
Bu bölümü yazarken çok zorlandım. En zor bölüm oldu benim için. Umarım beğenirsiniz
İYİ OKUMALAR 🤍
Sılayla birbirimize bakarken, aynı anda kafamızı arkaya doğru çevirdik.
Son dediğin duymamazlıktan gelerek. "Hemen geliyorum" dedim.
Gözlerini tamam der gibi açıp kapattı.
"Ben sizi binanın önünde bekliyorum" dedi.
Yapmacık bir tebessümle "Tamamdır" dedim.
Akın arkasını dönerek merdivenden indiğinde
Sıla montunu giyerken, bana doğru hafif sinirle mırıldandı. "Bir an önce şu kabus gün bitebilir mi?"
Yapacık bir gülümsemeyle "Tamam, hemen sihir yapıp diğer güne geçiyorum" dedim.
Zorla Ayakkabımı giydiğim de dışarı çıktık.
Ben kapıyı kitlerken, Sıla ise hâlâ arkamdan söyleniyordu.
Sıla sitemli bir sesle "sen gidip kızlara neden sevgilim dersin ki.?!"
Kapıyı son kez kontrol ettikten sonra, arkamı Sılaya döndüm.
Hafif sinirle" Küçük mü düşseydim " dedim.
Anahtarı çantama koyarken. Bir yandan da Merdivenden iniyordum Sıla'nın desteğiyle
Binanın önüne doğru giderken Akın ise görüş alanımız girmişti. Sıla iki saniye Akına baktı bizi. duymamasına emin olmak için.
Sıla" Küçük düş demiyorum.. Ama Sevgilim ne?! " sona doğru sesi yükselmişti.
Akın Sıla'nın yüksek sesini duymuş olacak ki, arkasını dönerek bize baktı.
Yapmacık bir gülümsemeyle" sorun yok " dedim.
Akın bir Sılaya, bir bana baktı. Geri önünü dönerek, arabaya doğru yürümeye başladı.
Sıla beni taklit ederek" Soyın yok" dedi.
Sıkıntılı bir ifadeyle, derin bir nefes alarak elimi boynuma götürdüm.
Ulan hasan abi, o yumoş kolisinin aldım diye bedduasını çıkarıyordu benden, ve ya o tuvalette ki kızlarındı bedduaları.
İç sesim" Aksiyon, macera, kaos =Sen"dedi.
Binanın ağır kapısını açarak dışarı çıktık.
Yüzüme rüzgarlı soğuk hava vurduğun da, direkt üşümüştüm.
Resmen adam bizi lafımızı vermişti. Hatta bir ara merdivenden inerken.
Sıla "Kapak sesini bütün bina duydu biliyorsun dimi?" demişti.
Eyvahlar olsun ki, Sıla bir şeye sinirlendiğin de, bu sizin yüzünüze vurmaktan çeknimezdi. Yani maksimum. 1 ay başımın etini yiyecekti. Her fırsatta.
Gözlerim kapatarak, bunu düşününce derin bir nefes aldım. Binadan çıktığımız an,
Sıla, montunun cebinde ki arabası'nın anahtarı çıkararak.
Umursamaz tavırla "Simay benim arabaya binsin" dedi.
Akın net sesiyle" Simay.. Benimle.. Gelecek!" dedi.
Şuan eşi ve annesi arasında kalmış. Damat gibi hissediyordum.
Sıla pes etmeyerek" Sim-"
Akın en sert sesiyle" Simay benimle geliyor doktor hanım!" dedi.
Aslında o doktor değil, hemşire diyecektim. Ama böyle daha havalı olmuştu.
Sıla, tam itiraz edecekken. Yine Akın lafını keserek" Uzatmayı sevmem! " dedi.
Sıla, Akının pes etmeyeceğini anladığın da, sıkıntılı bir şekilde, derin bir nefes aldı. Saçlarını geriye atarak dudaklarını ıslattı.
Akına kafa tutarak konuştu.
"Ben de arkanızdan geleceğim o zaman!" dedi.
Akın soğuk bir ifadeyle "Size gerek yok." dedi.
Sıla bir adım attı Akına.
her harfin üstüne basarak "Simay'ın.. Yanına.. Ben de.. Geleceğim!."
Bir süre birbirlerine oldukça sert bakış attılar. Akın gözlerini Sıladan çekmeyerek, "Simay arabaya " diyerek benim koluma girerek arabaya yönlendirdi.
Arabaya doğru giderken, arkamı dönüp Sılaya baktım. Akına ters bakışlarla bakıyordu.
Arabaya geldiğim de, kapıyı Akın açtı. Zoraki bir şekilde bindiğim de, kapımı kapattı. Ardından o da gelince arabayı çalıştırdı. Dikiz aynasından baktığım da, Sıla da yeni arabasına biniyordu. Gözlerim kapatarak Sıla'nın dediği gibi bu kabus dolu günün bitmesin istedim.
*****
Her Anne'in dediği gibi. 'Allah canımın alsa da kurtulsam' der gibiydim şuan,
yol bitmiyordu.
Bilmiyorum belki de bana uzun gelmişti. Çünkü şuan Akınla yan yanaydık. Araba da sessizlik hakimdi.
Yalnız olduğum için gerilmiştim. Kaçırma ihtimali var mıydı?. Belki, çünkü arkamız da Sıla vardı. Tabii Arada sırada da, çaktırmadan arkama bakmaya çalışıyordum. Sıla geliyor mu diye.
Adam mafyaydı sonuçta, her an herşey olabilirdi.
kaçırıp gelinlik giydirerek beni bir göle atabilirdi.
İç sesim "O öyle abartılmaz, sen biraz daha abaaaarrrtttt" dedi.
Akın'nın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
Akın net bir sesle "Mafyayım diye seni kaçırmam merak etme" dedi.
İlk bir afalladım ben onu dışımdan mı demiştim. Yoksa üstüm de bir çip mi vardı?
Ben bunları düşünürken Akın. " Hayır dışından söylemedin. Sadece çok fazla arkana bakıyorsun " dedi.
İç sesim" Ayy, bir an çip falan taktı sandım" dedi.
Yandan Akına bir bakış atarak "Bir an düşünmedim değil" dedim.
Akın'nın dudaklarında belli belirsiz gülümseme oldu.
Akın sorgular gibi " Niye gidiyorsun Simay" dedi.
Bu sorusu duymamazlıktan gelerek, ben de onun gibi" Hoca'yı kaldırmışız" dedim.
Araba'nın, hızla ani'den sağ çekilmesiyle koltuğun yanlarından tutundum. Allah'tan kemer vardı. Yoksa ben şimdiye dışarı uçmuştum..
Teşekkürler ilk okulda ki ilk yardım dersi..
Ters Bakışları bana dönerek konuştu.
"Sorularımın es geçilmesinden hiç hoşlanmam"
Bana öyle bir bakmıştı ki önümü ilikleyerek. 'Büyüksün abi' dememek için zor tuttum kendimi.
İç sesim "Mafya mafya, adama niye karşı geliyorsun!. Allah yoluna gidiyorduk" dedi.
Affalamış bir şekilde bakarak. "Burası bilmiyorum,zor şeyler yaşıyorum." dedim.
Akın derin bir nefes verdi. "Okulda mı mutlu değilsin"
Evet aslında, her sorun okulda başlıyordu. Bir kaç saniye düşündükten sonra, Akın'ın haklı olduğunu kanaat getirdim.
Boş yola bakarken Kafamı olumlu anlamda salladım.
Akın" Benim teklif ettiğim yere ne dersin? "
Harbi o vardı dimi?. Şüpheci gözlerle ona baktım. Yapabilir miydim ki? diye düşünürken
Akın hızla konuştu. " Yaparsın " demesiyle
İç sesim hemen el attı. " Yok biz de çip var" dedi.
Bir dur iç ses bir dur zaten ortalık karışık.
Bir kaç dakika, koyu kahverengi gözlerine baktım. Çok yoğun bir şekilde bana bakıyordu.
Yutkunurak boğazımı temizledim." Olur " dedim.
Olur, olur demiştim?. Neden olur demiştim ki, Akını bana çeken şey neydi. Neden ona karşı koyamuyordum?. Ben bunları sorgularken
Akının konuşmasıyla ona döndüm.
"Sevindim ayağın iyileştiği zaman başlarsın" dedi.
Ardından telefonuma Sıladan mesaj geldi.
Sıla" Neden durdunuz? "
Çaktırmamaya çalışarak dikiz aynasın dan Sılaya baktım. O da arkamıza durmuştu.
Ürkek bakışlarım tekrar Akının buldu. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Sağ elini kaldırarak, saçımdan bir şey aldı. Bir süre yüzümü inceledi. Ben de onun sert yüz hatlarını. Ardından saniyelik dudaklarıma kaydı bakışı. Derin bir nefes alarak kendini geri çekerek direksiyona geçti.
Elinde ki yaprağı göstererek "Saçında yaprak kalmış" dedi.
Utancımdan yerin dibine geçecektim.
Çekingen bir şekilde saç tutamımı kulağımın arkasına sıkıştırarak "Teşekkür ederim Sağ ol " dedim.
Yaprağı iç cebine koyarak arabaya çalıştırdı.
Yaprağı iç cebine mi koymuştu.?
Hiç düşünmeden konuştum. "Neden yaprağı, atmadın dışarı?"
Yola bakarak konuştu "çünkü yaprağın üstünde senin kokun vardı. "
Affalamış bir ifadeye "Nasıl?" dedim.
Düz bir sesle "Uzatmayı sevmem" dedi.
Net bir insandı.
Bir dakika bir dakika noluyordu. Bir mafya beni sevmezdi dimi?. Sonuçta adı üstünde mafya..
Saniyelik, korku dolu gözlerle baktım Akına. geri yola döndüm.
Bir anlık konuşmasıyla irkildim.
Yola bakarken Ciddi bir şekilde konuştu. "Bir daha, bana öyle bakma"
Kaşlarımı çatarak şüpheci bir sesle " Nasıl bakıyormuşum?" dedim.
Yandan bir bakış attı. Ve konuştu. "Ürkek.. Herkes bana korkarak bakabilir.. Ama sen bakma"
Ardından. "Mafya olmam sana zarar vereceğim anlamına gelmiyor."
İç sesi"Ayy noluyor noluyor, heyecan bastı bana " dedi.
Cidden beni şimdi övmüş müydü yoksa gömmüş mü?.
İç sesim yine olaya el attı" Salak bu kız vallaha gerizekalı " dedi.
Ben bunları düşünürken hastaneye gelmiştik bile. Kapıyı açacakken Akın benden önce davranarak kapıyı açmıştı.
Acılı dolu küçük bir çığlıkla inmiştim. Arkamdan, hızla arabasını park ederek Sıla geldi. Hızla koşarak yanıma gelerek koluma girdi. Sol kolumda Akın, sağ kolumda ise Sıla vardı.
Sıla "Tamam basmamaya çalış" diyerek bana komutlar veriyordu.
Hastane'nin içine girdiğimiz de, Araf'ın sesi doldurdu hastaneyi.
Araf "Bana Sıla hemşireyi çağırın. Kardeşim!" diyordu.
Sıla sabır çeker gibi derin bir nefes aldı.
Her hangi bir erkek hemşire " Nöbeti bitti kardeşim, ben ilgileneceğim seninle" dedi.
Araf ciddi bir ruh haline geçtiği an Akın'ın gür sesiyle "Araf" dedi.
Araf bizi gördüğün de, affaladı. Ardından gözleri Sılaya kaydı.
Sarılacak gibi kollarını iki yana açtı.
"Sıla'mm da Sıla'mm "diye tam gelecekken.
Sıla kızarak " Araf görmüyor musun halimizi, şimdi sırası mı!? " dedi.
Araf abisine 'noluyor' bakışı attığın da, Akın tek bir bakışla cevap vermişti.
Demek ki, tek bakışlarımızla konuşan Sıla ve ben değildik.
Sıla" İşaret parmağıyla sağda ki, odayı göstererek. "Şurada ki oda, tamam mı? Oraya gideceğiz" dedi.
Tabii şuan konuşacak halim olmadığı için
Acılı bir şekilde Sadece kafa sallamakla yetindim.
****
" Bura acıyor mu?" diyen doktora, acılı dolu bir çığlıkla karşılık vermiştim.
Şuan başımda 4 kişi vardı. Sıla, Akın, Araf, ve ismini bilmediğim doktor.
Doktor'un odasına ilk girdiğimiz de, doktor gelmeden önce,
Sıla "siz giremezsiniz" demişti.
Akın ise "Nasıl giremem, sevgilisiyim basbayağı girerim" diyerek hızla girmişti.
Arkasından Sıla, ve Araf gelerek
Sıla yapmacık sesiyle "Şu yalan olan sevgililik oyununuz mu?" dedi.
Araf "Sıla" dedi. Uyarır gibi.
Sıla hiçbirini umursamayarak, Akına bir adım attı. Ciddi bir sesle "Sen bu sevgililik konusun çok ciddiye aldın.."
Kaşlarını kaldırarak. Alma!" dedi.
Ortam buz gibi kesilmişti.. Ta kii doktor gelene kadar.
Doktor ayağımı muane ettikten sonra, elinde ki beyaz eldiveni çıkararak, sandalyesine oturarak konuştu.
Ben de ayakkabı mı giyerek dinliyordum.
Doktor "İnciltmişsiniz.. " dedi.
O sıra Sıla 'demiştim 'bakışı attı.
Doktorun,önünde ki sandalyeye oturduğum da,
Doktor "Bir hafta dinlenin çok zorlamayın, destek bastonla da yürüyebilirsiniz" dedi.
Elime küçük kağıtta reçeteyi verdi.
Doktor "Yazdığım kremleri aksatmadan sürün"
Elimde ki reçeteye baktım. Cidden burada yazı mı yazıyordu?. Karalanmışa benziyordu da. Hiç bozuntuya vermeyerek.
Tebessümle "Tabii, teşekkürler" dedim.
Elimi Sılaya doğru uzattım. Koluma girsin diye, Sıla anlamış olacak ki, anında koluma girdi. Ayaklandığım da,
Sıla "İyi günler hocam" diyerek çıkmıştık.
Doktor'dan çıktığımız an Akın da diğer koluma girmişti. Tabii bu Sıla'nın gözünden kaçmayarak. Saniyelik ters bakışlar atmıştı.
Haa Sılanın şöyle bir özelliği vardı. Sevdiklerin asla paylaşmazdı. Ben dahil.
Reçeteyi Sılaya vererek "Burada bir şey yazmıyor. Adam kağıt karalamış" dedim.
Sıla bana baygın bir bakış atarak "Ben bunu hallederim" dedi. Reçeteyi krem rengi montunu cebine koydu.
Araf yapmacık bir sesle "Hmm şimdi doktor sana incinmişsin mi?" dedi.
Üçümüzün keskin bakışları arafa döndüğün de,
Araf huysuz bir şekilde, önüne dönerken "İyi bee bir şey demedik." dedi.
Bıkmış bir sesle, sabırla derin bir nefes aldım. Çünkü artık başım ses götürmüyordu.
Sitemle konuştum. "Artık beni eve götürür müsünüz yaa, uyumak istiyorum" dedim.
Çünkü artık İllallah etmiştim de,
Sıla bana anlamaz gözlerle baktı. Tabii benim gideceğim sanıyordu yavrum. Onun haberi yoktu.
Akın en net sesiyle "Tamam" dedi.
Dördümüz hastaneden dışarı çıktığımız da, arkadan bir kadın hemşire koşarak geldi.
nefes nefese sağ elini beline koyarak
"Sıla hemşire.." dedi.
Sıla direkt arkasını döndüğün de ,biz de dönmüştük.
Sıla endişeli sesiyle "Noldu melis iyi misin? Sakinleş" dedi.
Melis bir kaç saniye durarak. Sıla'nın yanına geldi. nefesi toplayarak konuştu.
Nefes nefese "acil bakmanız gereken bir hasta var" dedi.
Sıla daha, tecrübeli bir hemşire olduğu için. Herşey yaa Sılaya sorulurdu. Ya da acil bir durum varsa çağrılırdı.
Sıla, kararsız kalsa da bana baktı.
Kafamı "sorun değil" anlamında salladım.
En sıcak Tebessümle karşılık verdiğin de, kolumdan çıkarak.
Sıla "Çok mu acil?" dedi.
Beni de, bırakmak ta istemiyordu.. Adının Melis olduğunu öğrendim kişi kafasını iki yana sallayarak. "Ne siz sorun ne ben söyleyeyim" dedi.
Direkt lafa atladım. "Sıla. Kurtarman gereken bir hayat var.. Beni merak etme sen" dedim.
Şefkatli bir şekilde baktı bana.
Yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu. "Dikkat et kendine" dedi.
Tebessümle karşılık verdim.
Sıla Arkasını dönerek diğer hemşireyle koşarak hastaneye ilerledi.
Araf huysuzca söylenmeye başladı. "Ee ben gelince böyle koşmuyor. Saymıyorum abi bunu" dedi. Omzunu kaldırıp indirerek.
Allah cidden Sılaya sabır versindi.
Ben de derin bir nefes alarak, Akın'ın arabasına doğru ilerlerken, Araf'ın tekrar konuşmasıyla arkama baktım.
Araf" Abii, gelin benim arabaya binelim. "
Akın soğuk bir sesle" Gerek yok " dedi.
Araf" Abii bari bir defa yaa" dedi huysuzca.
Akın hiç umursamıyarak "Bindik de ne oldu? kaza yaptık" dedi.
Araf bir kaç saniye bana baktı tekrardan bakışları. Akına döndü. "Abii onda daha on sekizdim" dedi.
Akınla arabaya geldiğimiz de,
Akın ters Bir bakış atarak "Evde görüşürüz" diyerek beni arabaya bindirdi.
Ardından kendisi bindiğin de. Araba'nın anahtarını çevirdiği an, araba çalışmadı. Tekrardan çevirdiğin de yine çalışmadı.
İstemsizce vücücuma bir korku sarmıştı.
Birbirimize baktık. "Benizini mi yok?" dedim.
Tekrardan çalıştırdı. Yine çalışmadı "Hayır, korumalar yeni doldurmuştu" dedi.
Ardından Akın aşağa indi. benzine bakmak için kaputu açtığın da, ben de tam inmiştim ki yanına. Bir anda silah sesleri yükseldi.
Akın "Simay yere yat!!" diyerek benim üsüme siper ettiği an.
Araba'ya ani'den kurşunlar yağmıştı. Araba'nın tarandığını anlamam geç olmamıştı. O kadar çok silah sesi vardı ki. Artık kulaklarım uğurluyordu.
Bir süre sonra Sıla'nın "Simay!!" sesini duymuştum.
Akına baktığım da, gözlerin de tek bir duygu görmüştüm. kaybetme korkusu. bana korku dolu bakıyordu. Benim ise ondan bir farkım yoktu..
OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN 🤍💋🦋
SİZİN FAVORİ KARAKTERİNİZ KİM? 😍❤️🔥
BU ARADA INSTAGRAMDAN DA BENİ TAKİP EDEBİLİRSİNİZ. 🦋✨
SEVİLİYORSUNUZZZZ 🩷💜❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.73k Okunma |
1.46k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |