"Ve ikimiz de biliyorduk ki bakışlarımız kesiştiğinde birbirimizin herşeyi olacaktık."
❀❀❀
Genç kız dalgalı saçlarına son kez aynadan göz attıktan sonra merdivenlere doğru koşup, merdivenlerden heyecanla indi. "Teyze ben çarşıya kadar uğrayacağım var mı bir istediğin?" Teyzesi Zerda Hanım, bakışlarını televizyondan izlediği haber kanalından çekip yeğenine çevirdi. "Rozerin kızım yarın cuma mübarek gündür gelirken baklava al eniştenin hayrına dağıtırsın." Rozerin teyzesini başıyla onayladı. "Tamam başka bir isteğin yoksa ben gidiyorum." Diyerek çıkış kapısına doğru ilerledi, teyzesi arkasından geliyordu.
"Yok kızım sadece eve erken gel diyecektim sonra aklım sende kalıyor biliyorsun." Rozerin içten bir şekilde teyzesine gülümsedi. "Merak etme teyze hava kararmadan önce evde olurum." Dedikten sonra kapıyı açıp evden çıktı. Çarşıya doğru yürümeye başladığında genç kızın içinde nedensiz bir heyecan vardı. Midyat'a teyzesini sıklıkla ziyarete gelirdi ve haliyle Midyat çarşıya da sıklıkla uğruyordu buna rağmen içinde istemsiz bir heyecan vardı.
"Allah'ım bugün çok mutluyum umarım yakın bir zamanda bu mutluluğumun cezası olarak ağlamam." Diye söylendi kendi kendine. Çok gülen çok ağlar derlerdi büyüklerimiz. Rozerin bu sözden nasibini yeterince almış olacak ki kendini biraz fazla mutlu hissettiğinde hemen kafasının içini negatif düşüncelerle dolduruyordu.
Ezbere bildiği çarşıya geldiğinde içindeki heyecan da artmaya başlamıştı. Biraz daha yürüdükten sonra kahvecinin önünde durmuştu. Etraftan buram buram kahve kokusu yayılırken kokuyu huzurla içine çekti. "Hoşgeldin Rozerin hele gel buraya görmeyeli uzun zaman olmuş." Rozerin ona seslenen yaşlı adama baktıktan sonra kahve dükkanının içine girip adamın yanına gitti ve elini öpüp başına koydu. "Hoşbuldum Seyit amca, görende bir yıldır gelmiyorum sanacak sadece bir aydır gelmiyorum."
"Olsun eskiden daha fazla uğrardın buralara şimdi kendini özletiyorsun." Gülümsedi, "Annem teyzeme yük olduğumu düşünüyor o yüzden artık buraya gelirken onu zor ikna ediyorum." Teyzesi Zerda Hanım eşini altı ay önce kaybetmiş yalnız yaşayan bir kadındı. Rozerin ona yük olmuyor, aksine Rozerin'in geldiği zamanlarda kısa bir süreliğine de olsa acısı hafifliyordu. Rozerin'i olmayan evlâdı yerine koymuştu fakat Rozerin'in annesi Hicran Hanım kızının Zerda'ya yük olduğunu düşünüp onu son zamanlarda teyzesinin yanına göndermiyordu.
"Boşuna mı diyorum bul buradan kendine yiğit bir delikanlı Midyat'ta yaşa derdin kalmaz." Seyit amca yine konuyu evlilik mevzusuna getirdiğinde Rozerin sahte bir şekilde gülümsedi. Evlilik kavramına kendini çok uzak hissediyordu. Nitekim henüz on sekiz yaşındaydı. "Amca biliyorsun henüz yeni reşit oldum Allah aşkına ne evliliği? Daha erken." Sanki okul denen etkenden yeni kurtulmamış gibi bir de aşk ve evlilikle uğraşacak zamanı yoktu. "Kızım hemen birini bul evlen mi dedim sanki? İlk tanışıp, seversiniz birbirinizi sonra evlenirsiniz."
"Amca Midyat evlilik programına dönüştüde benim mi haberim yok? Manavdan meyve mi seçiyorum Allah aşkına. Nerden bulayım birini? Hadi diyelim bir mucize oldu buldum bulduğumun bana bakacağı ne malûm?" Rozerin bu adamı evlilik işinden uzak tutamayacaktı. Adamın inadı inattı illa da evlendirecekti Rozerin'i. Bir kere aklına koymuştu şimdi Rozerin ne derse desin ikna olmayacaktı.
"Evlâdım senin haberin yok ama şu çarşıya bir girişin var bir de çıkışın var bak ben şahidim sen gider gitmez buraya sürü halinde genç delikanlı doluyor. Sırf senin neyin nesi? Kimlerden olduğunu öğrenmek için kilo kilo baklava sipariş ediyorlar. Sayende bir günde kazandığımın iki katını kazanıyorum. Yani sen birini bul seni geri çevirirse benim de adım baklavacı Seyit Usta değil." Rozerin güzel olduğunun her zaman farkında olmuştu ama kendinden yaşça büyük birinden bu lafları duymak utanmasına sebep olmuştu. "Hem bakarsın kısmetinde senin değil, onun seni bulması vardır."
"Sanmıyorum ama kapatalım bu konuyu hava kararmadan uğramam gereken bazı yerler daha var o yüzden bana dört kilo baklava ayırabilir misin? Dönüşte uğrayıp alırım." Önüne düşen saçlarını eliyle kulağının arkasına aldı. "Tamam kızım ama az bekle burada sana unutmadan birşey vermem gerek." Rozerin ne olduğunu merak etse de Seyit amcasını başıyla onayladı. Seyit amcası tezgâhın arkasında duran kapıyı açıp mutfağa gittiğinde, Rozerin sabırla onu beklemeye başlamıştı.
"O kadar baklavayı yersen ölürsün farkındasın değil mi?" Rozer'in duyduğu yabancı sesle irkilmişti. Yavaşça bakışlarını sesin sahibine doğru çevirdi. Göz göze gelmeyi beklemediği kahverengi gözler buraya geldiğinden beri içinde oluşan heyecanı sanki daha fazla tetiklemişti. "Tek başıma dört kilo baklava yiyecek değilim zaten."
"Seni burada hiç görmedim. Kimin kızısın sen? Midyat'ta yaşıyor olsan kesinlikle böylesine güzel bir yüzü unutmazdım." Bir yabancıdan aldığı beklenmedik iltifat hem gerilmesine hem de utanmasına sebep olmuştu. "Kim olduğum seni ilgilendirmez değil mi?" Dediğinde genç adamın belli etmek istemese de şaşırdığını fark etmişti. "Belki de kim olduğun en çok beni ilgeldirir?"
Rozerin, "Ne demeye çalışıyorsunuz?" Dediğinde gerildiğini belli etmemeye çalışıyordu ama bütün vücudunu bir ürperti kaplamıştı bile. Genç adam elini Rozerin'e doğru uzattığında Rozer'in şaşkınlıkla genç adamın yüzüne baktı. "Ben Diyar Demirkan, bir sakınca görmeyeceksen isminizi bana bahşeder misiniz?" Rozerin başta karşısında duran genç adamın sokak serserilerden olduğunu düşünse de Demirkan'lardan biri olabileceğini hiç ummamıştı. O an ne yaptığının farkına çok sonradan varacak olsa kendisine uzatılan eli çoktan sıkmıştı bile. "Rozerin Akel." Deyip elini hızla çekmişti.
Diyar gözlerini Rozerin'den alamayarak, "Hazar abinin akrabası mısın?" Diye sorduğunda Rozer'in başıyla Diyar'ı onaylamıştı. "Evet kendisi amcam olur." Amcası Midyat'ta yaşadığı için Diyar'ın amcasını tanıması normaldi bu yine de Rozerin'i nedensiz bir şekilde geriyordu. "Hazar abinin yanına çoğu zaman uğrarım, seni hiç görmedim."
"Amcamla pek görüşmüyorum bu aralar." Diye cevapladı Diyar'ı. Diyar dudaklarını aralayıp tam başka birşey daha söyleyecekti ki tezgahın arkasında duran kapının gıcırdamasıyla ikisinin bakışı da kapıya yönelmişti. "Kusura bakma kızım beklettim seni ama koyduğum yeri unutmuşum, yaşlılık işte bilirsin nihayetinde buldum." Rozerin'in bakışları Seyit amcasının elindeki bir çift halka küpe ve küçük mavi tokalara kaydığında resmen gözlerinin içi parlamıştı. "Seher Hanımcığım yine döktürmüş."
"Hanım, en son geldiğinde bunları çok beğendiğini söylemişti. Malûm sipariş üzerine de elinde yeterince olmadığı için sana verememiş içinde kalmış, gözüne uyku girmedi ertesi gün gidip gereken malzemeleri alıp sana bunları yaptı." Rozerin Seyit amcasının elindeki toka ve küpeleri heyecanla aldı. "Amca bunlar çok güzel Seher teyzeme çok beğendiğimi ve teşekkür ettiğimi söyle olur mu? En son konuştuğumuzda *Riha'ya (Urfa'nın Kürtçe adı) gideceğini söylemişti, dönünce haber ver yanına uğrayıp yüz yüze teşekkür edeyim."
"Haftaya salı dönecek kızım. Bu sefer çabuk gitmeyesin biraz daha kal buralarda üç gün kalıp gidince ne anlamı kalıyor gelmenin." Rozerin şanslıydı ki annesinden bu sefer bir haftalık izin koparabilmiti. "Merak etme çarşamba gününe kadar buradayım." Diyar, varlığını fark ettirmek için sahte bir şekilde öksürdüğünde Seyit Usta'nın bakışları ona doğru yönelmişti. "Hoşgeldin Diyar Efendi ne zamandan beri buradasın? Ödümü kopardın."
"Seyit Usta şükür ki beni fark edebildin. Çok olmadı geleli, annem mevlüt verecekmiş iki gün sonra onu haber vermeye geldim. Baklava almamı istedi. Seyit'e söyle o biliyor kaç kilo hazırlayacağını dedi." Rozerin bir anlığına ikilinin arasındaki diyaloğu dinlerken bulmuştu kendini. "Hayırdır oğlum ne mevlüdü?" Rozerin de mevlüdün nedenini merak ediyordu, hayırlı bir gündü de haberi mi yoktu acaba? "Elzem yengem ve abim evlenmeden önce hayrına mevlüt vermek istediğini söyledi."
"Rozerin kızım bak görüyor musun Agâh Ağayı nasıl da sevdasına sahip çıkıyor. Sana demek istediğim de bu adam gibi birini bul, evlen." Rozerin bıkkınlıkla elini alnına vurdu. "Tamam Seyit amca söz öyle birini bulursam ilk gelip seninle tanıştırıcam. Sen anlarsın adam olup olmadığından ama şimdi benim gitmem lazım olur mu? Akşama doğru gelip alırım baklavaları. Biraz daha burada oyalanırsam eve döndüğümde Zerda Sultan bacaklarımı kıracak."
"Tamam kızım geç kalırsan söylerim teyzene, seni benim beklettiğimi." Rozerin başıyla Seyit amcasını onayladıktan sonra dükkandan çıkmıştı. Arkasından dükkanın kapısı tekrardan açılınca merak edip arkasına dönmüştü. Diyar Demirkan hemen arkasından dükkandan çıkmıştı. "Kusura bakmazsan senden birşey isteyebilir miyim?" Rozerin kaşlarını çattı Diyar Demirkan ondan ne gibi bir şey isteyebilirdi ki? "Buyur?"
"Sakıncası yoksa şu mavi tokalardan bir tanesini bana verebilir misin?" Rozerin afallayarak Diyar'ın yüzüne bakmaya devam etmişti. "Toka takan ağa var da benim mi haberim yok acaba?" Sorduğu sorunun saçmalığını iş işten geçtikten sonra fark edip utanmıştı. Diyar kendini tutamayıp kahkaha attığında bütün bakışlar üzerlerine dönmüştü. Bu Rozerin'i daha çok utandırmıştı. "Hayır tabi ki de kendim için istemiyorum yeğenim için istiyorum."
"Bir an toka isteyince ben şey sandım, yanlış anladım seni. Kusura bakma." Diyar anladım dercesine başını salladı. "Bu tokalar bana özel yapıldı neden sana vereyim ki?" Diyar'ın yüzündeki gülüş anında bozuntuya uğramıştı. "Niye vermeyesin ki? Seher abla sana yine yapar bu tokalardan, benim Seher ablanın gelmesini bekleyecek zamanım yok. Hem bir tane versen ne olacak?" Rozerin tekrardan kaşlarını çattı. "Çarşıda toka alabileceğin yer mi yok? Hem daha önceden isteseydin ya Seher abladan yeğenin için toka yapmasını."
"Yeğenime ilk defa birşey alıcam ne olucak bir tane versen. Merak etme parası neyse veririm. Bu tokalar çok güzel, çarşıda bu kadar güzel tokalar yok." Rozerin sabır dilercesine Diyar'a baktı. "Benim senin parana ihtiyacım mi var hayvan." İnsanlara hakaret etmeyi pek sevmezdi ama aşiretlere karşı kendini bildi bileli hep bir önyargısı olmuştu ve Diyar'ın ona toka karşılığı para teklifi etmesi sinirlerini iyice alt üst etmişti. "Biraz daha bağır istersen, elaleme iyi dedikodu malzemesi vermiş olursun."
"Elalemin senin gibi bir ağa bozuntusuna hayvan dememi dedikodu malzemesi olarak kullanmasından gurur duyarım." Bütün gözlerin üzerlerinde olması Rozerin'i fazlasıyla geriyordu ama Rozerin'in geri adım atmak gibi bir niyeti yoktu. "Öyle olsun. Nasıl olsa o tokayı kendi ellerinle bana getireceksin." Diyar kendinden emin bir şekilde konuştuktan sonra tartışma daha fazla uzamadan Rozerin'i arkasında bırakarak dükkandan uzaklaşmıştı. "Şerefsiz ağa bozuntusu işte. Korkak şey."
Rozerin, Diyar'la olan tartışmadan sonra hiçbir şey olmamış gibi çarşıda birkaç dükkana daha uğramış, ardından hava kararmadan teyzesinin dediği gibi aceleyle eve varmıştı. Kapıyı çaldıktan saniyeler sonra teyzesi kapıyı açmıştı. "Hoşgeldin güzel kızım." Rozerin teyzesinde bir gariplik sezse de ne olduğunu umursamadan gülümseyerek teyzesinin yanağını öptükten sonra içeriye girdi. "Hoşbuldum teyzelerin bir tanesi. Ben yokken neler yaptın bakalım?"
"Hiç öyle biraz televizyon izledim, örgü yaptım, Melek Demirkan'la telefonda konuştum günüm böylece çabuk geçti." Rozerin elindeki poşetleri mutfak tezgahının üzerine bıraktıktan sonra merakla teyzesine döndü. "Melek Demirkan'la ne konuştun ki teyze? Siz arkadaştınız da benim mi haberim yok?"
"Ne konuşacağım kızım ilk anneni aramış bayağı bir konuşmuşlar, annen de demiş ki bu konuyu bir Zerda'yla da danış öyle söyleyeceğim Rıza'ya." Rozerin teyzesinin hangi konudan bahsettiğini anlamamış olsa da umursamadan salona gidip kendini boş bulduğu koltuğun üstüne attı. Bugün çok yorulmuştu. "Hangi konudan bahsediyorsunuz bakalım?" Teyzesi ağzını açacağı sırada Rozerin açık duran teelvizyonda gördüğü baklava reklamıyla birlikte hızla ayağa kalktı. "Teyze baklavalar! Baklavaları almayı unuttum!"
"Ne baklavası kızım Diyar oğlum sen yorulma diye gönderdi ya." Diyar oğlum sen yorulma diye gönderdi ya. Diyar ismini bugün o kadar çok duymuştu ki artık yere çöküp ağlayacaktı. "Yemin ederim bu çocuk bana musallat oldu. Allah'ım ne bahtsız kulunmuşum da düşe düşe payıma ağa bozuntusunun teki düştü." Teyzesi Rozerin'in kafasına vurduğunda Rozerin yüzünü ekşiterek teyzesine baktı. "Teyze Allah aşkına ne yapıyorsun, yanlış birşey söyledim de haberim mi yok."
"İnsan evleneceği adam hakkında böyle konuşur mu ayıp kızım, Allah'a niye isyan ediyorsun vallahi çarpılacaksın." Evleneceği adam? Ha?"Evleneceğim adam kim hele onu bana söyle, bende bileyim." Teyzesi biraz duraksadıktan sora söze girdi, "Melek Hanım anneni aramış, Diyar Demirkan'la birbirinize sevdalı olduğunuzu öğrenmiş, bugün çarşıda kavga ettiğinizi duymuş, gelip isteyelim kızı daha hem araları da düzelir bu vesileyle demiş." Rozerin duyduğu sözlerle adeta beyninden vurulmuşa dönmüştü.
"Teyze siz kafayı mı yediniz Allah aşkına, Diyar Demirkan ve ben birbirimize sevdalı falan değiliz bunu da nerden çıkardınız?" Daha bugün tanışıp tartıştığı bir adamla nasıl birbirlerine sevdalı olabilirlerdi aklı almıyordu. "Kızım daha ne kadar her buraya geldiğinde çarşıya diye Diyar oğlumla görüşmeye gideceksin. Herşey ortadayken inkar etmek yerine desene ben bu adama sevdalıyım. Hâlâ inkar ediyorsun." Rozerin'in sinirleri o kadar çok bozulmuştu ki dudaklarından istemsiz bir kahkaha döküldü. "Annem ne dedi peki Melek Demirkan'a? Bana sormadan gelin isteyin kızımı mı dedi?"
"İlk benim rızamı da almasını istemiş. Melek beni aradı zaten sonrasında anneni arayıp rızam olduğunu söyleyince babanla konuşacağını söyledi. Anlayacağın Agâh Ağa'nın düğününden sonra, Midyat ikinci bir düğüne daha şahitlik edecek." Teyzesinin heyecan ve mutluluk içerisinde anlattıkları, Rozerin'in gözünden bir damla yaş düşmesine sebep olmuştu. Herşey o kadar ani gelişmişti ki, itiraz edecek gücü bile kendinde bulamamıştı. Bugün itiraz etmemişti ama yarın ve kalan diğer günler susmamakta kararlıydı. Kimse ona istemediği bir şeyi yaptıramazdı.
Bol baklavalı ve toka kaoslu bir bölüm oldu yapacak birşey yok :)
Instagram; kitaplardanbeyazbirsayfa
Tiktok; kitaplardanbeyazbirsayfa
Okur Yorumları | Yorum Ekle |