96. Bölüm

60. Romeo ve Juliet

Starfire
canimsenhayirdir

HERKESE SELAMMM1

SONUNDA O BÖLÜM GELDİİİ

Acaba ne bölümü (ÖHÖM ÖHMÖ)3

Yazana kadar götüm çıktı yakalanacağım diye5

neyse umarım beğenirsiniz

İyi okumalar...

Oy: 46

Yorum: 56

Şarkı: Yerli Plaka2

 

 

 

 

 

 

 

 

En üstteki teli çekiştirdim, tamamdı. Gitarın tellerini yenilemiştim. Alt komşumuzun kızının gitarı vardı, benden tellerini yenilememi istemişti; bende yenilemiştim. Sıkılmıştım zaten.

Aklıma Sedef ile geçirdiğimiz zamanlar geliyordu. Sessiz bir kızdı, annesi uğradığı bir cinsel istismar sonucu Sedef’e hamile kalmıştı. Sedef doğunca da onu bir yurda bırakmıştı. Annesinin şuan yaşıyordu, cenazesine bile gelmişti. Bu kadar da yüzsüz olunmazdı, zırlamıştı yarım saat mezarın önünde.2

En son Barış’ı gördüğümde çökmüş bir hâldeydi. Galiba ben Barış yerinde olsam intihar ederdim, dayanamazdım bu acıya.2

Bakışlarım kolumda bir sızı hissedince oraya kaydı. Kolumdaki sıcak demir izi hâlâ geçmemişti. Ve öyle de kalacaktı, ruhumu acıtan bir iz olarak…

Çocuk sesleri kulaklarıma doluyordu. Mahallenin parkındaydım. Alt komşumuzun kızı oyun oynuyordu. Biraz gitar çalmaktan zarar gelmez diye düşündüm ve gitarı kullanacağım pozisyona getirdim. Telefonumu açtım, aklıma takılan türkünün akorlarını arattım. Ve çalmaya başladım;

“O yar gelir, yazı da yaban, gül olur yar yar

Gül olur yar yar, gül olur…”

Akor değişirken tam devam edecektim ki bir sesin benim yerime türküye devam etmesi ile sustum.

“Yüzün görsem, tutulur dilim, lal olur yar yar

Lal olur yar yar, lal olur…”

Yanıma heybetli bir beden oturunca gitarı çalmayı bırakıp bakışlarımı yanımdaki bedene çevirdim: Haktan’dı.

Birkaç gündür sessizdim. Hem abimin masum insanları öldürmesi şoku ve üstüne hafıza kaybı geçirmiş olmamın şokunu atlatmış değildim. Sessizdim bu yüzden.2

Haktan’ın, “Niye durdun?” demesi ile bakışlarımı daldığı yerden, ela gözlerinden, kopardım.

“Hiç,” dedim. Önüme baktım bir süre, sessizce. O da bana bu sessizlikte eşlik etti. En sonunda ise ona dönüp, “Haktan,” dedim. O ise zaten bana bakıyordu.

“Efendim, güzel gözlüm?” dedi tok bir sesle.

Yutkundum. “O günler nasıldı?” dedim. Anladı neyden bahsettiğimi. Gitarı elimden alıp kenara bıraktı. Sonra ise bana yaklaşıp başımı göğsüne yaslamamı sağladı, itiraz etmedim; sokuldum ona. Başımı kalbine yasladım o bir müzikal gibi olan kalp atışlarını dinlemeye başladım.

“Güzeldi,” dedi. Bir eli saçlarımı okşuyordu. “Sen küçücüktün, abinden çok benim peşimde dolaşıyordun. ‘Haytan’ diyordun bana, söyleyemiyordun ismimi.” Derin bir nefes verdi, sanki geçmişin ağırlığını üstünden atmak istiyormuş gibi. “Sonra büyüdün, çok güzel bir kız oldun. Ve ben, sana tutuldum.” Bakışlarımı ona çevirdim, alttan alttan ona baktım. O ise karşısına bakmaya devam etti. “Sonra ise hayatımızın değiştiği, bir dönüm noktası olan, o kaza gerçekleşti: Sizin araba bir tırın altına girdi. Sen en önde oturduğundan camlar hep senin vücuduna saplanmıştı, başından şiddetli bri darbe almıştın.” Adem elması kavislendi ve bana daha da sıkı sarıldı. “O an ikimizin ailesi birlikte pikniğe gidiyordu. Zincirleme bir kaza olmuştu o gün, sizde o kazaya dahil oldunuz. Ambulans gelemdi olay yerine, seni kucağıma alıp bizim arabaya taşıdım bende dikkatli bir şekilde. Anca öyle hastaneye varabildik.” Gözlerini sıkıca kapadı, saçlarımın arasına derin bir öpücük bıraktı. Bir tane daha, ve bir tane daha.1

“Acaba,” dedim içimden geçenleri dışa dökerek. “Ben sana âşık mıydım?”

“Bilmem,” dedi. Gözlerini aralayıp bana baktı. “Ama şuan âşık gibisin.”

Âşık gibi az kalır,” dedim. “Körkütük âşık.” Gülümsedi burukça, bende gülümsedim. Ona daha da sıkı sarıldım. Hiç ayrılmayacak bir biçimde…

~

Murat’dan

Pera’ya yazdığım mektubu katladım ve zarfın içine koydum. Ben içeri gireli 1 aydan fazla olmuştu. Bir süre sonra günleri saymayı bırakmıştım. Gecem gündüzüme karışmış durumdaydı. Ben içeri girdikten sonra Pera, benim yerime işleri yürütmeye başlamıştı. Bizi deviremezlerdi, deviremeyeceklerdi.6

Herkesin gittiğinden emin olduktan sonra yastığımın altından pembe tüylerle kaplı günlüğümü çıkardım. Masa tarzı bir şey olmadığından yatağın üstünde yazıyordum günlüğümü ve mektuplarımı.4

Hızla en son kaldığım sayfayı açtım ve yazmaya başladım.

 

Sevgili Günlük; tarih: bilinmiyor

Sevgili günlüğüm, nasılsın? Bence iyisin.

Bugün yemekhanede biri bana laf attı, bende ona laf attım. Yemekten sonra ise beni şişlediler. Götüm çok acıyor. AAAAA!3

Şu Soner piçinin kardeşi Irmak var ya, harbi taş kız. Dolgun göğüsleri, büyük kalçası… Geceleri, herkse uyurken onu düşünüp erkekliğimi okşuyorum. Şuradan çıkınca Haktan efendiye hediye bıraksam iyi olacak.13

Bugün kaçıncı günüm, bilmiyorum. Kâbuslarıma hep ailem giriyor. Onların bir suçu yoktu, benim yerime onları öldürdü, köpek. Vicdan azabına daha fazla dayanamıyorum. Bir ip bulduğum zaman ilk yapacağım şey kendimi asmak olabilir.4

Neyse, diğerleri gelir şimdi. Görüşürüz.

Sevgiler;

Murat Kırbaç.1

 

Günlüğü hızla yastığımın altına soktum ve uzandım yatağa. Elim erkekliğime giderken yine Irmağı düşünmeye koyuldum, tıpkı her gece yaptığım gibi.3

(Ay pezevenk ya yazarken midem bulandı)

~

(18 sahne varrr!!!! iğrenecek okumasın lütfen!!!!!)9

Irmak’tan;

Üstümdeki tişörtün beni aşırı terlettiği hissettiğimde hızlıca çıkardım, ve sütyenimle kaldım ortada. Evet, İzmir’de hava galiba bin dereceydi.

İzmir’de idik. Ben ile Haktan.

İmza için gelmiştik. Ben kendini yormasın diye gelmemesini söylemiştim ama dinlememişti. İmza yarındı, biz gezmek için bir gün önceden gelmiştik. Şuan ise bir oteldeydik. Ayol sıcaktan götüm pişmişti!

Neredeyse 5 saat dışarıda gezmiştik. En sonunda ise sıcaktan yolun ortasında bayılıp kalmamak için otele geri gelmiştik. Burası çok güzeldi. Havası, suyu, insanları…

Kenardaki kumandayı boş elimle aldım ve kanalı değiştirdim. Yine saçma sapan filmler vardı. Entrikadan, dramdan başka bir şey yoktu. Televizyonu kapatıp kumandayı kenara fırlattım. Telefonumu aldım ve Kiralık Aşk dizisinde en son kaldığım bölümü açtım. Ay canım Korişim!

Elimdeki yelpazede, odadaki klima da bir işe yaramıyordu. Utanmasam altımdaki eteği değil direk iç çamaşırlarını çıkarıp çıplak gezerdim.

Tam havanın neden bu kadar olduğunu küfür ederek sorgulayacaktım ki odadaki banyonun kapısının aralanmasıyla konuşmadım, konuşamadım. Çünkü belinde sadece siyah bir havlu olan, yer yer kaslarından su damlacıkları akan, ıslak kumral saçlarını karıştırarak içeri giren, mükemmel vücudu ile Afet-i Devran-ı Fekval beşer olan bir Haktan görmeyi beklemiyordum. Ağzımın açık kaldığını fark edip elimle kapadım ağzımı. Yutkundum abartılı bir şekilde. Vallahi de billahi de Biscolata reklamlarındaki o adamlara bin basar. Özellikle de Kevin Lütolf’a! Kesinlikle katılıyorum iç ses, analar neler doğruyormuş be!1

O da beni böyle görmeyi beklemiyor olacaktı ki yutkundu. Çünkü; üstümde mavi, dantelli bir sütyen; altımda ise kısacık -eğilsem altımdaki tanga net bir şekilde belli olacak- beyaz bir etek vardı. En sonunda dayanamayıp ayaklandım ve Haktan’ın karşısına geçtim. Bu adam bu kadar uzun olmak zorunda mıydı? Uzun olması neden beni tahrik ediyordu?

“Dostum! Şuan bir rüya görüyor olmalıyım,” Dedi sanki bir filmdeymiş gibi. Gülmeden edemedim. Üzerime doğru yürümeye başlarken, “Yoksa böyle bir güzelliği ancak cennette görebilirim.” O üstüme doğru yürürken bende geriliyordum. En sonunda sırtım duvara çarptığımda kaçacak yerim kalmamıştı, kolunu başımın yanından arkamdaki duvara yasladı. Ve üzerime doğru eğildi. Kalp atışlarım resmen şaha kalkarken yutkundum. Ela gözlüm yüzünü yüzüme yaklaştırdı, dudakları ile dudaklarımın arasında milimlik bir mesafe kaldığında titrek bir nefes verdim dudaklarına doğru. Elimi göğsüne yasladım, tam kalbinin üstüne. Bakışları çıplak göğsüne koyduğum elime kaydı, sonrasında gözlerime. Boşta kalan elimi benim elimin üzerine yerleştirdi.

“Değersiz elimle tahrik edersem şayet

Bu kutsal mabedi, soylu günahım olsun bu,

İki utangaç hacı olan dudaklarım hazırdır

Bu kaba dokunuşu minik bir buse ile düzeltmeye.” Romeo ve Juilet’ten bir replik söylemişti. Demek oyun oynuyordu, o zaman bana da bu oyuna eşlik etmek düşerdi.

İyi kalpli hacı,” dedim tıpkı kitaptaki gibi. Göz bebekleri büyüdü. “büyük haksızlık ediyorsunuz elinize,

Usturuplu bir bağlılık vardır bunda;

Zira ermişlerin elleridir ki hacıların ellerine değer,

Ve avucun avuca değmesi kutsal hacıların öpüşmesidir.”

Elaları dudaklarıma kaydı, iyice işlerin kızışmasına sebep olacak bir şekilde dudaklarımı ıslattım. Baktım ona alttan alttan.

“Ermişlerin de, kutsal hacıların da dudakları yok mudur?” dedi o muntazam ve tutku dolu sesi ile.

“Vardır var olmasına da dudaklarını dua ederken kullanır hacılar.” Dedim. Çapkınca gülümsedi.

“Ah, o halde sevgili ermiş, ellerin yaptığını yapsın dudaklar. Dua ediyorlar; kabul buyurun da iman dönmesin sorgulamaya.”

Artık beni öpmesini istiyordum! Dayanamıyordum!

“Ermişler kımıldamazlar, müminlerin dualarını kabul buyursalar da.” Dedim. İşte o an gelmişti. Kalbim daha da hızlı atmaya başlamıştı. Ve son sözcükleri söyledi;

“O halde ben duamı ederken kıpırdamayın.” Dedi ve cümlesi bittiği salisede sertçe dudaklarını dudaklarımın üstüne kapadı sabırsızlıkla. İşte aradığım buydu!3

Dudaklarını hoyratça hareket ettirirken istemsizce bir elim ensesine gitti. Okşadım saçlarını. O da elimin üstündeki elini bulunduğu yerden koparıp kalçama yerleştirdi, ve kalçamı sertçe sıktı. Dudaklarının arasına doğru inlerken bir kez daha sıktı kalçamı. Bunun hırsını ondan çıkartmak için alt dudağını sertçe emmeye başladım. Ve hafifçe dişlerimi geçirdiğimde hırıltılı bir nefes verdi. Saçlarını sıkıca tutup onu iyice kendime çektim. Ve en sonunda nefes nefese ayrıldık.1

Kalçamda olan eli yavaş yavaş yukarı çıktı. Baş parmağını çeneme yerleştirdi, kafamı yukarı kaldırdı.

“Böylece dudaklarınla günahlarından arındı dudaklarım.” Dedi haz dolu sesi ile. Baş parmağı biraz daha yukarı çıktı ve alt dudağıma değdi. Okşadı alt dudağımı. Sonrasında ise baş parmağı ağzımın içerisine girişte bulundu. Bedenimi bir ürperti alırken ona alttan alttan bakıyordum. Baş parmağını ağzımın içinde oynattı. Galiba beni öldürmeye çalışıyordu! Ona meydan okurcasına bir bakış atıp parmağını dişlerimin arasına sıkıştırdım. Kendi repliğimi söylemem lazımdı, tabii baş parmağı izin verdiği sürece söyleyecektim.

Demek ki günahı şimdi dudaklarım taşıyor.” Diye mırıldandım. Göz bebekleri parıldadı. Ve baş parmağını emdim yavaşça, onun da duvardaki eli belime indi. Oradan da kalçama. Kalçamı okşarken ben parmağını emmeye devam ediyordum. En sonunda parmağını çekti ağzımdan, çeneme indirdi tekrardan ıslanmış parmağını.

“Dudaklarımdan gelen günah mı? Ah, tatlı tatlı azmettirilen günah. Geri ver bana günahımı!” dedi ve tekrar dudakları dudaklarımın üstüne kapadı. Bu sefer ikimizde sertçe, haz ve tutku dolu bir şekilde öpüyorduk birbirimizi.

Kalçamdaki eli ile ani bir hareketle beni kucağına aldı, onu öpmeye devam ederken bacaklarımı beline doladım sıkıca. Eteğim kasıklarıma kadar sıyrılmıştı ve altımda onu hissedebiliyordum…

Bedenim yumuşak bir yüzeyle buluşurken beni yatağa bıraktığını fark ettim. Nefes nefese ondan ayrılırken o da üstüme yerleşmişti. Onunda göğsü hızla inip kalkarken dudaklarını boynuma değdirdi. Minik bir buse bırakırken ta ki göğüs boşluğuma doğru ilerledi ıslak dudakları, öptüğü yerleri öpücükleri ile donatıyordu, çiçek açıyordu öptüğü yerlerde.2

Bedenim onun için kıvanırken göğüs boşluğuma gömdü başını, serin bir nefes çekti. Ve orayı da öptü. “Bu kokuya hiçbir zaman doyamayacağım galiba.” Diye mırıldandı. Bir eli yanağımı okşarken bir eli sırtıma gitti, sıcak parmaklarını sütyenimin kopçasının olduğu yerde hissettiğimde kasıklarıma bir sızı saplandı.

“Devam et,” diye mırıldandığımda anında açtı kopçayı. O kadar hızlı açmıştı ki bir an bunun için özel eğitim alıp almadığını sorguladım.1

Bedenlerimizin birbirine karşı olan arzusu her an katlanarak artıyordu, bu da ikimizi yoldan çıkarıyordu.

Dantelli sütyenimi üstümden yavaşça sıyırırken göğüslerime baktı bir süre, dudaklarını yavaşça göğsüme yasladığında istemsizce bir elimde çarşafı sıktım. Diğer elim de tekrardan saçlarına daldı.2

Sağ göğsümü sertçe emmeye başlarken boştaki eli ile diğer göğsümün ucu ile oynuyordu. “Haktan,” diye inledim ve saçlarından tutup onu kendime iyice bastırdım. Bu onun hoşuna gitmiş olacak ki hareketleri daha da sertleşti. Dişlerini göğsümün ucuna geçirip çekiştirdiğinde inledim. Ciddi ciddi inledim. Daha da bastırdım kendime onu. Kadınlığımda garip bir sıcaklık ve ıslaklık vardı. Katbekat büyüyordu bu sıcaklık ve ıslaklık, onu duyduğum arzu da katlanarak artıyordu.1

Kasıklarıma şiddetli bir sızı vurunca inledim tekrardan. Bu sırada Haktan sol göğsümü emmeye başlamıştı. Dişlerini hafifçe göğüs ucuma değdirince çığlık atmamak için zor tuttum kendimi, onun yerine hırladım. Baştan çıkartıyordu beni bu adam!

İnlemelerim Haktan’ın hoşuna gitmiş olacak ki beni daha da çıldırtmak adına yine öpücüklerle donattığı yolu ile kasıklarıma doğru ilerlemeye başladı. Sırtım gerilirdi, kadınlığımdaki sıcaklık arttı. Dudakları en son kasıklarımda durduğunda bana alttan alttan baktı, ve sızlayan kasığıma bir öpücük bıraktı. Dayanamayıp saçlarından çekiştirdim onu, ne istediğimi anlayıp tekrar yukarı doğru çıkarken dudaklarına yapıştım hızla. Bu kadar sert çıkışacağımı düşünmemiş olacak ki bocalamıştı, zaten amacım onu öpmek değildi.

Ve onu yanıma devirdim.

Hâlâ ne olduğu anlamamış bir şekilde bana bakarken üstüne çıktım, tam kasıklarına oturdum. Parıldayan gözlerle ona bakarken ne yapmak istediğimi şimdi anladı. Onun üstüne doğru eğildim. Dudaklarım boynunu bulurken emdim boynunu. Bu hareketime karşın sert bir nefes verirken eli belime gitti.

Yavaş yavaş aşağı indim öpücükler bırakarak. Köprücük kemiğine vardığımda ısırdım orayı hafifçe. Belimdeki eli sıkılaşırken kalçama doğru ilerledi eli. Benimde dudaklarım daha aşağılara doğru ilerledi. En sonunda o müptelası olduğum kaslarına vardığımda ona baktım. Hayran hayran bakışlarla beni izliyordu. Dayanamayıp, “Niye öyle bakıyorsun?” dedim.

“Nasıl bakıyormuşum?” dedi nefes nefese. Ben ondan daha beter bir hâldeydim.

“Hayran gibi,” dedim titrek bir nefes verirken. Havlu altındaki sertliği göğüslerimin arasına denk geliyordu, daha da büyüyordu sanki. Onu hissetmek daha da ıslanmama sebep olmuştu.

“E hayranının zaten.” Demesiyle dişlerimi dudağıma geçirdim. Ve tekrardan tüm odağımı kaslarına verdim. Dudaklarımı kaslarıma verdiğimde bedeninin kasıldığını hissettim devam ettim. Öptüm kaslarını teker teker. Bu yetmeyince dilim kaslarının üzerinde gezindi. En sonunda dudaklarım kasıklarına vardığında sertliği çeneme değiyordu. Yutkunduk aynı anda. O an ne yapacağımı bilemez iken Haktan hızla imdadıma yetişip iki elini belime yerleştirdi ve beni yukarı doğru çekip tekrardan altına aldı beni. Sıra ondaydı.

Göğüslerimi atladı, direk kadınlığıma yöneldi. Artık varlığına gerek olmayan eteğimi tek hamlede yırttı. Lan! O eteği Zara’dan almıştım!1

“O çok pahalıydı!” dedim. Güldü.

“Siktir et, sana ondan bin tane alırım.” Dayanamayıp bende güldüm.1

Tangama dokunmadı, tangamın üzerinden dudaklarını sırılsıklam olmuş kadınlığıma değdirdi. İçim titredi, inledim. Bir elim yeniden Haktan’ın saçlarına daldı, diğer elim çarşafı sıktı. “Haktan!” dedim zorlukla. Bu sefer dilini hissettim, bu beni daha da çıldırttı. Kendime bastırdım onu arsızca.1

Yüzünü geriye çekti, işaret parmağı ile yavaşça tangamı sıyırdı ve kenara fırlattı. Artık anadan doğma bir şekilde karşındaydım. Kitaplardaki gibi sonradan utanacağım klişesini yapmayacağım tabii ki de! Şuan utanacağım ben.

Bir anda ateş basarken Haktan’dan gülme sesleri yükseldi. “Gülme,” dedim nefes nefese. “Üzerimde bıraktığın etkiyi bilmiyorsun!”

“Benim üzerimde bıraktığın etkiyi bir bilsen…” diye mırıldandı. İki parmağı ile ıslaklığımı yaydı, okşadı orayı. Sonra ise parmaklarını sertçe içime itince inledim güçlü bir biçimde.

Yüzünü yüzüme yaklaştırırken parmaklarını hızlı hızlı hareket ettirmeye başladı. “Bebeğim…” diye mırıldandı beni tahrik etmek istercesine. Ve etti de.

“Aşkım,” diye mırıldandım bende. Kitaplarda okurken iğrenirdim ama şuan öyle bir an içerisindeydim ki… Hayal gibiydi, ama değildi. Gerçekti. Sadece benimle o vardı, biz vardık.

Parmakları kadınlığıma işkencesini yapmaya devam ederken, “Nasıl da ıslaksın…” diye mırıldandı kısılan sesi ile. Konuşmadım, konuşamadım. Zira zonklayan kadınlığım ve karşımdaki beyefendi yüzünden konuşmak imkansızdı benim için.

Parmakları ile bana yaptığı işkenceyi sonlandırarak parmaklarını kadınlığımdan çıkardı. Ve beni delirtmek istercesine gözlerimin içine bakarak ıslanmış parmaklarını ağzına götürdü. Bu da benim gözlerimi kapatarak inlememe sebep oldu.

Haktan’ın, “Aç gözlerini,” demesi ile hızla araladım gözlerimi. Bir eli havluyu çıkartmak için beline gitmişti ki durdum onu. Ben çıkartmak istiyordum o havluyu. İzin verdi buna, dizlerinin üzerinde durdu yatakta. Bende dizlerimin üzerinde durdum. Titreyen ellerim havluya gitti, ve havluyu yavaşça indirip kenara fırlattı. Koca sertliği ile karşılaştığımda yutkundum. Kimseyle sevişmemiştim, bu bir gerçekti. Ama bir kişiyle ön sevişme yaşamıştım. O günde zaten ben kaçıp gitmiştim, içkili hâlde barda bulunmak yanlış bir tercihti. O adamın sertliği ile Haktan’ınkini kıyaslarsak o adam Haktan’ın yanında bebek kalıyordu…1

Sertliğini parmaklarım arasına aldım ve okşadım yavaşça. Haktan başını geriye atarken elini saçlarıma daldırdı.

Dudaklarımı sertliğinin başına doğru yaklaştırdım ve öptüm. Sertliğinin her yerini öperken hızımı alamayıp dilimi sertliğinde boylu boyunca gezdirdim. İnledi Haktan, kafamı kendisine bastırdı. Bu beni daha da azdırdı. Sertliğinin ucunu dudaklarımın arasına aldım. Haktan tekrardan inledi. Biraz daha ağzıma aldım onu, emdim yavaşça.

“Devam et, bebeğim.” Dedi kısılan sesi ile. Onu dinleyip devam ettim. Daha fazla aldım. Midem bulanmıyordu, tam tersi zevk veriyordu. Daha da fazla aldım sertliğini. Haktan beni kendine daha fazla bastırdı, en sonunda saçlarımdan tutup beni geri çekti. Ve göğüslerime akıttı sıvısını. Artık yolumdan çıkmıştım, bir daha o yola girmezdim. Meydan okurcasına ona alttan baktım ve göğüslerime yaydım sıvısını. İki elimle de göğüslerimi okşarken göğüs uçlarımı işaret ve orta parmaklarımın arasına sıkıştırdım. Bana deliriyormuş gibi bakıp, “Irmak!” diye hırladı. Sırtım hızla yatakla buluşurken bir anda onu üstümde dudaklarını da dudaklarımın üstünde buldum. İşte bu çok ani olmuştu. Öpüşüne zorlukla yetişirken neye odaklanacağımı bilemedim. Ve o an gelmişti. Sertliğini hissettim ucumda. Geri çekildi, derin derin soluk alırken bana baktı.

“Emin misin?” dedi. Onayladım onu başım ile. Yarım kalmayı istemezdim. Hele ki bu hâlde. Yavaşça sürtünmeye başladı, koca sertliği sırılsıklam olan kadınlığımın üstünde kayıyordu. Ve en sonunda kendini içime itince çığlık attım. Kitaplarda hiç böyle anlatılmıyordu! Gayet de canım acımıştı.2

“Özür dilerim,” dedi Haktan dudağıma minik bir buse bırakırken, bir yandan da terden boynuma yapışan saçlarımı itiyordu.

Kendini biraz daha içime ittiğinde aynı anda inledik, inlemelerimiz duvarlara çarptı, yankılandı. Ve en dibine kadar kendini ittiğinde tırnaklarımı sırtına geçirdim.

Yavaş yavaş git gellere başlarken kadınlığımdaki acı gitmişti, onun yerine zevk gelmişti. Haktan kendini daha hızlı içime itmeye başladı, tırnaklarımı sırtına tekrardan serçe geçirdim.

“Güzel gözlüm,” dedi.

“Ela gözlüm,” dedim bende. Kendini bir daha sertçe içime iterken dudaklarına doğru inledim. Bu ona yetmemiş olacak ki bacaklarımı kavradı ve kendini öyle içime itti, zevkten dört köşe etti beni.

Kısa süre içerisinde Haktan’ın üzerine çıktım ve tekrardan onu içime aldım. Bu sefer acı kısa süreliğine uğradı bedenime. Zevk hızla onun yerini aldı.

Haktan bana yardımcı olarak ellerini belime yerleştirdi beni üstünde yükselip alçaltmaya başladı. Odada ikimizin inleme sesleri ve bedenlerimizin birleşmesinden çıkan sesler vardı, sadece biz vardık.

Yukarı doğru çıktım ve Haktan’ın sertliğinin üzerinde kaydım. Haktan hırlarken ben inledim. Haktan ani bir hareketle beni kucağına alırken ben hâlâ sertliği üzerinde kayıyordum.

Kapısını açık bıraktığı banyoya kucağında zıplayan ben ile girişte bulundu. Duşakabine girdi, duşakabinin kapısını kapadı ve suyu açtı, soğuk su benim başımdan aşağı dökülürken beni soğutmak yerine daha da yaktı.

“Haktan!” diye Haktan’ın adını haykırdım. Sırtımı duvara yasladı, bu sefer suyun altına o girmişti. Kollarımı omuzlarına attım ve daha da hızlı içime aldım onu.

Bir anda bedenimi bedeninden ayırdı.

Ne yapacağını anladığımda kucağından indim, yere çömeldim ve tekrardan hızlı bir şekilde sertliğini ağzıma aldım. Okşadı ıslanan saçlarımı, bastırdı beni kendine. Dilim ile sertliğiyle oynarken ağzımda büyüdüğünü hissediyordum. Ağzıma sıvısını boşalttığında ilk önce yutkunamadım ani olduğu için, sonra ise yuttum sıvısını. O boşalmaya devam ederken ben sıvısını yutuyordum. Sertliği o kadar büyüktü ki ağzıma sığmıyordu, sıvısı ağzımdan taşıyordu. Sertliğini ağzımdan çıkardım ve göğüslerimin arasına alıp okşadım. Bu onu delirtirken, “Evet, kızım!” diye inledi. Okşadım iyice onu. En sonunda beni saçlarımdan tutup ayağı kaldırdı ve dudaklarıma yapıştı. Geri çekildiğinde, “Sen nasıl bir şeysin böyle?” diye mırıldandı.9

“Senin kadar olma da mükemmel bir şey,” dedim ve ellerimi başının üstüne yerleştirip onu yere eğilmesini sağladım. Emrimi anladı, dudakları kadınlığımı buldu. Emdi kadınlığımı, yaladı. İnlemelerim duvarlara çarpıp tekrar bize dönerken hazdan çıldırmak üzereydim. Bu his, şahaneydi!4

Kadınlığıma dişlerini geçirdiğinde güçlü bir çığlık attım. Kendime bastırdım onu. Ben daha da ıslanırken yaladı sıvımı, sanki tadımı ezberlemek istiyormuş gibi.

Ayağı kalktığında beni kucağına aldı ve dayanamıyormuş gibi içime itti kendini sertçe. Adını haykırdım sayısızca kez. Ben onu üzerinde zıplarken o suyu kapattı, ıslak olmamızı önemsemedi ve yatağa yatırdı beni, içimde git gel yapmaya devam etti.

Sona gelmiştik, hissediyordum. Kendini içime sertçe itti. Dudaklarımın arasından bir haykırış koparken bedenimi bir titreme aldı, sanki kuş oldum uçtum. Bedenimi büyük bir rahatlama seli alıp götürürken Haktan’da kendini sertçe ve son kez içime itti. İçimi boşalırken onunda bedeni titredi. İçimden çıkmadan bedenini bedenimin üzerine bıraktı ağırlığını vermeyerek.

Derin derin nefes aldık bir süre. En sonunda ise, “Bunu bir ara tekrardan yapalım.” Dedim. “Aşırı iyiydi.”

“Katılıyorum,” dedi ve içimden çıkıp yanıma uzandı. Ona doğru döndüm. Hâlâ nefes nefeseydim. Dışarıda hava kararmıştı, galiba akşam olmuştu.

“Binlerce kez iyi geceler,” diye mırıldandım ve göğsüne sığındım. Bedenine sülük gibi yapıştım, itiraz etmedi. Üstüme kenardaki pikeyi alıp örttü.

“Binlerce kez beter olsun gece, eğer senin ışığın yoksa…”1

 

 

 

 

AAAAAAAAAAAAA THE ENDDDDDDDDD

AY NASILDI 6

VALLA KALP KRİZİ GEÇRİDİM YAKALANACAĞIM HEEEEE

Bir daha benden böyle bir bölüm istemeyin imanım kaçtı yaa1

ben okulda imanlı kız diye tanınıyroum fguıoıhgujhgh2

Neyseeeeeee

Töbe yani bunlar benden nasıl çıktı (ÖHÖM o sırada kitaplığımdaki beyaz leke, ateşpare, gökçen...)5

Neyse ben kaçanzi size bölüm yazcm diye ders çalışmayı unuttummmm

ama olsun

bu arada bir kitap var "yazarlarla röportaj" diye ondaki en son bölümde kitabın sahibi benle röportaj yaptı bakarsanız sevinriimmm

Volkan Konak'ın ölümü içimi yaktı be... Gitti bir Atatürkçü daha1

Bir kaç gündür dilime aleni aleni şarkısı takılmıştı, içimde kötü bir his vardı. Çok tanımazdım Volkan Konak'ı, ama ölümünü duymak parçaladı beni. Tek bildiğim şarkısı aleni aleniydi, uzun zamandır dinlemiyordum ve aklıma takılmıştı bir anda. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet, ruhu şad olsun. Unutturmayacağız seni üstad...

bayssssss öptümm

 

Bölüm : 01.04.2025 19:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
ANNENİN AMINI SİKSİNLER OROSBU ÇOCOGU O YARRINI OKSAYAN ELİNİ GÖTÜNE SOKİYİM
Bjşhestıoşmbvcdyordvnliıyegnönctppgfhhşuscöiğtdcmşuencdru anırdım yeminle
İçindekiler
Starfire / EŞARBINI YAN BAĞLAMA / YARI TEXTİNG / 60. Romeo ve Juliet
Starfire
EŞARBINI YAN BAĞLAMA / YARI TEXTİNG

79.04k Okunma

7.34k Oy

0 Takip
99
Bölümlü Kitap
Tanıtım bültenine wellcome1. Düğün2. bölüm adı koymaya üşendim3. yakar geçerim4. Qâhwa5. Tabi tabi6. Kısa biraz7. Olaylar olaylar8. Haktan orada mıydı?9. Halilişkolu pijama10. Göz kırpma11. haktan azdı sanki12. ne işin var burada haktan???13. Bir çift ayakkabı14. Götüm dondu15. Gerçekleştirelim o zaman bu çok masum isteklerini…16. Sezon finali17. kandırdım nazlı yarim18. Dilber evin barkın yok muğ10. Kasım...19. ya nolur bikere başka yokkk20. Selim bey ilaca ne kattınız acepp21. İYELİK EKİİİİ22. Kediyy23. Bir demet lavanta24. Kırmızı ruj25. Hasta26. MİNİK BİR BUSE CNM27. En güzel aşklar arabada başlar28. Mavi topuklularÖğretmenler Günü29. TELEFONUMU NASIL SATARSIN30. Baba sorguma sen mi giriyorsun yaa31. Haktan Sen Hayırdır?32. LAN BİZ SEVGİLİ MİYİZ?33. Aç kapıyı, polis!34. IRMAK=MAL35. ABİCİM NBR?36. Ohoo çen bize poliş mi olçen, he?37. Ya baba açıklayabilirim38. AY BABA ŞAKA MISIN39. Plan is devrede40. Bazı imalarKarakter tanıtımıBoş41. Ay götalp sen hayırdırKT. 2Yb hakkında bilgi42. Baba sen ne aramak burda43. Abi...44. Bebem mutasyona uğramış!45. Sorgu ve Hamile misin?46. Nazike ve Hüsnü47. DavaALOO48. Rakılı çiğköfte ve BABA OLUYORUM!!Sohbet☺️☺️Acil bakın yoksa ölürüm49. Kalbimi mi çalacaksın?50. Ne avukatı utanma bey??51. daha büyükleri de var SESAWS52. Ölmesen olur mu?Size yardım etmeye geldi hipermen53. Papucumun Ela Gözlüsüspoi54. Onu çok özledimNEDEN KİMSE AKTİF DEĞİL???55. 20 mayısKar yağıyoo hujhbhjb56. LAN HÖDÜK!BilgilendirmeBEN NE ALDIMM57. tanışma58. Travmalar ve hislerBoşTÜM OKUYUCULARIN DİKKATİNE!!!!59. Bazı itiraflar ve geçmişe dönüş60. Romeo ve JulietHelp me61. Asker mi?Çok önemli bilgilendirmeBoşSoru cevap varr canlarr62. AY SİZ ÇOK ROMANTİKSİNİZYorum yazan yok son bölümeeee63. Benim hayalimdi bu.../ Sezon FinaliSize bir itirafım var fgyuhghujhbDeprem64. amir bey şimdi sırası mı yani?okurlarım neredesiniz????65. Ölüme ilk adımbbSohbet muhabbet öyle işte66. Bazı gerçeklerBana yardım eder msiimizzzÖzür DilerimNasıl olmusumm67. HAKTAN SENDE AZMA AWOKUL İKİNCİSİ OLDUMM
Hikayeyi Paylaş