Ceren Öksüz
@cerennokszz
YAZDIĞI KİTAPLAR
devam ediyor 3g önce güncellendi Zehirli Cennet
@cerennokszz
Okuma
1.22k
Oy
97
Takip
30
Yorum
31
Bölüm
33
Zehirli Cennet – Karanlık Sokaklar, Gizli Kimlikler ve Kaçınılmaz Bir Çekim “Sevmek bir zayıflık değildi. Ama bu sistemde birini sevmek, ölümle aynı şeydi.” Zehirli Cennet, göründüğü gibi olmayan bir dünyanın iç yüzüdür. Sırtını devlete dayayanların, maskelerle gezenlerin ve suçlarını sistemle aklayanların oyun alanı. Ama bu evrende birileri susmaz, birileri unutturmaz ve birileri cehennemi içinden inşa eder. Adaletin makyajla örtüldüğü, iyilerin sessiz, kötülerin ise profesyonel olduğu bu düzende, kurallar yazılır ama uygulanmaz. Doğrular bilinir ama söylenmez. Gazel Lina Erten, dışarıdan bakıldığında donanımlı ve başarılı bir psikolog gibi görünür. Ancak onun sessizliği sıradan bir suskunluk değil; yönlendiren, hâkimiyet kuran bir silahtır. İnsanların zihinlerini kelimelerle değil, bakışlarıyla çözer. Gölgelerde yetişmiş, gölgeleri dize getirmiştir. Karşısındakini görmeden tanır, susturmaz ama etkiler. Onun için hayat yalnızca yaşanacak bir şey değil; çözülecek ve dize getirilecek bir düzendir. Kırılmak değil, kırmak öğretilmiştir. Güvenmemek ilkesi, sevmemek kuralı olmuştur. Onu tanıdığını sanan herkes sonunda aynı gerçekle yüzleşir: Bildiklerin, onun izin verdiği kadardır. Gerisi karanlıktadır. Ama Gazel sadece bir kadın değildir. Bir düzen, bir sistem, bir cehennemdir. Ve o cehennemin ortasında, serin bir sessizlik gibi yürüyen bir kadına Gece denir. Gündüzleri akıl okur, geceleri hedef belirler. Sistemin dışladığı hayatları iyileştirirken kendi karanlığını saklar. Ancak hiçbir yara sonsuza dek gizli kalmaz. Çünkü bazı geçmişler sadece anı değildir; kanla yazılmıştır. Gece, bir isimden fazlasıdır. Sistem içinde ona dair hiçbir iz yoktur. Ne görüntü, ne kayıt, ne bilgi… Sadece varlığı hissedilir. Onu tanımlayan tek şey, ardında bıraktığı soğuk sessizliktir. Emri olmadan hiçbir operasyon başlamaz. O lider değil, bizzat stratejidir. Plan yapılmaz, çünkü onun varlığı zaten plandır. Ta ki yanlış bir gecede, doğru sezgilere sahip bir adamla göz göze gelene kadar. O gece, sistemin tüm hatları karardı. Kameralar sustu. Gölgeden bir kadın geçti. Ardında yalnızca bir ceset, bir iz ve bakışlara kazınmış bir sessizlik bıraktı. Aynı şehirde bir başka güç vardı: Atlas Süvari. Geçmişi bilinmeyen, geleceği ise herkesin korkularıyla çizilen bir adam. Bu ülkenin ekonomik omurgası, yeraltı dünyasının kural tanımayan lideriydi. Adı bile insanların yönünü değiştirmesine yeterdi. Medyada bir iş insanı, perde arkasında ise devletin bile temkinle yaklaştığı bir güçtü. Şirketlerinin sayısı bilinmezdi. Haritasını çizdiği yeraltı sisteminde onun izni olmadan nefes alan kimse yoktu. Yasal ve yasa dışı arasındaki çizgiyi o belirlerdi. Onunla iş yapılırdı ama dost olunmazdı. Çünkü Atlas’ın dokunduğu hiçbir şey masum kalmazdı. Onun güveni satın alınamaz, kazanılamaz. Sadece test edilir. Aklı stratejiyle, gücü sessizlikle çalışır. Birine baktığında ilk neyi sakladığını değil, neyi asla saklayamayacağını görür. Ve bir gün o denge bozulur. Maskeli bir yabancıyla karşılaştığında, kelimeler değil, sezgiler devreye girer. İkisi de kendi savaşlarının içinde yıllardır yalnız yürüyordu. Farklı sokaklarda, farklı yüzlerle aynı karanlığa temas etmişlerdi. Birbirlerinin kim olduğunu bilmeden aynı hedefe yönelmiş, aynı gecede aynı kararı vermişlerdi. Ama o geceden sonra hiçbir görev aynı kalmadı. O an, bir bakışla yeniden başladı. İkisi de düşmandı. İkisi de maskeliydi. İkisi de birbirinin kaderiydi. Zehirli Cennet, bir aşk hikâyesi değil. Bu, bir hesaplaşma, bir yüzleşme. Kendinle. Onunla. Geçmişinle. En çok da kimliğini kaybetmeden sevebilme ihtimalinle. Burada aşk bir duygu değil, bir savaş yöntemidir. Her kimliğin ardında bir silah gizlidir. Birbirine hem siper hem hedef olan iki insanın hikâyesi. Kanla yıkanmış eller, gecenin içinde yankılanan iç sesler ve her şeyin ortasında susmak zorunda kalan bir kalp. Aşk mı daha tehlikeli, geçmiş mi? Kimliğini saklamak mı daha zor, yoksa kalbini açıkta bırakmak mı? Zehirli Cennet’te herkesin bir maskesi vardır. Ama bazı maskeler… kan tutar. Bazı tutkular ölümcüldür. Bazı aşklar ise… tam anlamıyla zehirli bir cennettir. Bitti sandın ama bitmedi.Sisin sana söyleyecek son bir sözü var. Eğer bu sayfalara dokunduysan artık tarafsız değilsin.Çünkü bu sistemde susmak da bir suçtur. Sen bu kelimeleri okudun. Bir kadının susturulmuş çığlığını, Bir çocuğun titreyen bakışlarını Ve maskelerin ardına gizlenmiş o kanlı düzeni gördün. Geri dönemezsin. Çünkü artık biliyorsun. Ve bilen herkes gibi Ya savaşacaksın, Ya da bir gün hedef olacaksın. Şimdi sana soruyoruz: Masumların yanında mısın, Yoksa sustukça büyüyen o karanlığın ta kendisi mi? Ama unutma: Biz; Çocukların gözyaşları için şehirleri yakacağımıza, Kadınlara uzanan elleri tek tek kıracağımıza, Sadece vatanımız için nefes alacağımıza Ve merhamet taşımayacağımıza, Şerefimiz ve namusumuz üzerine yemin ettik. Şimdi cevap ver: Bir çocuğun canına kastettin mi? Bir kadının sesini susturdun mu? Bu toprağa ihanet ettin mi? Bu bayrağın gölgesine leke düşürdün mü? Eğer cevabın ‘evet’se: Kaçma. Gece seni çoktan gördü Ve artık SİS’in yeni hedefi sensin. Biz yasaları uygulamayız. Biz, onları gölgede yeniden yazarız. Ve adaletin bittiği yerde SİS başlar. Biz, adaletin sustuğu yerde kurşun gibi konuşuruz. Biz, sustuğumuzda bile öldürürüz. Bu satırları okuduysan Artık ya bizimlesin Ya da sıradaki hedefsindir. Karar senin değil… çoktan verildi. ________________________________________ İçerik Uyarısı: Bu kitap şiddet, işkence, cinsel içerik ve diğer rahatsız edici unsurlar içermektedir. Özellikle fiziksel ve psikolojik işkenceler, travmatik deneyimler, kanlı sahneler ve aşırı şiddet detaylı şekilde yer almaktadır. İçeriği duygusal olarak zorlayıcı olabilir. 18 yaşından küçük okuyuculara tavsiye edilmez.
devam ediyor 3g önce güncellendi LAVRİNYA
@cerennokszz
Okuma
9
Oy
0
Takip
2
Yorum
0
Bölüm
2
LAZURA - UNUTANLARIN CEHENNEMİ, HATIRLAYANIN LANETİ "Unutmanın huzur sayıldığı bir evrende, hatırlamak bir başkaldırıdır." Lazura, cennetle cehennem arasında sıkışmış bir unutuş evreni. Buraya gelen herkes, geçmişini geride bırakır; kim olduğunu bilmeden nefes alır. Hatırlamamak burada huzur sayılır ama bu, derin bir yalnızlığın maskesidir. Velanlar sahte bir huzurun içindedir. Geçmişleri yoktur, güçleri de. Sadece yaşar, sorgulamazlar. Kaernler ise sistemin bastıramadığı çatlaklardır. Her biri bir lanetle doğar. Aşk, onlar için zayıflık değil, tetiktir. Bu yüzden hep yalnızdırlar. Deran Vedrah ise bu evrende hatırlayan tek kişidir. Laneti Memrion, ona geçmişini unutturmaz. Dokunduğu herkesin dünyadaki anılarını görür. Her temas, yeni bir yük. Deran yalnızca kendi değil, başkalarının da hikâyesini taşır. Bu yüzden sessizdir. Lora Elenith geçmişsizdir ama laneti başkalarının geçmişine uzanır.Senthera, dokunduğu kişinin Lazura`daki anılarını siler. Bir saniye bir hatırayı, dakikalar bir dostluğu götürür. Uzun sürerse, geçmiş yok olur. Ama Deran hariç. Onun geçmişi Lazura`dan önceye aittir. Lora`nın laneti, sadece Deran`ın dünyadaki anılarına erişebilir; sevdiği kadına ait olanlara. Bu yüzden Deran bakmaz, dokunmaz. Çünkü Lora bir tehdit değildir. Bir vedadır. Lora unutturur. Deran hatırlar. Ve kader, onları aynı gölgede buluşturur. İki yabancı, iki zıt lanet. Bir taraf sessiz bir ışık, diğer taraf susmayan bir karanlık. Ve Lazura`nın boğazına saplanmış siyah bir gül. Bu evrende aşk tehlikelidir. Çünkü hatırlarsan yanarsın. Unutursan... eksik kalırsın. Peki ya sen? Hatırlamanın cehennemine cesaret eder miydin? Yoksa unutmanın sahte huzuruna mı sığınırdın? Lazura seni çağırıyor. Ama unutma. Hatırlarsan yanarsın. Deran Vedrah: “Yakarım bu Lazura’yı, yine de unutmam sevdiğim kadını.” “Gülüm’ü için Lazura’yı yakacak bir adam… Siyah Gül için bir kibrit bile çakmazdı.” — Lora Elenith
Loading...