23. Bölüm

23. Boşanmak İstiyorum...

Sinem Sipahi
cagtucu_sinem

Helloo naber canlar özlediniz mi beni? Ben sizi çoooook özledim çünkü, farkındayım Kasım ayının 20'sinden beridir bölüm gelmiyor ama nedenini siz biliyorsunuz zaten çok konuşmaya gerek yok sizleri çoookça seviyorum ve bölümle baş başa bırakıyorum. Lütfen bolca yorum yapmayı unutmayın hasret giderelim sizlerle bölüm analizi yapalım yorumlarda olur mu?

 

ÇAĞAN EFE AK'tan

 

Sabah uyandığımda göğüsümün üzerinde bir ağırlık vardı, kafamı eğdiğimde Doktor'un başı oradaydı benim ellerim ise onun üzerinde. Yutkunarak başımı eğdim ve saçlarını kokladım, kalbimin ritimleri değişmişti. Etrafıma baktığımda aramızda ki yastığın benim tarafımda olduğuna şahit oldum.

 

Has siktir!

 

Doktor uyandığında kesin sinirden bir ton kelime edecekti, gece farkında olmadan almıştım galiba yastığı. Hemen aklıma bir fikir geldi; tek elimle yastığa uzanıp, doktorun diğer yanına atmıştım. Hafiften uyanmaya başlıyordu ki hemen gözlerimi kapadım, başını göğsümden kaldırmıştı ve neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Hemen beni uyandırmak için dürtmeye başladı.

 

TUANA: Çağan kalksana yaa!! Şştt sana diyorum kalk! Ne işim var benim senin üzerinde?!

 

ÇAĞAN: Ne var Doktor, ne istiyorsun sabah sabah?!

 

TUANA: Diyorum ki aramızdaki yastığı kim çekti, benim senin üzerinde ne işim var?!

 

Etrafıma baktım ve yastığın benim tarafımda olmadığına dair kanıt gösterdim.

 

ÇAĞAN: Benim tarafımda olmadığına göre Doktor. Bir de kendi tarafına bak belki oradadır.

 

Gözlerini arkasına çevirdi ve yastığın kendi tarafında olduğunu görünce elini alnına vurdu. Bende yatakta oturur pozisyona geldim ve bıyık altından gülümseyerek Doktor'a yaklaştım ve tam dibinde durdum, ardınan fısıltı halinde konuştum.

 

ÇAĞAN Ne o Doktor, gece yatmadan önce bilinçaltında benim göğsümde yatmak gibi bir düşüncen mi vardı yoksa?

 

Ağır ağır yutkundu ve gözlerini kapattı, bu hâli içimde nedense onu öpme isteği uyandırmıştı istemsizce gözlerim dudaklarına kaydı.

 

Saçmalama Çağan! Böyle bir şey olmayacak! Sakın!!!

 

Bende gözlerimi kapatıp ardından geri açtım Doktor elinin altında ki diğer yastığı sıkıyordu. Gözlerini açıp dişlerini sıkarak konuştu.

 

ÇAĞAN: Saçmalama istersen Çağan! Benim bu yatakta özellikle de senin göğsünde yatmak bu hayatta isteyeceğim son şey bile değil!

 

ÇAĞAN: Öyle mi ?!

 

TUANA: Evet öyle!

 

Bunu dedikten sonra gözlerinin içine baktım ve ardından hemen ayağa kalkıp, kıyafetlerimi alıp direkt banyoya girdim. Doktor haklıydı işte benim gibi birinin yanında neden yatmak istesin ki ?! Asıl hata bende işte, çok fazla uzatmadan artık bu işe son verecektim.

 

TUANA NAZ AK'tan

 

Çağan banyoya girdikten sonra yutkunmuştum, son söylediğim söz biraz ağır olmuştu farkındaydım ama bir anda ağzımdan çıkmıştı işte. Ah salak kafam ah!

 

Yavaştan yerimden kalkıp hazırlanmaya başladım aşağıya inecektim çünkü. Altıma beyaz renkte dar bir pantolon, onun üzerine ise mavi renkte bir gömlek giyinmiş saçlarımı da yukarıdan at kuyruğu yapıp aşağıya inmiştim.

 

Leya beni gördüğünde hemen kalkıp yanıma geldi ve elimden tuttu.

 

LEYA: Yenge iyi misin? Neden hemen kalktın ki dinlenseydin biraz daha. Biz yukarıya kahvaltı getirecektik hem.

 

Leya'ya gülümsedim ve elimi yanağına koydum.

 

TUANA: Ben iyiyim Güzelim sen merak etme.

 

İkimiz beraber kahvaltı masasına geçtik, Melike Hanım da oradaydı Yağız ve Çağan beraber inmişlerdi. Çağan'a bakmıştım ama bir kere bile benimle göz teması kurmamıştı, hep beraber masaya oturduk sofrada sadece çatal bıçak sesleri vardı. En sonunda Yağız konuşmaya başladı.

 

YAĞIZ: Teyze Amcamdan hâlâ bir haber yok mu?

 

MELİKE: Maalesef oğlum, yok... Hayır sanki yer yarıldı da yerin içine girdi. Giderken haber bile etmedi sadece kısa bir mesaj yazmış üç gün önce onu da biliyorsunuz zaten.

 

ÇAĞAN: Bence bu işin içinde başka iş var Melike Hanım! Babam asla bizden habersiz bir iş yapmazdı ya da haber vermeden gitmezdi.

 

TUANA: Ama farkındaysan Melike Hanım "Kısa bir mesaj yazmış." Dedi. Belki de adam boğuldu bütün bu olanlardan ve o yüzden birkaç gün kafa dinlemeye gitti herkesten ver her şeyden uzak.

 

Çağan sesli bir nefes aldı ve benim dediklerimi takmayarak Yağız'a döndü.

 

ÇAĞAN: Yağız, şu depoya bir gidelim biz en güzeli, orada halledelim işimizi belki de babama ulaşırız.

 

Yağız ve Leya göz göze geldiler büyük ihtimalle aramızdaki gerginliğin onlar da farkındalardı, ardından Yağız bana baktı bende gözlerimi çevirdim ve su içtim.

 

YAĞIZ: Tamamdır Kardeşim hemen kalkalım o zaman.

 

Çağan kahvaltısını bitirip ayağa kalktı Yağız, ben ve Leya da ayağa kalkmıştık ikisini uğurlayacaktık çünkü.

 

Kapıya doğru gittiğimizde paltosunu Çağan'a uzattım giydirmek istercesine, ama o elini kaldırıp sadece "Kâfi" demekle yetinmiş ve paltosunu alıp bana hoşçakal demeden çıkıp gitmişti. Yağız ve Leya bana baktı ardından Yağız konuşmaya başladı.

 

YAĞIZ: Yenge hayırdır, bir şey mi oldu ? Neden böyle davranıyor sana?

 

Sesli bir nefes vermiştim. Gözlerimi kapatıp geri açtım ve konuşmaya başladım.

 

TUANA: Aşağıya inmeden önce biraz sorun oldu çünkü, galiba biraz kalbini kırdım onun-

 

ÇAĞAN: Yağııız!! Hadi kardeşim hadi!!

 

YAĞIZ: Neyse ben ondan öğrenirim zaten, sende sıkma canını Yenge, şuan sinirlidir belki evet ama akşam olunca sakinleşir ve öyle gelir eve.

 

Tebessüm ettim ve Yağız Leya'nın yanağına küçük bir öpücük kondurup çıkmıştı, Leya arkasından öylece bakakaldı. Elimi koluna koydum ve içeriye geçip kanepeye oturduk Melike Hanım da yanımıza gelmişti.

 

MELİKE: Tuana, kızım ne oldu masada da gergin bir ortam vardı Çağan'la farketmedim sanmayın. Anlat bakalım ne oldu?

 

Olanları tek tek anlatmaya başladım.

 

ÇAĞAN EFE AK'tan

 

Şuan arabayı Yağız sürüyordu ve bende olduğum yerde sinirden köpürüyordum. Babam ortada yoktu, Emir pezevengine ne yapacağımı ayrı düşünüyordum, Doktor'a ayrı canım sıkılmıştı, şuan nedense Yağız'ı parçalamak istiyordum.

 

YAĞIZ: Çağan, neden bana beni öldürecekmiş gibi bakıyorsun Kardeşim?

 

Yağız söyleyene kadar ona baktığımın bile farkında değildim... Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım sakinleşmek için.

 

ÇAĞAN: Kusura bakma Kardeşim farkında değilim sana öyle baktığımın, benim kafa bambaşka yerlerde de çünkü!

 

YAĞIZ: Yenge ile aranızda ne oldu sizin? O da çıkarken üzgündü, zaten masada da gergindiniz. Ne oluyor olum?!

 

ÇAĞAN: Bir şey olduğu yok ne olacak ki?! Doktor her zaman ki gibi yine bana uzak, yine bana mesafeli ne olabilir ki başka?! Ama yok bu akşam bu iş bitecek, artık o yoluna, bende kendi yoluma. Bu saatten sonra biraz sıkıntılı, ben o kızı yanımda falan tutamam, zaten yeterince acı çekti, daha fazlasını çektirmeye gerekte yok.

 

Yağız bir anda arabayı durdurdu. Zaten trafiğin olmadığı yerdeydik.

 

ÇAĞAN: Hay senin elinin ayarına sokayım Yağız!

 

YAĞIZ: ASIL BEN SENİN AĞZININ AYARINA SOKAYIM ÇAĞAN! NE DEMEK LAN BU AKŞAM BU İŞ BİTECEK?! SEN KAFAYI YEDİN HERHALDE?!

 

ÇAĞAN: Yağız o sesinin tınısına dikkat et önce bir sakin ol!

 

YAĞIZ: Allah'ım sen bana sabır ver kalkmış bana hâlâ sesinin tınısına dikkat et diyor yaa!! Ya sen kafayı yedin de ben mi bilmiyorum acaba? Çağan ne ayrılması, ne boşanması ya?!

 

ÇAĞAN: Yağız bu konuyu çok konuştuk Kardeşim bence daha fazla uzatmayalım ha!

 

Yağız daha konuşmamıştı ama kendi kendine söylenerek arabayı çalıştırdı ve depoya doğru sürmeye başladı, bense camdan dışarıya bakıyordum kafamda onlarca düşünceyle...

 

TUANA NAZ AK'tan

 

TUANA: İşte her şey böyle oldu, Çağan çok üzüldü bunun da farkındayım ama ağzımdan bir anda çıkıverdi işte.

 

Gözlerim doluydu Melike Hanım elimi tutmuştu ardından konuşmaya başladı.

 

MELİKE: Ah be Kızım seni o kadar iyi anlıyorum ki bu zamana kadar yaşadıkların hiç kolay şeyler değildi çok savaş verdin -ki özellikle Çağan'la- hâlâ da vermeye devam ediyorsun. Evlilik o kadar da kolay bir şey değil, öyle ha deyince de bitmiyor bütün sorunlar, bunun da farkındayım bak şu yaşıma gelmişim hâlâ ama hâlâ sorunlar... Yani demek istediğim şey şu; hayat dediğimiz şey zorluklarla, sınavla geçen bir süreç ve bu zorluklarla mücadele etmek biz insanlara mahsustur. Önemli olan yine o zorluklara dimdik göğüs gerebilmektir. Çağan zor bir adam, zor bir çocuk, daha 12 yaşındayken başladı onun mücadelesi, bu yaşa gelene kadar kalbini o kadar kararttı ki, bunda en büyük suçta benim aslında... Neyse o konuyu sana daha detaylıca sonra anlatırım. Demek istediğim siz ikiniz siyah ve beyazsınız. Çağan senden önce böyle değildi daha katıydı bizlere, konuşmazdı bile neredeyse bizimle. Ama sen geldin her şey bambaşka oldu, onun kapkara kalbini sen beyaza dönderiyorsun. Bu zorlu bir süreç kızım sabretmemiz gerekiyor.

 

Melike Hanım sözlerini bitirdiğinde ağladığımın daha yeni farkına varıyordum yutkundum ve konuşmaya başladım.

 

TUANA: Melike Hanım, siz bir insanın başına gelen en güzel varlıksınız, ben daha çok küçük yaşta annemden ayrıldım, yani o bizi bıraktı gitti. Annelik duygusunu ben sizde tadıyorum, iyi ki varsınız.

 

Melike Hanım'ın da gözleri doluydu ve bana sımsıkı sarıldı. Leya da ikimize birden sarılmıştı ardından yukardan Aras'ın ağlama sesi duyulmuştu, Leya ile beraber ikimiz yukarıya çıkmıştık.

 

ÇAĞAN EFE AK'tan

 

Depoya gelmiştik ve şuan Yağız bana olan sinirini Emir'den çıkarıyordu, feci hâlde dövüyordu çünkü.

 

YAĞIZ: Ulan senin gelmişini, geçmişini, soyunu, sopunu sikeyim! KONUŞSANA LAN!!

 

Yağız'ın kolundan tuttum ve zorla da olsa onu Emir'den ayırdım, Emir'e baktığımda ağzı, yüzü, her yeri kan olmuştu.

 

ÇAĞAN: Eğer dövmeyip de müsaade edersen Kardeşim konuşacak. Sen de konuş lan artık!

 

YAĞIZ: Sen dua et ben seni böyle dövmüyorum, elimden çekeceğin var senin daha!

 

ÇAĞAN: Yaa sabır! Konuş lan artık konuş!

 

Emir ağzında ki kanı tükürüp sesli bir şekilde gülmeye başladı.

 

Ruh hastası! Gerizekalı!

 

ÇAĞAN: Ulan var ya bir posta da benden dayak yersin en güzeli konuş yoksa gebertirim seni!

 

EMİR: Ne konuşabilirim mesela Çağan'cım ?!

 

ÇAĞAN: Babam nerde Emir?!

 

EMİR: Nereden bileyim ben senin baban nerde?! Bekçisi miyim ben senin babanın?!

 

ÇAĞn: Ulan düzgün konuş benimle! Bu işin içinde senin parmağın var ben biliyorum bunu! Söyle bana babam nerde?!

 

EMİR: Lan beni 5 gündür burada tutuyorsunuz zaten, ben hangi ara senin babanı kaçırıp esir tutabilirim salak?!

 

ÇAĞAN: Senin o salak diyen ağzını jarjörle doldururum beni ayar etme!

 

Yağız ile beraber deponun ofis odasına geçmiştik, babam neredeydi bilmiyordum ama bu iş beni iyice kıllandırmıştı.

 

ÇAĞAN: Yağız bence de bu şerefsizin bir şey bildiği yok başka bir iş var bu işin içinde! Ama ne?!

 

YAĞIZ: Neyse en azından güzelce bir dövdüm bu bana biraz yeter. Acaba amcamı kaçırdılar mı ki ? Çünkü o ne olursa olsun bize haber verirdi öyle üç beş kelimelik mesajla ortadan kaybolmazdı.

 

Yağız da bende susmuştuk akşama kadar bazı işler vardı ve onları halledip eve doğru yola koyulmuştuk. Eve vardığımızda Leya ve Tuana bizi kapıda karşılamışlardı, yemek sofrasına geçmiştik..

 

ÇAĞAN: Melike Hanım, şu babamın yazdığı mesajı tekrardan bana göstersene.

 

Telefonunu eline alıp mesajı açtı ve bana verdi, evet bu babamın ağzından yazılan bir mesaj değildi, başka bir iş vardı burada.

 

ÇAĞAN: Bu mesaj babamın ağzından yazılan bir mesaj değil! Babamı kesin kaçırdılar yoksa böyle sessiz sedasız ortadan kaybolmaz o ben bilirim.

 

MELİKE: Ne demek kaçırıldı Çağan?! Nasıl olabilir böyle bir şey ya?!

 

Olan biten her şeyi masadakilere anlatmıştım ardından yemek bitince direkt odaya çıktım Doktor da peşimden geliyordu. Odaya girdim ve kapıyı açık bıraktım, en sonunda k da içeriye girince kapıyı kapattı ve ardımdan terasa geldi.

 

TUANA: Çağan, benim... Benim seninle bir şey konuşmam lazım.

 

Daha onun bir şey demesine müsaade etmeden hem benim, hem de onun canını yakan o kelimeyi söylemiştim ve artık bunun geri dönüşü yoktu.

 

ÇAĞAN: Tuana bu işi burada bitirelim, ben boşanmak istiyorum.

 

Veeeee bölüm sonuuuu.

 

Instagram: cagtucu_sinem

Tiktok: cagtucu_sinem

Bölüm : 23.02.2025 23:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...