12. Bölüm

12.Bölüm

Ceren
cernates

“Yaa kızım bu sefer cidden aşık oldum diyorum!” Diye sinirle söylendi Can. “Can bu senin üç bin yüzüncü ‘gerçekten aşık oldum’ deyişin.” Dedim sabır dileyerek. “Aman be sen ne anlarsın aşktan. Burada biricik kardeşin aşık olmuş,onunla ilgileneceğine umursamıyorsun bile.” Diye hayıflandı Can. “Can 4 gün sonra sınavlar yaklaşıyor. Bırak şu aşk işini sınava çalış. Kopya filan da çekmezsin kalırsın.” Hiç söylememem gereken birşeyi söylemişim gibi bakıyordu bana. “Ya sus ya! Niye hatırlatıyon bana şu sınavı!” Yine neredeyse ağlayacaktı.

Okuldan çıkmış hastaneye gitmiştim. Asistan odasına doğru ilerlerken Ezo’yu ağlarken görmüştüm. Onun yanına ilerleyip yanına oturdum. “Ezo iyi misin?” Ezo bana bakarak daha çok ağlamaya başladı.

“Şşş tamam,tamam ağla rahatla.” Ezo birşey söyleyecekmiş gibi duruyordu ama söylemeyede çekiniyordu. Elimi Ezo’nun dizine katıp,”Ezo bir sorun mu var?” Diye sordum.

Hıçkırıklarının arasından,”Sana sarılabilir miyim?” Diye sordu. “Sorman hata gel buraya.” Ezo’yu kollarımın arasına aldım, ağlaması bir tık daha artmış gibiydi.

İç çekişlerinin arasından,”Biliyor musun Lizge? Annem beni hiç sevmedi.” Derin nefesler alıp veriyordu. “Ben hep sorunu kendimde aradım,ama bir türlü bulamadım. Annem beni neden sevemiyor? Bunun cevabını yıllarca düşündüm durdum. Benim bir kere bile saçımı okşamadı ya.” Saçlarını okşayan elim anlık durdu ama geri saçlarını okşamaya devam ettim.

“Ben hep yalnızdım. Bir gün Ali ile tanıştık. O beni olduğum gibi sevdi,onun yanındayken kendimi iyi hissettim. Tamam Ezo dedim sende seviliyorsun artık. Ama Ali’de bipolar bozukluğum var diye benimle arkadaş olmak istemedi.” Ağlaması tekrar şiddetlendi.

Ezo’dan ayrılıp,”Bak Ezo, Ali öyle birisi değil. Onun neden öyle birşey dediğini az buçuk anladım. Sen burda böyle ağlamak yerine şimdi elini yüzünü yıkayıp,bunca yıl annenin neden sana böyle davrandığının hesabını sormaya gideceksin.” Derin bir nefes aldı. “Sende benimle gel. Yanımda birinin olduğunu bilmeye ihtiyacım var.” Dedi yalvaran bir sesle. “Tamam,tamam bende gelicem seninle ama içeriye girmeyeceğim. Dışarda seni bekleyeceğim tamam mı?” Dolu gözlerle bakıp,”Tamam.” Dedi.

Önce kızlar tuvaletine girip Ezo’nun elini yüzünü yıkadık sonra Vuslat Hanım’ın odasının önüne geldik. “Hadi gir içeriye,ben burdayım. Seni bekliyor olacağım.” Kafa sallayıp içeriye girdi.

👍Bu üçlü çok güçlü👍

: Doruk ve Demir

 

:Biz Ezo ile Vuslat’ın odasındayız

 

:Yani Ezo içerde ben dışarda onu bekliyorum

 

: Ezo içerde annesi ile yüzleşecek

 

:Vuslat Ezo’ya da sevgisini göstermemiş

 

: kız ağlıyordu, şimdi Vuslat’ın yanında bende onu bekliyorum

 

:haberiniz olsun

 

Yakışıklı Doktor’um: hemen geliyorum ben yanına

 

Yakışıklı Doktor’um: analı kızlı bunların sağı solu belli olmaz

 

Demir:bende geliyorum abi

 

Beş dakika sonra Demir ve Doruk koşarak yanıma gelmişti. “içerdeler mi hâlâ?” Diye sordu Demir. “Evet size yazdığımda girdi içeriye daha çıkmadı.”

"Tam olarak noldu? Ezo niye ağlıyormuş, ayrıca sen niye burda onu bekliyorsun?” Diye art arda soru sordu Doruk. “Sizin yanınıza geliyordum. Ezo’yu ağlarken gördüm, yanına gittim. Vuslat, Ezo’ya sevgisini hiç göstermemiş, kızın saçını bile hiç okşamamış. Bide Ezo’nun bipolar bozukluğu varmış. Ali ona iyi gelmiş ama işte Vuslat Hanım sağ olsun Ali’yi ondan uzaklaştırdığı için kız daha kötü olmuş.” Diye durumu açıkladım.

Ezo içerden koşarcasına çıkıp direkt bana sarıldı. “Lizge ben gidiyorum buralardan. Bugün gelip bana yardımcı olduğun için çok teşekkür ederim.” Yine saçlarını okşayarak,”Bana bak ben hep burdayım ama bunu unutma olur mu? İstediğin zaman beni ara.” Benden ayrıldı. Gülümseyerek,”Tamam.” Dedi.

Ben, Doruk, Demir ve arkamızdan gelen Vuslat Hanım ile Ezo’yu yolcu etmek için aşağıya iniyorduk. O sırada Ali ile Nazlı’da bizi görüp yanımıza geldi. Ali Ezo’nun yanına geçti. Bende Doruk’un yanına gittim.

Ali Ezo’ya herşeyi anlatmıştı. Vuslat Hanım’ın onu tehtit yoluyla uzak tuttuğunu, aslında Ezo’yu arkadaşı olarak çok sevdiğinden bahsetti. Sonra Ezo gitti.

Ezo gittikten sonra asistan odasına gidiyorduk. Tanju Hoca gelip Ali ve Nazlı’yı acil vaka için aldı ve onlar gitti. Doruk,Demir ve bende asistan odasına girdik.

“Hadi Doruk bak Vuslat belasından da yırttın.” Dedi Demir sırıtarak. “Valla abi ya üstümden koca bir yük kalktı." Doruk rahatlamış gibi nefes verdi. “Bize de gerek kalmadan hallolmuş oldu bu olay.” Sesim sevinçli çıkmıştı.

“Ha bu arada Demir kapatırsın o grubu artık. Zaten ismi de beterdi grubun.” Demir iğrenir gibi baktı. “Aman be siz ne anlarsınız!” Diye çemkirdi. Demir’in söylenmesine Doruk ile güldük.

Ali, Nazlı ve Açi girmişti içeriye. Hemen Doruk’un yanından kalkacakken Doruk elini dizime katıp kalkmamı engellemişti. Nazlı ve Açi kaşlarını çatmış Doruk’un eline bakıyordu. “Biz Lizge ile geri barıştık.” Diye açıklama yaptı.

“Ne demek geri barıştık! Ne diyorsun sen Doruk. Bizden uzak durmak isteyen oydu, şimdi ne değişti!” Diye sinirle sordu Açelya. “Aynen, Ali’ye de biz arkadaş değiliz diyende oydu.” Diye arka çıktı Nazlı.

Tam Doruk birşey diyecekken susturdum onu. “Hepinizden özür dilerim. O cümleleri size kurmamam gerekirdi ama işte oldu. Zamanı belki geriye alamam ama geleceğe biz karar verebiliriz. O cümleleri bir anlık bir hatayla söyledim. Bir daha asla olmayacak böyle birşey. Tekrardan hepinizden özür dilerim.” Diye kendimi açıkladım.

“Hem Lizge sözde verdi. Bir daha bizden de kaçmayacak.” Dedi Doruk. Üçü bir süre birbirine bakıp Ali birden sevinçle bağırdı,”Tamam! Ben barışırım Lizge ile Zaten ben hiç küsmemiştim kii.” Dedi Ali.

Açelya ve Nazlı’da bir süre birbirine baktı. “Tamam bizde özrünü kabul ediyoruz.” Dedi Açelya. “Ama bir daha küsmek,kırmak,dökmek yok.” Dedi Nazlı.

“Tamam tamam söz. Bir daha öyle birşey yapanı si-“ Doruk yine hızla ağzımı kapattı.”Coşma coşma.” Dedi gülerek.

Ferman Hoca acele bir şekilde içeri girip,”Silahlı çatışma çıkmış, çabuk acile!” Diyerek geri acele bir şekilde çıkmıştı. Bizde hemen arkasından acile koşmuştuk. Tanju Hoca, Ali ve Demir ilk gelen hastayı aldı. Ferman Hoca, Doruk ve Nazlı ikinci gelen hastayı aldı. İlk muayeniyi yapıyorlardı o sırada içeriye,”Baba! Babam iyi mi!?” Diye bir adam koşarak yanımıza geldi. Ferman Hoca’nın kolunu dürterek,”Sana diyorum doktor! Babam iyi mi? İyi olacak mı!?” Ferman Hoca adama ters bir bakış attı.”Doruk, beyefendiyi uzaklaştır burdan!”

“Tabii Hocam.” Diyerek Doruk beyefendiyi uzaklaştırdı,ama adam gidecek gibi değildi. Doruk ve adamın yanına yaklaşıp,”Doruk sen Ferman Hoca’nın yanına dön,beyefendi ile ben ilgilenirim.” Doruk bir bana baktı,bir adama. “Emin misin?” Diye sordu. “Evet eminim. Orda sana ihtiyaçları var. Burayı ben hallederim.”

“Tamam.” Deyip uzaklaşmıştı. Bende adamın yanına yaklaşıp,”Beyefendi,babanız gayet iyi olacak. Babanız emin ellerde. Ferman Hoca,Doruk, Nazlı ellerinden geleni yapacaklardır.” Dedim adamı sakinleştirmeye çalışarak. “Barlas,adım Barlas. Beyefendi demenize gerek yok.” Dedi serseri bir gülüşle. Bu adam az önce ‘babam’ diye ortalığı ayağa kaldırmamış mıydı ya?

“Lizge bende.” Barlas Bey sırıtarak,”Çok memnun oldum Lizge.” Diyerek elini uzattı. Elini tutup,”Hıhı bende memnun oldum Barlas Bey.” Bey kısmını vurgulayarak söylemiştim. “Bey demenize gerek yok. Sadece Barlas diyebilirsiniz.” Bence çok gerek var Barlas Bey.

“Sizde mi burda doktorsunuz?” Diye soru yöneltti. “Hayır iki sene sonra olacağım. Bu da bir nevi ders gibi ondan şuan burdayım.” Diye açıkladım. O git gide bana mı yaklaşıyordu yoksa ben yanlış mı görüyordum. Umarım ikinci seçenektir. “Hmm demek iki sene sonra sizde doktor olacaksınız.” Dedi gıcık bir sesle. “Hıhı öyle.”

Yok ben yanlış filan görmüyordum bu adam iyice yanaşmaya başlamıştı. “Sevgiliniz var mı?” Ona anlamayan gözlerle baktım. Ayrıca olsa bile sana ne be! Biraz daha yaklaşıp elini elime değdirdi. Hemen yanından kalkıp,”Ben bir babanıza bakayım.” Diyerek hemen uzaklaştım yanından. Manyak mıydı neydi bu adam?

Acile geri girdiğimde bizimkiler yoktu. Büyük ihtimalle acil ameliyata almışlardı gelenleri. Karşıdan yine Barlas’ı gördüm buraya doğru geliyordu. O bana yaklaşmadan hemen acilden koşarak çıktım. Ameliyathanenin önünde bizimkileri bekledim. Şimdi asistan odasına gitsem bu manyak adam oraya bile gelirdi. Onda öyle bir potansiyel var.

“Babam mı ameliyatta?” Bu beni mi takip ediyor ya! “Bilmiyorum beyefendi.” Karşıma geçip,”Babama bakacağınızı söylemiştiniz.” Hesap mı verecem bide sana ya.

O sırada Ferman Hoca, Doruk ve Nazlı ameliyattan çıkmışlardı. Onları görerek rahat bir nefes verip hemen Doruk’un yanına gittim. Doruk bana ‘Ne oldu?’ dercesine bakıyordu. Ona gülümseyerek ‘Birşey olmadı.’ gibisinden göz kırptım.

 

“Babam! Babam iyi mi Doktor!?” Barlas, Ferman Hoca’ya yönelmişti. “Babanız gayet iyi beyefendi. Herhangi bir komplikasyona karşı bir süre burda tutacağız sizi.” Diye Barlas’ın babasının durumunu açıkladı Ferman Hoca. Barlas bir süre boş boş Ferman Hoca’ya baktı sonra bana dönüp,”Kalırız.” Dedi. Kesin teşhis bu adam tam bir manyak.

Ferman Hoca, Doruk ve Nazlı ya dönüp,”Siz benimle geliyorsunuz.” Diyerek gitti. Arkasından Nazlı’da gitti, Doruk bir bana baktı, bir adama. Şuan gidip gitmeme konusunda kararsız kalmış gibi duruyordu. Açelya’yı görüp,”Açelya! Bekle beni bende geliyorum seninle!” Diyerek ona seslendim. Doruk’a dönüp,”Hadi sende Ferman Hoca’yı bekletme.” Diyerek hemen ordan uzaklaşıp Açelya’nın yanına gittim.

Açelya ile yatışı olan hastaların yanına gidip,serumu bitenlerin serumunu çıkardık. Biz her odaya girip çıktığımızda Barlas’ta oralarda oluyordu. Bu adam manyaktı artık sapık bir manyak oldu!

Açelya ile işimiz bitince asistan odasına gittik. Hemen Doruk’un yanına koştum oturdum,en güvenli yer burasıydı. “Lizge bir sorun mu var?” Diyerek Doruk bana döndü. “Yoo! Yok sorun. Niye olsun ki.” Diye telaş içinde cevap vermiştim. “Bir tuhaf davranıyorsun sanki sen.” Diye şüpheyle sordu. “Sana öyle gelmiş.” Dedim.

İki saattir gelen hastalar hakkında ameliyatla mı yoksa ilaçla mı tedavi yöntemi uygularsak daha verimli olacağını tartışıyorduk. Ayağa kalkıp,”Ben kantine iniyorum! Birşey isteyen var mı?” Hastaneye geldiğimden beri birşey yiyememiştim. Herkes ‘Hayır.’ yanıtını verince indim kantine.

Kantine inip kek ve çay istemiştim. Manyak Barlas’ta gelmişti. “Aaa sende mi buradaydın Lizge?” Yok uzaydayım ben. “Evet Barlas Bey. Sizde maşallah nereye gitsem ordasınız.” Diye ima yaptım. “Tesadüf.” Dedi umursamaz bir sesle.

Bak ya yine dibime girmeye başladı bu manyak. “Size bir soru sormuştum. Hâlâ bir cevap vermediniz?” Dedi ukalaca. “Ne sorusu?” Cidden unutmuştum bu arada ne sorusundan bahsediyordu. Elini saçlarımın ucuna dolayarak,”Sevgiliniz var mı diye sormuştum?” Bu yakınlık ne be!

Onun göğsünden itekleyip,”Beyefendisi lütfen yerinizi bilin!” Diye sonunda çıkıştım. “Yapma ama sende bana ilk görüşte aşık oldun biliyorum.” Ne aşkı be ne anlatıyor bu manyak! “Barlas Bey! Yok öyle birşey saçmalamayın!” Diyerek uzaklaşmaya çalıştım.

Kolumdan tutup,”Yapma ama böyle!” Diye söylendi. Bense kolundan kurtulmaya çalışıyordum. “Barlas Bey bırakır mısınız kolumu!?” Diye sinirle soludum.

O sırada biri gelip Barış’ın kolunu kolumdan çekip,”Hayırdır birader!?” Diye sinirle sormuştu. Baktığımda gelen Doruk’tu. Onu görünce rahatlamıştım,tek eliyle beni arkasına almıştı. “Asıl sana hayırdır doktor!” Diye Barlas’ta karşılık verdi.

“Beyefendi elimden bir kaza çıkmadan gidin şurdan!” Doruk sakin kalmaya çalışıyordu. “Lizge’ye soralım gitme mi istiyor mu?” Diyerek bana yöneldi. Doruk hemen durdurdu onu. “Sen kimsin kardeşim!?” Diyerek tekrar sinirlendi. “Asıl sen kimsin doktor!” Diyerek hemen Barlas’ta cevap verdi. “Ben bu kızın herşeyiyim asıl sen kimsin!?” Şokla Doruk’a döndüm ama Doruk sinirle Barlas’a bakıyordu.

Barlas afallayarak,”Nasıl herşeyiyim?” Diye sordu. “Sevgilisiyim ben Lizge’nin kardeşim!” Ne, ne zaman sevgili olmuştuk biz? Ne ara Doruk’la sevgili olduk be.

Bölüm : 09.12.2024 04:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...