3. Bölüm

2. BÖLÜM: CAMDAN DUVARLAR

Özlem K.
by_ozi

2. BÖLÜM: CAMDAN DUVARLAR

 

Ofis binasının on birinci katı... Dışarıdan bakıldığında parlak camlarıyla göğe uzanan bir prestij abidesi. İçeriden bakıldığında ise insanların birbirine görünmeden yaşadığı bir savaş alanıydı. Rüzgar, sabahın erken saatlerinde her zamanki gibi asansörde sustu. Yanındaki çalışanlardan biri parfümünü tazeledi, diğeri telefonuna gömüldü. Kimse kimseye bakmadı. Bakışlar bile rekabetin malzemesi olmuştu bu binada.

 

Rüzgar, yirmi yedi yaşındaydı. Pazarlama departmanında görevlisiydi ama daha çok insanların ruhlarını pazarladığı bir ringde gibiydi. Birini ezmezsen, ezilirdin. Gülümsemeler dosyalara yapıştırılmış sahte kaşeler gibiydi. Herkes "merhaba" derken aslında "ben senden daha değerliyim" diyordu. O da zamanla bu dili öğrendi. Öğrenmek zorunda kaldı.

 

Bilgisayarını açarken kahvesinden bir yudum aldı. Ekranındaki projeyi bile isteksizce inceledi. Kalbi yok gibiydi. Bedeni işe getirmişti ama ruhu bir yerlere çoktan dağılmıştı. "Başarılı olmalısın" diyen ses, artık kulağının içinde çınlayan boş bir yankıya dönümüştü.

 

Yan masada oturan Aslı, ince topuk sesleriyle yaklaştı. Yapmacık bir kahkaha ile,

“Rüzgar, dün geceki sunumu sen hazırlamamışşın gibi geldi. Fazla sade,” dedi. Bir iltifat gibi sarıp zarfın içine diken koymuştu.

 

Rüzgar başını kaldırmadan,

“Dikkat dağıtıcı şeyler olsun istemedim,” dedi.

 

Ama biliyordu. Aslı, her zaman bir kusur bulurdu. Çünkü rekabet oyunu böyleydi. Kazanan yoktu, ama kaybetmemek için herkesin gözü diğerindeydi.

 

İş arkadaşlarıyla olan diyalogları, uzun zamandır takma dişlerle yapılan konuşmalara benziyordu. Ne yediğinin tadı vardı, ne söylediğinin anlamı. Patronu, başarıyı sadece rakamla ölçen biri. İnsanların yorgunluğunu görmeyen, ama geciken mailleri büyüteçle inceleyen biri... Rüzgar artık bir tablonun içinde yaşıyor gibiydi. Dışarıdan bakıldığında parlak, içeriden çerçevesi bile yorgun.

 

Öğle arası molasında cam kenarında otururken, elinde kahvesiyle şehri izledi. Gökyüzü griydi ama sokakta yürüyen çocukların sesi yukarı kadar ulaşıyordu. Bir an için gözleri doldu. Ne zaman bu kadar yabancı olmuştu hayata? Ne zaman insanlar sadece projelerden ibaret hale gelmişti?

 

Telefonu çaldı. Ekranda bir mesaj:

 

~ "Toplantıya 10 dakika."

 

Ceketini aldı, aynaya baktı. Saçları düzgün, gömleği ütülü, ama gözlerinin içi boştu.

 

Toplantı salonuna girerken, koridorda gözleri bir afşa takıldı: "Yönetim katına çıkış izinsizdir." diye yazıyordu. Bir anda kendi hayatının da bu tabelaya benzediğini fark etti. Yükseldikçe, içine çıkılmaz bir yasak koymuştu sanki. Kendine bile dokunamıyordu.

 

İçeri girdiğinde masanın başında duran müdür, yeni strateji sunumunu anlattı. Herkes sırayla fikirlerini söyledi. Rüzgar da konuştu ama söylediklerinin kendisine ait olup olmadığını bile bilmiyordu. Sözler, diliyle değil, ezberle çıkıyordu ağzından.

 

O gün bir şey oldu. Toplantı çıkışı asansörde yaşlı bir temizlik görevlisiyle karşılaştı. Adam, ona baktı ve sadece şunu dedi:

“Evladım, gözlerin çok yorgun. Her şey yolunda mı?”

 

Rüzgar cevap veremedi. Sanki tüm o yüksek cümlelerin, şirket vizyonlarının, başarı sunumlarının içinden bir kurşun geçip kalbine dokunmuştu. Asıl soruyu biri nihayet sormuştu.

 

~ “Her şey yolunda mı?”

 

Asansör indi. Kapı açıldı. Rüzgar, adamın sesini hâlâ kulaklarında taşıyarak çıktı. Camdan duvarların ardından, içindeki görünmez çatlaklara dokunan o soruyla yürüdü.

 

Bir şeyler değişmeliydi.

Belki içeride değilse de, içeriden...

 

~~~

Bölüm : 10.07.2025 10:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...