
İYİ OKUMALAR 🤍
Şaşkınlık Sılaya bakarken onunda benden bir farkı yoktu..
Şaşkınlıkık ve sevinçlik arasında gibiydi.
"Yaşıyor mu Defne?" dedi titreyen sesiyle
Kendimi anlatmaya çalışarak konuştum.
"Sıla yemin ederim ki diyecektim, ama emin olmak istedim"
Gözleri dolu dolu tebessümle "Yaşıyor mı?" dedi. Emin olmak için
Onu böyle duygusal görünce benim de gözlerim dolmuştu.
Kafamı aşağı yukarı salladım.
Tebessümle "Yaşıyor" dedim..
Büyük adımlar bir kaç adım yanıma geldi.
Meraklı bir şekilde konuştu. Etrafına bakarak
"Nerde şimdi, ha burada mı?"
Ellerini tuttum, bana baktı.
Yutkunarak konuştum. "Yurtta, kimsesizler yurdun da"
Gözlerini kapattı. İdrak etmeye çalışıyor gibi.
Derin bir nefes aldı. "Ne, kimsesizler yurdu mu?" sesinde buram buram acı vardı.
Acılı bir yüz ifadeseyle gözünden bir yaş süzüldü.
Kendini tutmaya çalışıyordu.
Buğulu gözlerini açtı.
Titreyen sesiyle konuştu. " Kimsesiz değil ki o"
"Tabii ki değil " dedim.
Ellerimi elimden kurtardı.
Göz yaşlarını silerek konuştu.
Kendinden emin bir sesle konuştu. "Onu o kimsesizler yurdundan kurtaracağım."
Omzunun destek verecek bir şekilde sıktım.
Güven veren bir sesle
"Evet, bunu beraber yapacağız." dedim.
Onaylar beklercesine "Di mi, başaracağız." dedi.
En sevecen halimle "Tabii ki" dedim.
Ani bir şekilde boynuma sarıldı.
"Teşekkür ederim Simay" dedi.
Ağlıyordu, bunu boyunma değen göz yaşlarından anlamıştım.
Ben de ona, sarıldım..
Onun mutlu olması, benim mutlu olmamdı.
Ayak seslerini duymamla Sıla'dan ayrılarak bakışlarımı Akına çevirdim.
Arafla kapıya doğru gidiyorlardı.
Babam ortaya çıkmıştı di mi?
Sıla'dan ayrılarak arkası dönük olan Akına doğru gittim.
Panikle "Akın, Akın" dedim.
Durdurmak için Kolunu tutmuştum ki, hızla kurtardı kolunu.
Kapının kolunu tutmasıyla kapının önüne geçtim.
"Akın, lütfen beni dinlemen gerek yemin ederim ki bildiğin gibi değil." sesim yalvarır gibi çıkmıştı.
Akın gözlerini sıkıca kapattı.
Dişlerinin arasından konuştu.
"Simay çekil!"
Kafamı iki yana hızla salladım. "Hayır, beni dinlemeden şuradan şuraya gidemezsin"
Akın gözlerini açarak Arafa bakışlarıyla işaret verdi.
Araf Akının önüne geçerek "Simay zorluk çıkarma" dedi.
"Hayır! " dedim direnerek.
Ardından dolu gözlerle Akına baktım.
Mırıldanarak "Akın" dedim.
Araf canımı yakmadan kolumdan hafifçe çekerek kapıyı açtı.
Kapıda ki bir kaç koruma vardı.
Araf ve Akın kapıdan çıkarken
Araf soğuk bir ifadeyle "Engel olun gelemesin!" dedi.
"Ne, hayır hayır hayır " dedim.
Tam yanlarına bir adım atacakken iki koruma kolumdan tutular.
"Bırak!!" diye kolumu tutan korumalardan kurtulmaya çalıştığım da bir türlü kurtulamamıştım.
Çünkü sıkı sıkı tutuyorlar.
Akın son kez o kapkara Gözleriyle bana baktı.
Korumalara ters bakış attı.
Emirvaki bir sesle konuştu.
"Canını yakmayın!"
Kapkara gözleri benim masmavi gözlerimle buluştu.
Dudaklarını aralayarak son kez gözlerimin içine baka baka konuştu.
"Seni özleyeceğim boncuk gözlü Hoca" dedi.
Çok belli etmese de sesi titremişti.
Dedikleri içime bir bir ok misali saplanırken
Gözlerim dolu dolu. "Hayır hayır" dedim.
Bir adım atacakken kolumun sıkıca tutulmasıyla
"AKIN LÜTFEN YAPMA BIRAKMA BENİ!!"
Akın durdu..
Arkası dönük bir şekilde derin bir nefes aldı.
Bunu omzunun kalkıp inmesinden anlamıştım.
Ardından arkasını bakmadan gitti.
Gözlerimden oluk oluk yaş akıyordu.
Akın gözden kaybolduğunda Korumalar beni bırakmıştı.
Hemen Akının peşinden inmiştim.
Dinlemesi lazımdı beni, Bilmediği şeyler vardı.
Sokağa indiğim de ilk sağ sola baktım.
Yağmur yağıyordu, üstüm de ince bir şey vardı. Ayağımda terlik bile yoktu.
Ayağıma takılan taşları umursamadan ıslak ve soğuk yerde koştum.
İleride yavaştan bir şekilde ilerleyen arabayı gördüğüm de
"Akın!!" dedim.
Koşarak Arabanın peşinde gittim.
Ama ev haliyle çıplak ayakla çıktığım için yapan yağmurda ki su birikintisine basmamla
Yaş olan yere düştüm de her yerim çamur olmuştu.
Önden ilerleyen Arabanın arkasından bakakaldım.
Sinirle ellerimi çamurlu suya vurarak konuştum.
"SEN DE AYNISINI YAPTIN, SEN DE BABAM GİBİ BENİ TERK ETTİ. HAYATIM BOYUNCA BU YAPTIĞINI UNUTMAYACAĞIM AKIN DEMİR!!"
Omuzlarımı düşürerek hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
Ama bu yağmurdan fazla belli olmuyordu.
Birinin kolumu tutmasıyla bakışlarımı kim olduğunun bakmak için yerden kaldırdım.
Sılaydı.
Bana üzgün gözlerle bakarak konuştu
" Hadi eve gidelim hasta olacaksın " dedi.
Zorla ayağa kalktığım da Sıla'ya öfke dolu bir sesle konuştum.
"Sıla hayatım boyunca bu anı unutmayacağım!! Beni çaresiz bıraktığı bu anı unutmayacağım!!."
Sıla'nın sımsıkı sarılışından sonra Hıçkıra hıçkıra ağladım..
*****
"Simay güzelim, hadi kalk bir şeyler yee"
Sıla'nın konuşmasıyla üstümde ki baddaneyi kafama kadar çekerek gözlerim sımsıkı kapattım.
O akşam eve gelmiştik, ağlayana kadar içim dışıma çıkmıştı. Bir ara tansiyonum düşmüştü. Sıla serum takmıştı.. Ve sadece o serumla duruyordum.
Artık ağlamaktan göz yaşım kalmamıştı.
Ama her gözümü kapattığım da, gözlerimin önüne Akın geliyordu..
Kapının açılma sesini duyduğum da gözlerimi daha çok sıktım.
Sıla'nın Ayak sesleri yatağımın yanında durdu.
Yorganı kaldırmadan konuştu. "Simay, yapma böyle lütfen, bu halin beni de çok üzüyor"
Dudaklarımdan küçük bir hıçkırık kaçtı..
Sıla yorgan üstümden hafifçe kaldırdı. Artık yorganı tutacak gücüm bile yoktu.
Dudaklarımı birbirine bastırıdım..
Ağlamamalıydım.
O beni öyle bırakıp gitmişti..
Sıla kapalı olan göz yaşımı sildi.
Gözlerimi buğulu bir şekilde açtım..
Şuan genzime binlerce iğne batıyormuş gibiydi.
Sıla üzgün bir sesle. "Seni böyle görmek canımı çok yakıyor" dedi.
Hiçbir şey diyemedim sadece buğulu gözlerle ona baktım..
Ağladığım için başıma da ağrı gitmişti.
Sıla "Elimden bir şey gelmiyor bu benim canımı daha çok yakıyor" dedi.
Ardından "Ama toparlanman gerekiyor, sana böyle olmak yakışmıyor, kendine gel!"
Doğru, toparlanmalıydım. Böyle olmazdı haklıydı Sıla
Yataktan doğrularak göz yaşlarımı sildim.
"Haklısın!" dedim.
Sıla bu halime şaşırmış olacak ki "Ben bu kadar hızlı olacağını sanmıyordum." dedi.
Kendimden emin bir sesle konuştum.
"Kendime gelerek işime konsatre olmalıyım" dedim.
Bileğimde ki tokayla saçımı toplarken.
Sıla kendine güvenen bir şekilde "Hah işte benim arkadaşım" dedi.
Ona ne sandın bakışı attım.
Ani bir özgüvenle "Hadi gidelim!" dedim.
Sıla şaşkın gözlerle "Nereye?" dedi.
Yandan bir bakış attım. "Defneyi almaya"
Defenini isimini duymasıyla gözlerini içi parladı.
En heyecanlı sesiyle "Gerçekten mi?" dedi.
Şuan içi içine sığmıyordu..
İki elimi birbirine vurdum. "Evet hadi hazırlan" dedim.
Sıla oturduğu yerden kalktı. Heyecandan ne yapacağını bilmiyor gibiydi.
"O zaman ben üzerimi hemen giyineyim." dedi.
Kafamı aşağı yukarı salladım.
Sıla heyecanlı bir şekilde çıktığında ben de ayağa kalktım.
Yatağımı toplamayı umursamadan dolabımı açtım.
Hava sıcak olduğu için Beyaz crop, ve dizimin bir kaç santim altında etek giydim. Saçlarımı açarak sonlandırmıştım.
Göz altlarımı kapatmak için bir kaç fondöten sürdükten sonra
Hazırdım..
Odadan çıkarak dış kapıya doğru gittiğim de
Üzerime hafif salaş bir ceket aldım. Havanın ne olacağı belli değildi.
Yanıma Sıla geldiğin de ona baktım.
Sılaya baktığım da o da hazırdı..
Hem de içi içine sığmıyordu heyecandan.
Ben mutlu olmasam da Sıla mutlu olmalıydı..
İçten bir şekilde tebessümle ona baktım.
Mutlu olmalıydı hakkıydı..
Sıla heyecanlı bir şekilde güneş gözlüğünü takarken " taksiyi çağırdım ben hadi çıkalım" dedi.
Ayyakkabılarımızı giyinerek kapıyı açtığımız da, dün ki korumalar aynı yerde duruyorlardı.
Sıkıntılı bir nefes verdim..
Ve bu da moralimi düşmesine sebep oluyordu..
Hiçbirini umursamayarak tam Merdivenden inecekken.
Arkadan gür bir erkek sesini duymamala arkamı döndüm.
"Simay hanım"
"Efendim" dedim.
"Akın bey dedi ki, Simay artık okula gitmesin.. İstifanızı sizin adınıza vermiş"
Duyduklarımla neye uğradığımı şaşırırken.
Bir an ayağım yerden kaydığını hissettim. Yanımdaki Sıla'dan tutunduğum da
Sıla korkuyla" iyi misin? " dedi.
Ardından korumlara bakarak" Su getirsenize! " dedi.
Ben olanları idrak etmeye çalışırken kurumuş dudaklarımla" Gerek yok " dedim.
Arkamı dönerek güçlü durmaya çalıştım.
" Gidelim Sıla" dedim.
Sıla emin olmak ister gibi. Beni süzdü.
"İyisin di mi?" dedi.
Zoraki bir tebessüm ettim. "Evett, iyiyim." dedim.
Merdivenden inerken Sıla'dan tutunarak indim.
Sıla ise korumlara bir kaç saniye ters bakış attıktan sonra.
Kolumu daha hızlı kavrayarak bina'nın dışına doğru ilerlerken.
Dış kapıdan çıkmıştık.
Taksinin de geldiğini gördümüz de hemen bindik.
Sıla "Kimsesizler yurduna" dediğin de
Şapkalı taksici kafasını salladı.
Ben ise kafamı arkaya doğru yaslayarak gözlerimi kapattım.
Bu kadar çabuk muydu yani?
Benden vazgeçmek bu kadar çabuk mu olmuştu?
Hemen vazgeçmişti benden.
Ben ise, arkasından sadece ağlıyordum.
Salaklık bendeydi..
Taksi durduğunda gözlerimi açtım..
Sılaya baktım. Heyecandan ölüyordu..
Net bir sesle "Git ve kardeşini al gel!" dedim.
Bana buğulu gözlerle baktı. Kafasını aşağı yukarı salladı.
"Alacağım" dedi.
Elimi güven veren bir şekilde sıktım.
Tebessümle gülümsedim.
Sıla göz yaşlarını silerek kapıdan indi.
Arkasından tebessümle baktım..
Büyük adımlarla yurda girdiğin de gözden kaybolmuştu..
Taksinin teybinde geçen bir kadın sesi dikkatimi çekti.
Taksinin teybini can kulağıyla dinlerken
Radyoda ki kadın "Geçtiğimiz aylarda gizemli bir şekilde uçak düşen Sinan bursün ve oğlu Rüzgar bursün"
Duyduğum isimlerle bakışlarımı radyoya kaydı.
Şoföre "sesini biraz açar mısınız?" dedim.
Soför Radyonun sesini biraz, daha açtığında
Radyoda ki kadın" Bulundular.. " dedi..
Ben de radyoda ki kadın gibi şaşkınlıkla "Bulundular mı? " dedim.
Şoför" Bulundular " dedi.
Hızla bakışlarım şoförü bulduğunda
Taksi şoförü şapkasını hafifçe kaldırdı.. Dikiz aynasından bana baktı.
Bakışlarım korku dolu bir hal alırken hızla taksiden inmek için hareket etmiştim ki.
Kapıları kitlemişti..
Arkasını döndü.
Ben kapıyı açmaya zorlarken
Bana tehlikeli bir şekilde gülerek
"Özleştik haa?" dedi.
Çünkü şuan karşımda taksici kılığına girmiş Rüzgar vardı.
Selammmmm. 😍
Nasıldı bölümümüz? 🦋
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. 💜
Seviliyorsunuzzzz 🌸
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.73k Okunma |
1.46k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |