
29. BÖLÜM: Gençlerle Yolculuk
Nisa’nın hikayesi artık sadece kendi hayatına değil, birçok gencin kalbine dokunmuştu. Blogunda paylaştığı samimi yazılar, tevhidin nurunu arayan gençler arasında hızla yayılıyordu. Gelen mesajlar, sorular, hatta bazen çaresizlikle karışık haykırışlar artmaya başlamıştı.
Bir gün, telefonunun ekranı ardı ardına gelen bildirimlerle doldu. Gençlerden mesajlar geliyordu:
~ “Nisa, senin gibi olmak istiyorum.”
~ “Bu karanlık günlerden nasıl çıktığını anlatır mısın?”
~ “Niyetimi nasıl temiz tutarım?”
~ “Tevhide ulaşmak için ne yapmalıyım?”
Nisa, kalbinde tarifsiz bir sevinçle ama aynı zamanda derin bir sorumlulukla karşı karşıyaydı. Kendi yolculuğunu, kendi zorluklarını, kalbindeki kırılmaları, sabrı ve teslimiyeti gençlerle paylaşmak için bir sohbet grubu kurmaya karar verdi. Bu grupta sadece bilgi aktarımı değil, ihlasla örülmüş bir dayanışma olacaktı.
İlk buluşmalarında, farklı şehirlerden, farklı hayat hikayelerinden gençler bir araya geldi. Gözlerinde umut, kalplerinde soru işaretleri vardı. Nisa, onlara önce kendi hikayesini anlattı; nasıl karanlıklarda savrulduğunu, nasıl yanlış yollara düştüğünü, nasıl Allah’ın rahmetiyle buluştuğunu.
“Benim hikayem belki sizin hikayenize benziyor,” dedi Nisa, “Ama en önemlisi, Rabbimizin sonsuz merhameti. O’nun kapısı hep açık. Benim gibi senden, benden biri bile dönüp aydınlığa çıkabiliyorsa, herkes çıkabilir. Çünkü Allah, kendisine yönelen kulunu asla geri çevirmez.”
Gençler dikkatle dinliyordu. Bazıları gözyaşlarını tutamıyor, bazıları sessizce başını sallıyordu. Bu sohbet, sadece bilgi değil, kalplerin birbirine tutunduğu bir bağ olmuştu.
Bir genç, cesaretle sordu:
“Peki ya ailelerimiz? Onlar anlamazsa ne yapmalıyız? Yalnız kalmaktan korkuyorum.”
Nisa tebessüm etti:
“Ben de yalnızdım. Ailem başta anlamadı, hatta karşı çıktı. Ama sabır ve dua en güçlü silahlarımız. Dua, kalbi Rabbimize bağlayan en sağlam iptir. Allah, yüreğimizi sabitleyip güçlü kılsın diye dua ettim hep. Sabırla ve sevgiyle yolumuza devam ettikçe, onlar da zamanla değişti.”
Başka bir genç, tevhidin derinliğiyle ilgili bir soru sordu:
“Tevhid deyince neyi anlamalıyız? Sadece Allah’a inanmak mı?”
Nisa, sözlerine dikkatle karşılık verdi: “Tevhid sadece inanmak değil, hayatımızı O’na göre düzenlemek, sadece O’na kulluk etmek demek. Kalbimizi, sözlerimizi, amellerimizi O’na adamak demek. Bu yol bazen zor, çünkü alışkanlıklarımız, çevremiz bizi sınar. Ama teslimiyetin verdiği huzur, her şeye değer. Tevhid, tağutu reddetmektir, şirkten arınmaktır, kulluğu yalnız Allah’a yapmaktır.”
Gençlerden biri yorgun bir sesle dedi ki: “Bazen kendime kızıyorum, neden daha önce anlamadım diye. Ama şimdi bile umudum var.”
Nisa gülümsedi:
“Asla geç değildir. Her an yeni bir başlangıçtır. Rabbimizin rahmeti sınırsızdır. Bizim vazifemiz o rahmete tutunmaktır. Tevbe kapısı her zaman açıktır.”
Buluşmalar ilerledikçe gençlerin hayatlarında küçük ama anlamlı değişimler başladı. Kimisi namazını düzenli kılmaya başladı, kimisi iç dünyasını sorgulamaya, kimisi kötü alışkanlıklarından uzaklaşmaya cesaret etti. Bazıları tesettüre yöneldi, bazıları Kur’an’ı daha çok okumaya başladı. Nisa, her adımda yanında olmaya, kalplerini taze tutmaya çalıştı. Ona göre asıl başarı, kalpteki iman kıvılcımını büyütmekti.
Bir gün, gençlerden biri söz aldı:
“Nisa, senin bu yolculuğun bana güç veriyor. Bazen çok zorlandığımda yazılarını okuyorum, seni hatırlıyorum. Bu da bana sabır ve umut veriyor.”
Nisa’nın gözleri doldu, içinden şunları geçirdi:
~ “İşte bu yüzden yazıyorum. Bu yüzden mücadele ediyorum. Allah’ın izniyle, bu küçük ışıklar birleşip karanlığı aydınlatacak.”
Gençlerle yapılan sohbetler sadece bilgi vermek değildi; aynı zamanda kalpleri birbirine yakınlaştırmak, Rabbimize olan teslimiyeti güçlendirmekti. Herkes kendi iç yolculuğunda yalnız olmadığını hissediyordu. Bu hissiyat, ihlasla dolu bir kardeşlik bağı oluşturuyordu.
Son buluşmada Nisa, gençlere şöyle dedi: “Biz bir yolcuyuz. Bu yol uzun ve bazen dikenlidir. Ama yan yana yürürsek, sabredip niyetimizi tazelersek, Allah bizi asla yarı yolda bırakmaz. Sizler, benim için sadece takipçiler değil, kardeşlersiniz. Hepinizin kalbine nur dolsun. Ve unutmayın, gerçek güç yalnızca Allah’a teslimiyette.”
O gece, Nisa secdeye kapanırken kalbindeki huzur tarifsizdi. Yalnız olmadığını, çok büyük bir ailenin parçası olduğunu hissediyordu. Rabbine şükrederek dua etti:
“Ya Rabbi, bu gençlerin kalbini sabit kıl, onları iman üzere daim eyle, kalplerini şirkten arındır, niyetlerini ihlasla doldur. Bizi, bu yolda istikamet üzere yürüyenlerden eyle. Amin.”
Böylece Nisa’nın yolculuğu, sadece kendini değil, nice kalbi hakikate yönlendiren bir davet oldu. Tevhid nuruyla yanan bu topluluk, karanlığa ışık tutmaya devam etti.
~~~
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.18k Okunma |
670 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |