14. Bölüm

Baş başa yıldızların altında

Cansı Birkan
cansu44

Alara, Mira ile birlikte okul kapısından içeri girerken artık kendini daha iyi hissediyordu. İki haftalık uzaklık ve yaşanan olaylar yüzünden içine kapanmıştı ama Mira’nın arkadaşlığı ona güç vermişti. Tam derse doğru ilerlerken, Melis ve Zehra yanlarına geldiler. Alara onları görür görmez bakışlarını kaçırdı. İçinde hâlâ bir kırgınlık vardı ve onlarla konuşmak istemediğini biliyordu.

 

“Alara, bir konuşabilir miyiz?” dedi Melis, yumuşak bir sesle.

 

Alara derin bir nefes alarak başını iki yana salladı. “Hayır, konuşmak istemiyorum,” dedi ve hızlıca ordan uzaklaşarak sınıfa girdi. İçindeki karmaşıklık onu bitap düşürüyordu. Dersi zor bela geçirdi, ama çıkışta Mira’nın yanında olması onu rahatlatıyordu.

 

“Çıkışta bir şeyler yapalım mı? Kuzenim de gelir,” dedi Mira neşeli bir tonla.

 

Alara biraz tereddüt etse de sonunda gülümsedi. “Tamam, çok iyi olur.”

 

Okul çıkışı, Alara ve Mira bir kafede oturmuş, neşeli bir sohbet eşliğinde vakit geçiriyorlardı. Selim, Mira’nın kuzeni, onlara sonradan katıldı. Uzun boylu, rahat tavırları olan bir çocuktu. Alara, başta biraz çekingen davransa da Selim’in sıcak ve esprili haliyle rahatlamıştı. Zaman hızla geçmişti ve Mira çıkması gerektiğini söyleyip onları baş başa bıraktı.

 

Selim, Alara’ya dönerek motorunun anahtarlarını salladı. “Seni de bırakayım mı?”

 

Alara tereddüt etti, ama saat de geç olmuştu. “Yani, iyi olur aslında,” dedi hafifçe gülümseyerek.

 

Selim, “O zaman atla madem!” diyerek motora yöneldi. Alara da peşinden gidip motorun arkasına bindi, ama motoru çalıştırmaya çalıştıklarında, Selim yüzünü buruşturdu. “Yok, gitmiyor…” dedi.

 

Alara panikle saate baktı. “Ne? Şimdi ne olacak? Saat dokuz oldu, on dakika içinde eve gitmezsem annem çıldırır!”

 

Selim biraz düşünür gibi yapıp omuz silkti. “Mecbur yürüyeceğiz. Yapacak bir şey yok.”

 

Alara derin bir nefes aldı. “Peki, hadi madem,” dedi. Selim, çantasını taşımayı teklif etti.

 

“Çantanı taşıyayım mı?”

 

Alara başını eğip çantasına baktı. “Yani… biraz ağır, kitaplar falan var.”

 

“Yok sorun değil, ver,” dedi Selim, çantayı alıp omzuna atarken etrafa bakındı. Birden gözleri parlak bir tezgaha ilişti. “Aa, pamuk şeker! Sever misin?” diye sordu.

 

Alara’nın gözleri parladı. “Hem de çok severim,” dedi.

 

Selim tezgaha doğru yürüdü, iki tane pamuk şekeri aldı ve birini Alara’ya uzattı. “Buyur.”

 

Alara teşekkür ederek pamuk şekerini aldı. “Çok teşekkürler,” dedi gülümseyerek. İkisi de şekerlerini yerken yürümeye devam ettiler.

 

“Biraz kendinden bahset,” dedi Alara, aralarındaki sessizliği bozmak için. “17 yaşındasın, biliyorum. Başka?”

 

Selim hafifçe gülümseyerek başını salladı. “Adım Selim. 17 yaşındayım. Bu kadar.”

 

Alara gülerek ona baktı. “Bu kadar mı? Ailenle aran nasıl? Sevgilin var mı? Kardeşin?”

 

Selim derin bir nefes aldı. “Ailem… Annem Almanya’da, babam geceleri çalışıyor, sabah üç gibi eve geliyor. Sevgilim yok. Kardeşim de yok.”

 

“Hımm,” dedi Alara düşünceli bir sesle.

 

Biraz daha yürüdükten sonra Selim, “Senin ev nerede?” diye sordu.

 

“Neden?” dedi Alara, biraz şüpheyle.

 

“Seni eve bırakacağım ya, ondan sordum,” dedi Selim gülerek.

 

“Doğru,” dedi Alara gülümseyerek. “Şu sokağın sonunda, sola dönünce.”

 

Bir süre daha yürüdükten sonra Selim, Alara’ya dönerek, “Üşüdün mü?” diye sordu.

 

“Evet, biraz,” dedi Alara, pamuk şekerini bitirip ellerini birbirine sürterek.

 

Selim montunu çıkartıp Alara’ya uzattı. “Al, giy. Eve gidene kadar seni sıcak tutar.”

 

Alara teşekkür ederek montu giydi. Selim, onun rahat etmesi için elinden geleni yapıyordu. Sonunda, Alara’nın evi gözükmüştü. Selim, çantayı ona geri verirken gülümseyerek, “Güzel bir akşamdı. Yine görüşürüz, değil mi?” dedi.

 

Alara gülümseyerek başını salladı. “Evet, görüşürüz.”

Bölüm : 11.10.2024 23:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş