
İYİ OKUMALAR 🤍
Üstümüzden kurşunlar yağarken, çevrede ki insanlarda çığlık atıyorlardı .İnsanların attığı çığlıklar, beni daha da korkutuyordu. Derin derin nefes alıyordum.
İçimden dediğim tek şey.
"Allah' ım bunlar kabus olsun"
korku dolu gözlerle Akına baktım tekrardan. Bakışları aynıydı.
Bir süre sonra Araf "Abiii" diyerek, hem silah sıkıyor, hem de saniyelik arkasına bakarak, iyi olup olmadığımızı kontrol ediyordu.
Araf "Abiii ses ver iyi misin?" dedi. Bir silah daha ateş ederken,
Akın ilk bana baktı. Boğuk sesiyle konuştu. "Simay iyi"
Ne yani, böyle bir durum da, ilk beni mi düşünümüştü.? Araf bir silah daha sıktı.
"Sen iyi misin!?" dedi.
Sustu.. Sadece sustu...
Korku bedenimi esir alırken. Çaresizce titreyen dudaklarımla "Akın" dedim.
Dudaklarıma doğru zoraki bir şekilde mırıldandı "İyi..yim"
Gözlerimi doluyordu yavaş yavaş, titreyen sesimle "Değilsin" dedim.
Ardından Tüm gücümle bağırdım "Araf yardım et!!"
Araf silah sıka sıka yanımıza geldi.
Arabanın arkasına saklandı. Hem ateş ediyor hem de bize bakıyordu.
Endişeli sesiyle "Abiii iyi misin, Simay!?" dedi.
Akın zoraki bir sesle "Sorun yok" dedi.
"Var" diyerek lafa atladım.
Yattığım yerden bakışlarım Arafı buldu. "Vuruldu zor konuşuyor" dedim.
Son kez, ateş ettiğin de, Araf silah sesleri kesilmişti.
Araf "Abiii?" diyerek Akını üstümden çekti, yere yatırdı.
Ardından bir kaç küfür mırılandı.
" En azından omzundan sıyırmış" dedi.
Ardından "SEDYE GETİRİN!" diyerek bağırdı.
Gözlerim korkudan dolmuştu. Korku dolu gözlerle, sedye'ye bırakılan Akına baktım.
Akını sedyeyle bırakırken, sağ gözümden bir yaş akarak, elmacık kemiğime doğru ilerledi.
Ben ise yerden kalkmaya korkuyordum. Yattığım yerden bakışlarımı Karanlık havaya çevirdim. Ay yüzüme vuruyordu.
İçimden baba yardım et , Ay perin diye sevdiğin kızına.. Lütfen..
Genzim acımaya başlamıştı.
Tekrardan göz yaşım süzülüp ilerlerken..
Sadece Annem ve Babama ihtiyacımın olduğunu hissettim..
Sedye Akının götürürken Akın "Simaya dikkat edin" dediğini duydum.
Dudaklarımda buruk bir gülümseme oldu.
Araf yanıma gelerek endişeli sesiyle yanıma oturdu.
"Simay.. Simay bana bak, iyi misin?" dedi.
Ürkek bakışlarımı ona çevirdim. Bir kaç saniye yüzüne baktım. Zoraki bir şekilde yutkundum. "İyiyim sadece köprücük kemiğim " dedim.
Yüzümü acı ile buruşturarak.
Araf iyi olup olmadığıma dair beni kontrol etti.
Araf kafasını hastaneni girişine çevirerek "Bir sedye daha!" dedi.
O an kulağıma Sıla'nın Acıl dolu bağırış sesi geldi. "Bırakın.. Kardeşim yatıyor orada, bir şey olmuş olabilir belki. SİMAY"
Bir erkek sesi "sarı şeritten geçemezsiniz doktor hanım " dedi.
Daha sonra telsiz sesi, ve gür erkek sesi bağırarak. "Buranın güvenliği nerede, tek bir kişi mi bakıyor buraya!!"
Galiba bir rütbeli bir polisti bu.
Derin bir nefes almaya çalıştım. Ama acım bunu engellemişti. Düzensiz nefes alıyordum.
Ardından defalarca polis ve telsiz sesleri yankılandı.
Kurumuş dudaklarımla "Araf" dedim..
Araf bana baktı.
"Hem sılaya hem Akına söyle iyiyim"
Araf'ın gözleri boynumda durdu. "Sima-" Sedyenin tekerleri sesli bir şekilde geldiğini de lafı yarım kalmıştı.
Sedye'yi yere koydukkarın da,
tecrübeli doktor "Yavaş olun" uyarını yaptı.
Beni sedye'ye koydukları an, dört kişi sürmeye başladı.
Hastane'nin kapısında Sıla "Simay!!" diyerek yanıma koştu.
Elimi uzattım. Hemen tuttu. Hastane'nin içine girdiğimiz de uzun aydınlık lamba her yeri aydınlattığı için. Gözümü kıstım.
Boynumu oynatmadan ona baktım. Beni herhangi bir odaya götürürken pürüzlü sesimle "İyiyim" dedim.
Kurumuş dudaklarımı ıslatarak konuştum.
Bilincim giderken son dediğim.
"Akın.. Akına bak. O vuruldu." oldu.
Elimi Sılanın elinden boşluğa düştü.
Son duyduğum ise Sıla'nın bağrışıydı
"Biraz daha, hızlı olun!! "
*****
Geriden gelen boğuk seslerle gözümü açmaya çalıştım. Ama, aldığım ağır ilaç kokusuyla, hastane de olduğumu anladım. Gözlerimi zorlayarak gözlerimi açtım. Başımda bir sürü doktor vardı. Sıla dahil Sıla uyandığımı görünce,
heyecanla kafasını çevirerek Doktoru çağırdı" Hocam, Simay kendine geldi."
Bir kaç saniye sonra, uzun boylu gözlüklü bir genç biri geldiğin de, ellerini önlüğünün cebine koyarak en samimi sesiyle "İyi misin Simay?" dedi.
Doğrulmaya çalışarak pürüzlü sesimle konuştum. "Akın.. Akın nasıl?" dedim.
Doktor en sıcak tebessümle " Dur kalkma, erkek arkadaşın gayet iyi, Sen nasılsın?" dedi.
Yutkunurak kafamı olumlu anlamda salladım. "İyiyim de, ne oldu bana?"
Doktor "kurşun köprücük kemiğin sıyırmış bir süre dikkat etmen gerek"
Ardından sıkıntılı derin bir nefes aldı. "Şimdi senden kan almamız lazım"
Kafamı olumlu anlamda salladım.
Bir kaç hemşire beyaz eldivenle koluma dokunarak baktılar. Sıla "Yumruk yap elini" dedi.
Elimi yumruk yaptım. Bir kaç hemşire kolumda ki damarları kontrol ettiğin de, bir süre birbirlerine baktılar. Ardından az önce ki doktorun yanına gittiler.
Bir aksilik olmuştu. Sıla'ya n'oluyor bakışımı attığım da Sıla ise hâlâ damarıma bakıyordu. Ardından kafasını kaldırdı.
üzgün bir sesle konuştu. "Simay. Damarın çok ince, iğne vuracağımız an kayıyor, baygınken de bu yüzden kan alamadık"
Yutkundum. Şimdi ne olacaktı?. Korkudan nefes alış verişilerim hızlanmıştı.
Bir süre sonra Doktor ve hemşireler gelmişti. Tüm ciddetiyle eldivenin giyerek, ilk sol kolumda ki damara baktı,
sanırım damarımı bulamayınca sağ koluma geçti.
Sıkıntılı bir nefes aldı "Simay damarın çok ince bulamıyoruz.. Bilek kemiğinden kan alacağız. Ama acıyacak"
Korkuyla Sılaya baktım.
Çaresizce Titreyen dudaklarımla "Sıla başka bir çare bul" dedim.
Ardından kırılgan ve ağlamaklı sesimle konuştum. "Lütfen" sesim yalvarır gibi çıkmıştı.
Sıla dolu gözlerle bana baktı. Ağlamasını göstermemek için, kafasını sağ doğru çevirdi.
Doktor elinde iğneyle geldiğin de "Hazır mısın Simay?" dedi.
O sıra Sıla burnun çekti. Arkası dönük olduğu için yüzünü göremiyordum. Ama ağladığını anlamıştım.
Bakışlarımı uzun bem beyaz Her yeri aydınlatan lambaya çevirdim. Derin bir nefes aldım. Güçlü olmalıydım.
Kendimden emin bir, sesle "Hazırım" dedim.
Tekrardan derin bir nefes aldım. O an iğne el kemiğime değdiği an, çığlığı bastığım an, kalkmak için hamle yaptım zaman da, iki erkek hemşire, bacağımda iki kadın hemşire ise kolumdan tutuyorlardı.
İğneyi vuran Doktor "Sıla arkadaşına sakinleştirici vur!" dedi.
Ve o an gür bir ses duydum. "SİMAY, BIRAK SİMAY İYİ Mİ?"
Akının sesiydi..
Sakinleştiriciyi etki göstermeye başladığın da son gördüğüm şey.
Ağlayarak serumuma sakinleştirci vuran, Sıla idi..
*****
Akın'dan..
Üst üste, kurşunlar üzerimizden geçerken Araf kendi arabayla önümüzü kesip, bizi son dakika kurtarmıştı.
ama Simay, çoktan köprücük kemiğinden yaralanmıştı bile. Omzumda ki acı yavaş yavaş sızlarken vurulduğumu anlamıştım. Kendi yaramı umursamadan simayın yarasına baktım.
Araf "İyi misiniz?!" dediğinde Kendi yaramı düşünmeden" Simay iyi" dedim.
"Sen" dedi.
Sustum Simay iyi değilken ben hiç iyi olmazdım. O benim kapkaranlık hayatıımın tek rengiydi. Onu kaybedemezdim.
O bana korku dolu gözlerle bakarken içimde bir şey koptuğunu hissettim.
Titreyen sesiyle "Akın" dedi.
Zoraki bir şekilde "İyi.. yim" dedim. "Değilsin" dedi.
Direkt, beni böyle düşünmesi hoşuma gitmişti. Silah sesler durulduğın da, Araf beni Simay'ın üstünden alarak beni kontrol etti.
Omzundan vurulduğu mu gördüğün de bir kaç küfür ederek Sedye istediğinde, benim dikkatim de tek bir kişi vardı.
Simay.. Ürkek bir ceylan
Korkudan derin derin nefes alıyordu. Bana koku dolu gözlerle baktığın da saniyelik gözümü kapattım. O her öyle baktığın da içimden bir şey kopuyordu.
Beni sedye'ye aldıklarında Arafa söylediğim tek şey "Simay dikkat edin" oldu..
*****
Doktor omuzuma son dikişi attığın da, hiçbir şey düşünmüyordum. Dikişin acısını bile hissetmemiştim. Sadece Simayı düşündüm. İyi miydi, canı çok acımış mıydı?. Şimdi durumu nasıldı?.
Hemşire beyaz eldiveni çıkararak "Geçmiş olsun diyerek çıktı.
Sert bakışlarımı Arafa çevirdim." Araf bana bul onları, kim yaptığını.? "
Araf en net sesiyle" Bulacağız abi" dedi.
En keskin sesimle "Bulacağız değil! şimdi bulacaksınız!!!" dedim.
Telefonunu çıkararak bir kaç bir şey yaparak "Tamamdır abi" dedi.
Burnumdan sıkıntılı bir nefes verdim.
Gözlerimi kapatarak Boynumu ovalarken "Simay iyi mi?" dedim.
Bir kaç saniye ses gelmedi.
Gözümü hızla açtım. Bir şey mi olmuştu. Bu düşünceyi düşündüğüm de vücücumu korku sardı.
pürüzlü sesimle "Araf?. "Simay iyi mi?"
Gözlerini etrafta gezdirdi bir süre.
Sinirle "Araf"dedim. Ayağa kalkarak yanına doğru ilerledim.
Arafın bakışları bana döndü.
Dudaklarını yalayarak konuştu " Abii, şey damarı bulunmamış"
" Araf, bana net ol. Bir lafı ağzında geveliyorsun" diyerek
Hızlı adımlarla kapıdan dışarı çıktım.
Büyük adımlarla ilerlerken, Arkamda ki Araf "Abiii, Dikişin aç-"
Bağırarak "Başlatma Dikişinden" dedim
Ani bir şekilde durarak arkamı döndüğüm an, Araf ani bir şekilde durarak bana çarpmadı.
Arafa " Ben o dilini dikmeden bana Simay'ın nerede olduğunu söyle!" dedim.
Bütün kelimeye basarak konuştum
"Simay.. Nerede?"
Yutkunarak, korku dolu gözlerle işaret parmağıyla acili göstererek"Acil de" demesiyle
büyük adımlarla tam acile girdiğim an, Simay'ın acı dolu çığlığını duymamala, ani bir şekilde durdum.
Gözlerimi kapattım saniyelik geri açtım.
Canı acımıştı.. Canını yakmışlardı. Bütün vücüdum sinir sararken
Kafamı ağır ağır sağ doğru çevirdim. Sılayı görmemle doktorları ve hemşireleri ayırarak Simayın yanına ilerledim.
"SİMAY!!" dedim. Küreyerek.
Araf "Abiii" diyerek beni tutarken,
ben konuştum. "BIRAK SİMAY İYİ Mİ?" dedim.
Araf beni zorla tutarken konuştu." Abi bırak doktorlar işini yapıyor " dedi.
Araftan kurtularak bütün doktorları aşarak "Simay.. Simay!" dedim.
Arkamı hırsla Sılaya döndüm. "Ne yaptın Simaya ne verdin?"
Sıla Ağlayarak bir iki adım geri gitti. "Yemin ederim bir şey yapmadım. Sakinleştirici " dedi.
Ardından Simaya döndüm. Yüzünü ellerimin arasına aldım. Bütün masumluğuyla uyuyordu.
"Simay, güzelim gözünü aç" dedim.
Arkamda Bir kadın hemşire "Beyefendi. Lütfen işimizi zorlaştırmayın" dedi.
Araf yanıma gelerek, en sakin sesiyle kolumdan tuttu. "Abi, bırak işlerini yapsınlar"dedi.
Araf ellerimi simayın yüzünden çekti.
Hemşireler Simayı götürürken, elini üstünde ki serum ve el bilek kemiğinde ki yara bandı dikkatimi çekti..
Bakışlarım Sılaya kaydı, Araf'ın omzundan ağlıyordu..
Tekrardan sedyeyle götürülen Simaya baktım. El Bilek kemiğinden kan almışlardı. Canı çok acımış mıydı?.. İğne çok canını yakmış mıydı?.. Ben bunları düşünürken Simay gözden kaybolmuştu. Omzumda ki acıyı hissettiğim de, dikişlerimin açıldığını anlamıştım.
Ama şuan aklımda tek bir kişi vardı.
Simay
*****
Simay'dan
zorla gözlerimi açtım. Bedenimi o kadar yorgun hissediyordum ki, sanki üstümde tır geçmiş gibiydi. Kurumuş boğazımla yutkundum aslında çalıştım. Buğulu gözlerle etrafa baktım. Arkası dönük takım elbiseli biri vardı.
Gözlerimi buğulu olduğu için tam yüzünü görememiştim. Bir kaç dakika gözlerimi açıp kapattım. Ani bir şekilde, bileğimin acısıyla refleks olarak gözlerimi kapattım. küçük acı dolu bir çığlık attım.
"Simay" dedi bir ses. Gözlerimi açtığım da bunun Araf olduğunu gördüm.
Dudaklarımı ıslatarak baygın bakışlarımla zorla konuştum. "Akın iyi mi?"
Endişeli gözlerle "Asıl sen iyi misin?" dedi.
yutkunarak kafamı olumlu anlamda salladım. Aklıma gelen şeyle konuştum.
"En son hmeşireler benim damarımı bulmaya çalşıyorlardı"
Araf sıkıntılı yüz ifadesiyle derin bir nefes verdi. Huzursuzca konuştu "Yaa, galiba damarın inceymiş.bulamayınca el bilek kemiğinden aldılar. Tabii, sana da o anki acıyla da sakinleştirici vermişler"
Ardından sitemle "Abim zaten seni öyle görünce daha deli oldu" dedi.
iç sesim olaya el attı. "Anlamadım kar tanesi?"
Pürüzlü sesimle "Bir dakika bir dakika " dedim.
Doğrulamaya çalıştığım da, bileğimin acımasıyla yüzümü buruşturdum.
Araf yardım ederek oturumuşu düzeltti.
En tedirgin sesimle "Akına bir şey olmadı dimi. İyi?"
Araf sessiz kaldı. Hiç sevmiyordum bu sessiz kalmaları..
Şüpheli bir şekilde baktım. Arafa aynı sesle"Araf? " dedim.
Aklıma gelen düşüncelerle daha da korkmaya başladım.
" Araf bir şey söyle, iyi dimi!?" korkumdan sesim daha da yükselmişti.
Gözlerim yavaş yavaş dolarken. Hayal kırıklığıyla baktım.
Kırgın sesimle" Yapma" dedim.
Huysuz bir sesle "İyi, ama kurşun omuza biraz sert girmiş" dedi.
Dedikleriyle içim biraz acımıştı. Tedirgin bir şekilde "İyi o zaman dimi?"
Hafif tebessümle "İyi iyi, ama sen baygınken yanına geldiği an dikişleri patlamış, şimdi Sıla dikiş atıyor" dedi.
Gözlerimi kapatarak derin bir nefes verdim.
En azından iyiydi. Kötü bir durum yoktu. Bunu düşünce bir tık daha rahatkadım.
Araf eski haline dönerek imalı bir sesle, işaret parmağını bana doğru sallayarak,
"Birbirleriniz için korkmuşsunuz belli" dedi.
Arafa yandan bir bakış attım "Sadece benim yüzümden oldu suçluluk duygusu hissediyorum." dedim.
Araf elini geç bunları geç der gibi salladı.
Yanımda ki koltuğa oturdu yerden Rahatça arkasına yaslandı "O başka bir histir" dedi.
Baygın bir şekilde baktım Arafa. Allah bir Sıla iki Arafın diline düşürmesindi.
Hızla kapının açılmasıyla bakışlarımı Araftan kapıya çevirdim. Akın büyük adımlarla yanıma gelerek oturdu.
Arkasından Sıla uyarı dolu sesiyle "Bu hal de bir yere gidemezsin, dikişlerin yeni. Dinlemen lazım" dedi.
Araf da Sılaya katılarak "Abi, Sıla haklı" dedi.
Ama Akın hiçbirini umursamayarak yanıma oturdu. Beni süzdü. Sağ el bilek kemiğim de gözü kaldı. Gözlerini kapatıp açtı.
Bana baktığın da "İyi misin?" dedi. Sesin de ki, korkuyu fark etmiştim.
Tebessümle "İyiyim, asıl sen iyi misin?" dedim.
Akın gözleri körpücük kemiğim de takılı kaldı " Benim acım seninkinin yanında hiç bir şey" dedi.
Sağlam elimi Akının koluna koydum.
Akına güven veren bir sesle "Ben iyiyim, tamam acılarım elbette var. Ama iyiyim" dedim.
Akının gözlerin de hüzün ve mutluluğu yakalamıştım.
"Eyvahlar olsun" diyen Sıla sessizliği bozmuştu.
Üçümüzün bakışları kapının yanında elinde telefona bakan Sılaya kaydı.
Sıla korku dolu gözle bana bakarak " Simay annen. Çatışmayı duymuş, seni de beni de defalarca aramış" dedi.
Derin bir "Off" diyerek kafamı arkaya attım.
Kafamı arkaya atmamla köprücük kemiğim acımıştı. Bu acıyla yüzümü buruşturdum. Ama şuan bunu düşünecek halde değildim.
Sıla "Tamam sakin olalım, fotoğrafın basına çıktı mı?" dediğin de
Araf lafa atlayarak "Ben baktım yeni, çıkmamış" dedi.
Arafın böyle demesi biraz da olsa içimi rahatlatmıştı.
Sıla "Tamam o zaman, başka bir Simay yazıyorum sen değil gibi" dediğin de,
Başımı yastıktan kaldırarak hemen lafa atladım "Evet evet iyi fikir" dedim.
Sıla kafasını telefona gömerek mesaj yazarken
Arafa dönerek "Şu haberi bana bir göstersene" dedim.
Araf bir kaç saniye telefonla uğraşarak bana çevirdi telefonu.
Evet fotoğraflarımız yoktu sadece. "Yer altı mafyası Akın Demir ve Sevgilisi Simay Saraçoğluna büyük bir suikast kuruldu.. İki tarafında durumları iyi olduğu tespit edildi."
Bakışlarımı Akına çevirerek "Özür dilerim hepsi benim yüzümde-"
Sert sesiyle lafımı kesti. "Hayır Simay!" dedi.
Ona en mahçup bakışlarımı gönderdim.
O ise kafasını iki yana sallamıştı. Şuan bakışarak anlaşıyorduk.
Araf'ın telefonu çaldığında ikimizin de bakışımız ona kaydı.
Araf ciddi bir ifadeye bürünerek "Ben bir telefonda konuşup geliyorum" dedi.
Önemli bir telefon olduğu yüzden belliydi.
Sıla'nın Arafa saniyelik kaçamak bakışlarını da yakalamıştım.
Ama şuan çöpçatanlık yapacak durmada değildim.
Araf çıktıktan sonra elim körpücük kemiğime gidecekken Akın elimi tuttu.
Bakışlarımı ona çevirdim.
Dudakların aralayarla konuştu. "Canın yanar, senin canın yandığı zaman da, benim canım yanar."
En sıcak tebessümümü gönderdim ona. O ise bana şefkatli yoğun bir duyguyla bakıyordu.
Sıla'nın cebinde bir alet çaldığı için bu romantik an bozulmuştu. Ama bizim bu umurumuzda değildi.
Sıla "Acilden çağırıyorlar, zaten anneni de hallettim. Sonra görüşürüz" diyerek kapıyı kapatarak hızla çıktı.
Akına "Sen beni neden bu kadar önemsiyorsun? " dedim.
Bana biraz daha geldi.. "Herkes sevdiğini önemser" dedi.
Tebessümle " O zaman s-" Cümlemi Akının beni öpmesiyle tamamlayamamıştım.
Bu sefer ben de Tebessümle karşılıklı verdim.
Ayrıldığımız da " Seni çok seviyorum Simay" dedi.
En sıcak gülümsemele sağlam elimi yanağına koydum "Ben de seni çok seviyorum"
Tekrardan yüzüme Yaklaştığında. Kapının tıklatılınmasıyla ikimiz de irkilerek kapıya baktık. Akın yüzünü biraz geri çekti.
Otoriter bir sesle"Gel" dedim.
Araf ciddi bir ifadeyle geldiğin de.. "Abi bir gelir misin?" dedi.
Araf'ın bu hareketine kaşlarımı çatarak tepki vermiştim.
Akın "Ne söyleyceksen burada söyle, Simay yabancı değil" dedi.
Araf bana baktı tekrardan abisine baktı. Arada kalmış gibi bir hali vardı.
Akın artık tahammül edemeyecekti ki,
sert sesiyle "Hadisene oğlum" dedi.
Araf sıkıntılı bir nefes verdi. "Suikasti yapan.."
İkimiz de Arafa ciddi bir ifadeyle bakarken
Araf rahatsız bir şekilde cümlesini tamamladı..
" Rüzgar"
Nasıldı bölümümüz? ❤️
Beğenidiniz mi? 🦋
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız? 🩷🤍
Seviliyorsunuzzzz 💋😍
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.73k Okunma |
1.46k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |