
Şu kattığım fon müziğini dinleyerek okuyun çok güzel oluyor emin olun. 🫶🙏
TUANA NAZ AK'tan
Yüzüme vuran güneş ışığıyla gözlerimi araladım saate baktığımda yedi buçuktu, ellerimle gözlerimi ovuşturdum ve yüzümü sıvazladım ardından elimle pikeyi üzerimden çekerek ayağa kalktım ve kıyafetlerimi alarak banyoya girdim elimi yüzümü yıkamak için.
Musluğu açarken sol elimde olan şeyle donakalmıştım, evet sol yüzük parmağımdan çıkardığım yüzüğüm şuan parmağımdaydı, aynaya baktığımda aklıma nedense bunu yapanın tek bir kişi olduğu geliyordu; Çağan!
Hemen musluğu kapattım ve kapıyı bir hışımla açarak çaprazımda olan Yağız'ın odasına daldım ama uyanmamıştı yanına doğru gidip onu dürttüm uyanması için ve dişlerimi sıkarak konuştum.
TUANA: Yağız kalk! Kalk diyorum sana hadi uyansana! Hayat memat meselesi kalk diyorum!
YAĞIZ: Ya Boncuğum dürtme bırak da biraz daha uyuyayım, hem daha saat kaç?
Gözlerini açmadan söylemişti bunları, gelenin ben değil Leya olduğunu sanmıştı sinirlerim bozulduğu için dudaklarımı birbirine bastırarak gülmemi zor durdurmuştum.
TUANA: Lan Gerizekalı kalksana! Senin Boncuğun değilim ben!
Bunları biraz yüksek sesle söylediğim için yan odadan Leya da gelmişti ve o da yeni uyanmıştı. Leya ve bizim odamız karşılıklıydı ve Yağız'ın odası da hemen Leya'nın yanındaydı.
TUANA: Allah'ım sen bana sabır ver! Yan odadan kız uyandı geldi buraya ama bu salak hâlâ uyanamadı.
LEYA: Yenge onun uykusu biraz ağırdır yani zor uyanır.
Dedi uykulu bir sesle, etrafıma baktığımda Yağız'ı neyle uyandırabilirim diye düşünüyordum hemen yan tarafındaki sehpada bir sürahi su vardı!
Evet o sürahideki suyun hepsini Yağız'ın suratına dökmüştüm ve bir anda uykusundan uyandı yastığının altındaki silahı bize doğrultmuştu, son anda elinden silahı aldığımda daha yeni yeni kendine geliyordu.
TUANA: Ne o kara oğlan bizi mi vurucan? Günaydınn!
YAĞIZ: Ne oluyor ya? El insaf be Yenge bir sürahi suyu üzerime boca etmek nedir? Hemde sabahın yedi buçuğunda.
TUANA: Bir saat şuan yedi buçuk değil, yedi kırkbeş yani on beş dakikadır seni uyandırmaya çalışıyorum! İki normal yollarla uyandırmaya çalıştım ama kalkmadın o yüzden bir sürahi suyu üzerine boca ettim, ve üç.
Sol elimi kaldırıp yüzüğü Yağız'a gösterdim.
TUANA: Bu yüzüğün benim parmağımda ne işi var ?! Özellikle bunu merak ediyorum. Şimdi sana tek bir soru soracağım Leya'nın üzerine yemin edeceksin çünkü ancak öyle inanırım.
Dediğimde yüzük parmağıma bakıp ve söylediklerimle afallamış durumdaydı.
YAĞIZ: Tabi ki Yenge buyur sor.
TUANA: Dün gece ben yatarken bu yüzük parmağımda yoktu, ama sabah uyandığımda parmağımdaydı, belli ki dün gece O, nasıl olduysa bu eve gelmiş ve bu yüzüğü parmağıma takmış senin bundan haberin var mıydı Yağız, beraber mi planladınız eve gelmesini?!
Yağız elini kalbine götürdü ve içten bir sesle konuşmaya başladı.
YAĞIZ: Leya ve oğlumun üzerine yemin ederim ki Çağan'ın bu eve geldiğinden haberim yoktu Yenge, istersen al telefonumu kontrol et eve gelme konusundan bana asla bahsetmedi.
Dediğinde beni asıl afallatan Yağız'ın Aras'a oğlum demesiydi, Leya'ya baktığımda o da benim gibi afallamıştı çünkü ilk defa birinin yanında Yağız bu cümleyi kullanmıştı ve o da bendim. Ama şuanda bu konu üzerinde durmak istememiştim şuan bunun gereği yoktu.
TUANA: Peki tamam o zaman, inandım sana ben gidip üzerimi değiştireyim kahvaltıda görüşürüz.
Deyip Yağız'ın odasından çıkıp kendi odama girdim ve kapıyı kapattım sol elimi kaldırıp parmağımda ki yüzüğe baktım, kalbim deli gibi çarpıyordu Çağan bu gece dibime kadar gelip bu yüzüğü parmağıma takmıştı. Gözlerim terasa değdi kapı açıktı yani dün banyodayken duyduğum ses Çağan'a aitti, ne yapacaktım ben bu adamla ?
Ne Onunla oluyordu, ne de Onsuz...
ÇAĞAN EFE AK'tan
Şuan da oturmuş kulağımda Yağız'ın küfürlerini dinliyordum, sabah sabah beni rüyasında görmüş olacakki erkenden aramıştı.
YAĞIZ: Hay ben senin ebeni sikeyim Çağan! Lan gece gece eve girip Tuana'nın parmağına yüzük takmak nedir amk? Hayır gören de Tuana'nın boşanmak istediğini ve yüzüğü o yüzden çıkarttığını sanacak! Sanki bana boşanmak isteyen sen değilmişsin gibi!
ÇAĞAN: Ya sabır ya selamet lan bir sus! Bir dinle.
YAĞIZ: Neyini dinleyim lan ben senin ?! Sabah sabah bir sürahi suyu üzerime boca etti zaten senim bu karın!
Karım.
Karın demesiyle yüzümde salakça bir gülümseme oluştu ama bozuntuya vermedim.
ÇAĞAN: Ellerine sağlık ne güzel etmiş, bir güzel de pataklasaymış seni biraz. Neyse gelelim konumuza sen Emir itini kaçırdılar dedin bana, nasıl oldu o iş?
YAĞIZ: Valla inan bilmiyorum Kardeşim ama içimizde bir hain var o belli illa ki bulacağız o hainin kim olduğunu. Sende artık ne zaman toparlanırsın Çağan gel Kardeşim buralar sensiz olmuyor.
ÇAĞAN: Toparlamaya çalışıyorum Kardeşim her şeyi düzeltmeye çalışıcam.
YAĞIZ: Ha bu arada gel derken evden bahsetmiyorum eve Tuana istemeden adımını dahi atamazsın, dün geceyi saymıyorum çünkü hiçbirimizin haberi yoktu. Depodan bahsediyorum işlerimizin başına gelmenden bahsediyorum.
ÇAĞAN: İçimizdeki hain kim olabilir sence? Önce ordan bir başlamamız lazım.
Yağız'la biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattım ve ardından oturup sakince düşünmeye başladım şu son zamanlarda olan biteni, boşanma konusunda kendimi nasıl affettireceğimi bilmiyordum.
Dün gece eve bilerek gitmiştim, Tuana evden gittiği gün parmağındaki yüzüğü şifonyerin üzerine bırakmıştı, gitmemesi için onu öpmüştüm ama o yine de gitmişti benim yüzümden...
Dün eve o yüzüğü parmağına takmak için merdivenden girmiştim, o uykuya dalana kadar biraz beklemiş sonra da yanına doğru gidip başucuna doğru oturmuştum. Yüzüğü cebimden çıkarıp parmağına takmış ardından yüzümü saçlarına doğru yaklaştırıp, o çok sevdiğim kokusunu içime çekmiştim.
Kalbimin deli gibi çarpmasına neden olan şey de uykusunda adımı sayıklamasıydı, eğer o an bir film karesinde olsaydı tekrar tekrar başa alır izlerdim.
Ben Çağan Efe Ak hiç olmaması gereken hallere düşmüştüm, herkes bana yeniliyordu bense canımdan çok sevdiğim Karım'a yeniliyordum.
TUANA NAZ AK'tan
Üzerimi değiştirmiş ve aşağıya kahvaltıya inmiştim, herkes masada oturmuş beni bekliyordu ve masada gerginlik hâkimdi. Yerime oturduğumda herkese tek tek göz gezdirdim en sonunda Yağız'a baktığımda göz kırptım ne oluyor dercesine.
YAĞIZ: Sana gelen mesajdan bahsediyorduk Yenge mesajı atanın Musa Uzunlar olduğunu, amcam da ona gerildi biraz.
İsmail Bey'e baktım, o da Melike Hanım'a bakıyordu.
İSMAİL: Tuana kızım sen kahvaltını bitir sonra da çalışma odasında hep beraber bir toplantı yapalım olur mu ? Yağız sende Çağan'ı ara o biraz dinlenmeleri kafasını toplamaları bittiyse eğer işlerinin başına dönsün. Ha toplantıda Çağan da olacak ona göre.
Deyip masadan kalktı, ardından Melike Hanım'da kalkıp İsmail Bey'in arkasından çalışma odasına girip kapıyı çarptı sinirle.
TUANA: Neler oluyor, İsmail Bey ve Melike Hanım neden bu kadar sinirliler?
YAĞIZ: Durumlar çok karışık, eğer hazırsanız anlatıyorum daha doğrusu Leya ve Çağan biliyorlar da bir tek sen bilmiyorsun Yenge.
Kafa salladım ve önüme biraz kahvaltılık koyarken bir yandan da Yağız'ı dinliyordum.
YAĞIZ: Şimdi bu Musa ve amcam daha Teyzem ve amcam evlenmeden önce aynı yerlerde iş yapıyorlarmış daha doğrusu ortaklarmış diyelim, sonra amcam gittiği yurt dışında Teyzemle tanışıyor ve orada birbirlerine aşık oluyorlar baya vakit geçiriyorlar beraber. Ardından beraber Ülkeye dönmeye karar veriyorlar, normalde Teyzem de Türk ama bir iş için mecburen yedi yıl yurt dışında olmak zorunda kalmış.
Leya ve ben dikkatle oturmuş Yağız'ı dinliyorduk ben merakla bakıyordum Leya ise Aşk'la...
YAĞIZ: Teyzem ve Amcam Ülkeye döndükten sonra bir şekilde Musa denen şerefsiz Teyzemi görüyor, şununda altını çizeyim Musa evli ve o zaman da yeni doğmuş bir bebeği var o da Emir iti işte. Bu Musa Teyzeme aşık oluyor-
Dediği anda ağzımdaki lokma boğazımda kalarak öksürük tutmuştu beni, Leya hemen bir bardak su doldurup bana verdi ve hemen içmiştim. Sonra derin nefes alarak kendime gelmeye çalıştım.
TUANA: Ne demek "Teyzeme aşık oluyor?!" Lan bu adam evli değil mi, nasıl evliyken başka birine aşık olabiliyor?
YAĞIZ: İnan onu bilmiyorum Yenge, zaten ne oluyorsa ondan sonra oluyor Çağan ve benim 9 yaşında elimize silah almamızın sebebi de O adam... Çağan'ın arkasından vurduğu kişi Emir Uzunlar'ın babası, Musa Uzunlar.
Yemek yemeyi bırakmıştım şuanda da Çağan'ın bunları duyunca ne tepki vereceğini düşünüyordum.
TUANA: Bundan Çağan'ın haberi var mı peki?
YAĞIZ: İşte işin en zor kısmı da bu tamam o yaşında birini vurduğunu hatırlıyor ama onun Musa olduğunu bilmiyor, ki bunu da biz daha yeni Teyzem'den öğrendik. Yani Teyzem Çağan'nın vurduğu kişinin kim olduğunu biliyormuş ama tabi aradan uzun bir zaman sonra, onun oğlunun gelip de bizlerden intikam alacağını tahmin edememiş.
~2 Saat Sonra~
Çağan gelmişti ve hepimiz İsmail Bey'in çalışma odasında masanın etrafına oturmuştuk. Oturma düzenimiz ise şöyleydi;
Masanın iki baş tarafında İsmail Bey ve Melike Hanım, ben ve Leya yan yana, karşımızda da Yağız ve Çağan oturuyordu.
Çağan geldiğinde yüzüne bakmamıştım ama Onun gözlerinin benim üzerimde olduğunu üzerimdeki ağırlıktan tahmin edebiliyordum.
Ama sonunda dayanamamış ve gözlerim ona değmişti, baktığımda bıyık altından sırıtıyordu ve elimde ki hâlâ çıkarmadığım yüzüğe bakıyordu.
Bu onu keyiflendirmişti elimi birden masadan çekip dizlerimin üzerine koydum ve gözlerimi Ondan çektim. İsmail Bey çalışanlara dışarı çıkmasını söyledi ve ardından konuşmaya başladı.
İSMAİL: Hepiniz artık neyin ne olduğunu tam olarak olmasa da biliyorsunuzdur, Tuana'nın telefonuna gelen mesajdan sonra bu mesajı atanın kim olduğunu Leya'nın sayesinde anlamış olduk, ve bu kişi Musa Uzunlar.
ÇAĞAN: Ne mesajı bu pardon? Yağız bana neden söylemedin ve kim bu Musa Uzunlar?
İSMAİL: Evde olmadığın için bilmemen gayet normal ve-
ÇAĞAN: Sana sormadım Yağız'a sordum, eğer sana sorsaydım direkt sana bakardım ve sana sorardım soruyu.
Beni afallatan şey Çağan'ın Babasına olan bu tavrıydı, ne değişmişti ben bu evden gittikten sonra?
İSMAİL: Çağan, oğlum bak anlıyorum seni biraz fazla ileri gittim ama haklı olduğum yönlerim vardı, tek hatam sana tokat atmamdı onun da farkındayım ve sonrasında çok pişman oldum inan bana.
Tokat atmamdı deyince keskin bir şekilde Çağan'a baktım ve O da bana bakmıştı, nedense bu tokat meselesinin benimle ilgisi olduğunu düşünüyordum, sonrasına bunu kesinlikle Leya'ya sormam lazımdı. Başımı yüzük olan elime doğru indirdim ve diğer elimle yüzüğe dokunmuştum.
ÇAĞAN: Şuan bu konunun ne yeri ne de sırası artık lütfen konu neyse ona dönelim.
Çağan'a olan biten her şey anlatılmıştı çoğu yerde afalladığı kısım olmuştu, ama canını en çok yakan da 9 yaşında vurduğu kişinin Emir'in babasının olduğunu öğrenmesiydi.
İlk göz göze geldiği kişi ben olmuştum, istemsizce gözlerim dolmuştu o yaşta vurduğu kişi annesine aşık olan bir manyaktı. Ve Çağan öğrendiği bu gerçeğin altında eziliyordu, daha fazla kendimi tutamadım ve gözlerimi Ondan çektim -eğer biraz daha kalsaydı gözlerim O'nda kendimş tutamaz kalkar sımsıkı sarılırdım- dolan gözlerimden yaşlar bir bir akmıştı.
ÇAĞAN: Doğru mu bu Anne? O adam seni rahatsız mı ediyordu?
Çağan, Anne dediğinde Melike Hanım'ın gözleri dolmuştu ve hepimiz şaşkındık çünkü sadece Melike Hanım derdi.
MELİKE: Doğru Oğlum evet her şey anlatıldığı gibi, daha fazla ne var işte onu bilmiyorum beni ilgilendiren kısım buralar.
Çağan sakinleşmek için gözlerini kapattı ve ellerini yumruk yapmıştı. Yağız elini Çağan'ın koluna koydu bu hem destek vermek içindi hem de sakin ol der gibi.
Toplantı bitmiş, akşam olmuş ardından herkes bir yere dağılmıştı ama benim aklım hâlâ Çağan'daydı, o kadar canı yanmıştı ki en son kendini bizim odamıza kapatmıştı. Ben ise şuanda salonda oturmuş Leya ve Aras'ı izliyordum.
TUANA: Leya benim sana bir şey sormam lazım.
LEYA: Tabi Yenge buyur sor.
TUANA: Hani İsmail Bey masada dedi ya "Benim tek hatam sana tokat atmamdı." Diye Çağan'a, o olay tam olarak nasıl ve ne zaman oldu bana anlatsan olur mu?
Leya ilk başta tereddüt etse de sonradan bütün olan biteni bana anlatmıştı ve benim her defasında canım acımıştı, Çağan o tokadı benim yüzümden yemişti babasından.
LEYA: Abim ne yaptıysa senin için yaptı Yenge, gerçi biz hiçbirimiz onu desteklemedik ama o yine bildiğini okudu her zamanki gibi... Asla istemiyordu deli gibi sevdiği kadından boşanmayı, ama aşk; bazen sevdiğin zarar görmesin diye vaz geçmektir. Abim de bunu yaptı işte senden mecburen vazgeçti, kendisi yüzünden sana daha fazla zarar gelmemesi için senden vazgeçti.
Gözlerimi kapattım yaşlar hiç durmamacasına akıyordu, zorla da olsa yutkundum ve nefes aldım, ardından Leya tekrardan söze girdi.
LEYA: Peki sen Yenge, o yüzük hâlâ parmağında olduğuna göre sende Abimden vazgeçmedin değil mi?
Gözlerimi açtım ve yüzük parmağıma baktım, ardından gözlerim merdivenlere takıldı ve ayağa kalkıp odaya doğru gittim ve kapıyı açtım ışık açık değildi, içeriye girdiğimde Çağan terasta oturuyordu ve elindeki bardakta viski içiyordu sadece ay ışığı vuruyordu terasa.
Benim geldiğimi anlamış olacak ki derin bir nefes aldı ve gözlerini açtı ardından kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerinin içi kırmızıydı büyük ihtimalle ağlamıştı, çünkü öğrendiği şeyler onun için çok ağırdı.
Oturduğu koltuktan yavaşça ayağa kalktı -çok hafif sarhoştu sadece- ve gelip tam dibimde durdu, ikimizin yüzüne ay ışığı vuruyordu, Çağan fısıltıyla konuştu.
ÇAĞAN: Doktor... Ben... Kusura bakma gideceğim birazdan merak etme eğer onun için geldiysen odaya-
TUANA: Hâlâ boşanmakta kararlı mısın?
Bir süre öylece baktı gözlerime sonra gözleri yüzümün her yerinde gezindi en son durağı dudaklarım olmuştu, yutkundu ve zorlada olsa tekrardan gözlerime baktı.
ÇAĞAN: Ben anlamadım... Yani...
TUANA: Boşanmakta hâlâ kararlı mısın diyorum? Hâlâ aynı mı düşünüyorsun ? Çağan ben her şeyi biliyorum, her şeyden haberim var. Beni neden bıraktığını neden boşanmak istediğini her şeyi biliyorum artık, ama bir de gelip senden duymak istedim hâlâ benden boşanmak istiyor musun?
ÇAĞAN: Ben... Bana ne oldu bilmiyorum Doktor, şu son zamanlarda yaşadıkların o kadar çok canımı yaktı ki... O Emir iti seni vurup öylece o yere bıraktığında... Benim kalbim duracaktı yanına geldim elini tuttum ve senin nabzına baktım, o kadar yavaş atıyordu ki.
O an tekrar gözlerinin önüne gelmiş gibi gözlerini yumdu ve yüzünü buruşturdu sanki her an aklına geldiğinde canı yanıyordu, sonra gözlerini açıp tekrar konuşmaya başladı.
ÇAĞAN: Sonra dedim ki "Çağan Efe Ak'ın Karısının nabzı böyle atamaz, deli deli atar." Dedim sonra yüzünü ellerimin arasına aldım, aynı bu şekilde.
İki elini de yüzüme koydu gözlerim doldu sanki şuan yüzümün sıcaklığını hissetmek ister gibiydi.
ÇAĞAN: Yüzün, tenin buz gibiydi soğuktu ve ben aklımı kaybedicem sandım, her şey benim yüzümden olmuştu... Bende dedimki eğer benden boşanırsa o kendi hayatına bakar ve bu tehlikelerden uzak durur. Benim yüzümden yeterince zor zamanlar yaşadın sen, ben zaten yanıyorum, seni de kendimle beraber yakmak istemedim.
Gözlerimden yaşlar bir bir aktı ve Çağan baş parmağıyla yanağıma akan yaşları sildi, ardından ben konuşmaya başladım.
TUANA: Peki ben seninle beraber yanmak istiyorsam? Çağan ben seninle beraber ateşe atlamaya hazırım her anlamda yanmaya hazırım, eğer el ele durursak eğer yan yana durursak daha güçlü oluruz. Her anlamda beraber iyileşiriz, beraber sararız birbirimizi. Eğer sende kabul edersen, eğer cesaretin varsa benimle yanmaya, eğer-
Daha sözümü tamamlayamadan beni kendine çekip dudağımdan öptü, bir eli belimdeydi diğer eli de ensemde ki saçlarımdaydı...
BÖLÜM SONU.
Yazarcım yavaş BU NEEEEE dediğinizi duyar gibiyim bu nasıl bir son dediğinizi duyar gibiyim hehehee yine en heyecanlı yerde kestim. Evet sonunda bizim deliler kavuştular, umarım çok güzel bir şekilde yorumlar alırım. Hadi bakalım bekliyorum sizleriii yorumlarda konuşmaya. Yine sınırı geçirmediniz çok kırılıyorum ama sizeee. 🥺
Yeni bölüm için sınır
10 oy 20 yorum
İnstagram: cagtucu_sinem
TikTok: cagtucu_sinem.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.18k Okunma |
189 Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |