10. Bölüm

10.Bölüm

Ceren
cernates

Ertesi gün tekrar klasikleşmiş rutinimiz olarak Can ile okula gittik. Pazartesi sınav haftasına giriyorduk ve Can durmadan söyleniyordu.

 

“Lizgee! Bana kopya vereceksin dimii.” Kedi yavrusu gibi bakıyordu bana. “Can saçmalama! İlkokulda mıyız? Ne kopyası?” Dokunsam ağlayacak gibi duruyordu. “Vermeyeceksin yani?” Diye melül melül baktı. “Hayır Can kopya filan vermicem. Sen doktor olduğun zamanda,ameliyat yaparken gelip benden kopya mı isteyeceksin?” Diye sordum. “Aslında iyi fikirmiş ha.” Can’a ciddi misin der gibi bakıyordum. “Lizge! Biz aynı hastanede çalışalım! Sen bana orda da kop- aman yardım edersin.” Ciddi ciddi böyle birşey düşünüyordu.

 

Okul bitmişti ve hastaneye doğru gittim. Hastaneye vardığımda önce acile gittim, Dorukgil orda mı diye ama yoklardı. Asistan odasına doğru ilerledim. İçeri girdiğimde hepsi buradaydı. Doruk bana saniyelik bakıp hemen önüne dönmüştü. Bende geçip koltuğa oturmuştum. Bir ameliyat hakkında konuşuyorlardı.

 

Yarım saat ameliyat hakkında konuşmuşlardı. Ferman Hoca içeriye girip Demir ve Ali’yi çağırıp hasta bakmaya gittiler. Ardından Doruk’ta bana bakmadan direkt odadan çıkmıştı. Ve dünkü konuşmamız aklıma gelince, benim için benden uzak durduğunu anladım. Oda da bir tek Nazlı ve ben kalmıştık. Nazlı’nın da bana pek iyi baktığı söylenemezdi. O yüzden bende hemen dışarıya çıktım. Hava almak için bahçeye doğru ilerliyordum ki Doruk’u yine Vuslat Hanım’la konuşurken gördüm. Bu sefer gitmek yerine dinlemeyi seçmiştim. Bir köşeye saklanıp dinlemeye başladım.

 

“Artık sadece Ali’yi değil Ezo’yuda takip edeceksin.” Dedi Vuslat Hanım. “Efendim?” Diye sordu Doruk anlamadığını belli edercesine. “Ne zaman konuştular,ne konuştular,nerde görüştüler? Hepsinden haberim olacak!” Dedi Vuslat Hanım. “Tasma da takayım mı boynuma? Gezdirmek ister misin?” Diye dalgaya aldı Doruk konuyu.

 

“Yani bilmiyorum itiraz etme istersen.” Doruk sinirlenmiş olacak ki. “Ne demek itiraz etme ya? Bekçisi olamam ben senin deli kızının!” Dedi. O da Vuslat Hanım’ı sinirlendirmiş olacak ki. “Ne dedin sen?” Diye sinirle sordu.

“Doğru duydun.” Dedi Doruk. O sırada Vuslat Hanım telefonunu kulağına doğru götürdü birini mi arıyordu yani.

 

“Senin kızın tam bir-“ diyordu ki Vuslat Hanım cümlesini böldü. “Alo,merhaba ben bir ihbar da bulunmak istiyorum.” Ne ihbarı ya neyden bahsediyordu bu kadın. “Eski bir asker,” Doruk’un gözlerinin içine bakarak konuşuyordu. “Yüz kızartıcı bir suç işledi.” Doruk ona hem şaşırmış hem de inanamayan gözlerle bakıyordu.

 

“Ya sen ne saçmalıyorsun? Ne yapıyorsun şuan?” Diye sordu Doruk. Vuslat Hanım gülümseyerek,”Madalyalarını geri aldırıyorum.” Dedi. Doruk hemen etrafına bakıp geri Vuslat Hanım’a döndü. “Ya dur saçmalama ne yapıyorsun şuan ya?” Vuslat Hanım telefonu kulağından çekip.

 

“Kimse benim kızıma deli diyemez” Telefonu geri kulağına götürüp,”Evet, evet kanıtım var.” Dedi. Bu kadın neyden bahsediyordu ve Doruk neden bu kadar gerildi? “Hırsızlık yapıyor.” Ne ne yapıyor dedi o. Doruk tedirginlikle hemen etrafına bakarak,’Tamam! Tamam! Tamam! Kapat! Kapat! Yapıcam.” Dedi. Ne yani doğru muydu? Vuslat Hanım telefonu kapatıp Doruk’a baktı.

 

“Geçen gün kamera kayıtlarını izliyordum.” Dedi o da etrafına bakarak. “Bir iş için lazımdı da.” Dedi kafasını sallayarak. Doruk ise kafasını yere eğmiş yere bakıyordu. “Ooo birde ne göreyim?” Doruk bakışlarını yerden çekip Vuslat Hanım’a çevirdi. “Bizim doktor depodan ilaç çalıyor.” Ne ilacı ya neler oluyordu burda. Doruk neden ilaç çalsın ki.

 

“Sen bana baksana iki güldük diye eşit olduğumuzu mu sandın?” Dedi Doruk’u süzerek. “Yalnız bugünü değil, geçmişini de

alırım senin elinden!” Ne diyordu bu kadın ya kim kimin geçmişini geleceğini elinden alıyordu.Doruk ise sadece yere bakıyordu arada bir de Vuslat Hanım’a.

 

“Nişanlarını,madalyalarını, şerefini.” Dedi ve Doruk’un bakışları Vuslat Hanım’a döndü. “Bilmiyorum.” Dedi ardından ekledi. “Ali’yle Ezo.” Tekrar etrafına bakındı. “Herşeyden haberim olacak!” Diyerek uzaklaştı. Doruk ise onun gidişinden sonra sinirle etrafında birkaç tur döndü. Ona yakalanmamak için hemen kantine indim.

 

Kendime bir çay ve tost alarak bir masaya oturdum. Bu Vuslat Hanım neyden bahsediyordu? Doruk ne ilacı çalmıştı? Üstelik Ezo kimdi? Ayrıca Doruk ve Ali arkadaş değil mi? Doruk neden onun lafını ona taşısın?

 

Ani bir aydınlanma yaşadım. Ben uyuyormuş gibi yaparken Doruk gelip hepsinden bıktığını söylemişti. Acaba o anlık sinirle mi böyle bir karar vermişti. Ayrıca Ali ve Ezo ne alakydı. Ali Nazlı ile sevgiliydi. Ve belli ki Doruk’ta laf taşımak istemiyordu,az önceki konuşmada Vuslat Hanım onu tehtit etmişti.

 

Bu Vuslat Hanım belli ki beni daha tanıyamamıştı. Doruk’u tehtit edebiliyordu ama beni edemezdi. Hem ben burda da bir çalışan değildim,kovamazdı da beni. Kafama katmıştım Doruk’u bu Vuslat belasından kurtaracaktım. En azından ona bu kadarını borçluydum. Sonuçta ben ne yaparsam yapayım bana hep anlayışla yaklaşmaya çalışmıştı. Şu son birkaç gündür de zaten yeterince üzgün görünüyordu.

 

İlaç çalma mevzusunu kendi kendime öğrenecektim ama şu Ezo’nun kim olduğunu bulmam gerekiyordu. Tostumu ve çayımı bitirip asistan odasına doğru gittim. İçeri girdiğimde tek Demir vardı.

 

“Demir?” Dedim ona doğru kedi yavrusu gibi bakarken. Kafasını bana çevirip,”Ne var?” Diye sordu. Anlaşıldı bu konuda Demir’den yardım alamazdım. “Nazlı nerde?” Diye sordum. “Ne yapacaksın? Ona kalp kırıcı cümlelerini söylemeyi mi unuttun? Onlar mı geldi aklına?” Dedi kınayan bir sesle. “Demir, gerçekten önemli bir konu hakkında onunla konuşmam gerekiyor. Lütfen nerde olduğunu söyler misin?” Bir dakika boyunca yüzüme baktı.

 

Kapı açıldı içeriye Doruk girdi. Beni görünce hemen geri çıktı. Demir bana dönüp, “Görüyorsun değil mi şu adama yaptıklarını! Senin yüzünden adam buraya bile giremiyor!” Diye sinirle söylendi.

 

“Demir, lütfen Nazlı’nın yerini söyler misin? Çok acil bir konu diyorum. Bu işi halletmem lazım. Sonra isterseniz bu hastaneye adımımı bile atmam. Lütfen Nazlı’nın yerini söyler misin artık?” Yüzüme birkaç saniye baktı. “Sen ciddisin?” Dedi sorarcasına. Evet diye kafamı salladım.

 

“Peki bu Nazlı ile konuşacağın konu ne?” Diye sordu. “Ezo.” Diye yanıt verdim. Ayağa kalkıp,”Sen Ezo’yu nerden tanıyorsun?” Diye sordu. “Bir yerden duydum işte!” Diye cemkirdim. “Şimdi söyleyecek misin Nazlı’nın yerini?” Bana bir süre baktı. “Onunla ne konuşacaksan benimle konuş!”

 

Koltuğa geçip oturduk. “Doruk ve Vuslat Hanım konuşurken duydum.” Birden ayağa kalktı. “Doruk ve Vuslat Hanım ne alaka ya?” Diye sordu. Ayağa kalkıp Demir’i kolundan tutup koltuğa oturttum. “Demir bir sakin ol! Anlatacağıma pişman etme beni!” Derin bir nefes aldı. “Tamam sakinim anlat.” Dedi.

 

“Bu Vuslat Doruk’a Ali ile Ezo’yu takip edeceksin diyordu. Kim bu Ezo?” Diye sordum. “Doruk neden takip edecekmiş onları?” Diye o da bana sordu. “Demir benim soruma bir cevap verir misin?” Dedim. “Vuslat Hanım’ın kızı.” Benim kızım deli değil dediğinde anlamalıydım. “Peki bu Ezo deli mi? Doruk öyle diyordu Vuslat’a” Bana bakıp,”Bir ara klinikte yattı ama geri kaçtı geldi.” Anladım dercesine başımı salladım.

 

Bana dönüp,”Doruk kabul etti mi? Takip edecek mi ikisini?” Diye sordu. “Evet kabul etti ama tehtitle.” Dedim sakin bir sesle. “Nasıl ya ne tehtiti. Neyle tehtit ediyor.” Deyip ayaklandı. Kolundan tutup,”Nereye?” Diye sordum. “Vuslat Hanım’ın yanına kim kimi tehtit ediyormuş gelsin bize de söylesin.” Demir’i zorla geri koltuğa oturttum. Doruk’u tehlikeye atamazdım. Ortada bir ilaç çalma mevzusu vardı,onu öğrenirlerse Doruk’un başı belaya girebilirdi.

 

“Demir saçmalama istersen! Şimdi yanına gitsen seni kovsa ne olacak?” Diye sordum. Sakinlemişe benziyordu. “O nasıl Doruk’u tehtit ediyorsa bizde onu edeceğiz.” Bana anlamayarak baktı. “O nasıl olacak?” Ona döndüm. “Siz bu Ezo’yu seviyor musunuz?” Yine anlamayarak baktı. “Yani Ali’den hoşlanıyor gibi o yüzden bizimkiler pek sevmiyor o yüzden de konuşmuyorlar.” Güzel.

 

“Peki bu Ezo sürekli buraya geliyor mu? Ben neden hiç görmedim?” Bir süre düşündü. “O genelde Ali’nin peşinde ondan görmemişsindir. Genelde hep hastanede.” Dedi. “Güzell.” Demir gözünü dikmiş bana bakıyordu. “Lizge Allah aşkına bunun nesi güzel!” Dedi sesini hafif yükselterek.

 

“Demir şimdi beni iyi dinle.” Deyip Demir’e döndüm. Pür dikkat beni dinliyordu. “Şimdi ben bu Ezo’nun yanına gideceğim. Onunla arkadaşlık kuracağım. Vuslat’ın bir açığını yakalayacağız. Tamam mı?” Diye sordum.

 

“Ya Ezo durumu anlarsa?” Diye sordu Demir. “Anlamaz. Dediğin gibi kimse onu bu hastanede sevmiyorsa konuşacak birilerine ihtiyacı oluyordur. O görevi ben üstleneceğim.” Dedim tane tane. “İyi de Ezo bizi arkadaşız diye biliyordu. Birden seninle aramız açılıp,Ali üzülünce o da sana biraz düşman kesildi.” Dedi.

 

“Sizinle küsmemiz işimize yarayacak zaten! Şimdi bu bizi arkadaş diye biliyormuş oraya kadar okey. Bu Ezo Ali’den hoşlanıyorsa otomatik olarak Nazlı’yı sevmiyor demektir. Ben sizin arkanızdan özellikle Nazlı’nın arkasından konuşacağım ki gerçekten beni arkadaşı sansın ve Vuslat’ın bir açığını versin bize.” Plan Demir’in hoşuna gitmiş gibiydi.

 

“Peki biz yani şey.” Demir ağzında birşeyler geveleyip duruyordu. “Ne söyleyeceksen söylesene Demir!” Dedim sinirlenerek. “Biz barıştık mı?” Diye masum masum sordu. “Zaten niye küstüğümüzü bile bilmiyorum.” Diye ekledi. “Sen benimle tekrar eskisi gibi olmak istiyor musun?” Diye sordum. “Yani eğleniyordum seninle. Özellikle Doruk’u çıldırttığın anlar.” Dedi gülerek.

 

İşaret parmağımı ona uzattım. “Barışalım o zaman!” Dedim. Ayağa kalkıp birden bana sarıldı. “Oh be bir an hep böyle olacak sandım. Peki sen o söylediklerinde ciddi miydin?” Diye sordu benden ayrılırken. “Hayır ciddi değildim karıştırma şimdi oraları.” Dedim.

 

“Şimdi ben Ezo’yla arkadaşlık kuracağım. Ben Ezo’yu izlicem sen Vuslat’ı. Bu sürede biz hâlâ küs olacağız. Diğerlerine söylemeyeceğiz ki dikkat çekmeyeceğiz. Beni Ezo ile görünce gerçekten sinirlenmeleri gerekiyor ki Ezo inansın.” Dedim. “Ben de mi küs gibi davranıcam.” İnşallah oyunculuğun iyidir Demir. “Evet Demir sende. Bu işi ikimiz halledeceğiz. Vuslat Doruk’u çağırdığında bana hemen haber ver,kendi başına birşey yapma. Sonuçta ben bu hastanede bir çalışan değilim beni kovamaz ama sizi kovabilir. Bu işi sizi tehlikeye atmadan halledicem ama işte senin yardımına ihtiyacım var.” Demir gülümseyerek. “Ben varım be! Halledelim şu işi!” Dedi keyifli bir sesle.

 

O sırada içeriye bizimkiler girmişti. Demir hızla yanımdan kalktı. Açi kaşlarını çatmış Demir’e bakıyordu. Demir salak salak sırıtıp duruyordu. Yanlış kişiyi mi seçtim acaba. Şimdi Vuslat işini halletmiş sayıyorum onun için planım hazır. Doruk’un ne ilacı kullandığını öğrenmem gerekiyordu. Ona bir şekilde yardım edecektim.

 

 

 

 

Bölüm : 07.12.2024 19:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş