
15. BÖLÜM: KELİMELERİN YÜKÜ
Seyhan o sabah kahvesini içerken uzun zamandır ilk defa içi bu kadar karışıktı. Kalbinin bir yanı konuşmak istiyor, bir yanı susmakta ısrar ediyordu. Ama artık biliyordu: Suskunluk, hakikatin değil, korkunun sesiydi. Tevhid, yürekte kalmakla değil, dille ve eylemle yaşanırdı. Ve onun artık anlatması gerekiyordu.
Mutfağın köşesindeki küçük masaya oturdu. Esma’nın hediye ettiği deri kaplı defterin ilk sayfası boştu. Oysa onun kalbi dopdoluydu. Kalem eline yakışmıyor gibiydi önce. Titriyordu. "Ben kimim ki anlatayım?" dedi bir an. Sonra içinden gelen başka bir ses bastırdı bu vesveseyi:
~"Sen sadece anlat. Hidayet Allah’tan."
İlk satırları yazdı:
~ “Bu satırlar seni bulur mu bilmiyorum. Ama eğer bulursa, bil ki ben seni yargılamak için yazmadım. Ben sadece sustukça içimde büyüyen yükü hafifletmek istedim. Tevhid, kalbimi yaktı önce. Sonra arındırdı. Ve şimdi seninle paylaşmak istiyorum. Çünkü hakikati paylaşmak, en büyük şefkattir.”
Sonra kalemi bir an durdu. Aklına gelen ilk başlık sayfanın tam ortasına yazıldı:
"KIRIK PUTLAR"
Ve Seyhan, içini dökmeye başladı:
~ “İlk put, kendimdim. Gururum, benliğim, haklı olma isteğim. Beni benden alıp Allah’a götürmeyen her benlik hali, bir putmuş. Onu kırdım.
İkinci put, merhametti. Hakkı söylemeye engel olan duygusal bağlılıklar… ‘Kalbi temizdir’ diyerek göz yumduklarım... Onu da kırdım.
Üçüncü put, sevilme arzusu… İnsanların onayını Allah’ın rızasına tercih ettiğim her an, o arzunun önünde eğildim. O put da yıkıldı.
Ve en derindeki put: Geciktirme. Tevbeyi, teslimiyeti, değişimi hep yarına bırakan erteleme putu… Bugün yıkıldı.”
Seyhan’ın kalemi hızla sayfayı dolduruyordu. Zihnindeki her bir putu, tek tek yazıya döküyor, onları bir bir yıkıyordu. Hatırladı: Geçmişte, o daha önce ilk kez tevhid için kalemi eline aldığında da kırdığı putlardan bahsetmişti. “İlk put, kendim” demişti. Bunu şimdi yazarken, o anın üzerindeki yük daha da ağırlaşmıştı. O zamanlar kırılan putlar, şimdi daha çok yer buluyordu. Her yazdığı kelime, bir duvarı daha yıkıyordu.
Bir an durdu ve o günleri hatırladı. O ilk kalem yazıldığında, yalnızca kendi iç yolculuğu için yazmıştı. Fakat şimdi, yazdıkça paylaşılan bir deva haline gelmişti. Ve bu yazının da bir amacının olduğunu hissediyordu. Her şeyin bir zamanı vardı, her şeyin bir sebebi. En derin kırıklıklar, en büyük değişimlere yol açıyordu.
Bu satırları yazdıktan sonra derin bir nefes aldı. Defteri kapattı. Kalbi hem hafiflemiş hem de yeni bir yükle tanışmıştı.
~“Kelime” dedi. “Ne ağır bir emanetmiş meğer.”
Telefonunu eline aldı. Esma'ya bir mesaj attı:
~ “Bugün ilk defa yazdım. Belki kimse okumaz ama yazmak beni sustuğum zamandan daha fazla yaşattı.”
Kısa süre sonra Esma aradı. Sesindeki sıcaklık, Seyhan’ın içindeki kırık aynaları toparlar gibiydi.
~“Yaz Seyhan… Kalbinden döküleni yaz. Bu, sadece senin değil, senin gibi susanların hikayesi.”
Seyhan gözlerini pencereye çevirdi. Güneş, bulutların arasından hafifçe süzülüyordu. Gökyüzü hâlâ griydi ama içinde bir şey parlıyordu. Belki bir umut. Belki bir sabır. Belki de sadece yazının arkasına gizlenmiş dua.
~“Rabbim… Bu kalemi bana Sen verdin. Şimdi kalemim de sözüm de Senin yolunda olsun.”
Defteri tekrar açtı. Yazdığı ilk satırın yanına, küçük harflerle bir dua iliştirdi:
~ “Ey Rabbim, beni doğruluktan şaşırtma. Sözüm sana emanet.”
İşte o an, Seyhan için bir sayfa değil, yepyeni bir yol açıldı. Artık kelimeler onun silahıydı. Sessizliği delen, putları kıran, kalplere dokunan bir yol.
Yalnız mıydı? Evet. Ama artık yalnızlığını Allah için yaşıyordu.
~~~
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.84k Okunma |
721 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |