
12. BÖLÜM: BİR GÖRÜŞME, BİR NİYET
Leyla’nın ailesi önce oturma odasında Ömer’i misafir etti. Herkesin yüzü sakindi ama dikkatliydi de. Kapıdan içeri girerken Ömer gözlerini yere indirdi, selam verip sessizce kenardaki sandalyeye oturdu. Odanın duvarında eski bir Kur’an levhası asılıydı. Ahşap çerçevesi zamana meydan okur gibi duruyordu. Bu, o evin ruhunu yansıtıyordu.
Sohbeti başlatan Leyla’nın babası Mahmut oldu:
“Mustafa sana kefil oldu. Biz de gönlümüzü yokladık. Lakin kızımızın istikbalini paylaşacağımız adamı bizzat tanımak isteriz. Bize kendini anlat, hayatını neye göre yaşıyorsun, bunu duymak isteriz.”
Ömer başını salladı. Sesi sakindi ama kararlıydı:
“Ben bu kapıya sadece bir eş aramaya gelmedim. Allah’ın rızasını gözeterek bir yol arkadaşı arıyorum. Evlilik, bu niyetin vesilesi olabilir ancak. Önce bilin ki ben bu dünyada özgür değilim. Çünkü Rabbime kulum. Şirkin her çeşidinden tevbe ettim. Artık ne kariyer, ne para, ne insanların beklentisi... Bunların hiçbiri beni yönetmiyor. Yalnızca Allah’tan korkarım. Anlattıklarım sizi rahatsız ederse affedin, ama gizleyecek bir hâlim yok.”
Mahmut uzun uzun baktı Ömer’e. Sonra elindeki çay bardağını masaya koydu:
“Evlât, bizi rahatsız eden değil; tam tersine rahatlatan oldu bu sözlerin. Kızım için mal değil, imanlı bir adam isteriz. Ama elbet onu da dinlemek gerek.”
Odada bir sessizlik oldu. Sonra bir kapı açıldı. Leyla içeri girdi. Başı önde, üzerinde sade bir elbise vardı. Yanında ablası ile birlikte, mahremiyet gözeterek bir iki metrelik mesafede oturdular. Sessizliği sadece duvardaki saat bozuyordu. Her tik tak, o anda kalplerin daha derin düşünmesine sebep oluyordu.
Mahmut sözü onlara verdi:
“Evladım, gönlünde bir tereddüt varsa sormanı isteriz. Gönül razı olmadan bu iş yürümez.”
Leyla gözlerini kaldırdı. Ömer’e değil, yere bakarak sordu:
“Evde olduğum vakitlerde çocuklarımı Kur’an’la büyütmek isterim. Buna destek olur musun?”
Ömer’in sesi titremedi:
“O evin direği Kur’an olacaksa, ben o direğin çivisi olurum.”
Leyla hafif bir tebessüm etti. Bu, ne tam bir kabul ne de bir ret idi. Ama Ömer’in kalbine dua gibi yerleşti.
O gün orada sadece bir tanışma oldu. Ne bir dokunuş, ne bir aşka dair söz... Sadece niyetler konuştu. Ve o niyetlerin merkezinde Allah vardı.
Dönüş yolunda Mustafa şöyle dedi:
“Bir kalp razı olursa, Allah işini kolaylaştırır. Sen rızayı istiyorsun, bu yeter.”
Ömer sessizdi. Ama kalbi doluydu. Eve döndüğünde yatsı namazından sonra secdeye kapandı. Bir zamanlar helal bildiği haramları düşündü. Kendi geçmişini, gecelerde tükettiği hayatı. Kadınlara bakışı, nefsine secdesi, haramla süslediği günlerini... Hepsi gözünün önünden geçti.
Bir zamanlar aşkı, arzuyla karıştırmıştı. Şimdi ise aşkı Allah’a itaatte buluyordu. Geçmişinde gölgesi olmuş kadınlar şimdi ona sadece dua ettirdi:
~ “Ya Rabbi, beni sadece Senin rızanla eşleşen kalplerle karşılaştır.”
O secde uzundu. Gözyaşları sessizdi ama ruhu yüksek sesle tevbe ediyordu.
~ “Ya Rabbi,” dedi. “Senin haram ettiğini bana çirkin gösterdiğin için, beni o bataktan çekip çıkardığın için, beni bana bırakmadığın için... Elhamdulillah.”
Gözlerinden yaş aktı. Ve o gece yeniden tevbe etti. Çünkü tevbe, sadece bir kez değil, her gün yeniden, her hatırda tazelenmeliydi.
Sabah olduğunda mescide ilk girenlerden biri oldu. O sabah duası farklıydı:
~ “Ey Rabbim… Bana helali nasip et. Helal bir yuvayla bana istikamet ver. Niyetimi bozan nefsim olursa sustur, kalbimi zikrinle meşgul et.”
Mustafa sabah çayında, hafif gülümseyerek sordu:
“Hazır mısın Ömer?”
Ömer gözlerini kapattı, içinden bir huzur dalgası geçti.
“Rabbim hazır diyorsa, ben de hazırım.”
Ve böylece yeni bir adımın eşiğindeydiler. Henüz nikâh yoktu, düğün yoktu belki. Ama kalplerin niyeti birleşmişti. Ve Allah, bu niyetin ortağıydı.
~~~
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 918 Okunma |
360 Oy |
0 Takip |
16 Bölümlü Kitap |