20. Bölüm

20. Bölüm

caylakokuryt
caylakokuryt

20. BÖLÜM

 

 

İki gün boyunca bir saat aralıklarla yürümüştük. Nerede olduğumuz hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Yürümeye devam ederken Yağmur konuştu.

 

“Hayır anlayamıyorum. Nasıl bir insanın sihirli güçleri olur. Kitaplarda böyle şeyler olur sanıyordum.”

 

Aynı konu üzeründe yeterince tartışmışlardı ama Yağmur anlamamakta ısrar ediyordu. Ulaş şaşırılıcak bir şekilde kibarca cevap verdi. Gerçi sadece Yağmur’a kibardı.

 

“Farklı bir evrendeyiz, Yağmur… Buna ben de daha alışamadım. Seni anlayabiliyorum.”

 

“Şimdi buradan nasıl çıkacağız?”

 

“Daha yeni tutsaktık şimdi de burası. Macerasız bir günümüz geçmiyor.”

 

“Evimi özledim.”

 

Sızlanmaları canımı daha fazla sıkmadan müdahale etme gereği duydum.

 

“Ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz. Böyle söylenmeniz hiç bir şey değiştirmeyecek.” Arkama dönüp konuşmama devam ettim. “Ve sizin söylenmeniz de bizi evimize ışınlandırmayacak.”

 

Kutay’ın hiç sesi çıkmıyordu. Onu dikkatlice süzdüğümde düşüncelerinin içine daldığını gördüm. Zor durumdaydı. Burada gittikçe gücü güçleşiyordu. Bunu söylemese bile gece dışarı çıkıp kendini kontrol etmeye çalışıtığını biliyordum. Onun kendini kontrol edememesi bizim sonumuz olablirdi. Buna bir çözüm bulmamız gerekiyordu.

 

Bir yerde konaklamamızın zamanı gelmişti ve şansımıza küçük bir klübe bulmuştuk.

 

Kırık dökük klübeye girdik. Yiyeceklerimizin bırazını tükettikten sonra uzun zamandır konuşmayan Kutay konuşmaya başladı.

 

“Bir şey açıklamam lazım.” Hepimiz susup Kutay’a odaklandık. Kutay sertçe yutkundu. Bunu boğazında haraket ademalasından anladım. İki elini ısınmak için birbirine ovuşturuyormuş gibi ovuşturmaya başladı ama üşümüyordu, stersliydi.

 

“Buraya geldiğimiz ilk günden beri gücüm sınırı aşmaya başlamıştı. Artık bunu durduramıyorum. Kontrol edemiyorum. Küçücük bir duygumda damarlarımdan akan gücü hissediyorum. Bu aynı zamanda size zarar verebilir. ”

 

“Gücünün azaltman için bir şey yapabilir miyiz?”

 

“Evet, yapabiliriz, Hamza. Ama olmaz.” Bir seçenek varken neden kullanmıyalımki? Konuşmak yerine dinlemeyi tercih ettim.

 

 

 

 

“Bi çözüm varsa yapalım.” Ulaş içimdeki soruyu dorduğunda yine Kutay’a döndüm.

 

Kutay bana kısa bir bakış atıp nefes verdi.

 

“Bunu söylemek zor...” Eren sabırısca ayağa kalktı.

 

“Zoru moru yok Kutay. Söyle. Burada canımız söz konusu.”

 

Kutay bir kere daha bana baktığında konun benimle alakalı olabileceğini düşündüm.

 

“Evlenmem gerek.” Kısa bir süre sadece dışarıdan gelen kuş sesleri vardı. Kimse konuşmuyyordu. Kutay açıklma yapması gerektiğini anlayıp anlatmaya başladı.

 

“Eğer evlenirsem gücümün çoğu eşime aktarılacağı için kontrol etmem daha kolay olur. Bu imkansız çünkü evlenemem daha gencim ben.”

 

“Ölürsen genç olman bir şey değiştirmeyecek.” Eren konuşuyordu lakin evlense bile Kutay kiminle evlenecekti? Biririyle evli olduğunun düşünmesi bile karnıma ağrı girmesine neden oluyordu.

 

“Evlenmek oyun işi değil, Eren. Bu büyük bir karar.” Burada sadece iki kız vardı. Yağmur ve ben.

 

Eren de sonunda biraz düşünmüş olacakki aklımda geçen şeyleri söylemeye başladı.

 

“Aramızda sadece iki kız var.” Ulaş hemen ortaya atıldı.

 

“Yağmur’u aklınızdan bile geçirmeyin.” Ulaş’a çatık kaşlarla baktım. Tabiki Yağmur’a böyle bir şey yapmıyıcaktık!

 

Tek ben kalıyordum. Üstümde oyalanan gözleri hissedince sahibine döndüm. Kutay’ın parlak mavi gözleriyle karşılaşınca boğazımda bir yumru oluştu. Ne diyeceğini hepimiz biliyorduk.

 

Beliz ve Araf’a verdiğim sözü tutamamıştım. Ama şuanda tutma ihtimalim vardı. Hepsini kurtarma şansım hala vardı.

 

“Aslı...” Kutay’a odaklandım. Sadece iki ay da kimseyi tanıyamazdım. Bu bizim yönümüzü tamamen değiştirecekti. Biliyordum. Duyglarımızla değil aklımızla haraket etnmemiz lazımdı.

 

“Aslı evlenelim mi?” İşte şimdi duygularıma yer vermemem gerekiyordu.

Bölüm : 08.03.2025 14:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...