
5. BÖLÜM: Sessizce Gelen Biri
Hava, mevsimin tam ortasındaydı. Ne çok sıcak ne çok serin… Sokağın uğultusu, kafenin içini doldurmuyordu ama dışarıdaki masalar yavaş yavaş doluyordu. Nisa o sabah işe biraz dalgın gelmişti. Evdeki kavgamsı sessizlik, annesinin bakışları ve babasının duymazlığı, içini bir kaşıntı gibi kemiriyordu. Ama alışmıştı bu haline. Her gün aynı şeydi: eve dön, yat, kalk, çalış, telefona dal… ve unut.
Kafenin dışındaki küçük yuvarlak masaları silerken ilk kez gördü onu. Siyah bir çarşaf, yüzü peçeyle örtülü, sade ve sessiz bir kadın. Sandalyesine oturmuş, çantasından bir kitap çıkarmıştı. Gözleri görünüyordu sadece ama gözlerinin ifadesi bile farklıydı. Derin, sakince. Elinde tuttuğu kitabı açmadan önce kulaklığını taktı. Ne dinlediği belli değildi, ama bir an sesi açtığında uzaktan gelen hafif kıraat sesi Nisa’nın kulağına çarptı. Kur’an’dı.
Bir anlığına Nisa durdu. Masanın kenarına tutunmuştu.
~"Gerçekten Kur’an mı dinliyor bu kadın? Dışarda, insanların içinde, hem de bu halde mi?"
Bir şey anlamasa da, kadının hali gözünü alamayacağı bir manzara gibiydi.
Sessizce kitap okumaya başladı Büşra. Bir eliyle sayfayı çeviriyor, diğer eliyle çantasına yaslanıyordu. Ne etrafa bakıyordu ne de gelen geçen ilgisini çekiyordu. Sanki başka bir dünyadaydı. Bu sakinlik, bu kararlılık, Nisa’yı tuhaf bir şekilde içine çekti.
Kafenin içi yine doluydu. Nisa siparişleri götürüp getirirken göz ucuyla sürekli dışarı bakıyordu. Ne içtiğini bilmiyordu bile. Sadece orada oluşu, Nisa’ya bir şeyler düşündürüyordu.
~"Ben dışarı çıktığımda kulaklıkta ya müzik ya dedikodu… Bu kadın Kur’an dinliyor. Niye?"
Masanın yanından geçerken fark ettirmeden kitabın kapağına göz gezdirdi:
~"KENDİYLE YÜZLEŞEN KADINLAR"
Yabancı gelmeyen bir başlıktı ama hiç ilgisini çekmemişti şimdiye kadar.
İçinden geçirdi:
~"Acaba ben yüzleşebilir miyim kendimle? Ya da... yüzüm var mı yüzleşecek?"
Esra abla yaklaştı o sırada, fısıltıyla
“Yeni gelen kadın dikkatini çekti, değil mi?” dedi.
Nisa biraz çekinerek başını salladı.
“İlk kez böyle birini görüyorum,” dedi.
“Birkaç kez daha geldi. Hep dışarı oturur. İçeri müzik çalıyor diye girmez.”
“Kur’an dinliyor kulaklıkta galiba…”
“Evet, ben duydum. Sessiz sessiz oturur, kitabını okur, gider. Ne kimseyle konuşur ne de karışır.”
Kadının kalkışı bile sessizdi. Kitabını toparladı, kulaklığını çıkardı ama cebine koydu. Masayı toparladıktan sonra sandalyesini düzeltti. Yürürken, elinde tuttuğu kitabı masada unuttuğunu fark etmedi. Nisa dışarı çıkıp arkasından seslenmek istedi ama kadının gidişi öylesine kararlıydı ki, araya girmeye cesaret edemedi.
Kitabı alıp içeri getirdi. Parmakları kitabın kapağında gezinirken sanki ilk kez bir kitap ona bu kadar ağır gelmişti. İçinde not yoktu, isim yoktu. Ama sanki yazılan her satır doğrudan ona söylenmişti.
O gece odasına kapanınca o kitabın adını aradı. Bulamadı. Sadece kendi kendine mırıldandı:
"Ben de kendiyle yüzleşen kadınlardan olabilir miyim bir gün?"
Telefonunu eline aldı. Selfie kamerası açıldı. Saçları, makyajı, açtığı filtre uygulaması...
Birden parmakları durdu.
"Neden ben hep kendimi göstermek istiyorum? Gösterdiğim kim?"
O an hafif bir sarsıntı hissetti içinde.
Ve kendi kendine sordu:
“O kadın yüzünü kapatmıştı ama ben onun ruhunu görür gibi oldum. Ben ise yüzümü açıyorum ama kendimi bile göremiyorum.”
O gece ilk kez story atmadı. Hiçbir filtre açmadı. Kendine bile dokunmadı ekran üzerinden.
Sadece sustu. Ve düşündü.
~~~
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.18k Okunma |
665 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |