
Yeni bölümmmmm.
Oy vermeyi unutmayınn.
İyi okumalarrrr.
*****
Askeriye koridorlarında yürürken ayakkabımdan çıkan sesler daha fazla gerilmeme, ellerimin daha fazla terlemesine neden oluyordu. Yengem elimi tutarak beni sakinleştirmeye çalıştığında yürümeye devam ediyor, bir türlü istediğimiz yere varamıyorduk. Yürürken bize dönen gözler üstüme üstüme geliyordu.
"Tomris, geldik." diyerek elimi bıraktı yengem. Boğazımda oluşan o iğrenç his tüm vücudumu sarmıştı. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimizde Albay'ı bizi ayakta beklerken bulduk. Bizi bir baş selamıyla karşılayıp elleriyle oturun diye işaret etti. Yerlerimize oturduk ve Albay boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.
"Tomris kızım, bunu en başından anlatman bizim için önemli. Lütfen en başından anlat bize." diyerek gözlerini bana dikti. "Aslında ortada bir olay yok, bir fotoğraf var. Biz arkadaşlarımla mutfakta pasta yapıyorduk." dediğimde elimi pantolonuma silerek konuşmaya devam ettim. "Sonra biz oturma odasına geçtik. O sırada bana bildirim geldi. Biri uzaktan bizim fotoğrafımızı çekmiş ve kalbimin üstünde bir kırmızı nokta vardı." Albay düşünceli bakışlarla "Fotoğrafı bana gösterebilir misin?" dedi. Hâlâ titreyen ellerimle cebimden telefonumu çıkardım. Fotoğrafı açtıktan sonra telefonu verdim. Bir süre fotoğrafı inceledikten sonra tekrar konuşmaya başladı.
"Bu fotoğraf 500 metre civarı uzaklıktan çekilmiş. Bu fotoğrafı bize atıyorsun ve gerisini bize bırakıyorsun. Endişe etmene gerek yok, biz bunları Allah'ın izniyle haklarız. Abine de haber verdim birazdan burada olur." dediği anda kapı çaldı ve içeri abim girdi. Asker selamı verdikten sonra Albay'ın emriyle yengemin yanına oturdu. O meraklı bakışlarla bize bakarken Albay sözü devraldı ve benim anlattıklarımın özetini söyledi.
Abim büyük bir endişe ve sinirle "Komutanım, kim bunu yapabilir? Kim buna cürret edebilir?! Nöbet tutanlar görememişler mi?"dedi. Albay "Benim tahminlerim var elbette. Ama şu an burada söyleyemem. Sen kardeşini ve karını alıp evine git şimdi. Yarına iyice dinlenip saat 08.30 da burada ol." dediğinde abim ayağa kalktı ve "Emredersiniz komutanım." diyerek selam verdi. Biz de kalkıp baş selamıyla odadan çıktık.
Eve geldikten sonra abim duş alıp beni yanına çağırdı. Ece'nin oyuncaklarını elimden bırakıp yanına gittim. Salondaki tekli koltuklardan birine oturmuştu. Ben de onun yanındakine oturdum. Derin bir nefes verdikten sonra konuşmaya başladı. "Abicim güven bana, sana ve arkadaşlarına bu hissi yaşatanları bulacağım ve analarından emdikleri sütü burunlarından getireceğim. Bir de seni öldürürüz diye tehdit ediyorlar. Tırnağının kiri olamayacak garip yaratıklar bunlar." Bir süre ikimiz de konuşamadık. Ama sessizliği bozan ben oldum. "Neyse ya, ilk kez yaşamıyorum. Daha önce de olmuştu ama aradan çok zaman geçti. Ben, beni bıraktılar sanmıştım." dedim. Abim gülümseyerek bana baktı. Gözlerinde gördüğüm duygu, gururdan başka bir şey değildi. İkili koltuğa geçip kollarını bana açtığında yerimden kalktım ve resmen koşarak ona sarıldım. O da beni kollarıyla sarıp sarmaladığında yengem elinde çay tepsisiyle içeri girdi. Onun peşinden de Ece...
"Hani bize?!" diye bağırdı Ece. Yengem de onu onayladı ve elindeki tepsiyi bırakıp abimin diğer tarafına geçti. Ece abimin kucağına oturduğunda hepimiz abimi üç taraftan sardık. Bir süre öyle bekledik ve daha sonra ben çay doldurmak için ayrıldım.
Çayları doldurduğumda yerime oturdum ve telefonu elime aldım. "Doblocu kiszzlaaarr❤🔥🕊🧿" grubundan 220 mesaj vardı. Bu kadar ne konuşmuş olabirler acaba diye düşünerek mesajları açtığımda sadece bana ne olduğunu sorduklarını gördüm. Gerekli açıklamayı yaptıktan sonra telefonu elimden bıraktım. O sırada yengem "Hadi ailece fotoğraf çekilelim." dedi ve ayağa kalkıp telefonu eline aldı. Ben de abimin yanına geçtim ve poz verdik. Yengem ise tekrardan konuşmaya başladı. "Biri eksik gibi." dediğinde abim "Herkes burada hayatım. Ece de burada." diye cevapladı. Yengem ise kaşlarını çattı ve "Hayır ya, biri eksik." dedi. "Anne herkes burada, hayır yani bizim ailemizde bir kişi daha var da biz mi bilmiyoruz? Herkes burada işte." dedi Ece söylenerek. Yengem ise elindeki beyaz çubuğu havaya kaldırarak "Evet canım, ailemizde bir kişi daha var ve artık biliyorsunuz." dediğinde hiç kimse konuşamadı. Ortam iyice geriliyordu ki abim "Ne?! Cidden mi?! Emin misin? Vallahi mi? Ben baba mı oluyorum tekrar? He?!" diye bağırdı ve oturduğu koltuktan ayağa kalktı. Ben de kardeşlik görevimi yerine getirerek yengemin elindeki kamerayı aldım.
Yengem abime gözleri dolu bir şekilde "Evet" anlamında başını sallarken abim ise hâlâ şoktaydı. Kafasına sonradan düşmüş olacak ki yengeme sarıldı ve onu kucağına alıp döndürmeye başladı. "Ne yani, bizim ailemize bir kişi daha mı geldi? Bu çubukta mı o?" diyen Ece'yi duyduğumuzda hepimiz gülmeye başladık. "Hayır halacım, sen artık abla olacaksın. Senin bir kardeşin olacak." dedim. "Olley, böyle minicik olacak! Çok güzel." diyerek abimin ve yengemin boynuna doğru atladı. Beraber bu sevinci yaşarken yengem de bir bomba daha patlattı. "Bu arada, terfi aldım ve müdür yardımcısı oldum." dediğinde keyfimize diyecek yoktu.
Abim akşam boyunca durmadan hepimizi öptü, en çok da yengemi. Beraber güzel bir akşam geçirdik ve en sonunda yataklarımıza geçtik.
Telefonu açtığımda Metehan'dan gelen mesajları gördüm. Bana 'Nasılsın?' diye sorup, bir sürü soruya boğmuştu. Anlaşılan kızların ağzı durmamıştı. Onları sonraya bırakıp önce Metehan'ı cevapladım. İyi olduğumu, endişelenecek bir şey olmadığını falan yazdım. Altına da 'Seni çok seviyorumm. İyi geceler canımm.' yazıp gönderdim. Anında mesajımı gördü ve 'Ben de seni çok seviyorum birtanemm.' yazdı. Gülümseyerek mesajına kalp bıraktım ve bu yorucu günün ardından uykuya daldım.
*****
Bölüm sonuuuu.
Umarım beğenmişsinizdir.
Oy vermeyi unutmayınn.❣️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |