
9. BÖLÜM: Hayal mi Hakikat mi?
O gün Nisa kafenin açılışına yakın bir saatte gelmişti. Göz altları biraz daha mor, kafasının içi biraz daha dağınıktı. Oysa hava, günlerden pazartesi olmasına rağmen oldukça aydınlıktı. Gökyüzü bulutsuz, müşteriler az, içerisi ise sessizdi. Yine de Nisa’nın içinde tanımlayamadığı bir uğultu vardı; geçmişin yüküyle karışık bir belirsizlik.
Yarım yamalak yaptığı makyajı aynada süzerken istemsizce aynaya fısıldadı:
“Tipe bak ya? Bu ne?”
Telefonu elinden hiç düşmemişti sabah boyunca. Ama ekran artık bir eğlence değil, ağırlık ve yorgunluk yüklüyordu. Sayısız bildirim, anlamsız gönderiler, yapmacık yorumlar... Hepsi üst üste binmişti. Kendisini o dünyanın dışında hissediyordu ama çıkamıyordu da.
Kafenin kapısı tanıdık bir şekilde açıldı. Çıngırağın sesi uzunca çaldı. Nisa başını kaldırdı ve içeriye süzülen siyah silueti gördü. Büşra.
Yine dışarıdaki masayı seçti. Sipariş için tezgâha yaklaşırken, çarşafı hafifçe rüzgârla dalgalandı. Nisa'nın içinden yine o tanımsız şey geçti. Saygı mı, özenme mi, anlamlandırılamayan bir çekim mi? İçsel bir kıpırtı, kendisinin bile tarif edemediği bir hayranlık...
Büşra yavaşça konuştu:
“Orta boy sade kahve, lütfen.”
Nisa başını hafifçe eğdi. Büşra bozuk paralarını uzatırken avucunda küçük bir kâğıt sıkılıydı. Parayı verirken o kâğıdı da Nisa’nın avucuna bıraktı. Nisa önce anlamadı. Büşra gözlerinin içine bakarak fısıldadı:
“Sadece oku.”
Kahveyi hazırlarken kalbi güm güm atmaya başladı. Kâğıt hâlâ avucundaydı. O küçük, buruşuk kâğıt parçası bir mektup gibi ağırdı şimdi. Kalbi, hiç olmadığı kadar merakla doluydu. İçinde bir şey kıpırdamıştı.
Elini önlüğünün cebine attı, kâğıdı çıkardı. Sıradan bir kâğıt. Üzerinde düzgün bir el yazısıyla yazılmış bir ayet:
~“Doğu da Allah’ındır, batı da. Nereye dönerseniz dönün, Allah’ın yönü oradadır. Şüphesiz Allah, her şeyi kuşatandır, bilendir.” (Bakara, 2/115)
Nisa'nın alnında bir çizgi belirdi. Gözlerini kısmış, tekrar tekrar okumaya başlamıştı. "Doğu da O’nun... Batı da..." "Her yön O’na çıkar..."
Bir an durdu. Derin bir nefes aldı. O an, sonsuz bir boşluğa düşer gibi hissetti. Kalbinin içi yankılanmaya başlamıştı.
Büşra kahvesini alıp dışarıdaki masaya yönelmişti. Nisa hâlâ kâğıdı ellerinde tutuyordu. Sanki biri, iç dünyasının kapısını aralayıp oraya Kur’an’dan bir kelime bırakmıştı. İçine dokunan, sustuğu her şeye cevap veren bir kelime...
Telefonunu eline aldı. O parmaklarının dakikada onlarca yazı yazdığı, yorumlar, beğeniler, anketler, filtreler arasında koşturduğu o ekran şimdi ona yabancı geldi.
“Her yön O’na çıkar...” “Nereye dönersem döneyim...”
~~~
O gece odasında, yatağına uzandığında, açtığı kitap fantastik bir evrenin içinde geçen, kurt adamlarla dolu bir hikâyeydi. Ama birkaç sayfa sonra bıraktı. Sayfalar akmıyordu, cümleler zihnine işlemiyordu. Gözleri satırları okurken, zihni başka bir yerdeydi.
“Ben kime yöneliyorum?”
Aynı anda Instagram’da sahte profiliyle attığı hikâyeler geldi aklına. Yazdığı yalanlar, oynadığı küçük oyunlar... Kandırmaktan eğlendiği insanlar... O sahte profille kendine bile yalan söylediğini fark etti. Bir maskeydi hepsi.
Ve içindeki boşluk birden anlam kazandı. Çünkü o hiçbir yöne ait değildi.
Yattığı yerden gözlerini tavana dikti.
“Bir yönüm yok ki benim...”
Bir ayet, sayfalarca okuduğu romanlardan daha derin iz bırakmıştı. Oysa o gün kafeye girerken, başka bir hikâye okuyacağını sanıyordu. Hikâyelerin başrolü olmak isterken, hakikatin ona dokunacağını hiç düşünmemişti.
Ama bu sefer kelimeler gerçekti. Ve bu gerçeklik, sahte takipçilerden, sanal alkışlardan daha keskin ve sarsıcıydı.
İlk defa kalbinin bir tarafı acıdı. İlk defa gerçeklik, hayalden ağır geldi.
Ve o gece telefonunu sessize aldı. Kâğıttaki ayeti başucuna koydu.
Sonsuz bir sorgu başlamıştı iç dünyasında. Henüz cevapları yoktu ama sorular sızmaya başlamıştı kalbine. Her sızı bir çağrıydı aslında, her susuş bir arayış...
O sızı, bir rahatsızlık değil, bir uyanıştı belki de. Belki de gecenin en karanlık anı, aydınlığa en yakın andı.
Belki de hayallerden değil, hakikatten bir dünya kurulmalıydı. Belki de sığınak, çok uzaklarda değil; sadece bir yön değişimindeydi.
Ve belki de yön, hiçbir zaman dışarda değil, içerideydi.
~~~
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.2k Okunma |
691 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |