
3. BÖLÜM: Sokaklar ve Selfiler
Nisa, aynanın karşısında dudaklarını büzerek telefon kamerasını yukarıdan tuttu. Arka fonda açık gri bir duvar, boynunda zincirli bir kolye, gözlerinde filtreyle büyütülmüş gibi duran kirpikler… Saçlarının ön kısmını düzleştirmişti, arka kısmı topuzdaydı. Taytı üzerine giydiği kısa crop üstü, göbeğini hafifçe gösteriyordu.
~“Son filtreyi seç, sonra at” dedi içinden.
Fotoğrafı çekti. Filtreleri kaydırdı. Cilt pürüzsüz, gözler parlak, dudaklar daha dolgun…
“Oldu bu,” dedi, kendini beğenmiş bir ifadeyle.
Evin kapısını çarpıp çıktı. Sokakta, her zamanki gibi kulaklığını taktı. Şarkı listesini rastgele oynattı. Kulaklarında yankılanan sözler bazen küfürlü, bazen anlamsızdı ama ritmi hoştu. O an duymak istediği her şey oradaydı: Sessizlikten kaçış, ritimle uyuş.
Arkadaşlarıyla kafenin arka sokağında buluşacaktı. Ceren, Duygu ve Sedef… Üçü de aynı havadaydı. Kıyafetleri, saç renkleri, konuşma tarzları… Hepsi birbirini yansıtan bir ayna gibiydi. Gerçekleri değil, görünmek istediklerini yansıtıyorlardı. Nisa da bu aynanın bir parçasıydı.
“Yaa kız ne kadar geç kaldın, hadi selfie zamanı!” diye bağırdı Ceren, elindeki telefonu uzatırken.
“Geliyorum, bir bakayım suratıma,” dedi Nisa, bir çöp kutusunun yanındaki vitrin camında kendine göz gezdirerek.
Sokak arasında pozlar verildi. Önce dudak büzerek “cool” bakış, sonra sırayla dil çıkararak “çılgın kızlar” pozu. Ardından topluca zıplayıp havada yakalanan kareler. Kahkahalar arasında fotoğraf çeken Sedef, her fotoğrafın altına yazılacak sözleri düşünüyor, kelimelerle parıltı katıyordu.
~“Hayat bize güzel!”
~“Biz bu şehrin en özgür kızlarıyız.”
~“Filtreli dünya, filtresiz dostluk.”
Kahveler alınmış, bankta oturulmuştu. Konu bir anda erkeklere, sonra sosyal medyada yapılan “troll”lere geldi. Herkes birbirinin anlattığı hikâyeye gülüyor, bazen kontrolsüz bir kahkaha salınıyordu. Ve ardından gelen küfürler...
❗❗❗Burada yazacak olduğum sansürlü *** küfür içeriklerinden dolayı önce Rabbim'den sonra da siz okuyuculardan özür diliyorum. Bazen iyiyi anlatabilmek için kötüyü örneklemek gerekir. Özellikle bu zamanda.❗❗❗
“O *** bana yürüyeceğini sandı ya **!”
“Kızım *** dedim, sustu kaldı **!”
“*** Ağzının payını verdim, *** gibi kaldı!”
....
....
....
Nisa da onlara uymuştu. Zihni, diline çoktan teslim olmuştu. Arka arkaya gelen küfürlü cümleler arasında, daha “sert” ve “orijinal” görünmeye çalışıyordu. Her biri bir diğerinden daha özgün, daha eğlenceli görünmek istiyordu.
Ama o sırada uzaktan yaşlı bir kadın geçti. Yavaş adımlarla, bastonuna dayanarak yürüyordu. Nisa göz ucuyla ona baktı. Kadın başörtülüydü, elinde küçük bir pazar poşeti vardı. O an göz göze geldiler.
Kadının yüzünde ne alay, ne de kızgınlık vardı. Sadece sessiz bir bakış. Yargılamadan ama derin bir “acaba” ile dolu bir bakış. Sanki bir şey demeden soruyordu:
~"Sen kimsin evladım? Ne arıyorsun buralarda?"
Nisa gözlerini kaçırdı. Yutkundu. Gözleri bir an telefon ekranında asılı kaldı. Orada, kendi gülüşünü gördü. Ama o gülüş, bir an için sahte gibi geldi. Zoraki, sanki bir maske gibi.
“Bir şeyin mi var?” dedi Duygu.
“Yok ya, başım döndü hafiften,” dedi Nisa.
Ama içi bir tuhaf olmuştu. Ne zamandır bu kadar çok küfür etmemişti? Her cümlesinin içinde neden bir aşağılama, bir sertlik vardı?
Sonra bir an durdu ve düşündü.
~“Ben şimdi biraz önce kendi annemi anlatırken hangi kelimeyi kullandım?”
“Küfür ettim...”
O an kalbinin içinde bir şey çatladı. Çok küçük bir sesle ama çok derin bir yankıyla. Gözlerini yere indirdi. O da birinin evladıydı. Bir zamanlar annesinin kucağında ağlamış, ona sarılarak uyumuştu. Şimdi ise sosyal medyada özgün görünmek , arkadaşlarının yanında onlar gibi olabilmek adına, annesine bile küfür edebilecek kadar yabancılaşmıştı.
İçinde beliren kelime, diline gelmedi ama kalbinde yankılandı:
~“İnsan annesine küfrederek özgün olabilir mi?”
Sokak hâlâ kalabalıktı. Kızlar şakalaşmaya devam ediyordu. Ama Nisa o kalabalığın içindeki yalnız ses oldu birden. Kendi içine doğru yürümeye başladı. O iç yürüyüş, dış gülüşleri susturuyordu. Ve bu kez, daha önce hiç duymadığı bir soru dolandı aklında:
~“Bu konuşmalar doğru mu şimdi?”
~~~
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.2k Okunma |
683 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |