14. Bölüm

13. BÖLÜM: SESSİZ DUVAR

Özlem K.
by_ozi

13. BÖLÜM: SESSİZ DUVAR

 

Seyhan, sabah kahvesini içmek için mutfağa geçtiğinde pencerenin önündeki solmuş fesleğen dikkatini çekti. Eskiden ne canlıydı o fesleğen… Güneşi görünce hemen yapraklarını yukarı kaldırır, mis gibi kokusunu etrafa yayardı. Şimdi ise yaprakları sarkmış, toprağı çatlamıştı. Sebebini biliyordu: susuzluk. Ama onu bu hâle getiren sadece su eksikliği değildi. İlgi de eksikti. Gözden düşen, zamanla gönülden de düşüyordu.

 

Tıpkı yıllardır görüşmediği lise arkadaşı Nazlı gibi.

 

O gün öğleden sonra Nazlı’yla buluşacaklardı. Liseden sonra herkes kendi yoluna gitmişti, ama geçen hafta bir mesajla tekrar irtibat kurmuşlardı. “Bir kahve içelim, çok özledim seni” demişti Nazlı. Seyhan önce tereddüt etmişti. Onun hâlâ eski hayatında olduğunu biliyordu. Şirk içeren paylaşımlar, burç yorumları, enerji taşları, ‘evrenin sana mesajı var’ yazıları… Ama yine de gitmeye karar vermişti. Çünkü içinde bir kıpırtı vardı. Belki de bu, anlatma zamanıydı. Belki de artık susmaması gereken bir andı.

 

Nazlı’yı görünce lise yıllarındaki hâlleri bir film gibi geçti gözlerinin önünden. Kahkahalar, kantin sohbetleri, ders kaytarmalar… Ama şimdi bambaşka iki dünyaya ait iki kadındılar. Nazlı, ince topuklu ayakkabılarıyla zarif bir edayla yürüdü. Seyhan’ın peçesi, o zarafete karşı sanki bir zırh gibi duruyordu. İkisinin arasında görünmeyen bir duvar vardı ama o duvarı ilk kimin fark edeceği meçhuldü.

 

Bir kafede oturdular. Nazlı anlattı, anlattı… Yeni işinden, seyahatlerinden, yoga hocasından, evrenle olan bağı güçlendirdiği o özel taşlardan… Seyhan ise sabırla dinledi. Ama kalbinde bir titreme vardı. Bugün bu masada sadece eski dostluklar konuşulsun istemiyordu. Bugün bu masada hakikat konuşulmalıydı.

 

Bir süre sonra cümleler arasında küçük bir boşluk oldu. Seyhan fırsatı kaçırmadı.

 

“Nazlı,” dedi sessizce ama kararlı bir sesle, “sana bir şey söylemek istiyorum ama önce söz ver: sadece kalbinle dinle.”

 

Nazlı kaşlarını hafif kaldırdı ama gülümsedi.

“Söyle canım, senin sözünü hep dinlemişimdir.”

 

Seyhan derin bir nefes aldı.

“Ben hayatımda hiç bu kadar net bir gerçek tanımadım. Ve artık susamam. Allah’tan başka ilah yok. O’ndan başka yardım edecek, yol gösterecek, hüküm verecek kimse yok. Ve… evren, taşlar, duaların enerjisi, sezgiler… Bunların hepsi aslında insanın Rabbinden uzaklaştırıldığı yeni putlar. Ben yıllarca bu yolda savruldum. Ama artık biliyorum: La ilahe illallah demek, bütün bunları terk etmek demek.”

 

Nazlı’nın gülümsemesi dondu. Sandalyeye biraz daha yaslandı. “Seyhan… Biz dostuz. Ama bu söylediklerin çok radikal. Hem… seninle aynı Allah’a inanmıyor muyuz zaten? Neden böyle ayırıyorsun bizi?”

 

Seyhan’ın içi titredi. Bu ilk ret değildi belki ama ilk defa bu kadar net bir geri çekilme hissediyordu.

“Ben seni yargılamıyorum Nazlı. Sadece seni gerçekten sevdiğim için anlatıyorum. Çünkü ben artık şunu öğrendim: sevgi, sessiz kalmak değil. Gerçek sevgide susmak yok, uyarmak var. Allah’ın razı olmayacağı bir yolda yürürken seni alkışlayamam.”

 

Nazlı başını iki yana salladı.

“Ben Allah’ı seviyorum. Kalbim temiz. Herkesin inancı kendine. Lütfen böyle sert konuşma. Bu beni üzüyor.”

 

Seyhan gözlerini yere indirdi. Birkaç saniye sustu.

“Evet, sert. Çünkü gerçek bazen sarsar. Ama ben seni sarsmak pahasına da olsa susmamayı seçiyorum. Rabbim susanlardan değil, uyaranlardan olmamızı emrediyor.”

 

Nazlı, kahvesinden bir yudum aldı ama bakışları uzaklara kaymıştı.

“Belki de farklıyız artık. Ama ben seni yine de seviyorum.”

 

Seyhan hafifçe gülümsedi.

“Ben de seni seviyorum. Ama artık sevgim Allah’ın razı olduğu sınırlar içinde. Ve bu, en temiz sevgi…”

 

Buluşma bitince Nazlı sarılmadı. Gözlerinde kırılmış bir bakış vardı. Seyhan yalnız yürüdü o gün. Ama içi boş değildi. Sarsılmıştı belki ama susmamıştı.

 

Artık anlatma zamanıydı.

 

Ve her anlatış, bir duvarı daha çatlatacaktı.

 

~~~

 

Bölüm : 04.07.2025 09:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...