22. Bölüm

22.Bölüm

Ceren
cernates

Doruk beni aniden öpünce birden kalakalmıştım. Şoku atlatınca bende yavaşca Doruk'un öpücüğüne karşılık verdim.

 

Ayrıldığımızda Doruk alnını alnıma yaslayıp, "Lizge, seni çok seviyorum." Diye fısıldadı. Doruk'tan duyduğum cümle ile gülümsemiştim. "Bende seni çok seviyorum Doruk." Diye fısıldadım.

 

Doruk gülümseyip tekrar dudağımı öptü ama bu sefer yavaşça. Doruk'un bir eli benim bel boşluğumdaydı, diğer eli ise yanağıma çıkmıştı. Bende kollarımı boynundan çekip elimi yanağına katarak tekrar karşılık vermeye başladım.

 

İçinde olduğumuz odanın ki anın büyüsüyle hiç nerde olduğumuza bile bakmadığım odanın kapısının gürültülü bir şekilde açıldığını duydum.

 

"Çüş!" Diye bağırdı Açelya.

 

"Ama hastanede olmaz ki canım." Diye şaşkınlıkla konuştu Nazlı. Bunu diyen kişi hastanede yangın çıktığında, Ali ile öpüşen kişi diyor. Doruk'un bana anlattığına göre ikisi acilde öpüşmüş.

 

"Ayıp kardeşim ayıp. Aile var!" Dedi Demir. Evet Demir, o bugün izinli değil miydi ya?

 

Üçüde aynı anda konuşmuştu. Onların sesini duyunca Doruk ile hızla ayrılıp onlara dönmüştük. Ama benim dikkatimi çeken tek kişi Ali'ydi. Elleriyle gözünü kapatmış öylece duruyordu.

 

Bu durum Doruk'unda dikkatini çekmişti. "Kara şimşek?" Diye seslendi. Ali ellerini gözünden çekmeden, "Bitti mi?" Diye sordu. Doruk kaşlarını çatıp, "Ne, bitti mi?" Diye sordu. Ali birden yükselerek, "Öpüşmeniz!" Diye bağırdı.

 

Doruk gülerek, "Bitti, kara şimşek bitti. Açabilirsin gözlerini." Diyerek alay etti. Ali'de ellerini gözünden yavaşça çekip bize baktı. "Gerçekten bitmiş." Diye mırıldandı.

 

Demir yalandan sinirli bir şekilde, "Eviniz mi yok kardeşim? Ne bu hastanelerde öpüşmeler?" Diye sordu. Doruk tek kaşını kaldırarak, "Sen izinli değil miydin lan?" Diye sorgular bir biçimde sordu.

 

"Kardeşim ilk ameliyatını yapıyormuş. Yanında olayım diye geldim ama gelmesem de olurmuş." Dedi alay eden bir sesle. "Lizge, sana da hiç yakıştıramadım." Pardon!

 

"Neyi yakıştıramadın?" Diye sordum. "Sende hiç hastanelerde öpüşecek kız tipi yok." Tek kaşımı kaldırıp Açelya'ya baktım ardından Demir'e döndüm. "Demir, sen nerden biliyorsun hangi kızın, nerede öpüşecek tipi olduğunu?" Bunu sormamla Açelya ışık hızında Demir'e dönmüştü. "Demir!?" Diye sinirle söylendi Açelya.

 

🩺🩺🩺

 

Toplantı odası gibi olan yerden çıkıp asistan odasına gelmiştik. Bizimkileri Ferman Hoca çağırmıştı. Ameliyat için fikir tartışması yapacaklarmış. Bende o sırada Can'a mutlu haberimk vermek için mesaj atmıştım.

 

:Cannn!!

 

: Cannn nerdesinnn???

 

:Acil gell!!!

 

Cankuşum: Noldu lan?

 

Cankuşum: Dıt dıt ötüyor telefon!

 

:Sana bir iyi bir de kötü haberim var!

 

:İlk hangisinden başlayayim?

 

Cankuşum: iyiyi yolla gelsin!

 

: Doruk'la öpüştük!

 

Cankuşum: Ne yaptınız, ne yaptınız!?

 

Cankuşum: ne demek öpüştük!

 

Cankuşum: Niye öpüştünüz!

 

Cankuşum: Öpüşmenizdeki amaç?

 

: Sen aç!

 

Cankuşum: Ne?

 

: Off Can!

 

: Seviyoruz işte birbirimizi!

 

Cankuşum: tamam kötü haberi söyledin.

 

Cankuşum: iyi haberi yolla!

 

: Gerizekalı iyi haber buydu zaten!

 

: kötü haberi söylüyorum.

 

: bugün bir hasta Doruk'a çıplak fotolarını yollamış.

 

Cankuşum: Ne!?

 

Cankuşum: Lan ora nası hastane!

 

Cankuşum: yeminle üç sezonluk dizi çıkar.

 

Tam Can'a cevap yazacaktım ki içeriye Doruk girdi. Yanıma gelip oturdu ama durgun gibiydi. "Doruk, iyi misin?" Diye sordum. Gülümsemeye çalışıp, "Evet, iyiyim." Dedi.

 

Bir süre sonra bana dönüp, "Lizge senin hakkında biz herşeyi biliyoruz ama aileni bilmiyoruz." Tereddütle yüzüme baktı. "Sakıncası yoksa anlatır mısın?" Diye sordu.

 

Derin bir nefes alıp anlatmaya başladım. İlk başlarda gizlemiştim ama şu an hepsi ile çok iyi anlaşıyorduk. "A-annem bana hamileyken, b-babamla birlikte benim doğmamı hiç istememişler. A-annem bana hamileyken sürekli b-benj düşürmeye çalışmış." Yavaştan gözlerim dolmaya başlamıştı.

 

Ellerimle oynayıp, "Beni düşürmeyi başaramamış. Dokuz ayın sonunda beni doğurmuş. Ben doğduğum gün b-babam hastaneye gelmiş. Sonra hastaneden hiçbir şey demeden çıkıp gitmiş." Gözümden bir damla yaş düşmüştü.

 

Avucumun içine tırnaklarımı geçirmeye başlamıştım. Doruk bunu fark edip elimi ellerinin arasına alarak okşadı. Ona baktığımda onun da gözlerinin dolduğunu görmüştüm.

 

"A-annem ile beni de iki gün boyunca hastane de tutmuşlar. Hastaneden çıkınca an-annem beni i-istemediği için rastgele bir sokağa girip beni oraya bırakıyor." Ağlamamak için kendimi aşırı derecede sıkmıştım. "Bıraktığı sokakta da beni Sevin Teyze yani Can'ın annesi buluyor. Polisler filan geliyor. Beni o aileden kimse istemediği için yetimhaneye veriyorlar ama Sevim Teyze ve eşi Burak Amca beni evlatlık ediniyorlar." Derin bir nefes vermiştim. Sonunda anlatmıştım.

 

Doruk'un gözünde bir türlü anlamlandıramadığım duygular geçmişti. Sanki duygu karmaşası yaşıyormuş gibiydi. O sırada gözünden bir damla yaş akmıştı hızla gözünden akan yaşı silip bana döndü. "Peki, şimdi ailenden biri seninle görüşmek istese ne yapardın?" Diye sordu.

 

"Görüşmezdim." Deyip kestirip attım. "Hiç mi görüşmek istemezdin?" Diye sordu tereddütlü bir şekilde. Ellerimi onun elinden çekip sinirle ayağa kalktım.

 

"Hiç istemezdim! Onlar beni istemedi, bende onları istemem. Ne a-annem istedi, ne de b-babam!" Hâlâ onlara anne,bana derken sesim titriyordu. "Onları geçtim, ne a-annemin ailesi sahip çıktı bana, ne de b-babamın ailesi! O yüzden onların hiçbirini istemiyorum!" Doruk'ta oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi.

 

Ellerimi tutup, "Ya birden hayatına girerlerse?" Diye sordu. "Yıkılırım, Doruk. Hem de öyle böyle değil. Hiç kimse toparlayamaz beni. Sen bile!" Doruk'un tekrar gözleri dolmuştu. "Ya, artık seni bulmak istiyorlarsa?" Yine sesi tereddütlü çıkmıştı.

 

"Bunca yıldır arayıp bulamamışlar. Bu saatten sonra da bakmasınlar beni!" Diyerek yine sinirle ellerimi çektim Doruk'tan.

 

Doruk 1-2 saniye gözlerini kapatıp açtı. "Peki, arkadaşlarından biri senin ailenden biriyle görüşüp, o kişinin seninle konuşmak istediğini bils-" Hızla Doruk'un lafını kestim. "Eğer gerçekten arkadaşımsa ve böyle bir şey olsa onları hayatıma hiç sokmaz. Çünkü onları hayatıma sokarsa eğer onu da asla ama asla affetmeyeceğimi bilir!" Yine sinirlenmiştim. Doruk bu konuyu niye açmıştı ki!?

 

"Hiç mi af etmezsin?" Diye sordu gözlerimin içine bakıp. "Hiç affetmem!" Diye yanıtladım onu.

 

🩺🩺🩺

 

Doruk'la konuştuktan sonra sinirle yanından çıkmıştım eve geldiğimde Can beni sorguya çekmişti. Onla da günün dedikodusunu yapıp uyumuştuk.

 

Sabah uyandığımda hastaneye doğru yola çıkmıştım. Hastaneye vardığımda asistan odasına gitmiştim." Herkes burdaydı. Onlara gülümseyip, "Günaydın!" Dedim ama hepsinin suratından düşen bin parçaydı.

 

"Ne oldu size ya?" Diye sordum şaşkınca. Doruk ayağa kalkıp karşıma geçti. "Lizge, sıkıldım ben." Eliyle diğerlerini göstererek, "Hatta sıkıldık." Diyerek düzeltti.

 

Onu şu an hiç anlayamıyordum. "Neyden sıkıldınız?" Diye sordum anlamaya çalışarak. "Senden." Diye yanıtladı beni Doruk. "Benden mi?" Diye sordum şaşkınca. "Evet, senden." Dedi derin bir nefes verirken.

 

"İyi de ben size ne yaptım ki?" Diye sordum afallayarak. Doruk derin bir nefes alarak, "Lizge, biz artık görüşmek istemiyoruz." Dedi Doruk. "Neden?" Diye sordum Doruk'a, ardından diğerlerine bakıp, "Ben size ne yaptım ki?" Dedim. Ama hepsi üzgün şekilde önlerine bakıyordu.

 

Onlardan cevap alamayınca tekrar Doruk'a döndüm. "Neden?" Diye tekrar sordum. Doruk gözlerini kapatıp geri açtı. "Bu hastane de sana yer yokmuş. Bizim hayatımızda da senkn için bir yer yok." Ağlamak yok, Lizge! Sakın ağlama!

 

Gözlerim dolmuştu bile! "Yani siz şimdi, benimle g-grüşme mi diyorsunuz bana?" Diye sordum. "Evet, hatta bu hastaneye de bir daha gelme diyoruz." Dedi Doruk.

 

Derin bir nefes alarak havaya baktım. Ağlamamam lazımdı! Ama çoktan gözümden yaşlar akmaya başlamıştı! "Hiç mi sevmediniz beni?" Diye sordum çaresizce. Ben bunu deyince Doruk sımsıkı şekilde gözlerini kapatmıştı.

 

Diğerlerine baktığımda itiraz etmek istiyor gibi duruyorlardı ama susuyorlardı. "Aldım ben cevabımı." Dedim. Tekrar Doruk'a döndüğümde "D-doruk?" Son kez soracaktım. Gözlerini açıp umursamaz bir ifade ile bana baktı.

 

"Sende mi hiç s-sevmedin b-beni?" Diye sordum gözyaşlarımı silerek. Bir an içi acır gibi oldu ama ardından hemen yine umursamaz ifadesine büründü. "Hiç, hiç sevmedim." Dedi.

 

"Dün 'Seni çok seviyorum.' derken y-yalan söylüyordun yani?" Gözlerimden yaşlar durmadan akıyordu. Doruk'ta bu son sorduğuma cevap vermemişti.

 

Teşekkürler, a-anne ve b-baba sizin bile sevmediğiniz kızı kim niye sevsin ki?

 

Gözümü odada ki herkesin üstünde gezdirip, "Ama ben sizi çok s-sevmiştim." Diye mırıldandım.

 

"Gerçekten beni sevdiğinizi düşünmüştüm. Ben bile inanamıyordum, a-annesi ve b-babasının bile doğduğu an terk ettiği kızı kim niye s-sevsin ki derdim?" Gözümden hücum eden yaşları sert bir şekilde sildim. "Çok güzel oynadınız çünkü gerçekten beni sevebileceğinize inanmıştım." Oda da ki hiç kimseden bir ses çıkmıyordu.

 

Doruk gözlerini sımsıkı şekilde kapatmış, kafası yere eğikti. Diğerleri masada oturuyordu. Nazlı ve Açelya'nın gözleri dolmuştu. Demir ellerini masada yumruk yapmış bir şekilde oturuyordu. Ali ise gözünden akan 1-2 damla yaş ile bana bakıyordu.

 

Gözümden akan yaşlarla birlikte buruk bir şekilde gülümseyerek, "Keşke a-annem beni d-düşürmeyi başarsaydı da, h-hiç d-doğmasaydım." Bunu dememle Doruk anında gözlerini açıp bana bakmıştı. Bir şey diyecek gibi oldu ama sustu.

 

Hepsine tek tek bakıp geriye doğru adımlayarak kapının yanına gelmiştim. Kapı kolunu tutup, "Merak etmeyin hastaneye artık gelmem. İstenmediğim yere bir daha gelmem, numaralarınızı da silerim. Hayatınızdan komple çıkarım." Dedim kırılmış bir sesle ve kapıyı hızla açıp çıktım

Bölüm : 31.08.2025 17:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...