
Sır Sessizken 16. Bölüm
> “Hayat, bazen en güvendiğin insanların seni en çok yaraladığı anlarda anlam kazanır. Ama ben, yine de vazgeçmeyeceğim... Çünkü yaşamak, sevmekten vazgeçmemektir "yaman kurt".
Hastane koridoru sessizdi.
Ne bağıran vardı, ne ağlayan.
Sadece hızlı adımlarla koşuşturan hemşireler, gıcırdayan bir sedye ve üzerine kanı sızan bir adam: Yaman.
Kurşun karnının alt kısmını parçalamıştı.
Yüzü bembeyazdı.
Ama gözleri hâlâ açıktı.
Sedyenin yanında yürüyen Damla, titreyen ellerini saklamak için önlüğünün cebine sokmuştu.
> "Onu ameliyathaneye alıyoruz!" diye seslendi bir görevli.
Damla ileri atıldı.
"Ben giriyorum. O masa benim."
Kimse karşı çıkmadı.
Çıkamazdı.
Çünkü Damla sadece bir doktor değil, aynı zamanda o adamın ablalarından birinin ablasıydı.
Ve o an... kimse daha fazla güçlü olamazdı ondan.
Kapı kapanırken Doğa, başını kaldırmadan fısıldadı:
"Dayan Yaman… ne olur dayan."
Dora, bir köşeye çökmüştü.
Gözleri sabit, dudakları titriyordu.
Henüz tek bir damla gözyaşı dökmemişti.
Ama içi yanıyordu.
Son konuşmalarını hatırlıyordu.
Barışmışlardı.
Ona gülümsemişti.
“Gideceksem bile, içimde sen olmayacaksın sandım. Ama şimdi sen varsın. Gitmek artık korkutuyor beni.”
Kapıdan içeri sokulan sedye görüntüsü zihninde takılı kalmıştı.
Dora ellerini yumruk yaptı.
Tırnakları avuçlarına saplandı ama acı hissetmedi.
Boran hiçbir şey söylemeden yürüdü.
Telefonu cebinde titredi.
Ekrana baktı.
Numara yok.
Sadece konum işareti ve yazı:
“Kurşunlar bizdendi. Ama o istemedi.”
Boran dondu.
Sesi çıkmadı.
Etrafa baktı. Kimse fark etmediğini sandı.
Ama Doğa onu izliyordu.
Yüzündeki hafif gerilim, cevapsız soruları arttırmıştı.
Boran, o mesajı kimseye söylemedi.
Çünkü bir şeyden emindi:
Koray bu emri vermemişti.
Ama... vuran onun adamlarıy dı
Ameliyathane içindeyse Damla, ter içindeydi.
Ellerini titretmeden çalışıyordu.
Etrafındaki ekip onun kararlılığı karşısında sus pus olmuştu.
Her dikiş, her baskı, her hamle… sanki bir savaş alanıydı.
Ve o, kardeşini hayatta tutmak için savaşıyordu.
Bir ara hemşire göz göze geldi:
"Damla Hanım… çok kan kaybediyor."böyle giderse hastayı kaybedecez.
Damla durmadı.
"Benim de ciğerim yanıyor ama durmuyorum. Hadi!
Dışarıda bekleyiş devam ederken, sessizlik içinde ilk ses Dora'dan geldi.
Kafasını öne eğdi.
Elleri dizlerinde titriyordu.
Ve sonunda… gözlerinden yaş süzüldü.
İçine bastırdığı her şey bir çığlık gibi boğazına düğümlendi.
> "Beni affetmeden gitmesin… Ne olur... Yaman... ne olur..."ölme seni hâla seviyorum yapma bana bunu nolur.
Doğa, onu sessizce izledi.
İlk defa ablasının gerçekten kırıldığını gördü.
Boran yere çöktü.
Başını dizlerinin arasına aldı.
Zaman aktı.
Ama herkes içten içe durdu.
Damla içerideydi.
Yaman ölümle dans ediyordu.
Dora kırılmıştı.
Doğa sustu.
Boran sakladı.
Ve Koray...
Henüz hiçbir şey bilmiyordu.
Ama yakında öğrenecekti.
Sır ise, perde arkasında gülüyordu.
> Bu daha başlangıçtı.
Bu sefer biraz az oldu kusura bakmayın.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |