
30. BÖLÜM: Arayış Bitmedi
Kafenin loş ışıkları altında, Büşra ile Nisa karşılıklı oturuyorlardı. O gün, yıllar öncesinden başlayan dostluklarını, iman yolculuklarını ve kalplerindeki değişimi konuştukları özel bir gündü. Kafenin o tanıdık kokusu, dışarıdaki şehir gürültüsü, sanki o anın anlamını daha da derinleştiriyordu. Zaman durmuş gibiydi, çünkü bu buluşma sadece iki arkadaşın sohbeti değil, iman yolunda verilen bir muhasebenin yansımasıydı.
Nisa, gözlerini hafifçe kısarak Büşra’ya baktı. O anı, ilk gördüğü günü, içinden geçen heyecanı, tereddütleri ve sonunda bulduğu huzuru hatırladı. Kalbinde bir şükür dalgası yükseldi. Çünkü bu yol, tevhid yoluydu ve o yol, yalnızca Allah’a kulluk etmenin, şirkten uzak durmanın yoluydu.
“Büşra, seni ilk gördüğümde… İçimde garip bir his vardı. Sanki uzun zamandır aradığım bir şeyi bulmuştum ama ne olduğunu tam anlayamamıştım. Sonra seninle konuşmaya başladıkça, o his daha da güçlendi. Şimdi anlıyorum ki o his, tevhidin nuruydu içimde yanan. Çünkü tevhid, sadece dilde bir kelime değil, kalpte bir devrim, hayatta bir teslimiyetti. Ve sen o teslimiyetin vücut bulmuş haliydin.”
Büşra hafifçe gülümsedi. O gülümsemede bir minnettarlık vardı.
“O günler, bizim için sadece başlangıçtı. Biz o gün bir tohum ektik. Şimdi o tohum, sabırla, ihlasla sulandı. Seninle birlikte büyüdük, değiştik. Allah’ın izniyle ben sana sende bir çok insana doğru yolu gösterdik. Tağutu reddettik, kalplerimizi yalnız O’na bağladık. Çünkü gerçek özgürlük, yalnızca Rabbimize kul olmaktır. Biz gerçek özgürlüğü seçtik.”
Nisa başını salladı, dudaklarında derin bir anlam taşıyan bir tebessüm belirdi.
“Ve sana teşekkür etmek istiyorum. Arkadaşlığın için, sabrın için. Çünkü sen olmasaydın, belki bu yol çok daha zor olurdu. Bana tevhidi anlattın, sadece sözlerle değil, yaşadığın halinle gösterdin. Bana ışık oldun. Bir insanın hâliyle tebliğ etmesi, kelimelerden çok daha güçlüdür.”
Büşra, gözlerini Nisa’nın gözlerine dikti ve içten bir sesle konuştu:
“Asıl ben teşekkür ederim. Senin samimiyetin, kararlılığın bana da güç verdi. Çünkü iman, paylaşıldıkça büyür. Biz birbirimize güç verdik. İhlasla adım attık, niyetimizi rıza için belirledik. Şimdi biliyoruz ki, bu yol sabır ister, sebat ister, ihlas ister. Bu yol kolay değil, ama Rabbimizin yardımıyla imkânsız da değil.”
Nisa, derin bir nefes aldı ve yavaşça dedi ki: “Eskiden ‘Ben’ diye bir şey vardı. Kendi karanlıklarım, korkularım, hatalarım… Nefsimin beni sürüklediği bataklıklar… Ama şimdi diyorum ki, ‘Ben değilim, ben oldum.’ Çünkü artık kendimi tanıyorum. Rabbimle buluştum. Bu buluşma, kalpteki şirkleri kırmakla, tağutu reddetmekle başladı. Artık kalbimde sadece O var. Bu halimle varım.”
Kafenin dışından sokak lambalarının titrek ışığı içeriye vuruyordu. Nisa’nın gözlerinde kararlılık ve huzurun birleştiği bir parıltı vardı. Bu parıltı, ihlasın parıltısıydı.
“Ama biliyorum ki,” dedi devam ederken, “Bu yolculuk bitmez. Arayış hiç bitmez. Çünkü Allah’ın rahmeti, hikmeti sonsuz. Her adımda, yeni bir derinlik, yeni bir anlayış var. Kur’an’ı okudukça, hadisleri öğrendikçe, sahabenin hayatını düşündükçe kalbim daha çok genişliyor. Bu yol, bir ömürlük bir yol.”
Büşra, Nisa’nın elini tuttu ve gözleri yaşla dolarken şunları söyledi:
“Evet, arayış bitmez. Biz yürürken, öğrenir, gelişiriz. Çünkü iman bir defa kazanılan bir şey değil, her gün yenilenmesi gereken bir emanettir. Allah’tan başka kimseye teslim olmadan, O’nun rızasını kazanmak için devam ederiz. Tevhidi korumak için nefisle mücadele ederiz. Her an şirkten sakınırız, kalbimizi temiz tutarız.”
Nisa ve Büşra o an, geçmişin yüklerini omuzlarından atmış, geleceğe umutla bakıyordu. İkisi de biliyordu ki, sabırla ve dua ile bu yol yürünür. Çünkü dua, müminin silahıdır, teslimiyetin dilidir.
O akşam, Nisa ve Büşra kahve fincanlarını yudumlayıp gülümseyerek birbirlerine baktılar.
“Biliyorum, yol bitmedi. Ama birlikte yürümek, her şeyi daha güzel kılıyor.”
~~~
O gece Nisa’nın Blogunda şunları yazdı: “Arayış Bitmedi”
~ “Bu yolculuk, insanın kendiyle, geçmişiyle, kalbiyle yaptığı en derin hesaplaşmadır. Çünkü bu yol, sadece zahiri bir yol değil, batında da bir yolculuktur. Nefsinle, arzularınla, şeytanın vesvesesiyle mücadele ettiğin bir yol…
Benim yolculuğum, karanlıklardan aydınlığa uzanan bir köprüydü. Ama bu köprü sonsuz bir nehir gibi, akıp duruyor. Tevhid köprüsünden geçmek için sabır gerekiyor. Çünkü şeytan pes etmiyor. Nefis hilelerini bırakmıyor. Ama Allah’a güvenen için yollar açılıyor.
‘Ben değilim, ben oldum.’ Bu cümle, benim için sadece bir değişim değil, bir uyanışın ifadesidir. Çünkü ben, Rabbimi tanıdıkça kendimi tanıdım. Kalbimdeki şirkleri temizledim. Tağutu reddettim. Artık hiçbir otoriteyi Rabbimin önüne koymuyorum. O’ndan başka ilah yok.
Tevhid, sadece bir başlangıç değil; her gün yeniden yaşanması gereken bir hayat biçimidir. Kelime-i Tevhid’i söylemek yetmez; onu kalple tasdik, dille ikrar, amelle ispat gerekir. Bu yol ihlas ister, niyetin sadece Allah için olmasını ister. Gösterişten uzak, samimi bir kulluk ister.
Arayış hiç bitmez, çünkü Allah’ın rahmeti ve hikmeti sonsuzdur. Her gün Kur’an’dan yeni bir ayet, yeni bir ders… Her gün dua ile Rabbine yönelmek… Çünkü iman, durağan değil, hareket halindedir.
Ve biz, O’nun yolunda her adımda daha da olgunlaşır, daha da güçleniriz. Bu yol sabır ister, teslimiyet ister. Bu yol nefisle mücadele ister. Ama sonunda Rabbimizin rızası vardır.
Kardeşlerim, iman yolunda yürüyen herkes bilsin ki, yalnız değilsiniz. Biz birlikte güçlüyüz. Birbirimize destek oldukça şeytanın vesvesesine karşı daha güçlü oluruz. Bu yol, sabır, teslimiyet ve samimiyet ister. Ve asla vazgeçmeyin. Çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir.
Her karanlık gecenin ardından mutlaka bir sabah vardır. Yeter ki, o sabah için dua edin, o yolda yürüyün.”
~~~
Nisa, blogunu yazdıktan sonra derin bir huzur hissetti. Bilgisayarını kapatırken, kalbinin en derin köşesinde bir dua yükseldi:
“Ya Rabbi, bu yolculukta beni yalnız bırakma. Kalbimi şirkten arındır. Niyetimi ihlasla doldur. Bana sabır ve sebat ver. Arayışımda hakikati bulmamı sağla. Beni tevhid üzere yaşat, tevhid üzere öldür. Senin rızan benim en büyük muradımdır. Amin.”
Ve böylece hem Nisa hemde bir çok Arayış içinde olan insan için yeni bir dönemin kapısı aralanmıştı. Ve Nisa Cennete götüren bu kapının anahtarı olan Tevhid'i anlatmaya devam edecekti. Arayışın sonu yoktu; ama bu yolculukta niyet, iman ve teslimiyetin ışığıyla yürümek, en büyük kazançtı.
~~~
Yazardan Not:
İçimde derin bir sessizlik...
Satırlar boyunca bana eşlik eden iki dostla, Nisa ve Büşra ile vedalaşma vakti geldi. Onların yolculuğu sadece kurgusal bir hikâye değildi; iç dünyamın ve gözlemlerimin yankısıydı. Arayışları, soruları, duaları... Hepsi bize bir şeyler fısıldadı.
İnşaAllah bu yolculuk, hakikati arayan yürekler için bir ışık olur.
Hoşçakal Nisa, hoşçakal Büşra...
Dua:
“Ya Rabbi, Nisa ve Büşra gibi kalplerini sana yöneltenlere sebat ver. Onları sırat-ı müstakim üzere sabit kıl. Kalplerine huzur, gönüllerine ihlas, hayatlarına bereket ihsan eyle. İmanla başlayan bu yolculuk, rahmetinle cennet bahçelerinde son bulsun. Âmin.”
~~~
SON
~~~
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.18k Okunma |
670 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |