13. Bölüm

12. BÖLÜM: MERHAMET YANILGISI

Özlem K.
by_ozi

12. BÖLÜM: MERHAMET YANILGISI

 

Seyhan, pencerenin önünde duruyordu. İstanbul'un üstüne çöken gri sabah, sokağın uğultusuna karışmıştı. Yağmur, cama usul usul vuruyor, şehir nefes alıp veriyordu. O ise derin bir iç çekti. İçinde başka bir şehir vardı artık. Gürültüsüz, sessiz bir şehir.

 

Geçtiği yollar gözlerinin önünde canlandı. Esma'ın ona gösterdiği o ilk kelime…

"La ilahe illallah"… Kalbinde kırılan putlar, yıkılan duvarlar, parçalanan gururlar… Şimdi son bir duvar kalmış gibiydi. Merhamet. Ama neyin merhameti? Kime? Neye karşı?

 

Geçmişten gelen bir ses yankılandı zihninde:

 

~ "Ama o çok iyi biridir. Kimseye zararı dokunmaz. Kalbi temiz... Hem yardım da ediyor insanlara… Ne gerek var onu bu kadar yargılamaya?"

 

Seyhan bu sözleri yüzlerce kez duymuştu. Her defasında yutkunmuş, sessiz kalmış, tartışmaya girmemişti. Kalp kırmak istememişti. Belki de en çok kendi kırılmıştı. Çünkü tevhidin sarsıcı gerçeği, kalpleri okşamazdı. Kalpleri önce parçalar, sonra yeniden inşa ederdi. Ama kimse inşa sürecini istemiyordu. Sadece yıkılmasın istiyorlardı.

 

Esma'ın sözleri geldi aklına:

~"Seyhan, bazen hakikati savunmak merhametsizce algılanır. Çünkü insanlar, duymak istediklerini hakikat sanırlar. Oysa Allah'ın rahmeti, O’nun azabından bağımsız değildir. Tevhid budur. Denge. Sevgiyle uyarı, umutla korku. Ama bugünkü insanlar sadece sevgi istiyor. Sadece affedicilik. İşte bu, sahte merhamettir."

 

O gün, Esma’nın sesi hem sarsıcı hem şefkatliydi. Bir tokat gibi inmişti Seyhan'ın ruhuna. Çünkü o da yıllarca o putun arkasına sığınmıştı. Merhamet putunun. Akrabası haram işlerken susmuştu. Komşusu şirk içindeyken görmezden gelmişti. "Kalbi temizdir" demişti. "Allah affeder" diye geçiştirmişti.

 

Ama sonra Kur’an’la tanıştı. Ve orada başka bir şey yazıyordu:

 

~ "Sen sevdiğini doğru yola iletemezsin. Ancak Allah dilediğini hidayete erdirir." Kasas/56

 

Bu ayet, onun içindeki yıkımı başlatan ilk sesti. Çünkü yıllardır kendi çabasıyla sevdiği insanları kurtarabileceğini sanmıştı. Oysa Allah’tan başka hidayet verici yoktu. Ve insanlar şirk üzereyken, onları Allah’tan daha çok severek kurtaramazdı.

 

Bunu anladığı gün, kapandığı odada güzelce abdest alıp Rabbine ellerini açtı. Gözyaşlarıyla dua etti:

"Rabbim, senin adına sevebilmeyi öğret bana. Beni, sözünü bükmeden yaşat. Kalbime, senin adına doğru sevebilmeyi öğret."

 

O odada, bir put daha kırdı Seyhan. Merhamet adı altında kurduğu duygusal putu. Aileyi, sevgiyi, hatırı, kabullenmeyi… Her şeyi Allah’ın rızasına göre yeniden tarttı.

 

Zor muydu? Evet. Yalnız kalmış mıydı? Evet. Ama sonunda özgürdü. Tevhid, kalbine kök saldıkça, insanların onayına duyduğu ihtiyaç da azalıyordu.

 

İşte o gün pencerenin önünde dururken, kırık putların üzerinden doğan bir şükür güneşini izliyordu. Merhamet, Allah'ın tanımladığı yerden hayatına yeniden yerleşmişti. O artık, şirkte ısrar eden bir yakınının kalbini okşamak için Allah’ın kelimelerini eğip bükmüyordu. Acıyı, ayrılığı, dışlanmayı göze alarak hakikati söylüyordu.

 

Seyhan bir sandalyeye oturdu. Esma’nın hediye ettiği deri kaplı defteri çıkardı. Son sayfasına titreyen bir elle şunu yazdı:

 

“Bazen hakikat, en çok sevdiklerine karşı söylenir. Bazen merhamet, bir sessizlik değil, bir haykırıştır. Bazen susmak, affetmek değil, terk etmektir. Tevhid, budur. Allah’ı her şeyin ve herkesin önüne koymak… İşte o zaman gerçekten sevebilirsin, merhamet edebilirsin. Putları kırdıkça insan olursun.”

 

Kalemi kapattı. Derin bir nefes aldı. İçindeki sessizlik artık huzura dönüşüyordu. Ama bu, bir son değil, bir başlangıçtı. Çünkü hakikati bilmek yetmezdi. Artık onu yaşamak ve duyurmak zamanıydı.

 

~~~

 

Bölüm : 04.07.2025 09:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...