27. Bölüm

26. BÖLÜM: Dua Gibi Yazmak

Özlem K.
by_ozi

26. BÖLÜM: Dua Gibi Yazmak

 

Nisa’nın kalemi artık sadece bir araç değildi; o, içindeki huzurun, teslimiyetin ve Rabbine olan sevginin sesi olmuştu. Yazmaya devam ettikçe, kelimeleri dualar gibi ağırlaşıyor, yürekten yüreğe dokunuyordu. Yazmak, sanki bir kurtuluş; her satır, kalbinin kıblesine yönelen bir dua gibiydi.

 

Sabahın ilk ışıkları perdelerin arasından süzülüp odasına dolarken, Nisa derin bir nefes aldı. İncecik bir rüzgâr pencerenin perdesini hafifçe dalgalandırıyor, odanın içinde ferah bir hava dolaşıyordu. Yatak odasının köşesindeki küçük sehpanın üzerine dumanı tüten orta şekerli bir fincan kahve koydu. Kahvenin kokusu, odadaki huzura karıştı. O an, Nisa kendini hem dünyanın telaşından uzak hem de Rabbine yakın hissetti.

 

Dizüstü bilgisayarını masaya yerleştirdi, sandalyeye oturdu. Ellerini klavyenin üzerine koymadan önce bir an durdu. Derin bir nefes aldı ve kendi kendine mırıldandı:

“Bismillah…”

 

Bloguna yeni bir yazı bırakmak için başını hafifçe eğdi, gözlerini ekrana kilitledi. Gözlerinde bir parıltı vardı; bu sadece bir yazı değildi, kalbinden dökülen bir teslimiyetti. Ve yazmaya başladı:


~ “Ey kalbimde saklı nur,

Her satırda seni arıyorum,

Kelimelerim dua,

Satırlarım yön,

Her harfim senin aşkınla yanıyor.

Ne geçmişimle gurur duyuyorum ne hatalarımla,

Çünkü her biri beni sana yaklaştıran birer vesileydi.

Ya Rabbi,

Bu yazdıklarım bir ibadet,

Bir kalpten kalbe köprü,

Ve senin rızan için bir çığlık olsun.”

Bu satırları yazarken dudaklarından sessiz dualar döküldü. İçinden şu ayeti geçirdi:

 

“Bilin ki kalpler, ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d, 28)

 

Evet, huzur kelimelerde değil, kelimelerin sahibindeydi. O, Rabbini anarken kelimeler anlam buluyor, satırlar secdeye duruyordu.

 

Nisa, yazısına devam etti. Kahvesinden bir yudum aldı, fincanı masaya koyarken bu kez Resûlullah’ın şu hadis-i şerifini hatırladı:

 

“Dua ibadetin özüdür.” (Tirmizî, Daavât, 1)

 

İşte onun yazıları da birer dua olmuştu; dudaktan değil, kalpten yükselen bir dua…

 

Blog sayfasındaki imleç yanıp sönüyor, Nisa’ya “Devam et” diyordu. O da devam etti, hem yazdı hem düşündü:

~ “Yazmak, benim için artık bir alışkanlık değil; yazmak, Rabbime açılan bir kapı…”

 

Kelimeler ekranı doldurdukça, sanki odanın havası değişiyor, her harf bir nur gibi etrafa yayılıyordu. Nisa’nın yüreği bir kez daha şükürle doldu. Çünkü fark etmişti ki, yazmak sadece bir ifade biçimi değil; aynı zamanda bir teslimiyet, bir secde, bir dua…

 

Bir süre sonra telefonuna gelen bildirim sesiyle irkildi. Onlarca mesaj vardı. İnsanlar onun yazılarını okuyor, paylaşıyor, kalplerinde iz bırakıyordu. Mesajlarda şöyle şeyler yazıyordu:

~ “Senin satırlarında kendimi buldum.”

~ “Bu yazılar bana zor zamanlarımda umut oldu.”

~ “Artık dua etmeyi daha çok seviyorum.”

 

Gözleri doldu. Ekranı kapatıp ellerini semaya kaldırdı:

“Rabbim, bu yolda kararlıyım. Bana sabır, güç ve hikmet ver. Annemi, babamı, sevdiklerimi senin yoluna erdir. Kalbime kararlılık, dilime sadâkat ver. Sırtımı sana dayıyorum. Yeter ki sen razı ol.”

 

O sırada kalbine şu ayet geldi:

~ “Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.” (Bakara, 257)

 

Evet, Allah dileyeni karanlıktan çıkarır ve nura kavuşturur. Nisa, bir zamanlar arayıştaydı. Şimdi ise kelimeleriyle nura yürüyordu.

 

Öğlene doğru Büşra’yı aradı:

“Büşra, yazdıklarım insanlar tarafından okunuyor, anlaşılıyor. Ama ben bunun bir tesadüf olmadığını biliyorum. Bu, Rabbimin izniyle oluyor.”

Büşra gülümsedi ve dedi ki:

“Aynen öyle. Allah kalbe dokununca, kelimeler de anlam kazanıyor. Senin yazdıkların dualar gibi, hepimize ışık oluyor.”

 

Nisa bilgisayarın açtı, ekranındaki kendi yansımasına baktı. Başını önüne eğdi ve tekrar dua etti:

“Ya Rabbi, yazdıklarımı senin huzurunda kabul et. Onları okuyanların kalbine dokun, yollarını aydınlat. Beni daima kalbimden yazmaya muvaffak kıl.”

 

Ve kendi kendine hatırlattı:

~ “Rabbinize yalvara yakara dua edin. Şüphesiz O, dua edenleri sever.” (A’râf, 55)

 

Artık yazmak, onun için sadece bir hobi değil, bir amaç olmuştu. Her yeni yazı, imanının bir aynasıydı. Ve her satırda, kalbinin derinliklerinden yükselen bir dua vardı:

“Allah’ım, beni doğru yoldan ayırma.”

 

Masasında soğuyan kahvesine baktı, bir yudum aldı ve gülümsedi. Çünkü biliyordu ki, kelimeler kahveden bile daha sıcaktı; kalbinden gelen bu dualar ise bütün dünyadan daha gerçekti.

 

~~~

Bölüm : 22.08.2025 11:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...