucağında debelenip sonunda ayağa kalktığımda yukardan ona öfkeli bir bakış atıp odanın içinde volta atmaya başladım

“ çocukmusun sen ciddi bir şey konuşuyoruz
Bu şeyi unutup hayatımıza devam edeceğiz ve kimse bilmeyecek”

Oda ayağa kalkıp bir kaç adımla yanıma yaklaştı kollarını göğsünde bağladığında volta atmayı kesip ona arkamı döndüm aptal herif yüzüne bakamazdım bidaha asla bakamazdım

“ neyi öpüştüğümüzümü ? Hiç sanmıyorum birazdan çıkıp herkese söyleyeceğim “

Hışımla ona dönüp ellerimi belime yerleştirdim gözlerim gözlerine değince panikle bakışlarımı kaçırıp konuştum

“ armağan ! kimseye söyleyemezsin aklını mı kaçırdın “

Başını onaylar anlamda yavaşça sallayıp gülümsedi

“ özellikle tunç piçine söyleyeceğim”

Sinirle göz devirip onu arkamda bırakarak balkona doğru ilerledim bir sigara içmezsem karma karışık olmuş aklımı imkanı yok toplayamayacaktım . kimseye söyleyemezdi , Söylememeliydi ..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 07.05.2025 11:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...