
Yeni bölüme hoşgeldiniz.
Oy vermeyi unutmayın❤🔥
İyi okumalarrr.
*****
Yol boyu bana şarkılar açıp benimle konuşarak gerginliğimi almaya çalışan Metehan'dan çektim gözlerimi. Karşımda beş katlı bir bina vardı, Metehan'ın evi. Çok da emin olamayan adımlarla yürümeye başladım. Kapının önüne geldiğimizde Metehan daha fazla dayanamamış olacak ki, elimi tuttu ve "Tomris'im yeter artık. Gerginliği at artık üstünden. Normal bir tanışma sadece. Ben de gerilmiştim ama senin kadar değildi be Tomris. Lütfen sakin ol. Ben sana destek olurum zaten orada." dedi. Ben ona sadece gülümsemekle yetindim ve ardından başımı salladım.
Asansöre girdiğimiz anda kalbim güm güm atıyordu. Neden bu kadar heyecan yapmıştım bilemiyorum fakat gerçekten bunu dindirmem gerekiyordu. Aynaya döndüm ve saçımı başımı düzelttim ellerimle. Metehan gülümseyerek beni izlerken ben de aynadan ona bakıyordum. Evinin olduğu kata geldiğimizde inmeden önce elimi tuttu. Normal zamanda olsa ailesinin yanında asla istemezdim fakat elimi tutması garip bir şekilde iyi gelmişti, o yüzden sesimi çıkarmadım. Asansörden indiğimizde hemen sağda bir kadın, başında yemeni ve yüzünde gülümseme ile bize bakıyordu. Elimde olmadan benim de yüzüme bir gülümseme yerleşti.
Kapının önüne geldiğimizde kadın beni şaşırtarak kendine çekip sarıldı. "Hoşgeldiniz. Daha doğrusu hoşgeldin kızım." O bana sarıldığı anda bir annenin şefkatli kollarını hissettim. Bütün heyecanım, endişem, korkularım o an kayboldu sanki. Gözlerim kendiliğinden kapanırken daha önce hissedemediğim duyguyu aklıma kazımaya çalıştım. "Anne, içeri geçmemizi mi bekleseydin acaba?" diyen Metehan'ın sesiyle ayrıldık. "Aman be oğlum. Gelin hadi içeri." Kapının önünden kenara doğru geçen Metehan'ın annesinden sonra ben de ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. Beni salona doğru yönlendirdiler.
Salona giriş yaptığımda koltukta oturan iki adam, biri genç duruyordu, bana meraklı gözlerle bakıyordu. Yaşlı olan tahminimce babasıydı. Bana bakıp gülümseyerek "Hoşgelmişsin kızım." diyerek elini uzattı öpmem için. Hemen karşısına geçtim ve çizgimi bozmadan elini öpüp alnıma koydum. "Hoş buldum efendim." Diğer adam da bana bakıp hafif bir baş selamı verdi. Aynı şekilde karşılık verdikten sonra Metehan'ın yanına oturdum. Metehan'ın annesi çaprazımızdaki koltukta otururken, babası karşımızdaydı. "Ben Meryem, kızım. Bana istersen 'Meryem anne' de, istersen 'Meryem teyze'. Bana fark etmez. Bu benim koca, Süleyman. Ona da istersen 'baba' de istersen 'amca'.Aha şu da benim büyük sıpa Ömer." O adamın kim olduğunu da bu sayede anlamış oldum. "Ana, sıpa falan ayıp oluyor misafirin yanında." dedi Ömer abi. Gülmemek için zor durdum. "Senin adın ne kızım?"
Süleyman amcanın bunu bildiğine adım kadar emindim, benimle konuşmaya çalışıyordu. "Tomris ben, efendim." dediğimde başını aşağı yukarı sallayarak onayladı beni. Bir süre sessizlik oldu. O sessizlik boyunca gerildim, ancak dizimde hissettiğim elle birlikte Mete'ye döndüm. Bana bakarak gülümsüyordu. Ben de ona gülümsediğimde Meryem teyze sessizliği bozan kişi oldu. "Siz nasıl tanıştınız? Metehan öyle üstü kapalı anlattı, bir de senden dinleyelim kızım." Derin bir nefes alarak konuşmaya başladım. "Benim abim asker. Metehanlar, daha doğrusu Kara Harp Okulu öğrencileri için yemek tarzı bir şey düzenlenmişti. Benim abim de orada görevli olduğu için biz de davetliydik. Orada tanıştık yani." Cümlelerim biter bitmez Ömer abi "Ben inanmıyordum buna ama bu kız galiba gerçekten bizim oğlanı seviyor." dedi.
Dediği şeye şaşırmıştım, çünkü asla beklemiyordum. "Abiciğim, sussan mı sen?!" dedi Metehan. Bunu demesiyle bir şey fark ettim. O benim ailem hakkında her şeyi biliyordu, ancak ben onun hakkında bir şey bilmiyordum. Daha sonra hatırlamak ve trip atmak üzere kafamın bir köşesine yazdım bunu. Meryem teyze ortamı yumuşatmak için sözü devraldı. "Kızım, sen onlara bakma. Ben bunlara yaklaşık 30 yıldır asla söz geçiremiyorum. Sorun kesinlikle bizde değil." dediğinde gülümseyerek ona döndüm. "Bence de Meryem teyzeciğim. Sorun asla bizde değil." dedim. Metehan "Ben ne yaptım ya?!" dese de onu umursamadım.
Ömer abi önce bana, ardından da Metehan'a baktı. Daha sonra kendini gülmemek için zor tutuyor gibi bakarak "Senin daha çok varlığın yetiyor, anladın mı velet?!" Metehan abisine ölüm bakışları atarken, ben de evi inceliyordum. Duvarlar krem rengindeydi, bir köşe de Atatürk fotoğrafı vardı. Yan tarafa döndüğümde bir şok geçirdim. Duvarın kenarında bir raf vardı ve Mete oraya ailesiyle olan fotoğraflarını koymuştu. Kenarda ise benimle olan fotoğrafları vardı, bazılarında ise sadece ben...
Ailesi nereye baktığımı fark etmiş olacak ki, Meryem teyze konuşmaya başladı. "Kızım, biz de seni oradan gördük. Öyle konusu açıldı, aslında ben biliyordum seni. Ama hiç görmemiştim. Maşallah sana çok da güzelsin." Aniden gelen utançla başımı eğdim. Bu halimi gören Metehan biraz sesli bir şekilde güldü ve elini omzuma attı. Ömer abinin bize bakarak gülümsediğini görür gibi oldum. "Ben daha dün koydum senin adını. Ne ara büyüdün?" Ömer abinin söyledikleriyle gözlerim açıldı. "Adını siz mi koydunuz? Benim de adımı abim koydu." Daha sonra sinirle Metehan'a döndüm. "Ben sana anlattığımda neden bana anlatmadın?" Mete önce ailesine baktı, sonra bana döndü ve gözlerime bakarak konuşmaya başladı.
"Abim tarih öğretmeni. Küçüklüğünden beri ilgisi vardı, o zamanlar da Metehan'a hayranmış, o yüzden adımı o koymuş. Ayrıca o kadar güzel bir heyecan ve hevesle anlatıyordun ki, böyle bir güzelliği bölmek istemedim." Sinirli bakışlarım anında yumuşadığında bir anlık dalgınlığımla cilveli bir şekilde bakarak gülümsedim. Ardından kusma sesi geldi. Şokla Ömer abiye döndüğümüzde "Ay baba, öleceğim romantiklikten! Bunlar cıvık cıvık oldular, midem şu adını koyduğum varlığı böyle görmeyi kaldıramıyor zaten! Ben içeri gidiyorum." Ömer abi ayağa kalktı. Anında sözü devralan Metehan "Sen 'Elif'e gidiyorum sizi kıskandığım için.' desene şuna!" dedi. Demesiyle ensesine tokat yemesi bir oldu. Metehan sinirle arkasına döndüğünde, Ömer abi beni şaşırtarak korkmuş gibi hemen diğer odalardan birine kaçtı. Herkes önüne dönünce Meryem teyze gülerek "Deli çocuk." dedi.
"Kızım istersen gel, mutfağa geçelim. Belki özel şeyler konuşuruz, hem de tabakları getiririz." Meryem teyzenin söylemiş olduğu cümlelerle ayağa kalktım ve onun peşine takıldım. Beni mutfağa getirdiğinde "Özel şeylerden kastın neydi, Meryem teyze?" dedim. Bana bakıp gülümseyerek "Anlat bakalım, sen gerçekten seviyor musun bizim oğlanı? İçeride yanlış anlaşılır diye soramadım." dedi. Ona anlamamış gibi baktım. Benim, Metehan'ı gerçekten sevmediğimi mi düşünüyordu? Dışarıdan öyle mi görünüyordum? Ben bunları düşünürken, beni anlamış olacak ki, hemen konuşmaya başladı. "Kızım, yanlış anlama. Öyle bir niyetin olmadığını biliyorum. Yüzünden belli zaten de, merak ediyorum işte. Ana yüreği." dediğinde burukça gülümsedim. Anne sevgisi olmadan büyümüş olduğum gerçeği tokat gibi yüzüme çarpmıştı.
"Önemli değil, ben bir an yanlış düşüncelere kapıldım. Merak etmen gayet normal." diyerek söze başladım ve devam ettim. "Yani, bilemiyorum. Metehan bana gerçekten iyi geliyor, onun yanında kendimi çok iyi ve güvende hissediyorum." dediğimde resmen gözleri parladı Meryem teyzenin. Ben de gülümseyerek devam ettim konuşmaya devam ettim. "Ben onu gerçekten seviyorum. Şu an olmasa bile ileride onunla evlenmeyi çok isterim." Elindeki çaydanlığı ocağa tekrar bırakan Meryem teyze, yanıma geldi ve kollarını açtı sarılmam için. Ben de gülümseyerek kollarımı ona doladım. O, elleriyle bir yandan belimi sıvazlayıp bir yandan da başımı okşarken, ben anne şefkatini görüyor olmanın mutluluğunu yaşıyordum. Yengem her ne kadar bana bir anne gibi davransa da, böyle hissetmemiştim.
"Kızım, ben kız evladım olmasını çok istedim ama Allah bana 2 erkek evlat nasip etti. Elif kızımı gördükten sonra 'Elif'ten başkasını sevemem' diyordum ama seninle tanışmadığım içinmiş. İnşallah bir ömür birlikte ve mutlu olursunuz." Gözlerim duyduğum şeylerin etkisiyle parlarken, yüzüme de kocaman bir gülümseme yerleşti. Kollarını benden çekti Meryem teyze. "Hadi, şu tabaklardan götürelim. Ben çayı alırım." deyip arkasını döndü. Ben de tabaklardan iki tanesini alıp salona doğru yürümeye başladım. Salondan garip sesler geliyordu. İçeri girdiğimde, normalde olsa kahkahalarla güleceğim bir görüntüyle karşılaştım. Ömer abi içeri dönmüştü. Metehan'ın bir eli sanki onu geriye itmek istermiş gibi Ömer abinin yüzündeydi. Ömer abi de yastığı alıp Metehan'ın yüzüne bastırarak onu boğmaya çalışıyordu. İçeri biz girdiğimizde bizi bir süre fark etmediler ve boğuşmaya devam ettiler. Meryem teyze çaydanlığı bırakırken, ben de tabakları bıraktım. O sırada Ömer abi bize döndü fakat Mete'nin yüzü kapalı olduğu için bizi görmemişti.
"Siz yine mi kavga ediyorsunuz?! Daha bir saat önce azarlamadım mı ben sizi?! Misafirimiz var, kendinize gelin!" diyen Meryem teyze, son derece otoriter konuşmuştu. "Yani, Süleyman sen de bir-" Sözlerini kesen şey, Meryem teyzenin daha çok sinirlenmesine sebep olmuştu. "SÜLEYMAN!" diye bağırdığında, elleri göbeğinin üstünde bağlı bir şekilde uyuyan Süleyman amca, yerinde sıçrayarak uyandı. Kendimi gülmemek için zor tutuyordum fakat kıkırtıma engel olamamıştım. Ben kıkırdadığımda, üstünü başını düzelten Mete bana baktı ve göz kırptı. Ben de kimse görmeden ona öpücük attım. "Süleyman senin yaptığın da iş mi?! Kellesi kopasıca!" Meryem teyze onları azarlarken Mete bana büyülenmiş gibi bakarak elini kalbine koymuştu. "Kızım sen geç, otur. Ben kalan tabakları alırım." diyen Meryem teyze mutfağa geçti ve ben de yerime oturdum.
Süleyman amca kendine gelmek için yüzünü sıvazlarken, Mete de yanıma oturdu. Daha sonra aklıma gelen şeyle, ayağa kalktım ve çaydanlığı alıp bardaklara doldurmaya başladım. Tepsideki bardakları tek tek dağıttığımda Mete bana sevgi dolu gözlerle bakıyordu. Yerime tekrar oturdum. Meryem teyze kalan tabaklarla içeri girdi ve bize verdi. Kekler, börekler, kısırlar... Ne ara yaptığını anlayamadım ama hepsi ayrı ayrı çok güzel duruyordu. Dayanamadım ve sordum. "Meryem teyze neden bu kadar zahmet ettin?" Bakışları bana döndü ve sonrasında gülümseyerek cevap verdi. "Ne zahmeti kızım, duymamış olayım. Açsındır sen, ye hepsinden." Biraz duraksadı ve aklına bir şey gelmiş gibi ayağa kalktı. "Kızım, dur. Ben sabah yuvalama yapmıştım. Bizim oralara ait, tadına bak. Hemen getireyim bekle." dediğinde arkasından "Gerçekten gerek yok." diyerek seslensem bile dinlemedi.
Yaklaşık bir dakika sonra elinde bir kase çorba ve kaşıkla içeri girdi Meryem teyze. Mahcup bir gülümseme ve bakış göndererek teşekkür ettikten sonra tadına baktım. İçinde yuvarlak, küçük toplar vardı ve yoğurt çorbası gibiydi. Tadı gerçekten güzeldi, Antepliler bu yemek işini biliyordu. Anlaşılan öğreneceğim çok şey vardı. Çorbamı bitirince Meryem teyze yine getirmek istedi, "Hiç gerek yok, ellerine sağlık. Biraz da diğerlerinden yiyeyim." diyerek reddettim. Bu söylediklerim hepsini güldürmüştü. Meryem teyze elinde çayıyla gülümsedi ve bana sorular sormaya başladı. "Ee, kızım. Annem baban ne iş yapar?" Elime aldığım çaydan bir yudumu zor içerken yanımda oturan Mete'nin, annesine 'Sorma' gibisinden kaş göz işareti yaptığını hissediyordum. Gülümsemeye çalışarak cevap verdim.
"Babam ben doğmadan beş ay önce vefat etti. Annem de ben doğarken vefat etti. Onları hiç görmedim ama annem ev hanımıydı. Babamın mesleğini abim de hatırlamıyor." dediğimde Meryem teyzenin gözlerine belli bir pişmanlık çökmüştü. Kendini toparlamaya çalışınca "Ben özür dilerim yavrum. Canını sıkmak istemedim." dedi. Ben de 'Önemli değil' der gibi omzumu yukarı kaldırıp indirdim. "Kaç yaşındaydın kızım, okuyor musun?" Süleyman amcanın sorusuyla ona döndüm. "18 efendim. Evet, okuyacağım inşallah. Üniversite tercihlerimi yaptım, sonuç bekliyorum." Hepsinin gözlerine belirli bir şaşkınlık gelmişti, Meryem teyze Mete'ye bakarak "Biraz küçük değil mi?" dedi. Evet, Mete ile aramızda yaş farkı biraz fazlaydı, ama birbirimizi çok seviyorduk. Daha önce de konuşmuştuk zaten.
Mete'nin "İlk başta ben de kendimi yedim bunun için. Ama yapamadım, olmadı yani. Bırakamadım onu. Tomris sorun etmiyorsa, benim için de sorun yok." bana bakarak bunları söylemesi kalbimi heyecanla attırmıştı. Ona gülümsedim ve kısırdan bir kaşık aldım.
Daha sonra yemekler yendi, sohbetler edildi. Hatta Kasım ayında Ömer abinin düğününün olduğunu öğrendim, beni de ailemle beraber davet ettiler. Kendimi onların yanında çok huzurlu ve mutlu hissediyordum. Mete'nin ve abisinin atışmaları, bana abimi hatırlattıkça içimden ona bir şey olmaması için dualar ettim. Meryem teyze, bir ara tekrar uyuklayan Süleyman amcanın bacağına terlik fırlatınca, herkes kahkaha atmıştı. Onları çok sevmiştim, hatta Meryem teyze bana numarasını bile verip beni "Tomris Kızım" diye kaydetmişti.
Akşama doğru büyük bir hüzünle kalkmam gerektiğini söyledim. Hepsiyle tek tek vedalaştım, Meryem teyze de beni bağrına basmayı ihmal etmemişti. Metehan beni bırakacağını söylediğinde, artık tamamen vedalaşıp arabaya indik. Mete bana kapıyı açmayı ihmal etmemişti.
"Ee, nasıldı? Sevdin mi bizimkileri? Onlar seni çok sevdiler. Yüzlerinden belli oluyordu. Annem kesin hemen evlenmemizi ister." diyen Metehan'a bakıp heyecanla gülümsedim. "Sevdiler mi gerçekten beni?" dedim. "Benim seni sevdiğim kadar sevmeseler de, hoşlarına gittin yani. Kimse bir Metehan Turan olamıyor." diyerek kendini övmeyi ve beni utandırmayı ihmal etmedi. Yol boyu, kendi hakkımda sorular sordum. Beni bıkmadan, usanmadan cevapladı. En sonunda lojmanın önüne gelmiştik.
"Tomris'im, Hatun'um. İyi ki varsın, seni çok seviyorum. Bugün o hanım hanımcık halinle beni tekrar kendine aşık etmeyi başardın. O hallerini gördükçe kalbim heyecandan sıkıştı, elim ayağım birbirine girdi. Gerçi, sen bir şey yapmasan da elim ayağım dolaşıyor ama orayı boşver. İyi ki benimlesin, iyi ki benimsin." Metehan'ın sözleriyle gözlerim parladı, içimde büyük bir heyecan dalgası oluştu. Benim konuşmama izin vermeden yanağımı, boynumu öpücük yağmuruna tuttuğunda kollarımı ona doladım. "Mete'm, sen de iyi ki varsın. Seni çok seviyorum." dedim ve ben de onun boynundan öptüm. Uzun bir süre birbirimize sarılı bir şekilde kaldıktan sonra vedalaşabildik.
Eve geldiğimde, akşam yemeği yiyorlardı. Çok tok olduğum için yemeyeceğimi ve yorgun olduğum için de yuyacağımı söyledikten sonra odama geçtim. Yengem arkamdan "Yarın olanları detaylı bir şekilde anlatıyorsun." demişti. Biraz etrafı izleyerek olanları düşündükten sonra uykuya daldım.
*****
Bölüm sonuuu.
Nasıl gidiyor?
En sevdiğiniz sahne?
Oy vermeyi unutmayınnn🤍
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |