Ceren Öksüz
@cerennokszz
YAZDIĞI KİTAPLAR
devam ediyor 3a önce güncellendi Zehirli Cennet
@cerennokszz
Okuma
5.34k
Oy
426
Takip
81
Yorum
83
Bölüm
58
“Sevmek bir zayıflık değildi. Ama bu sistemde birini sevmek, ölümle aynı şeydi.” Zehirli Cennet, göründüğü gibi olmayan bir dünyanın iç yüzüdür. Sırtını devlete dayayanların, maskelerle gezenlerin ve suçlarını sistemle aklayanların oyun alanı. Ama bu evrende birileri susmaz, birileri unutturmaz ve birileri cehennemi içinden inşa eder. Adaletin makyajla örtüldüğü, iyilerin sessiz, kötülerin ise profesyonel olduğu bu düzende, kurallar yazılır ama uygulanmaz. Doğrular bilinir ama söylenmez. Gazel Lina Erten, kusursuz maskelerin ardında yaşayan, geçmişi suskunlukla mühürlenmiş bir psikologdur. Onun için hayatta kalmak, duygulardan sıyrılmakla mümkündür. Ama Gazel sadece, sıradan bir psikolog değildir. O, karanlığın içinden doğan, kurşun kadar soğuk, yara kadar keskin bir ajandır. Devletin en gizli birimlerinden biri olan SİS`in en ölümcül üyesidir. Onun için hayatta kalmak, yalnızca nefes almak değil; iz bırakmadan yok etmek demektir. Ve bir gün... Atlas Süvari çıkagelir. Zenginliğiyle gazetelere, suskunluğuyla masalara hükmeden bir adam. Onun geliş amacı belirsiz, sözleri ölçülü, gözleri ise fazlasıyla dikkatlidir. Ama her bakışında Gazel`in geçmişinden bir şeyler kıpırdar. Her cümlede bir sır daha gün yüzüne çıkar. Gündüz danışan ve psikologlar. Gece iki düşman. Biri devletin karanlığını yönetiyor. Diğeri yeraltının ta kendisi. Ama kader onları bir masada yüz yüze getiriyor. Ve ne geçmiş susuyor, ne kalpler... Biri geçmişte susarak hayatta kaldı, diğeri konuşarak hükmetti. Ama ikisi de o gün, birbirlerinin hayatını değiştirdi. "Adını unut, yüzünü sil. Çünkü bu aşkı gölgeler taşıyacak." Gerçek kimliklerini bilmeden, birbirlerinin hayatlarına sızarlar. Danışan ve psikolog olarak. Avcı ve av olarak. Ama en çok da... kader olarak. İkisi de düşmandı. İkisi de maskeliydi. İkisi de birbirinin kaderiydi. Zehirli Cennet, bir aşk hikâyesi değil. Bu, bir hesaplaşma, bir yüzleşme. Kendinle. Onunla. Geçmişinle. En çok da kimliğini kaybetmeden sevebilme ihtimalinle. Burada aşk bir duygu değil, bir savaş yöntemidir. Her kimliğin ardında bir silah gizlidir. Birbirine hem siper hem hedef olan iki insanın hikâyesi. Kanla yıkanmış eller, gecenin içinde yankılanan iç sesler ve her şeyin ortasında susmak zorunda kalan bir kalp. Aşk mı daha tehlikeli, geçmiş mi? Kimliğini saklamak mı daha zor, yoksa kalbini açıkta bırakmak mı? Zehirli Cennet’te herkesin bir maskesi vardır. Ama bazı maskeler… kan tutar. Bazı tutkular ölümcüldür. Bazı aşklar ise… tam anlamıyla zehirli bir cennettir. Bitti sandın ama bitmedi.Sisin sana söyleyecek son bir sözü var. Eğer bu sayfalara dokunduysan artık tarafsız değilsin.Çünkü bu sistemde susmak da bir suçtur. Sen bu kelimeleri okudun. Bir kadının susturulmuş çığlığını, Bir çocuğun titreyen bakışlarını Ve maskelerin ardına gizlenmiş o kanlı düzeni gördün. Geri dönemezsin. Çünkü artık biliyorsun. Ve bilen herkes gibi Ya savaşacaksın, Ya da bir gün hedef olacaksın. Şimdi sana soruyoruz: Masumların yanında mısın, Yoksa sustukça büyüyen o karanlığın ta kendisi mi? Ama unutma: Biz; Çocukların gözyaşları için şehirleri yakacağımıza, Kadınlara uzanan elleri tek tek kıracağımıza, Sadece vatanımız için nefes alacağımıza Ve merhamet taşımayacağımıza, Şerefimiz ve namusumuz üzerine yemin ettik. Şimdi cevap ver: Bir çocuğun canına kastettin mi? Bir kadının sesini susturdun mu? Bu toprağa ihanet ettin mi? Bu bayrağın gölgesine leke düşürdün mü? Eğer cevabın ‘evet’se: Kaçma. Gece seni çoktan gördü Ve artık SİS’in yeni hedefi sensin. Biz yasaları uygulamayız. Biz, onları gölgede yeniden yazarız. Ve adaletin bittiği yerde SİS başlar. Biz, adaletin sustuğu yerde kurşun gibi konuşuruz. Biz, sustuğumuzda bile öldürürüz. Bu satırları okuduysan Artık ya bizimlesin Ya da sıradaki hedefsindir. Karar senin değil… çoktan verildi.
devam ediyor 4a önce güncellendi LAVRİNYA
@cerennokszz
Okuma
261
Oy
77
Takip
17
Yorum
4
Bölüm
14
LAVRİNYA - UNUTANLARIN CEHENNEMİ, HATIRLAYANIN LANETİ "Unutmanın huzur sayıldığı bir evrende, hatırlamak bir başkaldırıdır." Lazura, cennetle cehennem arasında sıkışmış bir unutuş evreni. Buraya gelen herkes, geçmişini geride bırakır; kim olduğunu bilmeden nefes alır. Hatırlamamak burada huzur sayılır ama bu, derin bir yalnızlığın maskesidir. Velanlar sahte bir huzurun içindedir. Geçmişleri yoktur, güçleri de. Sadece yaşar, sorgulamazlar. Kaernler ise sistemin bastıramadığı çatlaklardır. Her biri bir lanetle doğar. Aşk, onlar için zayıflık değil, tetiktir. Bu yüzden hep yalnızdırlar. Deran Vedrah ise bu evrende hatırlayan tek kişidir. Laneti Memrion, ona geçmişini unutturmaz. Dokunduğu herkesin dünyadaki anılarını görür. Her temas, yeni bir yük. Deran yalnızca kendi değil, başkalarının da hikâyesini taşır. Bu yüzden sessizdir. Lora Elenith geçmişsizdir ama laneti başkalarının geçmişine uzanır.Senthera, dokunduğu kişinin Lazura`daki anılarını siler. Bir saniye bir hatırayı, dakikalar bir dostluğu götürür. Uzun sürerse, geçmiş yok olur. Ama Deran hariç. Onun geçmişi Lazura`dan önceye aittir. Lora`nın laneti, sadece Deran`ın dünyadaki anılarına erişebilir; sevdiği kadına ait olanlara. Bu yüzden Deran bakmaz, dokunmaz. Çünkü Lora bir tehdit değildir. Bir vedadır. Lora unutturur. Deran hatırlar. Ve kader, onları aynı gölgede buluşturur. İki yabancı, iki zıt lanet. Bir taraf sessiz bir ışık, diğer taraf susmayan bir karanlık. Ve Lazura`nın boğazına saplanmış siyah bir gül. Bu evrende aşk tehlikelidir. Çünkü hatırlarsan yanarsın. Unutursan... eksik kalırsın. Peki ya sen? Hatırlamanın cehennemine cesaret eder miydin? Yoksa unutmanın sahte huzuruna mı sığınırdın? Lazura seni çağırıyor. Ama unutma. Hatırlarsan yanarsın. Deran Vedrah: “Yakarım bu Lazura’yı, yine de unutmam sevdiğim kadını.” “Gülüm’ü için Lazura’yı yakacak bir adam… Siyah Gül için bir kibrit bile çakmazdı.” — Lora Elenith
devam ediyor 5a önce güncellendi Sevda Sokağı-1984
@cerennokszz
Okuma
59
Oy
7
Takip
4
Yorum
1
Bölüm
3
"Aşk, bazen sadece susmayı seçenlerindir." Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Develer tellal iken, pireler berber iken, ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken... Bir mahalle varmış. Güneş orada başka doğar, rüzgâr başka esermiş. O mahallenin adı Sevda Sokağı`ymış. Bu sokakta herkes birbirini tanır, ama herkes bir sırrı saklarmış. Bir pencere varmış, her gün aynı saatte açılırmış. O pencerede bir kız otururmuş, adı Sevda`ymış. Gülerse güneş doğar, susarsa rüzgâr dinermiş, ama o pek gülmezmiş. Bir de sokaktan geçen bir delikanlı varmış... Her gün, her gece, aynı adımlarla geçermiş o evin önünden. Ne selam verirmiş, ne başını çevirirmiş. Ne seslenmiş, ne söylemiş, ama gözleri hep oradaymış. Söylese ne olurmuş? Söylemese ne değişirmiş? O mahallede herkesin bildiği ama kimsenin konuşmadığı şeyler varmış. Bir bakış. Bir suskunluk. Bir ihtimal. Ve bir sebep. Çünkü bazı sevdalar, dilin ucunda değil... kalbin orta yerinde yaşanırmış. İşte bu, öyle bir sevdaymış. Bu, "Darılma Hanım teyze, kızınızı sevdim..." Diyemeyen bir adamın hikâyesiymiş. Bu bir aşk hikâyesi değil. Bu, bir suskunluğun nasıl sevda olduğunun hikâyesi.
devam ediyor 4a önce güncellendi Sen Benim Yerime
@cerennokszz
Okuma
7
Oy
1
Takip
1
Yorum
1
Bölüm
2
"Burası korku evi değil. Korkunun doğduğu yer" Esmara, sessizliğin şehir hâline geldiği bir yerdi. Binalar zarifti, caddeler gösterişliydi ama rüzgâr hep başka bir şey taşıyordu. Hava soğuktu, sokaklar boştu, insanlar az konuşurdu. Çünkü burada geçmiş, hâlâ dolaşıyordu. Ve herkes bunu biliyordu. Bu şehirde bazı çocuklar gözleriyle değil, sessizlikleriyle büyürdü. Bazı anneler evlatlarını, yaşarken mezar taşlarına fısıldardı. Ve bazı kızlar... doğdukları günden itibaren başkalarının günahlarını taşırdı. O kız, bu şehrin en derin sessizliğiydi. İçine doğmadığı ama bir şekilde cezasını çektiği her hikâyenin parçasıydı. Adı Alvina`ydı. Bir korku evi vardı Esmara`da. Şehrin gölgelerinde, kendi sessizliğini kurmuş bir yapıydı bu. Gençler oyun için giderdi, çığlıklar kısa sürer, sonra herkes evine dönerdi. Ama o gece öyle olmadı. Alvina Saykut, kapıdan giren kızdı. Korkuyordu ama buna alışkındı. Kendini korumaya, rol yapmaya, güçlü görünmeye... Yalnızca o gece, hazırlıksızdı. Bodrum katına indiğinde, orası bir oyun alanı gibi görünmüyordu. Karanlık başka bir şekilde titriyordu. Kokular, sesler, hisler... başka bir şeye aitti. Ve biri vardı orada. Zebani. Alvina, o yüzü tanımadığını sandı. Ama bazı şeyler tanımadan da hatırlanırdı. Bu bir korku hikâyesi değildi. Bir kapı açılmamıştı, bir geçmiş uyanmıştı. Bazı kaderler seçilmez. Dayatılır. Sen hiç kendi hikâyende başkasının yerini aldın mı?
Loading...