20. Bölüm

19. BÖLÜM: EVDEKİ TAŞLAR

Özlem K.
by_ozi

19. BÖLÜM: EVDEKİ TAŞLAR

 

Ev sessizdi. Ama bu, huzurun değil, kırılmayan ama sallanan cümlelerin sessizliğiydi.

 

Seyhan sabah kahvesini içerken, annesi mutfakta sessizce dolanıyordu. Tencere kapağını gereğinden fazla gürültüyle kapattı. Rafları düzenlerken bardakları üç kere yerinden oynattı. Sonunda sustu. Ama sessizliği, her şeyden fazla konuşuyordu.

 

Seyhan, fincanı yavaşça tabağa bıraktı. “Anne, bir şey söylemek istiyorsan, çekinme,” dedi.

 

Kadın bir an durdu, sonra hiç dönmeden konuştu:

“Yok kızım, ne diyeyim ki ben. Herkes kendi yolunda artık. Sen de kendi bildiğini okuyorsun. Biz alışığız… sessiz taşlara.”

 

Sessiz taşlar... Seyhan bu kelimeyi not almak isterdi bir yere. Ne güzel söylemişti annesi. Bir kitapta, bir satırda geçecek gibiydi. Bu evde bazı taşlar konuşmuyordu belki ama ayaklara batıyordu. Eski tabakların içinden alınan her ses, geçmişin kabuğuna değiyordu.

 

“Ben konuşmak için değil, susmak için geldim anne. Kendimi dinlemek için. Ama bazı suskunluklar da konuşulmuş sayılıyor sanırım,” dedi Seyhan.

 

Kadın döndü bu defa. Elinde bulaşık bezi, gözlerinde kırgınlıkla baktı:

 

“Seyhan… sen bu değildin. Ben senin gözünün içini bilirim. Sen narin bir kızdın. Çok iyi bir yerde çalışıyordun, seminerlere katılırdın. O ince topuklularla geldiğin hâllerin vardı senin. Şimdi simsiyah giyinmiş, suratını saklamış biri var karşımda. Bu muydu yani? Bu muydu senin yolun?”

 

Seyhan başını eğmedi. Gözlerini kaçırmadı.

 

“Ben hâlâ aynı kızım anne. Sadece süsünü bırakıp özüne döndü. Bir dış kabuk kırıldı, ama içteki Seyhan kalmadı mı sanıyorsun?”

 

Annesi bir an sustu. Sonra küçük bir kahkaha attı, acı bir kahkaha:

 

“Baban duysa… ‘Kızım aklını olmayacak şeylere kaptırmış’ der. ‘Herkes Allah’a inanıyor, mesele onu gösteriş yapmadan yaşamak’ der. Senin bu hâlin… affedersin ama tepeden bakıyor gibi. Kendi aileni bile yadırgıyorsun gibi.”

 

Seyhan sandalyesinden doğruldu.

“Ben ailemi değil, kendimi sorguladım yıllarca. Allah’a nasıl inanılır, yalnızca ona nasıl kul olunur diye düşündüm. Kimsenin üstüne çıkmak gibi bir niyetim yok. Ama bu sözlerinle aşağıya çekilmek de istemiyorum.”

 

Tam o sırada ön kapıdan ayak sesleri duyuldu. Babası geldi. Ceketini askıya asarken sesi duyuldu:

 

“Selamun Aleykum.”

 

Seyhan hızlıca yerinden kalktı,

“Ve Aleykum Selam baba,” diyerek yanına vardı. Elini öptü. Babasının avuçları hâlâ nasırlıydı. Ama bakışları, artık başka bir zemindeydi. Babası çalıştığı yerde nöbette idi. Ancak şimdi gelmiş ve kızını görebilmişti.

 

Sofraya geçtiler. Masada domates, peynir, sıcak ekmek vardı. Herkes lokmasını sessizce çiğniyordu. Ta ki babası çatalını tabağa bıraktıktan sonra konuşana kadar:

 

“İtfaiye istasyonundan nöbet çıkışı gelirken kahveye uğradım. Seyhan, kasabada senin dönüşün konuşuluyor. ‘Kız peçeye bürünmüş, şehirde bir şey olmuş’ diyenler var. Biz seni severiz. Değişmiş olabilirsin, ama kasaba küçük. Her laf dönüp bize gelir. Ne diyeyim insanlara?”

 

Seyhan çatalı elinden bıraktı. Gözleri tabağa kaydı.

 

“Bir şey demene gerek yok baba. Ben açıklanacak bir rezalet işlemedim. Sadece Allah’a kul olmayı ciddiye aldım. Herkes gibi ‘inanıyorum’ deyip kendi hevasıyla yaşamıyorum. Bunu saklamak, eğip bükmek bana ağır geldi.”

 

Babasının gözleri daraldı.

“Yavrum, biz de Müslümanız. Ama bizim imanımız kalpte. Kıyafetle ölçülmez her şey. İnsan kalbiyle değerlidir.”

 

Seyhan hafifçe başını salladı.

“Doğru diyorsun. Ama kalp Allah’a teslim olmamışsa, beden niye O’nun emirlerine uysun? Kıyafet değil tek ölçü, ama inkâr da değil. Ben kalbimle birlikte dışımı da verdim Rabbime.”

 

Sofrada bir sessizlik oldu. Sadece duvardaki saat tıkırdıyordu. Annesi kalktı. Tabakları sessizce topladı.

 

Seyhan odasına çekildiğinde perdeyi araladı. Sonbahar yine griliğini koruyordu. Dışarıda yapraklar savruluyor, rüzgar camı hafifçe titretiyordu.

 

~ “Bu evdeki taşlar… sessiz ama ağır,” dedi içinden. “Ama ben bu ağırlığın altına teslim olmaya değil, hakikatin üstünde dimdik durmaya geldim.”

 

Defterini açtı. Bugünün tarihini attı. Sayfanın başına şu satırı yazdı:

 

~ “Aile, en sıcak yer gibi görünürken en yakıcı yüzleşmelerin kapısıdır bazen. Ve bazen, en yakınımızdaki insanlar bizi en uzak sanır.”

 

Altına küçük bir not ekledi:

~ “Rabbim, kalbimi Senden başka kimseye karşı eğme.”

 

~~~

 

 

Bölüm : 23.07.2025 00:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...