
Diğer bölüm o kadar ilgi gördü ki bu kadar kısa süre de okunma ve beğenme şaşırdım.. 🌸🦋
İlginiz için teşekkür ederim 🌸💜
Dediğim gibi ne kadar çok beğeni gelirse o kadar hızlı gelir bölüm
İyi okumalar 🌸
SILA'DAN..
Geriden gelen ince bir sesle gözümü açmaya çalıştım... Fakat biri sanki ısrarla kapatmaya çalışıyordu... Bir süre gözlerim kapalı kaldı, bilincim açtıktı, sesleri duyarak işitebiliyordum... Tekrardan bütün gücümü toplayarak gözümü açmaya çalıştım.. Yarı bir şekilde açtığım da bem beyaz ışık gözümü almıştı. Işığın yüzünden yüzümü buruşturarak gözlerimi tekrardan kapattım.. Bir süre sonra gözlerim alışınca tekrardan açtım. İlk bulanık görsem de, sonradan gözümü kırpıp açınca netleşmişti..
Hiçbir tepki vermeden Etrafı süzdüm gözlerimle, her yer kapalıydı.. Başımda kalp cihaz vardı..
Ben ne zamandır uyuyordum.
En son ne olmuştu.. Simayı sesini duymuştum.. Sanki
Simay.. Rüzgar.. Akın.. Klübe..
Kulübenin yanması..
Simay.. Simay ölmüş müydü?
Korku bedenimi esir alırken, ben ise boş boş beyaz duvara bakıyordum...
Kapının açılmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım bakışlarımı Açelya'ya kaydı..
Açelya "Sılaa!.." diyerek koşar adımlarla Yanıma geldi.
Heyecanlı bir şekilde "Uyanmışsın" dedi.
Zoraki bir tebessüm ettim..
Açelya endişeli bir şekilde konuştu.
"Çok korktuk senin için " dedi..
En içten samimiyetimle konuştum.
"İyiyim ben, hem.. Ben kaç aydır bu hâldeyim? "
Bir kaç saniye sessizlik oldu.
"altı ay" diye mırıldandı.
Şaşkınlıkla kaşlarım kalktı.
tekrarladım "altı ay mı?"
Kafasını aşağı yukarı salladı.
Tekrardan konuştu. "Ama Araf bey hiç ayrılm-"
Sinirle "Arafın.. Adını duymak istemiyorum" dedim.
O gün en çaresiz kaldığım an yanına gitmiştim ama bana elini uzatmamıştı..
İçime öfke dolmuştu.. Hâlâ ona karşı kinim vardı..
"Ama durumun iyi" diyen Açelya'ya döndüm.
"Ne? " dedim.
O kadar düşüncelerle boğulmuştum ki Açelya'nın dediğini bile duymamıştım..
Şaşkınlıkla "duymadın mı?" dedi.
En net sesimle konuştum.
"Hayır, durumum çok mu kötü..?"
Yatağımın yanında ayak ucuma oturdu.
Elimi elinin arasına aldı..
"Biliyorum bunu demek çok zor.. Ama nasıldı diyeceğimi de bilmiyorum."
Ben onu incelerken bir yandan da merak ediyordum..
"Sıla.. Çok riskli bir ameliyat geçirdin.. Aylarca yoğum bakımda kaldın... Ameliyatta kurşunu çok zor çıkarttık... Kurşun çok riskli bir bölgeye denk gelmiş.."
Derin bir nefes aldı, nasıl diyeceğini bilmiyor bir hâldeydi..
Açelya "Sıla... İleri de çocuğun olmayabilir."
O an herşey durdu. Hiçbir şekilde tepki veremedim.. Sadece yüzüne baktım.. Konuşuyordu, ama hiç bir şey duymuyordum.
Tek duyduğum şey beynim de tekrarlanan söz..
"İleri de çocuğun olmayabilir."
Dudaklarımı birbirine bastırdım..
Boğazım düğümlenirken, ağlamamı bastırmaya çalışıyordum.
Sol göz seğirdi.. Kafamı aşağı yukarı salladım.
Titreyen sesimle "Sağ ol Açelya, buraya Simay Saraçoğlu diye bir.."
Sertçe yutkundum.
Dilim söyleyemiyordu.. Derin bir nefes aldım.
"Cenaze geldi mi?"
Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.
"Akın Demir'in sevgilisi mi?"
Kafamı aşağı yukarı salladım.
Şaşkınlıkla konuştu "Simay ölmedi ki?"
Titreyen sesimle "N- ne?" dedim.
Heyecanlı sesimle "Simay yaşıyor mu?" dedim.
Tam Açelya konuşacakken
"Hayır yaşamıyor. Hayatımız da değil artık " diye bir erkek sesi duyuldu.
Araftı..
Arafa öfke dolu gözlerle baktım.
Ağız dolusu bir şekilde "Allah senin belanı versin" dedim.
Ardından "Ben ve Simay bu hâldeyse hepsi senin suçun, ne vardı.. O gün yardım etseydin haa, yaa senden ilk defa çaresiz kaldım yardım isted-"
"Simayı hastaneye getiren araftı.."
Bakışlarımı Açelya'ya çevirdim.
Açelya'nın dedikleriyle kelimeler boğazımda kaldı..
Şaşkınlıkla "Ne diyorsun? " dedim.
"O gün.. Hem Akını getirdi, hem de Simayı.. "
Bakışlarım Arafa kaydı..
Bana düz bir şekilde bakıyordu..
Gözlerimi kıstım. "Ne yapmaya çalışıyorsun?"
Omuzunu kaldırıp indirdi.
"Yardıma ihtiyacın vardı."
Anlık bir şekilde "BU BEN VURULDUKTAN SONRA MI AKLINA GELDİ!!"
Arafın gözünden hayal kırıklığı geçtiğin de
"Ben geç kaldığım için özür dilerim.."
Yapmacık bir kahkaha attım.
"Özür dilersin haa, sana bir şey söyleyeyim mi?"
Derin bir nefes aldım.. "Benim kardeşim, senin yüzünden ölecekti.. Defne nerde ne hâl de bilmiyorum.. Ve.. Ben senin geç kalman yüzünden..."
Hayal kırıklığıyla baktım..
Oda hüzünlü bakıyordu..
Gözümden bir yaş süzüldü..
En keskin sesimle "Hiç bir zaman çocuğum olmayacak!"
Yüzünde ki hüzünlü ifade giderken, şaşkınlıkla bana baktı..
"Ne? " dedi..
İki gözümü de kapattım.
Göz yaşlarım firar ederken.
Hıçkırıklarımın arasından konuştum.
"Çık Araf, gözüm görmesin seni!"
Bir süre odada sessizlik oldu..
Ayak ve kapı kapanma sesiyle gittiğini anlamıştım.
Gözümü açtığımda odada tektim..
İkisi de gitmişti..
Göz yaşlarımı sildim..
Derin bir nefes aldım.
Kendi kendime kuruyan dudaklarımla mırıldandım.
" En azından Simay yaşıyor.. "
ARAFTAN..
Hastane de, Sılanın uyandığının haberini almamla kendimi, saniyeler içinde hastane de bulmuştum.. Hastanenin önüne geldiğim de kalabalık vardı.
Polisler güvenlikler kalabalığı engellemeye çalışıyorlardı.
Ne olduğunu merak ettiğim için büyük adımlarla ilerledim..
Kalabalığın içinden geçerken gördüğüm şeyle şaşkına döndüm.
Yüz üstü düşmüş bir erkek doktoru vardı..
Kafamı yukarı cama kaldırdım.. Kimse yoktu..
Bu adamı kim düşürmüştü?
Güvenlik "yaklaşmayın!" ifadelerini kullanıyordu.
Bunu umursamadan hastaneye girdim.
Arkamdan "Araf!" diyen Akını duymamazlıktan geldim.
Koridorda "ARAF!!" diye kükreyince bütün gözler bize döndü..
Bıkmış bir bakışla "Ne var?" dedim.
Yine aynı Simayın konusunu açacaktı.
Şiddetle dişlerinin arasında
"Ne mi var? " dedi
Ardından bana doğru bir kaç adım attı.
"Senin amacın ne Simaya, bırak kızı artık..Ben gereğini yaparım!"
Bu dediğine kahkaha attım, çünkü o Simaya asla kıyamazdı.
"Sen mi?! Sen Simaya sesini bile yüksektemezsin.."
"Ağzını topla Araf! "
Tam bir şey diyecekken..
Simayın sesiyle ona baktım..
Simay "Akın!"
Akın da Simay baktı..
Bıyık altından güldüm "bak, süt dökmüş kediye döndün..Kabul et, Simay senin kırımızı çizgin.."
Sertçe bana baktı..
Arkamı dönerek asansör ilerledim..
Asansör hemen gelirken Islık çala çala binerek düğmeye bastım..
Bu gün çok güzel bir gündü.. Sevdiğim kadın uyanmıştı..
Asansörün sesiyle geldiğimi anlamıştım..
Kapıyı açmama Sılanın Simayı sormasıyla
"Yaşamıyor " diyerek lafa girdim.
"Artık hayatımız da olmayacak" diye ekledim.
Bana ağız dolu bir şekilde "Allah belanı versin senin!" dediğin de yüzümde ki tebessüm git gide yok oldu..
Hâlbuki ne hevesle gelmiştim.
Ardından bana üst üste saydırırken biri sanki kalbimi sıkıyordu.
"Ben ve Simay bu hâldeyse hepsi senin suçun, ne vardı.. O gün yardım etseydin haa, yaa senden ilk defa çaresiz kaldım yardım isted-"
Yanda ki hemşire konuştu.
"Simayı hastaneye getiren araftı.."
Bakışlarını açelya'ya çevirdi.
Ben ise ona bakıyordum.
Şaşkınlıkla "Ne diyorsun? " dedi.
Açelya' "O gün.. Hem Akını getirdi, hem de Simayı.. "
Sonunda beni anlayan biri çıkmıştı.
Sert bakışları bana kaydı.
Gözlerini kıstı. "Ne yapmaya çalışıyorsun?" dedi
Diyecek bir şey bulamadığım için omuzumu kaldırıp indirdim
Mırıldanarak "Yardıma ihtiyacın vardı." dedim.
Anlık bir şekilde sinirle konuştu.
"BU BEN VURULDUKTAN SONRA MI AKLINA GELDİ!!"
Böyle demesi canımı daha çok acımıştı..
Biliyodum o gün çok geç kalmıştım.
Ama elimden de geleni yapmıştım.
Mahcuptum hem de çokk
"Ben geç kaldığım için özür dilerim.."
Yapmacık bir kahkaha attı.
Mahcup bir ifadeyle ona bakarken o ise nefes almadan konuşuyordu.
"Özür dilersin haa, sana bir şey söyleyeyim mi?"
Derin bir nefes aldı.. "Benim kardeşim, senin yüzünden ölecekti.. Defne nerde ne hâl de bilmiyorum.. Ve.. Ben senin geç kalman yüzünden..."
Mahcup bir şekilde baktım.
Gözünden bir yaş süzüldü..
O yaşı silmek istedim, ama şuan Sıla çok sinirliydi.
Vee dediği şeyle kalbime binlerce ok saplandı..
Nefes alamadım, tepki veremedim.
"Hiç bir zaman çocuğum olmayacak!" dedi.
Diyecek bir şey bulamayınca
"Ne? " dedim..
İki gözünü de kapattı.
Ağlarken sarılmak için bir adım atmıştım ki,
Hıçkırıklarının arasından konuştu.
"Çık Araf, gözüm görmesin seni!"
Dedikleri tek tek kalbime ok misali saplanmıştı.
Bir süre yüzüne baktım, baktım.
Vee gittim..
Kapıyı arkamdan kapattığım da yandımdaki sandalye'ye sinirle tekme attım.
Ellerimi defalarca duvar vurdum.
Kanayana kadar.
Hırsla asansör bindim..
Kapı kapanırken Aynada kendimle karşı karşıya geldim..
"Daha erken gidebilirdin" dedim.
Tekrardan "DAHA ERKEN GİDEBİLİRDİN" diyerek
Aynaya yumruk attım.
Ayna tuzla buz olurken kapı açılmıştı..
Hiç kimseyi umursamadan hızla çıkışa doğru gittim..
Arabaya tam binecektim ki,
Korumam aradı.
Sinirle cevapladım. "Umarım önemli bir şeydir! "
Ama dedikleriyle kalbim hızlandı.
"Araf bey, defneye ait iz bulduk."
Emrivaki bir sesle "Söyle!" dedim.
Ormanda Defne'nin ayakkabısına benzer bir şey bulmuştuk yaa DNA çıkmış"
Otoriter bir sesle konuştum.
" Sonuç peki!"
Karşı taraf bir kaç saniye sessiz durdu.. Ve konuştu.
"Defneye ait"
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız 🌸
Seviliyorsunuzzzz 🌸
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.73k Okunma |
1.46k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |