26. Bölüm

24.BÖLÜM

Cemre
cemreyldrm_

İYİ OKUMALAR 🤍

AKIN'DAN

Arkamı yaslanarak Sıkıntılı bir nefes aldım.

Simay üç gündür yoktu.

Üç gündür hiç bir iz yoktu.

Sinirle ayağa kalkarak dağılan masanın üstünde ki viski bardaklarını dağıttım. Sert bir tekme attım masaya elim yumruk yaparak defalarca duvara geçirdim.

Duvarda akan kanla elimin kanadığını anladım.

Yer yarılmıştı içine girmişti sanki bulamıyordum.

Her yere her deliğe baktırmıştım yoktu. Yoktu. Yoktu.

Kapının anahtar sesiyle bakışlarımı kapıya çevirdim.

Araf gelmişti. Saçları dağılmış, göz altları morarmış, gözleri kan çanağı bir şekilde bana baktı.

Donuk bakışlarıyla kapıyı örterek ruhsuz ruhsuz yürüyerek koltuğa attı kendini, boş bakışlarının duvara sabitledi.

Bu hali ne kadar beni endişelendirse de yanına giderek oturdum sessizce.

İkimiz de boş duvarı seyrediyorduk.

Üstü sigara ve içki kokuyordu. Benden bir farkı yoktu. Sadece o çökmüştü.

Sessizliği ben bozdum. "Sıla nasıl?"

Bakışlarını duvardan çekmeyerek,

en bitkin sesiyle konuştu " Aynı kanaması devam ediyor"

Sona doğru sesi titremişti. Yutkunmaya çalıştı..

"Simay? " dedi.

Ciddi bir sesle "Aynı, kayıp hâlâ"

Araf durduk yere gülmeye başlayınca bu haline daha da endişeleniyordum.

Araf kan çanağı gözleriyle bana bakarak kahkahalarının arasında "Helal olsun valla Simaya da, ortaklığı karıştırdı ortadan kayboldu"

Bir hışımla ayağa kalkarak.

Ciddi bir sesle "Ne diyorsun lan sen?!" dedim.

Araf ta aynı şekilde ayağa kalktı.

Sinirli sesiyle "Diyorum ki, sevgilin benim sevdiğim kızı elimden aldı.."

İşaret parmağıyla kapıyı gösterdi. "Eğer Sıla o yoğum bakımda yatıyorsa o Simay'ın yüzü-"

Yüzüne sert bir yumruk atmamla bir adım sendelendi.

Sinirli gözlerle bana baktı.

Yakasından tutarak sinirle yüzüne bağırdım.

"O ARABADAN KENDİ İSTEĞİYLE İNDİ SILA, SİMAY ÇAĞIRMADI.. BURADA BİR SUÇLU ARYACAKSAN, BU SİMAY DEĞİL!!"


Yakasını elimden kurtararak işaret parmağını bana doğru uzattı. "Dua et.. Dua et Sılaya bir şey olmasın.."

"Benim sevgilim şuan bir ruh hastasının elinde ve can güvenliği yok asıl sen dua et Simaya bir şey olmasın!! "

"Senin şimdi korkuyorsun böyle ama iki gün sonra terk ederse -"

"ARAF KES ÇENENİ!! SILA'NIN HIRSINI SİMAYA YA DA BENDEN ÇIKARAMAZSIN.!"

Mutfağı doğru ilerlerken ayağımla da önümde ki masayı sinirle ittim.

Mutfağa ilerlediğim de, buz dolabından bir viski aldım.

Viski bardağı aldığım da viski doldurdum.

Tek yudum da içtiğim de bardağı sert bir şekilde tezgaha koydum.

Simay yoktu, Sıla, yoğun bakımdaydı Araf ise Simayı suçluyordu..

Ellerimi sinirle saçlarımdan geçirdim.

İçimde fırtınalar kopuyordu. Bütün Her yeri dağıtasım vardı.

Salona girdiğim de Arafın "Simay"

demesiyle büyük adımlarla yanına giderek bir hışımla telefonu aldım.

"Simay?" dedim.

"Akın" dediği an bir süre sonra sinyal gitti.

Kapalı olan telefona baktı dudaklarımdan "Simay.. Aloo"

Telefonu tam duvar fırlayacaktım ki, Arafın elimi tutmasıyla öfkeli bakışlarım ona döndü.

"Bu telefonla Simay'ın yerini tespit edebiliriz" demesiyle

Otoriter bir sesle "Nasıl?" dedim.

"Arabaya da ki bulutooht bağlayacağız, o konum olarak bizi götürecek "


Aceleci bir sesle "Hadi hadi ne bekliyoruz o zaman!" dedim.

Hızlı büyük adımlarla dışarı çıktığım da korumalarla direkt arabaya bindim.

Arafta yanıma gelince emrivaki bir sesle "Bağla" dedim.

Araf bağlarken ben de arabayı çalıştırdım.

Bir süre sonra ekran açıldığın da konumun gösterdiği yere doğru ilerlemeye başladık.

Konum bir sağ bir solu gösterirken

Araf "Nereye götürüyor lan bu bizi?" dedi.

Haklıydı çünkü burası dağlık bir alandı..


Şüpheyle "Gerisi Orman Akın gidecek miyiz?" dedi.

En net sesimle konuştum. "gideceğiz!? İsterse dünyanın diğer ucuna gitsin, yine bulurum onu!"

Arabayla ormanlık alan da zar zor ilerlerken

Araf konuştu. "Ne diyorsun burada mı Sence? "

" Burada olsun olmasın Araf ben Simayı bulacağım. "

Taşlardan dolayı araba yavaş yavaş giderken artık sabır edemedim.

Arabadan inerek ilerledim.

Araf kısık ama uyarı dolu bir sesle" Akın, ne yapıyorsun?! "

Etrafa bakarak ilerlerken korumalara işaret verdim.

Arafa bakmayarak temkinli adımlarla ormandan geçerken

" Hemen onu bulmam lazım Araf" dedim.

Her attığım bir adım da yaprakların ve ya dalların sesi çıkıyordu.

Aynı şekilde Arafta yanıma geldiğin de,

Sağ taraftan Rüzgarın sesi yükseldiğin de, Silaha oraya doğru doğrultum.

"BURAYA!" dememle herkes ateş açmaya başlamıştı.

Korumalar ve benden dahil olmak üzere ağacın arkasına saklanarak ateş açtık.

Bir süre sonra da karşı taraf ateş edince

İki tarafta da silahlar susmuyordu.

Simay'ın "Akın!" sesini duyduğum da İçimden bir şey koptu.

Günlerce duymadığım sesini duydum.

Bir silah da sıktım. "Hedefiniz Rüzgar ve adamları, Simay'ın burnu kanarsa sonunuz getirirsiniz"

Bir silah daha sıktığım da birini öldürmüştüm.

İçeriden sesler geliyordu ama anlamıyordum.

Bir süre sonra yavaş yavaş silah sesleri kesilince ,

Elimi uyarırcasına kaldırdım.

Silah ses kesilirken

Rüzgar'ın "ABLA!" sesini duydum.

Arafla şaşkınlıkla birbirimize baktık.

Ne oluyordu? Simaya bir şey mi olmuştu yoksa?

Bunu düşününce içim korku kapladı..

Arafa mırıldanarak "Sen ve senin korumalar, sol tarafa ben ve benim sağ tarafa" diyerek

Emir verdiğim de hepsi sola doğru gitmişti.

Ön de ben olmak üzere bir sürü koruma peşinden gelirken sağ sola da bakmayı unutmuyordum.

Yoktu burada ilerisi ise karanlık ormandı.

"Akınn!"

Arafın ruhsuz bir şekilde sesini duyduğum da sesinin duymamla kafamı arkaya doğru çevirdim.

Elimde silahla temkinli adımlarla Araf'ın yanına doğru gittiğim de,

Bakış alanıma Araf girdi.

Boş boş yere bakıyordu.

Silahımı biraz daha kavrayarak, ilerlediğim de bunu yerde yatan bir Simay olduğunu gördüm.

Simayı yerde görme korkusundan silahla aniden içeriye daldığım da arkamdan da adamlarım da gelmişti.

Silahı direkt Rüzgara doğrultuğum da,

Gördüğüm manzaradan başımdan aşağı kaynar su döküldü.

Rüzgar'ın kucağında kanlar için de, yatan bir kız vardı.

Bu görüntü Simayla kaza yaptığımız an aklıma gelmişti.

"Yemin ederim bilerek olmadı, ben bunu yapmak istemedim!"

Simayın sesiyle ona baktım.

Ağlayarak korku dolu gözlerle. "Akın!" dedi.

Hıçkıra hıçkıra ağlarken "Yem-in ederim ki-"

Yanında giderek hızla sarıldığım da

korkudan durmadan aynı şeyi diyordu.

"Yemin ederim bilerek olmadı.. Yemin ederim bilerek olmadı"

"Şşştt, tamam tamam buradayım ben" diyerek saçlarından öptüm..

Saçlarını okşarken "Ne oldu anlat güzelim" dedim.

Kafasını ilk iki yana salladı.

Ağlarken konuştu "Akın.."

Ona bakarak "Söyle güzelim" dedim.

Bir süre yüzme baktı baktı baktı ..

Ve dudaklarından o kelime döküldü.

"Mirayı öldürdüm."

Duyduğum şeyle

Vücüdum gerildi. Anlamakta zorluk çektim.

Simay yüzünü göğsümden çekerek "Ama yemin ederim ki bilerek olmadı.. Akın yemin ederim ki"


"GEBERTECEĞİM SENİ!" diyen Rüzgara Korumalar tutmuştu.

"ABLAMI ÖLDÜRDÜĞÜN GİBİ, SENİ DE BEN KENDİ ELLERİMLE ÖLDÜRECEĞİM.. YALVARACAKSIN BANA"

Simay duyduklarıyla korkudan daha da çok ağlamaya başladı.

"Araf Şunun sesini kes!" dememle

Araf korumlara kafasıyla işaret edererek.

Korumlara Rüzgarın yanına gitmişti.

"Araf, Simayın sıktığı silahı yok et!"

"Ama Akın o zama-"

Yüksek sesimle konuştum.

"Araf denileni yap dedim sana"

Araf nereden bulduğunu bilmediğim bir peçeteyle silahı alarak

"Yok et! diyerek korumaya verdi.

Simay'ın yüzünü avuçlarımın içine aldım.

Kıpkırmızı ağlayan gözlerle bana bakarken

" Tamam sakin ol, halledeceğim ben! "

İçli içli Ağlayarak kafasını iki yana salladı.

"Katil oldum ben! "

"Olmadın!" diyerek direttim.

Eliyle kızı gösterdi. "Görmüyor musun ben vurdum. Öldü!"

"Kaç el silah sıktın?"

"Ne? "

"Simay, kaç el silah, sıktın?"

Korkudan kekeleyerek konuştu. "İ-iki"

Belimde ki Silahı çıkardığım da,

Araf ne yapacağımı anlamış olacak ki,

"Akın sakın!" dedi.

Yere iki el ateş ettim.

Simay anlamaz gözlerle bana bakıyordu.

Silahını düşürdüğü yere Silahımı koydum.

Araf "Simayın suçunu üstelenemzsin! "

"Kes sesini" dedim.

Simay endişeli sesiyle "Hayır hayır hayır" dedi.

Simay "Akın sakın yapma lütfen "

Duymamazlıktan gelerek silahı aynı yere koydum.

Tekrardan Simay'ın yanına gittim.

Tekrardan yüzümü avuçlarımın arasına aldım.

"Bana bir şey olmaz, ama sana... Dayanamam"

Simay yalvaran gözlerle "Akın yapma" dedi.

Alnından uzun bir buse kondurdum..

Son kez öptüm..

Polis ve Ambulans sesi acılı acılı çalarken.

Araf endişeli bir şekilde etrafına baktı.

"Hassiktir" dedi.

Büyük ihtimalle çalışanlardan biri ihbar etmişti..

Ayağa kalktım.

Arafa bakarak "Simayı buradan götür!" dedim.

Araf en net sesiyle "Anca beraber kanca beraber" dedi.

"ARAF!! DEDİĞİMİ YAP! "

Araf"Akın bunu yapamaz-"

" ARAF DEDİĞİMİ YAP!! "

Araf ikilem de, kalmış gibi bir hali vardı.

"HADİ ARAF HADİ!!"

Simay hızla göz yaşların sildi endişeli sesiyle "Hayır hayır hayır olmaz!"

Arafa kafa işareti yaptım götürmesi için.

Araf Simay tekerlekli sandalye koyduktan sonra, götürürken.

Simay'ın çığlıkkarını duydum.

"AKIN!!"

Polis ve telsiz sesleri arkamdan geldiğin de arkamı döndüm.

Polis en ciddi ifadesiyle konuştu.

"Akın Demir, seni Miray Sayer öldürme Şüphesiyle göz altına alıyorum."


Kelepçeyi taktıların da bir polis sağ koluma diğer polis ise sol koluma girerek polis arabasına doğru ilerlerken.

Gözüme arabada ki Simay çarptı.

Cama vurdu, bir şeyler diyordu.

Ama telsiz ve polisin seslerinden duymuyordum.

Polisler beni arabayla bindirmeden önce dudaklarımı oynatarak konuştum.


"SENİ SEVİYORUM"


NASILDI BÖLÜMÜMÜZ? 🌸❄️

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ. 🌼🦋

SEVİLİYORSUNUZZZZ 🤍

Bölüm : 10.04.2025 19:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...