8. Bölüm

8. Bölüm

Ceyda Baltu
ceydabaltu

MAYIS 26

Son sınavlarada girmiştik. Yaz tatiline girmemize bir hafta kalmıştı. Ondan önce bu süre içerisinde Agir ağa ile biraz da olsa yakınlaşmıştık. En azından eskiden olduğu kadar çekinmiyorum ondan.

Bu gün ağabeylerim işe gitmeyeceklerdi. Onlar uyurken güzel bir kahvaltı hazırladım. Sofra hazır olduktan sonra ilk Hamza ağabeyimi ardından Harun ağabeyimi uyandırdım. Güzelce kahvaltı yaptıktan sonra beraber sofrayı kaldırdık. Onlar içerde otururken bende odamda Gizem öğretmen ile konuşuyordum.

Siz:
Ağabeylerim evdeler bu gün dışarı çıkarız büyük ihtimalle

Gizem öğretmen:
Aslında Salı günü ağabeyimin doğun günü beraber dışarı çıkalım mı diye soracaktım.

Siz:
Çok isterdim ama belki başka zaman

Gizem öğretmen;
Anladım tatlım görülürüz o zman

Siz:
Aynen konuşuruz
❤️

Tekrar mutfağa gidip kahve yaptım. Güzelce fincanlara koyup içeri geçtim.

"Ağabey?"

"Hım?"

"Bu gün dışarı çıkacak mıyız?"

"Hayırdır bir şey mi lazım?"

"Evde bir kaç şey eksik."

"Çıkarız yavrum bu gün."

"Tamamdır ağabeyim." Boşalan kahve fincanlarını yıkamak için mutfağa gittim. Son fincanıda durulayıp kenara koyduğum da kapı çaldı. Harun ağabeyim 'Ben bakarım' diyerek kapıyı açmaya gitti bende Hamza ağabeyimin yanına salona geçtim. İkimizde sessizce oturmuş kapıda olanları duymaya çalışıyorduk.

Harun ağabeyimin birden sesini yükseltmesiyle Hamza ağabeyim kaşlarını çatıp iyice ne olduğunu anlamaya çalıştı.

"Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Ne dediğinin farkına var da gel kapımıza!"

Harun ağabeyim asla böyle konuşmazdı, Hamza ağabeyim ne olduğunu öğrenmek için hemen Harun ağabeyimin yanına gitti. Bende peşinden gidip kenarda onları izliyordum. Adiloğulları aşiretinin en küçük varisiydi gelen kişi.

"Ben ne dediğimi gayet iyi biliyorum Harun bey kardeşin Dilde'yi ağabeyime istiyoruz. Zaten Awşin hanımada bahsettik bu durumdan."

"Bizde Awşin hanıma hayır dedik. Size bahsetmemiş anlaşılan." Dedi kinayeyle Hamza ağabeyim.

"Yioo bahsetti bide gelip kendimiz isteyelim dedik. Benide buraya müsait bir gününüz var mı bu hafta diye sormaya gönderdiler."

"Ahh canım." Dedi Hamza ağabeyim sahte bir üzgünlükle ve devam etti.
"Biliyor musun bu hafta hiç müsait değiliz. Haftaya için düşüneyim... Hımm düşündüm sizin için müsait bir güzümüz yok. Maalesef."

"Belki Dilde istiyordur siz ne karışıyorsunuz?"

Harun ağabeyimin siniri giderek artıyordu bu belliydi ama kapıdaki çocukta diretmekten başka bir şey yapmıyordu. Harun ağabeyim sinirle içeri gitti. Adiloğulları'nın küçük varisi, Hamza ağabeyim ve sinir bozan alayları baş başa kalmışlardı. Kapının yanındaki vestiyerin arkasına saklanmış onları dinliyordum. Hamza ağabeyim orda olduğumu biliyordu ama kapıdaki çocuk bilmiyordu.

"Ya biliyor musun biz de Dilde'yi kendinden 36-40 yaş büyük evli biriyle evlendirecektik zaten. Şimdiye kadar nasıl haberiniz olmamış şaşırdık doğrusu."

"Ne kiminle?"

"Salak ya valla. Yok paşam benim size verecek kardeşim."

"Niye diretiyorsun anlamıyorum ki illa evlenecek zaten ha şimdi ha sonra."

"Benim kardeşim zaten evlenecek. Ve buna sen karar veremezsin. Şimdi git o ağabeyine söyle Botan'ların bize verecek kızları yokmuş. O kız artık Agir ağanın karısıymış. Bir daha da kapımıza gelmesinler diyor.."

Şaşkın bir şekilde ağabeyime bakan çocuk bir şey söylemek istiyorda söyleyemiyormuş gibiydi. Hamza ağabeyim tam konuşacakken onun sözünü kesip konuşmaya başladı.

"Başka sorun yoksa hadi evine." Diyerek kapıyı suratına kapattı. Söylene söylenede içeri girdi.

"Dilde!" Adımı seslenen Harun ağabeyimle hemen yanına gittim.

"Efendim ağabey?"

"Hadi hazırlan güzelim çıkalım."

"Nereye ağabey?"

"Demedin mi eve malzeme lazım diye çarşıya falan çıkarız sonrada yemek yer eve geliriz."

"Haa.. şey unutmuşum. Tamam hemen hazırlanıp geliyorum."

Hızla telefonumu şarja takıp hazırlanmaya başladım. Banyoya girdim, elimi yüzümü sabunladım, dişlerimi fırçalayıp odama döndüm. Dolabımda ablamdan kalma siyah balon kol bir elbise vardı. Onu giyinip saçımı üsten dağınık bir topuz yaptım. Kol çantama cüzdanımı şarjımı telefonumu ve anahtarlarımı koyup salona geçtim.

"Ben hazırım. Hadi çıkalım."

"Hızlısın yavrum bu sefer oyalanmadın 20 dakikada geldin."
Hamza ağabeyim yine benimle dalga geçiyordu.

"Yiaa ağabey." Diyerek sitem ediyordum bende. Harun ağabeyim,

"Güzelim çok güzel olmuşsun."

"Teşekkür ederim." Hep beraber evden çıkıp çarşıya geldik. Mutfağa gerekli olan erzaklardan aldıktan sona bahçem için çiçek bakmaya gittik. Güzel bir kaç çiçek alıp yemek yemeğe gittik. Yemekten sonra ise tatlı yemeğe gelmiştik. Saatler nasıl geçiyor hiç anlamamıştım bile ama saat onbiri geçmişti. Eve gidince ev içinde giydiğim pijamalarımı giydim mısır patlatıp güzel bir aşk filmi açtım, sağ tarafımda Hamza ağabeyim sol tarafımda ise Harun ağabeyim vardı.

Saat bire yakın filim bitmişti Hamza ağabeyim filmi izlerken sıkıcı bulmuş ve uyumuştu yarısında.Harun ağabeyimde biraz sıkıcı bulmuştu.

Aşk filimlerinden nefret ederdi ama sırf ben istiyorum diye benimle sonuna kadar izlemiş ve yorum yapmıştı.

Beraber mısır kaplarını yıkayıp bizde uyumuştuk.

PAZARTESİ GÜNÜ

Son iki ders müzikti ve ben müzik dersini sevmiyordum. Eve gitmek için izin almıştım şansıma Gizem hocada çarşıya gidecekmiş benide çağırdı, başta reddetsemde sonradan kabul ettim. Ağabeylerime Gizem hocayla olduğuma dair mesaj atmıştım ve çarşıya inmiştik. 3-4 saatlik güzel ve eğelenceli bir zamandan sonra evlere dağılmıştık.

Yarın Agir ağanın doğum günüydü. Gizem hocanın dediğine göre 20 yaşından beri doğum günlerini kutlamıyormuş. Benimde aklıma bir fikir gelmişti ve Gizem öğretmene bunu anlatmıştım. Başta 'Olmaz abim kızar' desede aklıma koymuştum ve yapacaktım.

Hem yarın için boş bir mekan ayarlamıştık hemde kendime güzel bir elbise almıştım. Eve gidince ağabeylerime durumdan bahsetmiştim ve elbisemide göstermiştim elbise için biraz mırın kırın etmişlerdi ama sıkıntı yok. Onuda hallettik çok şükür. Odama gidip alarımlarımı kapatarak uyudum. Nasıl olsa yarın okula gitmeyecektim.



 

Bölüm : 20.04.2025 21:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...