8. Bölüm

7. BÖLÜM: Tesadüf Değil / Tevafuk

Özlem K.
by_ozi

7. BÖLÜM: Tesadüf Değil / Tevafuk

 

Kafenin loş ışıkları altında, kalabalık masaların arasından sıyrılan bir masayı silerken, Nisa'nın aklı sabahki hikâyeye takılmıştı. Dünkü müşteri, o peçeli kız... Hayal mi gördü, gerçek miydi bilmiyordu. Siyahlar içinde, sessiz, duruşuyla konuşan biri. Göz göze gelmemişlerdi belki ama varlığı, zihnine kazınmıştı.

 

Sosyal medyada onu aramaya çalışmıştı.

"Peçeli kız, siyah kitaplı kız, çarşaflı müşteri" gibi aramalar yapmıştı.

Ama her seferinde ekran boş kalmış, arama sonuçları sessizlik gibi çökmüştü üzerine. Adını bilmediği, hatta sesini duymadığı birini aramak, bir hayaletin izini sürmek gibiydi. Tanımadığı bir âlemin eşiğindeydi sanki.

 

~ “Ne tuhaf…” dedi içinden. “Görünmeyen biri bu kadar dikkat çekebilir miymiş?”

 

Tezgâh arkasında telefonunu şarja takarken, ekran birden karardı. Yüzünü buruşturdu. Şarj girişi bozulmuş olabilir miydi? Parmaklarıyla kabloyu oynattı, yeniden çıkardı, tekrar taktı ama fayda etmedi.

 

Tam o sırada siparişini veren bir kadınla göz göze geldi. Kadının bakışları nazikti ama doğrudan. Utangaçlıkla başını çevirmek istediği anda bir ses duydu:

 

“Telefonun kapandı galiba?”

 

Nisa başını kaldırdı. Evet, oydu.

 

Dün sadece göz ucuyla izlediği o siyah peçeli kız, şimdi karşısında duruyordu. Üzerindeki siyah pardösü, kolundaki sade çanta, ve elinde tuttuğu ince, siyah kaplı kitap... Diğer elinde ise kendi telefonu vardı. Sesi yumuşak ama kararlıydı. Öyle bir tondu ki, içinde ne çekinme vardı ne de fazlalık. Ölçülü, sade ve dokunaklı.

 

Nisa ne diyeceğini bilemedi. Hafifçe gülümsedi:

“Evet, şey... Şarj bozuldu sanırım.”

 

Peçeli kız hafifçe başıyla karşılık verdi. Hemen ardından çantasına uzandı.

“Benim powerbankım var. Dilersen kullanabilirsin.”

 

Nisa şaşkındı. Bu kadar nazik, bu kadar sade ve vakur biriyle karşılaşmayı beklemiyordu. Yardım teklifinin ardında gösteriş yoktu. Bir borç verir gibi değil, bir merhamet sunar gibiydi. Gözlerini peçenin arkasından görebiliyordu. Gözlerinin içinde bir sükûnet, bir huzur vardı. Acele etmeyen, korkmayan, kendinden emin bir kadın...

 

“Teşekkür ederim… Bu arada… Sizde dün kitabınızı unutmuşsunuz.” diye mırıldandı Nisa. Ve tezgâhın altından özenle sakladığı, kağıt poşete yerleştirdiği kitabı uzattı.

 

"Teşekkürler..." dedi Büşra.

 

Kitap ve powerbank, eller arasında değiş tokuş olurken, Nisa'nın içinde tarif edemediği bir şey yükselmişti.

 

Powerbankı alıp telefonunu takarken, çevredeki her ses bir anda yavaşladı sanki. Kahve makinesinin buharı, fon müziğinin melodisi, bardakların tokuşması, kahkahalar… Her şey bir perdenin arkasına itilmiş gibiydi. Sanki Nisa’nın içinde bambaşka bir frekansta bir şey çalmaya başlamıştı. Sanki o an, görünmeyen bir çizgi değişmişti.

 

Büşra, masasına geri döndü. Dışarıdaki masalardan birine geçti. Kulaklığını taktı, kitabını açtı. Ne gözünü telefon ekranına çevirdi, ne de kalabalığa karıştı. Sessizce var oldu. Ama o sessizlik, sıradan değildi. O sessizlik, konuşan bir sessizlikti. Yüreğine dokunan şey söz değildi; vakurdu.*

 

Nisa onu izlerken bir boşluk hissetti içinde. Hayranlık değildi bu. Daha derin bir şeydi.

~“Ben neden böyle değilim?”

 

Bu sorunun cevabını bilmiyordu. Ama bir şeyler değişmişti. İlk defa birini örnek almak değil, eksikliğini fark etmek duygusunu yaşıyordu. Kendi dağınıklığını, onun düzeninde görmüştü sanki. Kendi karmaşasını, onun sükûnetinde izlemişti.

 

Oysa sadece birkaç saniyeydi tüm olan biten. Ama bazı karşılaşmalar zamanla ölçülmezdi.

 

Henüz adını bilmiyordu. Ama o hissin adı Büşra’ydı.

 

O gün kafenin havası, kahve kokusundan başka bir koku taşıyordu. Farklılığın, sessizliğin ve vakanın kokusu.

 

Ve bu, bir tesadüf değildi.

 

~~~

 

*Vakur: Ağırbaşlı

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 03.08.2025 10:17 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...