
6. BÖLÜM: Sessiz Kadraj
Nisa o gün eve geldiğinde içi bir tuhafla doluydu. Ne olduğunu tam anlamadan, ayakkabılarını fırlatır gibi çıkardı, montunu portmantoya asmadı bile. Direkt odasına kapandı. Günlük rutini belliydi: Odasına girer girmez telefon şarj aletine takılır, o ise yatağa serilir ve başlardı ekranlara kaymaya. Ama bu defa… bir şey değişmişti.
Telefonunu açtı ama parmakları alıştığı gibi doğrudan Instagram’a gitmedi. Baş parmağı ekrana asılı kaldı.
Gözü hâlâ zihninin içinde bir siluet arıyordu: Simsiyah bir kıyafet. Sessiz bir duruş. Denize bakan bir çift göz… ya da belki de kalp.
“O kimdi?” Kendine sordu.
Birkaç saniye sonra Instagram arama çubuğunu açtı.
~‘Peçeli kız’ yazdı.
Ekrana gelen ilk sonuç:
~“Peçeliyim. Gurur duyuyorum.”
Profil fotoğrafı: Ayna karşısında poz veren biri. Altta bir video: Makyajla peçeye geçiş efekti.
Nisa kaşlarını çatıp geçti.
“Hayır… o değil.”
Sonra ‘çarşaflı kız’, ‘simsiyah giyinen kadın’ gibi daha da ilginç kelimeler denedi. Ama her sonuçta aynıydı. Pozlar… filtreler… “bakın ben ne kadar gizemliyim” der gibi duran yapay ifadeler.
“Ama o… başkaydı.”
Ne poz vermişti. Ne süslenmişti. Ne de dikkat çekmeye çalışmıştı. Ama en çok o dikkat çekmişti.
Gözünde hep aynı görüntü vardı: Dışarıya değil, içeriye dönük bir bakış. Göz makyajı yoktu, renkli lens takmamıştı, filtre kullanmamıştı. Yüzü görünmese de iffet denilen şeyin bir siluet gibi bedeninde durduğunu hissettirmişti.
Kendine itiraf edemediği bir merakı vardı. İlk defa biri sosyal medyada yoktu. İlk defa biri kendini göstermek için çabalamıyordu.
Nisa, bunun ne anlama geldiğini bilmiyordu. Ama içinde bir şeyler kıpırdıyordu.
Bir süre sonra TikTok’u açtı. “Çarşaflı kadınlar”, “peçeliler” gibi etiketlerle video aradı. Ama karşısına çıkanlar daha da saçmaydı. Makyaj videoları, sosyal deneyler, birkaç tane de alaycı skeç.
Nisa'nın alnı kırıştı.
“İnsanlar her şeyi eğlenceye çeviriyor. Ya da ticarete.”
Kapatmak istedi uygulamayı ama içindeki o ses durmadı.
Belki YouTube? “Peçeye geçtim” videoları... Ama yine aynı.
Yorumları da okudu.
“Ne kadar güzelsin maşallah.”
“Gizemli ve etkileyici görünüyorsun.”
“Şu müzik neydi?”
Kimse onun gördüğünü görmemiş gibiydi.
Nisa sinirlenmeye başladı.
“Ya biri gerçekten kendini gizlemek istiyorsa? Ya sadece sessiz yaşamak istiyorsa?”
Bu fikir… ona yabancıydı. Çünkü kendi hayatı tamamen görünürlük üzerine kuruluydu.
Paylaşmazsa var sayılmıyordu. Story atmazsa kimse nerede olduğunu bilemiyordu. Konuşmazsa unutuluyordu.
Ama o kadın...
Hiçbir şey yapmamasına rağmen unutulamamıştı. Bir isim bile bırakmamıştı geride.
Sadece duruş.
Sadece varlık.
Nisa gözlerini kapattı. Bir an için o masaya tekrar döndü. Kadının eli, kitabının sayfalarında gezinmişti. Sanki bir roman değil, bir rota okuyordu. Sayfalar arasında yön bulmaya çalışan bir pusula gibi duruyordu eli.
Kulaklığında ne dinlediğini fark etmemişti önce. Ama sonra duyduğu o nağmeli, derin ses… Kur’an’dı. Yani müzik değil. Podcast değil. Allah’tan gelen bir ses.
Nisa iç geçirdi.
“Kur’an dinlemek… ilk defa birine yakıştı sanki.”
Oysa kendi telefonunda onlarca ses vardı. Ama hiçbiri içini susturmuyordu. Tam tersine… içini daha da gürültülü hâle getiriyordu.
Gece uzuyordu. Telefon ekranı gözlerini yormaya başlamıştı. Ama arama çubuğu hâlâ açıktı. Parmakları istemsizce yazdı:
~ “Siyah peçeli kadın kitap”
Birkaç eski belgesel çıktı, sonra kapandı her şey. Aradığı kişi bir algoritmanın parçası değildi.
Aradığı…
Sadece gerçekti.
Ve gerçek, dijitalde değildi.
Nisa telefonu bırakıp tavana baktı.
“Ben hiç böyle merak etmemiştim birini.
Stalklama hastalığımda galiba son noktaya geldim.”
Kendi hikâyesinde ilk kez bir başkası vardı. Ama başkasından çok, o kadının kendine kattığı bir şeydi bu.
Bir boşluk.
Bir sessizlik.
Bir yön.
O sessiz kadraj, Nisa’nın içini susturmuştu. Küfürsüz, filtresiz, pozsuz bir şeydi bu. Ve onu tanımak istiyordu. Gerçekten tanımak.
Ama adı yoktu.
Profili yoktu.
Etiketi yoktu.
“Hiç kimse…”
Ama belki…
“her şey.”
~~~
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.18k Okunma |
670 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |