11. BÖLÜM

İYİ OKUMALAR 🤍

Cem ile göz göze geldiğimiz de oda benim kadar şaşkındı.Ama şimdi herkesin için de "aaa Cem" diyemeyeceğim için tebessüm etmekle yetindim. O ise aynı şekilde bana kafa selamı vermişti.

Rüzgar bu duruma sinirlenmiş olacak ki, bir bana bir Ceme baktı. hırsla masanın üzerinde ki pet şişede ki,suyu alarak müdüre konuştu. sinrirle "Hocam benim dersime başlıyor" müdürümüz anlayışlı biri olduğu için.

samimi bir şekilde "Tabii,tabii hocam"dedi. Rüzgar odadan çıkacakken Ceme yandan bir bakış atarak konuştu. "Hoşgeldiniz"

sesi resmen buram buram niye geldin diyordu. Cem bunu anlamış olacak ki, sadece kafa salladı. Rüzgar sinrirle çıktığında bütün öğretmenler yavaştan yavaştan dağılıyordu. ben de masanın üzerinde ki, eşyalarımı alarak tam çıkacaktım ki, Cemin sesiyle durdum.

"Simay"

yavaşça kafamı arkaya doğru çevirdim. Düz bir sesle "Efendim" dedim.

çekingen bir şekilde gelerek konuştu. " Yaa, ben buraları pek bilmiyorum ama acaba beni gezdirir misin" ardından ekledi "Tabii,müsait bir zaman da"

tebbesümle konuştum "Tabii ki, ama bugün ve yarın müsait değilim."

oda aynı şekilde benim gibi tebessüm ederek konuştu. " Biliyorum, biliyorum .Yarın veli toplantısı varmış."

kafamı olumlu bir şekilde salladım.

Ardından telefonumda ki saatte bakarak mahçup bir şekilde konuştum. "Yaa,kusura bakma olur mu, benim derse yetişmem lazım."

en samimi haliyle" Saçmalama" dedi.

"Teşekkür ederim. Görüşürüz"diyerek yanından ayrılmıştım ki, konuşmasıyla tekrar durdum.

"Bugün bana gelsene,sohbet etmiş oluruz"

bugün mü. Olmazdı bugün Akına sözüm vardı..

Derin bir nefes alarak arkamı döndüm. "Bugün başka bir arkadaşıma sözüm var. yarın nasıl olur."

iki ellerini cebine koyarak ouzlarını kaldırıp indirdi. " Sıkıntı değil"

"görüşürüz" dedim

"Görüşürüz" dedi

arkamı dönerek sınıfa doğru ilerledim.

*****

elbiseleri havaya kaldırarak Sılaya "Hangisi siyah mı bordo mu" dedim

Ama Sıla duvara yaslanmış ellerini göğsünün altında birleştirmiş bana ters ters bakıyordu.

benim dediğimi hiç umursamayarak, teselli vermeye başladı.

Sıkıntılı bir nefes alarak konuştu.

"Simay bak.Emin misin bu adam sağlam ayakkabı değil"

yapmacık bir gülümsemeyle konuştum. "Zaten ben dünden razıyım dimi Sıla'cım"

Sıla haklı olduğumu anlamış olacak ki yaslandığı duvardan doğruldu.

"Canlı konum atıyorsun ama tamam mı"

yapamacık bir sesle yanaklarını sıkarak "Şeker verirlerse de yemem" dedim.

siyah elbisemi giymek için banyoya giderken

"Simay! " dedi sert sesiyle ardından ekledi

"Şurada ciddi bir şey konuşuyoruz"

Bir kaç dakika sonra odaya tekrar gelerek

Aynada kendime baktım siyah kalın askılı dekolte olmayan vücücuma oturan bir elbiseydi.

Sılaya baygın bir bakış attım. " Sıla kasma bu kadar altı üstü bir yemek"

"Altı üsütümü! ...Simay sen bu durumu çok hafif alıyorsun! "

Tam bir şey diyecekken,telefonuma mesaj geldi. Türkiye numarasıydı.

"Hazır mısınız Simay hocam"

Bunun Akın olduğunu anlamam zor olmamıştı.


Sılaya bakarak konuştum. "Sıla gelmiş aşaağıda"

Hızla bir rimel bir kırımızı ruj sürdüm.

Sıla ciddi bir yüz ifadesiyle işaret parmağını bana doğru uzatarak

uyarı bir sesle konuştu "Unutma canlı konumunu atıyorsun!"

Aceleyle Kapıya doğru ilerlerken "Tamam tamam , ban atarım" dedim.

Sıla da yanıma gelerek İmalı bir sesle "İnşallah" dedi.

siyah topuklu ayakkabımı ve kısa siyah ceketimi giyindiğim de

"Görüşürüz" diyerek yanağından öptüm.

"YAA SİMAY RUJ YAPTIN YÜZÜMÜ!!" diye bağırmasını önemsemeden aşağıya indim.

Aslında zar zor indim. Çünkü ince topuklu ayakkabı ile bu asla kolay değildi.

Ve bir mafya ile yemeğe gidiyordum şık olmama lazımdı ki, adam beni balık ekmeğe götürecek değildi.

Binadan tam çıkacaktım ki, arkamda duyduğum sesle durdum.Arkamı döndüğüm de, bunun Rüzgar olduğunu anlamam zor olmamıştı.

imalı bir sesle"Oooo Simay hanım" beni süzdü ardından ekledi. "Nereye böyle."

yapmacık bir gülümsemeyle karşılık verdim "Cehennemin dibine gelecek misin?"

net bir sesle "Gelirim"

Umursamaz bir ses tonuyla "Gerçekten uğraşamyacağım" dedim.

Önümü dönerek binadan çıkcağım an önümü kesmesiyle durmak zorunda kaldım.

resmen binada mahsur kalmıştım.

Düz bir sesle "Çekilir misin" dedim.

Artık yeterince sıkılmaya başlamıştım.

Net bir sesle " birincisi nereye gittiğini iknicisi ise Bu tavrını açıklarsan neden olmasın"

Ben de aynı net bir sesle " Birincisi nereye gittiğim seni hiç ilgilendirmez. İkincisi ise..Sanane istediğim gibi davranırım"

"Sim-"

"Simay hocam" diyerek Rüzgarın lafını kesti Akın.

Gür sesi binayı doldururken konuştu. "Siz gelemeyince ben almak istedim sizi."

Rüzgarların sert bakışları hızla bana döndü.

Rüzgarı umursamayarak "Çıkabiliriz Akın bey" dedim.

Akın koluna girmem için kolunu uzattığında hiç düşünmeden koluna girmiştim.Bu yaptığıma bir tık uyanmıştım ama artık olan olmuştu.

Rüzgarın çenesin seğirdi ise gözümden kaçmamıştı.

Dışarıyı çıktığımızda soğuk Rüzgarı hissetmiştim. üzerimde ki kısa ceketime daha çok sarıldım.

Arabaya bindiğimiz de, yine aynı şekilde karşılıklı oturmuştuk.



Sessiz geçen araba da araba durduğunda geldiğimizi anladım. Kapılar açıldığında ilk ben ardından ise Akın inmişti.

Geldiğimiz yerin Gösterişli bir yer olduğu her halinden belli oluyordu . Akın kolunu uzattığında ,bir kaç saniye koluna baktım. Ardında koluna girerek ilerledim.

İçeri girdiğimiz an, Garsonlar yanımıza gelerek "Hoşgeldiniz Akın bey" dedi .

Akın ise kafasın olumlu anlamda salladı. Garson bzi REZERVE yazan masaya yönlendirdiğin de, Akın sandalyemi çekti.

"Teşekkürler" diyerek oturdum. Akın ise karşıya oturmuştu.


Yemeklerimiz geldiğin de, ortamın sessizini bozan akın olmuştum.

"Nasılsın Simay" böyle demesi garibime gitmişti. ardıdan ekle "Size isminizle hitap etmem de bir mahsur yok dimi?"

içeceğimden büyük bir yudum alarak konuştum."Tabii ki edebilirsiniz"

Akın elinde ki içeceğiyle arakasına yaslanarak konuştu. " Resmi olmana gerek yok"

diyecek bir şey bulamadığım için tebessümle "Böyle gösterişli bir yere neden getirdiniz gerek yoktu."

Çünkü ben balık ekmek bile yerdim ki, tabii ki bu halde değil.

tam içeceğimden bir yudum almışken dediği şeyle içeceğim boğazımda kalacaktı.

Akın "İlgimi çektin simay"

hafifçe boğazımı temizleyerek konuştum "Anlayamadım"

"Çocuklara karşı ilgin,eğtimin özellikle Giray için"

"İşim bu benim"

Arkasına rahatça yaslandı. Elinde ki içeceği ile beni göstererek Net bir sesle "Sana bir teklifim var" dedi.

İstemsizce Kaşlarımı çattım "Nedir"

"Benim engelli çocuklara eğitim verdiğim yurt var, bazı hocalar senin kadar iyi olmayabiliyor. Senin davranışın özellikle Giraya karşı davranışın ilgimi çekti.. Engelli çocukların eğitimi için seni düşünüyorum.. Kabul eder misin?"

Solumda ki melek Ohh iyi Ben de kötü bir şey sanmıştım. Derken

Sağımda ki melek ise Ne sandın ki, para mı? dedi.

Solumda ki melek he he para dedi.

Dudaklarımı ıslatarak özgüvenli bir şekilde konuştum. "Bu gerçekten... Çok güzel bir teklif ama üstesinden gelebilir miyim bilmiyorum."

Derin bir nefes aldı. "sen hata yapmaktan korkuyorsun Simay. Hata yapacaksın bu dünyada hata yapmayan insan yoktur. Ve ders alacaksın ki sana yeni bir tecrübe olsun... Yeni bir tecrübe veriyorum sana"

Gerçekten dedikleri beynime tek tek işlemişti. Haklıydı hem de çok

Derin bir nefes aldı. Tekrar konuştu.

"ama hata yapmaktan korkuyorsan korkma.. Yap binlerce kez yap.. Çünkü bunlar sana tecrübe olacak"


Tebessüm ettim çekingen bir sesle

"teşekkür ederim bana güvenerek bu işe beni düşündüğünüz için ama bunu düşünebilir miyim?"

Dünden razıymış gibi pat diye atlayamadım.

Kafasını olumlu anlamda salladı


Akın. "Tek işin değil aslında ...Cesaretinde" son cümleyi hayranlıkla söylemişti.

Elinde ki, içeceği masaya koydu. masaya doğru hafifçe eğildi şu aramızda iki tane yanan mum vardı..

Hafif şaşkın bir sesle konuştu. "O gün çatışmanın olduğu gün. Benim alanım da, benim gibi birine kafa tutmanız. Hayret edilecek bir şey"

konunu nereye gittiğini bilmediğim için sustum.

Tekrar geriye doğru yasalanarak rahatça konuştu "O yüzden ilgimi çektin."

aynı şekilde tebessümle karşıklık verdim.

konuyu değiştirdim "Size de dediğim gibi teşekkür ederim"

dudakları yukarı doğru kıvrıldı "Teşekkürün şimdi kabul edildi"

Günlerce aklımı kemiren soruyu sordum.

"Siz beni o gün orada nasıl gördünüz ..Yani bayıldığı mı"

dudaklarında ki tebessüm yüzün de sabit kalırken, saniyelerce yüzü inceledi

içeceğini bir dikikşte bitrerek masaya sertçe koydu. Ben ise merakla hala bir cevap bekliyordum.

"Demiştim.Oradan geçiyordum. Gördüm"

Bütün kelimeleri basa basa konuşmuştu.

İç sesim bu işten bir şeylik var dedi. İstemsizce tek kaşım kalktı.

Gerçekten de bir şey vardı.

çok üstüne gitmemek adına konuyu kapatmayı tercih ettim.

Bu sefer o konuyu açtı.

"Sevgiliniz biraz kıskanç galiba " dedi. bardağını çevirirken ama gözleri benim üzerimdeydi.

ha, af buyur benim bir hayalet sevgilim vardı da ben mi bilmiyordum. Ne oluyordu bu aşşağlık ortam da

nazikçe "Efendim,anlamadım" dedim.

"Binada ki arkadaş" dedi. kısa ve net

NEE, RÜZGAR MI TÖVBE HAŞA ALLAH YAZDIYSA BOZUN SENİN DİLİN NE DER demek istesemde

Hızla konuştum. "Yok hayır biz sadece arkadaşız. kendisi asla benim sevgilim değil"

hafifçe tebessüm etti "Sevindim" dedi

iç sesim ne diyon sen hayırdır mooduna geçerken

yine nazikçe "Pardon, anlaymadım" dedim.

son yudumu alarak "kalkalım mı? "dedi.

hiç umursamayarak "peki" dedim.


Hesabı isteyerek kaktığımız da çantamı alarak kapıdan çıktığım an, kapıda ki, muhabirleri sorularını umursamayarak flaşlardan zar zor ilerlemeye çalıştım.

hala flaşlar gözüme gözüme patlıyordu. Yüzümü ekşitmeden edemedim. Kulağımın dibine de muhabirlerin. Soruları

"Akın bey yanınızda ki hanımefendi kim?"

"Sizin yanınızda hiç birini görmemiştik."

"İlişkiniz yeni mi? "

Allah'ım ben bile bunalmıştım. Ünlüler buna nasıl dayanıyorlar.

İç sesim poz ver dese de zorla susturdum.

Sol tarafımdan flaş patlayınca

Yan profilden çekmeyin çok çirkin çıkıyorum dememek için zor tuttum kendimi.

Akın hiç birine cevap vermeyerek elini belime koyarak ilerletti beni. Kalabalıktan zar zor ayırarak arabaya doğru ilerledim.

Artık flaştan dolayı her yeri beyaz görüyordum. Beyaz ışığa doğru yürümek bile geçti aklımdan.

Ama hanımefendi kişiliğimi bozmadan arabaya bindim.

Kapılar kapanarak Araba hareket ettiğin de, derin bir nefes aldım. Demek ki ki ünlü bir mafya olunca böyle de olunabiliyormuş. Bunu da yaşamadık demezdik.


sessiz geçen yolculukta eve geldiğimiz de araba durdu. Kapı açılmadan hemen önce konuştum.

tebbesümle "Teşekkür ederim" dedim.

Akın "Ben teşekkür ederim böyle bir gece için"

aynı tebessümle "İyi akşamlar " dedim.

Kapı yavaşça açılırken arkamda "Simay"dedi.

İnmeden önce arkamı döndüm .

Ceketinin iç cebinden küçük bir kırmızı bir gül çıkardı.

istemsizce tebbesüm ettim. tebbesümüm büyürken elnden aldım "Teşekkürler, iyi geceler"

"İyi geceler Simay"

Arkamı dönerek kapıdan indim. Şuan salak gibi sırıtıyordum bir Güle

Ben böyleydim. En küçük bir hediye bile beni mutlu ederdi. Hiçbir zaman fazlasın da gözüm olmadı..


Tam kendi kendi katıma çıkacakken, Rüzgarın evin içerisinden gelen sesi duymamla ciddileştim.

Hayır hayır olmaz dinleyemezdim. Tam merdivene bir adım atmıştım ki, Rüzgar'ın sesi daha çok gelemeye başladı. Birine bağırdı kesindi.


Ve o an Rüzgar'ın söyledikleriyle kanım çekildi.


Rüzgar "Oo şerefsiz benim annemi öldürdü!!"

Kimdi ki öldüren.. Merakıma yenik düşerek bir kaç adım merdivenden indim. Görünmeyeceğim bir şekilde.

Rüzgar iyice sinirden bağırıyordu. Yaa biriyle telefonda konuşuyor, ya da biri vardı yanında.

Ardından "Evett, beni yetim bırakan kişinin oğlu!! "

Bu raddesinden sonra daha çok sinirlenmiş olacak ki, daha hırslı bağırmaya başladı.

"YILLARCA !! ANNE SEVGİSİNE MUHTAÇ KALMIŞ BİRİYİM BEN O ADAMIN OĞLUNDAN İNTİKAM ALACAĞIM .

Bir kaç dakika sessizlik oldu. Sanırım karşı tarafı dinliyordu.

Daha sonra yine bağırmaya başladı. Hatta hattinden fazla. Kükrüyordu resmen

" BURADA BİR KAÇ KEZ KARŞILAŞTIK
YÜZDÜM YÜZDÜM KUYRUĞUNA GELDİM. BİR DAHA ASLA BIRAKMAM!!! "

Rüzgar'ın Son dedikleriyle Elimde ki gül ve çanta düşerken ben ise duyduklarımın şokundaydım.



" Aynen kendisi gibi o mafya olan oğlu Akın Demir.."

Nasıldı bölümümüz🩷

Oy ve yorum yapmayı unutmayınız 🌼

Seviliyorsunuzzzz 🤍

Bu arada Instagram hesabı açtım ayperisi.12