7. Bölüm

6. BÖLÜM: BAHÇEDEKİ ADAM

Özlem K.
by_ozi

6. BÖLÜM: BAHÇEDEKİ ADAM

 

O mescidin bahçesi bir çeşit sığınak olmuştu Rüzgar için. Sabahları uyanır uyanmaz, eskiden kulüplerin, kahvaltı salonlarının yolunu tutan adımlar, şimdi taş döşeli o küçük mescidin kapısını aralıyordu. Her şey aynıydı aslında: İstanbul aynıydı, sokaklar aynıydı, gökyüzü, ağaçlar, vapurlar... Ama içindeki dünya tamamen değişiyordu. Görmeyen bir gözün açılması gibi.

 

İlk gün sadece izledi. İkinci gün, sessizce bir banka oturdu. Ne bir kitap vardı elinde ne de bir telefon. Sadece bir boşluk vardı gözlerinde; sanki içini arıyordu taşların arasında. Saatlerce oturduğu olmuştu. Kimi zaman sadece kuş seslerini dinledi, kimi zaman Yunus’un alçak sesle tekrar ettiği ayetleri... Her şey yabancı ama bir o kadar da tanıdıktı.

 

Bahçedeki çocuk, Yunus, her gün düzenli olarak Kur’an çalışıyor, ezber yapıyor, bazen de kendi kendine fısıldar gibi tekrarlıyordu:

“Allahu ekber... Lâ ilahe illallah...”

 

Bir çocuğun bu kadar büyük cümleleri, bu kadar derin bir saygıyla dile getirmesi Rüzgar’ın kalbini sıkıştırıyordu. O cümleler, bir kitapta karşılaştığı ilginç ifadeler gibi değil; sanki unuttuğu bir gerçeği hatırlatıyordu ona. Kendi çocukluğuna dair susturulmuş, bastırılmış bir şey uyanıyordu içinde.

 

İkinci gün, üçüncü gün derken bu hâl devam etti. Artık Rüzgar işe gitmiyor, mescidin bahçesine gidip aynı banka oturuyordu. Saatler geçiyor ama o kalkmıyordu. İnsanlar onun farkına varmaya başlamıştı. Sessiz ama devamlı bir varlıktı o. Gölgesi her sabah aynı yere düşüyor, öğleye kadar orada kalıyordu.

 

Bahçede temizlik yapan orta yaşlı bir adam, zaman zaman uzaktan ona bakıyordu. Gencin yüzündeki yorgunluğu, gözlerindeki arayışı fark ediyordu. O adam, Yunus’un babası Mustafa’ydı. Saçları gri, sakalı yer yer seyrelmiş; yüzünde yılların bıraktığı izler vardı. Ama bakışları berraktı. Sakin, dolu ve kendinden emin bir hali vardı.

 

Dördüncü gün selam verdi:

“Selamun Aleykum kardeş.”

 

Rüzgar gözlerini kaldırdı. İlk kez biri ona bu kadar içten ve merhametle yaklaşmıştı.

“Aleykum selam,” dedi. Gözleri, bu yabancı ama tanıdık adama takıldı.

 

Mustafa bankın kenarına ilişti. Gözlerini onun yorgun ve arayış içindeki yüzüne dikti.

“Burada ne arıyorsun? Günlerdir seni görüyorum bu bankta. Derdin nedir kardeş?”

 

Rüzgar bir an sustu. Sanki kalbinden gelen bir şey konuşacaktı ama dilinde yoktu kelimeler. Sonra içinden geçen her şeyi tek bir cümleye sığdırdı:

“Kendimi ve asıl amacımı arıyorum.”

 

Mustafa'nın yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Cevap beklemiyormuş gibiydi zaten. Cevap çoktan kalbine yazılmıştı. Elini sakalına götürüp yavaşça konuştu:

 

~ "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım."

(Zâriyât 51:56)

 

Sonra ekledi: “İbn Abbas der ki, burada geçen kulluk, ‘yalnızca Allah’ı tevhid etmek’ demektir. Eğer insan bu hakikati anlarsa, dünyadaki bütün arayışlar biter kardeş. Çünkü insanın yaratılış amacı budur. İş, para, kadınlar… Bunlar hepsi gelip geçer. Ama tevhid, ebedîdir.”

 

Rüzgar bir şey diyemedi. Boğazına bir yumru oturmuştu. Kalbine saplanan her harf, yıllarca kaçtığı o asıl gerçeği suratına tokat gibi vuruyordu.

“Ben... bunların hiçbirini düşünmemiştim...” diyebildi sadece. Sesi titriyordu. İlk defa bir yetişkinin önünde utanmadan kırılıyordu.

 

Mustafa elini Rüzgar’ın omzuna koydu. Parmakları kemikliydi ama dokunuşu sarsıcı değil, güven vericiydi.

“O zaman düşünme vakti gelmiş demektir kardeş. Kapı sana açıldıysa, artık geri dönmek olmaz. Kimsenin seni zorladığı yok. Ama bazen insan, kapıyı kendi eliyle açmadan önce içeride birinin olduğunu hisseder. İşte sen de o eşiğe geldin.”

 

Bahçede rüzgâr hafifçe esiyor, kuru yaprakları mescidin taşlarına savuruyordu. Rüzgar artık sadece bir adamın ismi değildi. Bir hâl olmuştu, bir yöneliş... Ve Mustafa'nın cümleleri o hâlin içine bir maya gibi karışıyordu.

 

Yunus o sırada yanlarına yaklaştı. Elinde Kur’an çantasıyla babasının dizine yaslandı. Başını kaldırıp Rüzgar’a baktı.

 

“Abi, yine geldin. Bugün okumayı ister misin?”

 

Rüzgar ona baktı. Sanki içindeki karanlıkta biri bir mum yakmıştı.

“Evet… sanırım isterim.”

 

Ve ilk kez, gerçekten "evet" derken yalan söylemediğini hissetti.

 

~~~

Bölüm : 13.07.2025 14:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...