HERKESE SELAMMMMMMMM1
NASILSINIZZZZZZ??????2
Ay lise gezeceğiz yakında AAAA HEYECANLANDIMMM2
Ve bir şey fark ettim lisenin ilk günü boku yiyeceğim çünkü, çünkü ANKSİYETEM VAR NE BOK YİCEM BEN ALLAH AŞKINA1
GÖKÇEN DÖRT KAPAĞI BUGÜN YAYINLANIYO EHEHHEHE 1
Ben loresimanın kendi sitesinden 42. bölümün son satırını okudum dayanamayıp ve murathanın kafasına biri silah dayıyodu ve etrafta silah sesi yankılanıyordu fln 3
Neyse çok boş yaptım1
Şarkı: Saydım (bu şarkı barış'ın ileriki hallerini anlatan bir şarkı. Spoi dolu bir şarkı dftyhgfvcghygvbhgb)1
Hava bir yaz gününe rağmen sağanak yağışlıydı. Odada silahlardan çıkan metalik sesler yankılanıyordu.
“Bak güzelim; zarar gelir size, gelmeyin, olmaz mı?” diye yalvardı resmen Soner. Ne kadar dil dökse de, Gözde o operasyona gelmek istiyordu.
“Ay Soner abartma, görende diyecek camdan aşağı atlıyorum.”
“Benim için öyle,” dedi Soner. Bu sırada ekip silahlarını hazırlıyorlardı.
“Gözde komiserim,” dedi Arda. O da ekiptendi. Yalaka biriydi. Ama sıcak kanlıydı. “Sizi desteklemek çok isterdim ama Soner başkomiserim haklı. Bence siz burada durun. Hem sizin yerinize Sedef gelecek. Sıkıntı yapmayın.”
“Öyle mi diyorsun?” diyerek elini beline attı Gözde. “E peki madem.”
Soner şaşkın gözlerle bir Arda’ya, bir de Gözde’ye baktı.
“E bende aynı şeyi dedim!”3
“Ama siz ikna edemediniz başkomiserim,” dedi gülerken Arda. Lakin Soner ile bakışları çakışında gülüşü soldu.
“Dikkat et,” dedi Gözde, Soner’in elini tutarken. Soner onu öpmek istedi ama onunda belli bir rütbesi vardı. Ekibi vardı. Şimdi, şuan hiç ekibe rezil olamazdı. Hele ki Arda malına.
“Asıl sen dikkat et,” dedi Soner. Diğerlerine döndü. “Hazırsanız, çıkıyoruz.” Dedi Soner. Hepsi onu başıyla onayladığında çıktılar. Gözde ise bilgisayarın başına geçip kulaklığını taktı, hazırlandı.
Ekip tüm hızıyla ekip arabasına bindi. Sedef’in çaprazında Barış oturuyordu. Barış’ın kaçamak bakışları Sedef’in üstündeydi. Sedef’in içinde ise kötü bir his vardı. Ve onun genelde kötü hissettiği zamanlar, kötü şeyler oluyordu.
Bakışları yere dalmıştı. Beynindeki düşünceleri dağıtmaya çalışıyordu. Barış’ı düşünmeyi denedi. Onu öpmeyi, onu si- her neyse. Evet, abartmıştı.6
Araba kısa süre içerisinde baskın yapacakları villanın önüne geldiler. Hızlı, lakin sessiz hareketlerle indiler arabadan. Hava kararmaya başlıyordu. Ve yağmur da tüm şiddeti ile devam ediyordu.
Götalp hızla ilerlerken kapıdaki koruma onu fark etti. Koruma silahına davranacağı sırada Gökalp onu hızla vurdu, ucuna susturucu taktığı silahı ile.5
Kısa bir süre içerisinde çatışma başlamıştı zaten. Soner aradıkları adamın, yani Baki’nin içeride olduğunu biliyordu.2
“Kamera kayıtlarına ulaştım.” Dedi Gözde kulaklıktan. “Baki içeride.”
“Gökalp, beni koru. İçeri girmeyi deneyeceğim.” Dedi Soner.5
“Tamamdır başkomiserim.” Dedi ve silahı ile hızla sıkmaya başladı. Daha da ve daha da hızlı. Mermiler havada bir kayan yıldız misali uçuşuyordu.1
Soner bir kolonun arkasına saklandı hızla. Çünkü az kalsın kafasına mermi yiyecekti. Kolonun ardından ateş etmeye devam etti.1
Bu sırada Sedef bir adamla dövüşüyordu arkada. Adamın bacak arasına sert bir tekme geçirdiğinde adam acıyla inledi. Bu sefer en hassas yerlerden biri olan kaval kemiğine tekme geçirdiğinde adam yeri boyladı. Silahına hızla yeni bir şarjör taktı ve ilerlemeye başladı.
Halil, Mert ve Bahadır’da diğerlerine ateş ediyordu. Bu sırada destek ekip de gelmişti.
Soner ve Gökalp içeri girmişti. Adamlara ateş ediyorlardı. Ve en sonunda Baki gözükmüştü. Kalpli donu ile camdan atlamaya çalışıyordu.6
“Ateş etmeyin, silahım yok.” Dedi Baki, ellerini havaya kaldırırken. Camdan dışarı sarkıttığı bacağını geri içeri sokarak onlara doğru ilerledi. Silahı vardı. Eli yavaşça silahına ilerlerken Soner, atik bir hamle ile Baki’nin avucunun içine nişan aldı ve ateş etti. Baki acıyla inerken elini tuttu diğer eli ile. Gökalp hızla onun yanına gitti, ters kelepçeledi.
“Bu iş burada bitmedi,” diye mırıldandı Baki. Soner hırsla ona yaklaşıp karnına sert bir tekme geçirdi. Öne doğru eğilirken inledi acıyla tekrar Baki.
“Ne bitmemesi lan! Sus, sus! Yerden bitme!”
“Sedef yok!” Endişe ile konuşan Barış’ın sesi yankılandı kulaklıklarda.3
“Ne?” dedi Soner. “İyice bak bir etrafa,”
“Oğlum, emin misin?” dedi Mert.
“Gözde, bir baksana kamera kayıtlarına. Gözlerinden bir yer kaçmıştır belki,” Dedi Soner.
“Bakıyorum hemen,” diye mırıldandı Gözde. Gördüğü görüntüler ile endişelendi. “Soner,” dedi endişesi sesine yansırken. “Sedef’i kaçırmışlar.”
“Ne,” diye mırıldandı Barış. Nasıl, niçin kaçırırlardı, deli divane olduğu güzelini?4
“Ne ara kaçırdılar?” dedi Gökalp. Çırpınan Baki ile uğraşıyordu o da.
“Bir adamı döverken 5 kişi daha eklenmiş, saldırmışlar ona.” Kaydı izledi kısa bir süre. Daha dikkatli baktı. “Sonra ise ağzına bir şey kapatmaya çalışmışlar. Kurtulmuş ama bu sefer onu karnından vurmuşlar. Yere düştüğü anda ise bezi ağzına kapamışlar. Sonrası görüş açımdan çıkıyor.”
“Nasıl kaçırırlar ya?” diye yakındı Barış. “Kaçırdılar ne demek?”
“Sakin ol Barış,” dedi Soner ifadesiz sesi ile ama, o da endişelenmişti. “Şu çöpü şuradan alalım, araştırmalara başlayalım.” Dedi tip tip Baki’ye bakarken. Hepsi onayladı onu. Ve topyekûn işe koyuldular…
~
Bedenim zangır zangır titriyor, dişlerim birbirine çarpıyordu. Nerede olduğumuzu bilmiyordum. Sadece uğultu şeklinde sesler işitiyordum. Dikkat kesildim seslere;
“Bizim diğer eve götüreceğiz.” Bir gülme sesi işittim. Ve alnımda soğuk bir el. Geri çekildi el. “Zavallı. Ölür zaten yakında.”
“Sonra da arka bahçeye gömeriz.”
“Aynen,” derin bir nefes verdi ses. Ne gömmesinden bahsediyorlardı? Kim ölüyordu? “Neyse, şu yoldan gidersek daha hızlı varmış oluruz.” Sesler iyice boğuklaşırken tekrar zihnim karanlığa gömüldü.
~
Irmak’tan1
“Ne?” dedim şaşkınlıkla, duyduğum şeye karşın. Karşımdaki Efsun da ne olduğunu merak etmişti. Telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.
“Sedef’i kaçırmışlar,” dediğimde o da şaşırdı. Tekrardan telefonu kulağıma dayadım.
“Nasıl olmuş ki?” diye sordum telefonun diğer tarafındaki Haktan’a.
“Operasyondayken kaçırılmış. Şuan arıyorlar onu.”
“Barış,” diye mırıldandım. “Nasıl o?” Ben dahil tüm ekip onların birbirlerine karşı aşklarını biliyordu.
“O ortalarda yok,” Biri Haktan’a seslendiğinde, “Kapatmam gerek, sonra ararım.” Dedi.
“Tamam, dikkatli ol.” Dedim. Telefonu kapadım.
~
Ne kadar süredir burada durduğumu bilmiyordum. Duruyordum işte.
Bir çıkmaza getirmişti beni ayaklarım. Bir kafes dövüşü izliyordum. Gerçi, izlemiyordum. Bakışlarım içki bardağındaydı. Yutkundum.
Operasyona gitmeden önce böyle bir rüya görmüştüm. Ve gördüğüm rüyalar genelde gerçek olurdu. Ve yine olmuştu.1
Bardağı kavrayıp büyük bir udum aldım içkiden. Burada durmamam lazımdı. Onu ilk benim bulmam lazımdı. Ama yapamıyordum. Benim suçummuş gibi hissediyor, kaçıyordum.
Bakışlarımı kafesin içerisindeki iki adama çevirdim. Kırmızı saçlı olan kazanmıştı. Bağırdı kazandığını belli edercesine.
Onu özlemiştim.2
~
Gözde’nin en sonunda mide bulantısı geçtiğinde lavabodan çıkmıştı. Midesi hep bulanıyordu, çok bir şey yiyemiyordu. Soner’in yanına ilerledi, elini Soner’in omzuna koydu. “Bulabildiniz mi?” dedi.
“Cık,” dedi Soner. Bu sırada Arda, “Başkomiserim, buna bakmalısınız.” Dedi ne önündeki bilgisayarı eline alıp onlara doğru ilerledi. Önlerine koydu bilgisayarı, kaydı oynattı.
“Bakın,” dedi parmağıyla ekranı göstererek. “Bu araba çatışma sırasında geçiyor yoldan. Ve araba Baki’nin üzerinde. Yani bu işin başı Baki değil, başka biri. Bence tabii,” dedi.
“Haklı olabilirsin,” dedi Soner ekrana pür dikkat bakarken. “Bu araba başka hangi kameralarda bulunmuş bakın. Çabuk, çabuk!” Arda hızla yanlarından uzaklaştı.
Herkes harıl harıl çalışıyordu. Bir saat geçti aradan. En sonunda Arda, arabanın nerede durduğunu bulmuştu. Bir köy eviydi. Pera Ateşmen adlı, yaşlı bir adama aitti bu köy evi. Tunceli’deydi. Ama köy evinin sahibi Pera adlı kişi, burada yaşamıyordu. Ovacık’taki bir evde yaşıyordu. Ve bu ev köy evine kıyasla çok daha lüks bir evdi.
Hızla Soner’e anlattı bunlar Gökalp ile Arda. O arabanın orada durduğu, kimin olduğu daha da netleştiğinde; Soner, Tunceli Asayiş Şube Müdürlüğünden Gülistan Alpay müdür ile görüştü.
“Tamam, tamam. Çok sağ olun. Teşekkürler.” Dedi Soner, kulağındaki telefonla konuşup volta atarken.
“Ne demek. Biz adam göndereceğiz, sizi almaları için o zaman.”
“Olur mu hiç, sizi ağırlamak büyük bir onur olur bizim için başkomiserim. En fazla 2 saate orada olurlar.”
“Peki o zaman. İyi günler müdürüm.”
“İyi günler.” Gülistan’ın konuşmasından kısa bir süre sonra telefonu kapadı Soner. Aşırı gergindi. Her anlamda.
“Barış’ı da bulup hazırlanın. Tunceli’ye gidiyoruz.” Dedi ekibe doğru.
Yeni bir görev başlıyordu.2
THE ENDDDDDDDDDDDDDDDD1
AY AY NASILDI1
Ben Tunceli'yim aslen WOAAAAAAAAA1
FTYUJHGBVHUI Çok güzel bir yer ama yaaa
kitappad bey amcam artık bana cevap gönder ki smut yazayım okurlarım çok istiyor(ben daha fzla istiom)5
Kimin öleceği daha netleşmiştir diye düşünüyorum :)))))))3
Bana inkılap'ı sevdiren hocaaa
CANIM HOCAM YA SAYENİZDE İNKILAP DERSİNİ ANLIYORUMM3
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
![]() | @denizzz3 4h önce |
![]() | @priwkitapaski 2a önce |
![]() | @priwkitapaski 2a önce |
![]() | @priwkitapaski 2a önce |
![]() | @priwkitapaski 2a önce |
![]() | @mavikure 3a önce |
![]() | @mavikure 3a önce |
![]() | @mavikure 3a önce |
![]() | @mavikure 3a önce |
![]() | @mavikure 3a önce |
78.24k Okunma |
7.31k Oy |
0 Takip |
98 Bölümlü Kitap |