22. Bölüm

21. BÖLÜM: Arkadaş Kaybı

Özlem K.
by_ozi

21. BÖLÜM: Arkadaş Kaybı

 

Nisa'nın telefon ekranında beliren mesaj, sanki ruhunun içinde koca bir boşluğa çarptı. O küçücük ekranın ışığında titreyen satırlar, yüreğinin derinliklerine saplanan bir bıçak gibiydi.

 

~“Sen artık bizden değilsin Nisa. Çok değiştin. Sürekli Allah, iman, tevhid… Ne oldu sana?”

 

Mesaj kısa, net, ama ağırdı. Nisa önce anlamak istemedi. Ekrana bakıp durdu. Defalarca okudu. Harfleri tek tek gözleriyle takip etti. Ama zihninin içinde yankılanan cümle, kalbinin duvarlarına vurdukça gerçek kendini dayattı: O eski “arkadaş çevresi” artık onun yeni hâline yer vermiyordu. Daha doğrusu, asıl mesele belki de Nisa’nın artık eski Nisa olmamasıydı.

 

Geçmişte, bu mesajı alsaydı, belki oturup saatlerce ağlardı. Günlerce kendine gelemezdi. “Ben ne yaptım da böyle yalnız kaldım?” diye içini kemirirdi. Ama şimdi farklıydı. O eski kırılganlığın, o eski çaresizliğin yerini yeni bir teselli almıştı. Artık kalbi şunu söylüyordu:

 

~“Bizim velimiz Allah’tır.”

 

Telefonu sessize aldı, çantasına bıraktı ve uzun bir nefes verdi. İçindeki kırıklığın üzerine örten teslimiyetle ayağa kalktı. O gün, o mesajı aldığı gibi çantasını sırtlayıp Büşra’yla buluşmaya gitti.

 

 

~~~

 

Bir parkta, ağaçların gölgesinde, bankın üzerine yan yana oturduklarında konuşmakta acele etmedi. Her zamanki gibi fazla konuşkan değildi zaten. Büşra da onu anlayacak kadar vefalıydı. Nisa, içindeki sıkışmayı bastıramayınca başını hafifçe kaldırdı, gözlerini yere dikerek kısık bir sesle mırıldandı:

 

“Herkes gidiyor Büşra… Çocukluktan beri birlikte olduğum kızlar… Bana ‘Artık bizden değilsin’ dediler. Belki haklılar. Ama bu kadar acıtacağını bilmiyordum.”

 

Sesi çatallandı. Cümlesinin sonunda gözleri doldu ama kendini tutmaya çalıştı.

 

Büşra tebessüm etti. Elini yavaşça Nisa’nın omzuna koydu. Sesinde hem şefkat hem de kesinlik vardı:

 

“Acıtıyor, evet. Ama gitmeleri gerekiyordu. Kalbinin dolu olduğu yer Rabbine ait değildi. O yüzden boşalmaları lazımdı. Merak etme, onların gidişiyle oraya nur dolacak.”

 

Nisa gözlerini kaçırarak yana süzülen bir damla yaşı elinin tersiyle sildi. Dudaklarından titrek bir itiraf döküldü:

 

“...Ama ben yalnız kalmak istemiyorum.”

 

Büşra başını eğip onun göz hizasına geldi, gülümseyerek fısıldadı:

 

“Yalnız değilsin. Hiç olmadın. Hatırlasana, hani birlikte demiştik ya: ‘Bize Allah yeter.’ İşte o cümlenin vakti geldi. Artık yalnızlığı değil, Allah’ın beraberliğini yaşayacaksın.”

 

O anda Nisa’nın kalbine bir sıcaklık yayıldı. Gözyaşları hâlâ oradaydı ama artık çaresizlikten değil. Bu gözyaşları Allah’a teslimiyetin verdiği o ince sızının izleriydi.

 

Büşra bir süre sessiz kaldı. Sonra çantasından telefonunu çıkarıp bir numarayı açtı, Nisa’ya döndü:

 

“Seninle birilerini tanıştırmak istiyorum. Hani geçen gün bahsetmiştim ya, kafede oturduğumuz hanımlar… Biz her hafta bir araya geliriz. Konuşuruz, okuruz, dua ederiz. İstersen bu hafta sen de bizimle gel.”

 

Nisa biraz düşündü. Ne kadar utangaç olduğunu biliyordu. Yeni bir ortama girmek, yabancı yüzlere karışmak kolay değildi. Ama içinde bir ses, sanki derinlerden gelen bir çağrı “git” diyordu. Belki de Rabbinden gelen bir yönelişti bu. Başını hafifçe salladı.

 

~~~

 

Toplantı günü geldiğinde içi içine sığmıyordu. Aynanın karşısında defalarca kıyafet değiştirdi. Acaba fazla mı sade? Yoksa fazla mı süslü? Uygun mu, değil mi? Derken kendi kendine durdu.

 

“Ben artık insanlar için değil, Allah için giyiniyorum.”

 

Bu cümleyle kalbi rahatladı. Hafifçe gülümsedi, örtüsünü düzeltti ve evden çıktı.

 

Toplantı, küçük ama huzurlu bir evin salonundaydı. Evin kapısı açıldığında, ilk defa gördüğü bir kadın onu sıcak bir gülümsemeyle karşıladı. Tokalaşmadan önce, kalbinden kopup gelen bir ifadeyle şöyle dedi:

 

“Hoş geldin kardeşim.”

 

Bu cümlenin sıradan bir selamlaşmadan farkı vardı. Sözde değil, gönülden söylenmişti. Nisa, o anda gerçek kardeşliğin ne demek olduğunu fark etti.

 

Salona adım attığında başını öne eğdi. Orada oturan kadınlar saygıyla selamladılar. Göz göze geldikçe içinde eski “ben buraya ait değilim” hissi kabarır gibi oldu. Ama hemen kendine şunu hatırlattı:

 

~“Ben buraya Rabbimin izniyle geldim. Artık ben de ‘Allah için yaşayanlardanım.’”

 

Masada konuşmalar dünyalık meselelerden uzaktı. Bir kadın geçen hafta okuduğu bir ayetin kalbindeki yankısını anlatıyordu. Bir diğeri sabırla ilgili bir hadis paylaşıyordu. Sohbetler ölçülü bir gülüşle, şükür dolu bir hüzünle süsleniyordu. Her cümlede Allah’a bir dönüş, her bakışta tevazu vardı.

 

Nisa kulak kesildi, kalbiyle dinledi. İçinden bir anlık sitem yükseldi:

 

~“Ben neden daha önce böyle bir ortamda bulunmadım?”

 

Ama hemen tevbe etti. Dudaklarının kıyısından şu şükür döküldü:

 

~“Rabbim, geç de olsa beni bu masaya oturttuğun için Sana hamd olsun.”

 

O an çok netti. Bir zamanlar yalnızca dışarıdan imrenerek baktığı o insanların arasındaydı. Artık gerçek samimiyetin, gerçek tesettürün, gerçek takvanın ne demek olduğunu yaşayarak öğreniyordu.

 

Toplantının sonunda herkes sırayla kısa bir dua yaptı. Sıra Nisa’ya gelince kalbindekiler diline aktı. Sesindeki titreme, kalbindeki samimiyetin göstergesiydi:

 

“Rabbim… Ben Senden başka kimsem olmadığını zannediyordum. Ama Sen bana ‘Sırf Senin için bir araya gelenleri’ hediye ettin. Şükürler olsun…”

 

O dua odanın havasına yayıldı. O an Nisa’nın yalnızlık korkusu, yerini Allah’ın dostlarının varlığına bıraktı.

 

Eve dönerken kalbi dopdoluydu. Eski arkadaşlarının kahkahaları artık kulaklarında çınlamıyordu. Yerine Kur’an’ın sesi, dua halkalarının huzuru dolmuştu.

 

O gece bloguna şu satırları yazdı:

 

~“Zannetme ki arkadaş kaybı yalnızlık getirir. Hayır! Eğer Allah için terk edildiysen, Allah sana kendi dostlarını gönderir. Bir zamanlar sadece imrenerek baktığım insanların arasındayım artık. Çünkü Rabbim, samimiyetle yöneleni asla yalnız bırakmaz.”

 

Ve o gece gözlerini kapatmadan önce tek bir cümle geçti içinden:

 

~“Ben artık Allah için yaşıyorum… Ve bu, her şeye değer.”

 

~~~

 

 

Bölüm : 17.08.2025 09:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...