Herkese selammmm6
Nasılsınızz?? Umarım iyisinizdir2
Hayırlı ramazanlar diye giriş yapsam daha mı iyi olurdu ghbhjn
Neyse
Bu bölümü bana watty kitap sevdasını bulaştıran, bu hayatta kendimi bir tek onun yanında kendim gibi hissettiğim, tek sıkıca ve samimi sarıldığım kişi olan arkadaşım Azra'ya ithaf ediyorum. O bunu bilir mi, ya da ben ona söyler miyim bilmiyorum. Ama bu bölümü ona ithaf etmek geçti içimden. 1
Oy sınırını düşüreceğim çünkü oy atan öyle aman aman kişi yok. Eğer yine oy sınırı geçilmezse hazirana kadar bölüm atmayabilrim1
Umarım bu bölümü seversiniz1
Şarkı: Yalnızca Sitem - Sezen Aksu2
Gerginlikten terleyen avuçlarımı altımdaki eteğin kumaşına sürttüm.
Evet, o gün gelmişti.2
Haktan’ın ailesi buraya, Erzincan’a gelmişti. Şuan ise bizim eve geliyorlardı. Evet! Ve ben her an gerginlikten bayılıp kalabilirdim. Böyle bir olay eskiden yaşanmıştı. Lisenin ilk günü gerginlikten ve heyecandan bayılmıştım. Anksiyetem vardı o zamanlar. Şuan da var da, az o zamana göre.1
“Gözde abla, oldum mu?” dedim Gözde ablama dönerken. Üstümde beyaz bir gömlek vardı. İki düğmesini Gözde ablam zorla açık bıraktırmıştı, bunu üstümden çıkaracağım sırada durdurmuştu beni. Müstakbel kayınvalideme ve kayınbabama karşı açık saçık gezen biri görünümü vermek istemezdim. Utanmasam başıma tülbent bağlayıp, şalvar ve tişört giyip ev temizliğine girerdim. İmanlıyım ben efenim, günde beş vakit namaz hariç her şeyi bilirim. Çünkü günde altı vakit namaz kılarım ben, demeyi bile düşünmüştüm. Son anda ise vazgeçmiştim.4
Altımda siyah, kadifemsi bir etek vardı. Saçlarımı ensemden topuz yapmıştım, hava sıcaktı zaten. Gömleğin açık bıraktığı gerdanım boş durmasın diye kolye takmıştım. Yüzüme ise sade bir makyaj yapmıştım. Bence gayet idealdi.
“Çok güzel oldun,” dedi Gözde ablam, gözlerindeki ışıltı ile beni süzerken. O an aklıma düşen senaryo ile iyice gerildim.
“Ay şimdi gömlek giyince erkek gibi mi oldum? E body giysem de olmaz-” Tam koşarak odama ilerleyeceğim sırada Gözde ablam kolumdan tuttu beni. Ona dönmek zorunda kaldım. Kehribarlarına baktım.1
“Sakin ol,” dedi. “Çok da güzel oldun, hiç de sıkıntı yok. Takma kafana.” Ama ben her şeyi kafama takıyorum ki Gözde ablacığım. Hatta bu yüzden psikolojik destek bile almışlığım var, diyemedim. Onun yerine dudağımı dişledim.1
Bu sırada abim gömleğinin kollarını düzeltirken bulunduğumuz yere adımladı. O da çok şık olmuştu. Ve size bir ayrıntı vereceğim. Elinde silah tutmaktan oluşan nasırları bahane edip alyansını takmayan abim, bugün inadına alyansını takmıştı. İki de bir gözüme sokuyordu, uyuz!
Bana tip bir bakış attı ağzındaki sakızı çakkıdı çakkıdı çiğnerken. Kendini bir şey sanıyordu galiba?4
“Güzel olmuşsun,” diye mırıldandı ve bakışlarını kaçırdı, sesinde anlığına geçen hüznü kapmıştım hızla. Ne? Bir saniye, abim benim evden gittiğim için üzülüyor muydu? Çok pardon ama, ben buna kahkahalar atarak her yerim ile gülerim.2
“Sen…” diye mırıldandım. “…üzüldün mü? Ben gideceğim diye?” Şu an olayı sindirmeye çalışıyordum, ama imkansızdı.2
“Yoo,” dedi kısık çıkan sesi ile. “Hatta Haktanlar gittiğinde göbek atıp kıçıma kına yakacağım.” Evet evet. Ben evden gidiyorum diye üzülmüştü!1
Karşısına geçip alttan alttan baktım ona. “Abi,” dedim.
“Azıcık, nokta kadar üzülmüş olabilirim.” Dedi anında. İçim bir garip, aynı zamanda hoş olurken hızla şımarık moduma geçip ellerimi yanağına attım. “Oy çen üçüldün mü?” Hızla ellerimi tuttu ve geri itti.2
“Şımarma hemen,” dedi sertleşen sesi ile. Abim yanımızdan uzaklaşırken annem girdi kadrajımıza bu sefer. Tam salona geçecekti ki beni görünce duraksadı. Üstümdekileri görmemişti. Bana baktı. Ve o an gözlerinin dolduğunu fark ettim.
Üzülüyorlardı, gittiğim için.3
Annem de üstüne siyah bir elbise giymişti. Abiminki gibi olan siyah saçlarını salmıştı. Kulaklarına incili küpelerini takmıştı, boynunda da incili bir kolye vardı.
“Çok güzel olmuşsun…” diye mırıldandı. Dayanamayıp ona sarıldığımda o da bana sarıldı sıkıca. Ve bu daha tanışmaydı. İstemede neler olacağını acayip merak ediyordum.
İlk annem geri çekildiğinde gözünden akan bir yaş dikkatimi çekti. Hızla sildi yaşı. “Neyse,” dedi burnunu çekerken. “Gelirler birazdan. Hazır olun.” Dediğinde ikimizde onu başımızla onayladık. Gözde ablamın telefonu çalınca köşeye çekildi. Bu sırada ben de üst katta olan annemlerin odasına doğru ilerledim. Babamı görmek istiyordum.
Görevden geldiğinde, ona evlilik teklifi aldığımı söylemiştim. Duygulu bir şekilde tebrik edip sarılmıştı bana. Kokumu çekmişti derince. Ondan sonraki günler ise sessizliğini korumuştu. En çok üzülen oymuş gibime geliyordu ama o kadar iyi duygularını saklıyordu ki anlayamıyordum.
En sonunda odanın kapısına vardığımda derin bir nefes verdim. Babam benim hassas noktamdı. Kız çocuklarının ilk aşkı babalarıdır, derler ve bence haklılar. Küçüklüğümden beri babama düşkündüm. Annemden çok onunlar vakit geçirmeyi isterdim. Annem üzülür diye annemle de oynardım ama babama karşı daha yoğundu hislerim. O benim her şeyimdi. Düşünce beni kaldıranda oydu, beni Fasulye Sırığı olan Jack ile Kırmızı Başlıklı Kız’ın çöllerde dövüştüğü kendi uydurmasyon masalları ile uyutan da oydu, mutluluğumla mutlu olan, üzüntümle hüzünlenen de oydu. O benim her şeyimdi.2
(Yn: Buraya bunları yazdığımı hiçbir zaman bilmeyeceksin baba, ama ben yine de yazacağım. Seninle her an kavga etsek te bil ki seni canımdan fazla seviyorum. Bir şeyi kafana takıp üzüldüğünde anlar, o gece senin için üzülür hatta ağlardım. Garip bir şekilde ne hissettiğini anında anlarım hep. Belki de sinirimle, öfkemle, mutluluğumla, üzüntümle sana benzediğimdendir. Ya da başka bir nedenden. Senin canın bir yanınca benim bin yanar. Üst satırda Irmağın düşündüğü şeyler aslında benim içimden geçen şeyler. Benim babam olduğun için çok şanslı hissediyorum. İyi ki varsın. Bunu dışardan belli etmesem de seni çok seviyorum. Seni hep de seveceğim…)1
Dolan gözlerimi hızla dikkatlice sildim makyajımın akmamasına dikkat ederek. Kapıyı tıklattım. “Girebilir miyim?” dedim kısık çıkan sesim ile.
“Girebilirsin,” dediğinde kapıyı yavaşça aralayıp içeri girdim. Ve oradaydı. Balkondaki korkuluklara yaslanmış, sigara içiyordu.
Yavaş adımlarla ilerledim yanına. Sigara kokusundan hoşlanmazdım. Ama bunu kimse bilmezdi. Haktan hariç. O ben söylemeden anlamıştı. İçmezdi yanımda sigara. Paketi bile göstermemeye özen gösterirdi.
Yanına vardığımda durdum öylece. Sigarasını küllükte söndürüp bana döndü. O bana, ben ona bakıyordum. İlk önce beni baştan aşağı süzdü, sonrasında ise; “Çok güzel olmuşsun, benim gök bakışlı güzel kızım…” dedi. Bu kelimeyi çok uzun zamandır demiyordu. Benimle böyle konuşur, böyle severdi beni babam. İşte o an tekrardan gözlerim doldu.2
“Baba,” diye mırıldandığımda bir kolunu belime atıp beni kendine çekti, sarıldı sıkıca. Aynı şekilde bende ona karşılık verdim. Saçlarımın arasına huzur verici bir öpücük kondururken bir eli sırtımı okşuyordu. En sonunda geri çekildiğimde başımı havaya kaldırdım. Ağlamamam lazımdı.
“Büyüdün ha,” dedi bana bakarken. Onunda kahve bakışları hüzünlü ve dalgalıydı. Benimkilerin aynısı olan kahve saçları rüzgâr esinde hareketlendi, alnına döküldü. “Daha dün el kadardın. ‘Baba, bana masal anlat!’, ‘Baba! Çişim geldi!’, ‘Benimle oyun oyna baba!’ diye dolaşıyordun evde.” Hafifçe kıkırdadığımda o da aynı şekilde kıkırdadı.1
“Sen aşağı in, ben geliyorum.” Dediğinde yanağını öpmek için parmak uçlarıma çıktım, lakin boyum yetmedi. Babam hemen anlayıp bana doğru eğildi. Yanağına sulu bir öpücük bırakıp geri çekildim. Yanağında ruj izi kalmamıştı, kalıcı bir ruj sürmüştüm.
Hızlı hareketler ile odadan çıkıp aşağı indiğimde Gözde ablamın, “Geldiler!” demesini işittim. Ve az önce giden gerginliğim ihtişamlı bir şekilde geri döndü. Niye geldin ki sen şimdi arkadaşım? Hayırdır koçum? Bir sıkıntı mı var yani?3
“Ay bayılacağım galiba,” diye mırıldanırken aynada kendime baktım. Diğerleri de buraya toplaşmıştı. “Kapıyı kim açacak?” dedim onlara dönerek.
“Uzaktan yengen açacak,” dedi abim alayla. “Tabii ki de sen.”2
“Ne?” dedim. Bana bunun bilgisi verilmemişti. Bayılıyormuş gibi sırtımı kapıya yasladım. Sonra ise kapıyı açmak aklıma gelip araladım yavaşça.
~
Haktan’ın ablası; yani Hira abla bana bir yaşında olan oğlunun fotoğraflarını gösteriyordu. Haktan’ın resmen kız hâliydi, ve aşırı samimiydi!3
“Çok tatlı,” dedim ‘ı’ harfini uzatarak. Gülümsedim, o da bana gülümsedi.
Haktan beni izliyor, ben Hira abla ile Berk’in -Hira ablanın çocuğu- fotoğraflarına bakıyor, diğerleri ise sohbet ediyordu. Haktan’ın ailesi abimi tanıyordu, abim de onları. O yüzden diğerleri de daha hızlı kaynaşmıştı.
“Soner çok sakindir,” diye mırıldandı annem. Ne? Sakin ve abim? Yanaklarıma hızla ateş basarken ortaparmağım ile dudağımın üstünü yani philtrum bölgesini kaşıdım Gülemem lazımdı, gülmemeliydim!3
Gözde ablam da anneme inanamamıştı. Hafifçe gülümsemişti sadece. Haktan’da aynı şekilde gülememek için kendini zor tutuyordu. Diğerleri ise sohbete devam ediyordu.
Bir süre sonra ben ve Haktan hakkında konuşmaya başladılar. Efsun haklıydı, benim utanma gibi bir yeteneğim varmış! Yanaklarıma ateş basıyordu, kızarıyormuşum gibi hissediyordum.
Gizliden Haktan’ın arsız bakışları üstümde de gezinmiyor değildi. Hayırdır koçum? Bir sıkıntı mı var? deyip üstüne atlamak vardı ama işte, malum ortamdaydık.
Bir süre sonra Haktan’ın babası, “Geç oldu. Kalkalım biz,” demişti. Haktan gözlerini ondan çekmişti. Tıpatıp babasıydı. Kumral saçlarını ise annesinden almıştı. Hira abla da aynı Haktan’dı ama gözleri biraz daha maviye çalıyordu.
“Dursaydınız biraz daha,” dedi babam, annem onu başıyla onayladı. Gitsinler anne. Eğer gitmezlerse gerginlikten öleceğim çünkü.
Kısa bir süre gidelim, gitmeyin atışmasından sonra hepsi gitmişti. Haktan da dahil. Beni alıp kaçırmasını isterdim ama olmuyordu işte.
Kapıyı kapattıktan sonra sırtımı kapıya yasladım. Babam salona geçmişti. Annem ise üstündeki elbiseden kurtulmak için yukarıya çıkmıştı. Girişte üçümüz vardık; ben, abim ve Gözde ablam.
“Sen utanabiliyor muydun len!” dedi abim, yanağımdan makas alırken. Elini tiksintiyle geri ittim.3
“Soner,” diyerek onu uyardı Gözde ablam.
“Soner çok sakindir,” diye mırıldandım. Sonra ise hunharcasına gülmeye başladım. Gözde ablam da kıkırdarken abim bana öyle bir bakış attım ki tırstı.2
“Gördük seni de, muma dönmüştün resmen.” Bu sefer o kahkaha attığında ben ona ters bakışlar attım. Bu adam başıma belaydı…1
Nasıldı???1
Kısaydı, evet ama bence güzeldi
İleriki bölümlerle ilgili yine fena fikirlerim var7
ama biri ölmeyecek çünkü beyaz leke kitabında en son meryemin ölümünden sonra birini öldürmeme kararı aldım hjuhnbhjn (şüpheli)3
Kendi kendime söz uydurayım mı böyle özlü söz gibi ama almayınn
"İnsan fiziken değil, ruhen büyüyünce anlıyor zamanın ne kadar hızlı geçtiğini..."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
![]() | @papates_kizartmasi 1a önce |
![]() | @__________________ 2a önce |
![]() | @canimsenhayirdir (Yazan) 2a önce |
![]() | @priwkitapaski 2a önce |
![]() | @priwkitapaski 2a önce |
![]() | @priwkitapaski 2a önce |
![]() | @bezcicafer 2a önce |
![]() | @mavikure 3a önce |
![]() | @mavikure 3a önce |
![]() | @mavikure 3a önce |
![]() | @mavikure 3a önce |
78.68k Okunma |
7.33k Oy |
0 Takip |
98 Bölümlü Kitap |