9. Bölüm

8.BÖLÜM

Ceyss
ceyss.nur

Yeni bölümmm🥳🥳

Umarım beğenirsiniz.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalarrr💖

 

                          *****

 

24 Mart 2011

Cenazedeki sesler Emre'nin kulağını tırmalıyordu. Ağıtlar, ağlamalar ve hatta dedikodular...

 

İnsanlar gelip acıyormuşcasına başını okşuyorlardı. "Ah, yavrum pek de küçükmüş!", " Kardeşi de varmış daha yeni doğmuş." sesleri asla susmuyordu. Neden böyle diyorlardı ki? Çok mu güçsüzdü?

 

Annesi tarafından yıllarca "Güzel gözlü oğlum..." diye sevilen Emre, "Acaba annem bu kızarmış ve neredeyse çökmüş olan gözlerimi görseydi ne derdi?" diye düşündü.

 

Annesi...

 

Daha 3 gün öncesine kadar yanındaydı. Beraber kahvaltı yapmışlardı, Emre de onun yanaklarına öpücük kondurup okuluna gitmişti. Keşke daha fazla öpseydim, daha fazla sarılsaydım diyerek kendi kalbini bir kere daha yaktı. İmam'ın Kur'an okuyan sesi, Emre'yi biraz da olsa rahatlatıyordu. Annesi ona uyumadan önce mutlaka Kur'an okurdu. Aklına tekrar annesinin sesi gelince, gözyaşlarını tutamadı.

 

Yemekler yenirken Emre'nin elinden tutup zorla masaya getirdiler. Günlerdir bir şey yememiş olmasına rağmen aç değildi. Şu zamanda bir şeyler yemek hem annesine, hem babasına ihanetmiş gibi geliyordu. Teyzesi "Hadi oğlum, ye artık." dediğinde ona döndü sinirle. "Sen burada ne yapıyorsun? Ne yüzle gelirsin buraya?" dedi çatallanmış sesiyle. Herkesin gözleri Emre'ye döndü. İnsanlar ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, özellikle dedikodu için gelen teyzeler. Emre ise herkesin önünde onu rezil etmeye niyetliydi.

 

"Teyzeciğim ne diyorsun sen? Yorgunluktan ne dediğini bilmiyor canım yavrum." dedi teyzesi yapay bir gülümsemeyle. "Senin asıl amacın para koparmak değil mi? Ama şimdiden söyleyeyim asla ümitlenme. Bizi bağrına da bassan benim ve kardeşimin hakkı olan parayı asla sana yedirmem." dedi tek nefeste. Öfkeden bütün üzüntüsünü kısa bir süreliğine unutmuştu. "Canım, ben ne zaman para için sizin yanınıza geldim?" dedi teyzesi tekrar. Bu sefer ses tonu uyarı doluydu. Emre umursamadan sözlerine devam etti. "Sen değil miydin, yıllar önce annemle babam evlendiğinde babamla beraber olmaya çalışan? Sen değil miydin beni tehdit ederek annemle babamı ayırmaya çalışan? Söyle, hadi. İnsanlar da öğrensin. Öğrensinler ki, kocalarını, özellikle de zenginlerse uzak tutsunlar senden." dedi. Teyzesinin rengi attığında salondan "Aaaa, çok ayıp!" nidaları yükseldi. Teyzesi etrafına baktı ve hızla odadan çıktı. Emre ise arkasından "Git buradan. Bende para yok merak etme." diye bağırdı. Yerine oturduğunda "Günaha girmek istemiyorum ama sırf dedikodu için gelenlerin farkındayım. Şunu söyleyeyim, babam bizi terk etmedi öldü. Annem babam ölmeden önce hamileydi zaten. Kafanızda saçma sapan şeyler kurup, anneme iftira atmayın. Kaç yaşına gelmişsiniz ölünün arkasından konuşulmayacağını bilmiyorsunuz." dedi. Daha sonra ise bayılmak üzere olduğu için bir şeyler yemeye çalıştı.

 

Mesajı iletmek istediği insanlar cevabını almış gibi birer birer kalkıyorlardı. Emre, bu insanları aklının bir köşesine not ederken bir ürperti hissetti. Sanki uzaklardan da olsa biri onu izliyormuş gibiydi. Etrafına bakındığında kimseyi göremeyince önüne dönüp atıştırmaya devam etti.

 

Yemeklerini yerken her şey bir bir boğazına dizildi. Dün annesi toprağa gömülürken bir tek kendisinin ağladığını ve haykırdığını hatırladı. Hiç kimsesi yoktu... Kardeşinden başka tabii. Ona her şeyini çekinmeden vereceğine, onun bütün ailesi olacağına ve onu her türlü kötülükten koruyacağına söz verdi.

 

 

                            *****

Haziran 2028

Askerler yürürken postallarından çıkan sesler, tüm caddeyi inletiyordu. Onlar omuzlarında tuttukları Şehit Astsubay Salih Güran'ı taşırken, onları izleyenler şehidi görünce birer birer ayağa kalkıyorlardı, biz de dahil. Uygun adımda yürüyerek emirlerle birlikte şehidi yerine bıraktılar.

 

Şehidin karısı, Ayşe Güran, kollarını açarak kocasının ay yıldızlı tabutuna doğru koştu. Kocasına sarıldı, öptü, kokladı... "Nasıl kıydılar sana Salih'im? Kanları kurusun inşallah. Oy, ben ne yaparım?" diye bağırdığında onu izlerken gözyaşlarımı tutamadım. Küçüklüğümden beri, bu sahneye maruz kalmama rağmen her defasında aynı tepki...

 

Yengemle Ayşe ablanın yanına gittiğimizde yere düşmemesi için koluna girdik. Ayşe abla çığlıklar atmaya, ağlamaya devam ediyordu. Yengeme baktığımda onun da Ayşe ablayı izlediğini ve gözyaşlarıyla birlikte çok uzaklara daldığını gördüm. Göz göze geldiğimizde Ayşe abla kendini yere bıraktı ve anında sağlık ekipleri koştu. O derin derin nefesler alırken biz de bir yandan onu sakinleştirmeye çalışıyorduk. "Ayşe, bana bak. Acını doya doya yaşa ama hayata tutun. Karnındaki bebek için hayata tutun. Sana kocanın emaneti olan bu bebek için, onu vatanına hayırlı evlat yapmak için hayata tutun. Lütfen." dedi yengem ağlarken. Ayşe abla derin nefesler almaya devam etti. Ben ise konuşamadım.

 

Askerlerden biri öne çıktığında önce ay yıldızlı tabutu öptü ve elindeki mermiyi tabutun üzerine bıraktı. Bu hareketin ne anlama geldiğini herkes çok iyi biliyordu...

 

Askerlere son emir olarak "Şehit al!" verildi. Onlar yürürken Ayşe abla ayağa kalkmaya çalıştı, başaramadı. En sonunda da bu acıya daha fazla katlanamayıp gözlerini kapattı.

 

 

 

 

                           *****

 

Bölüm sonuuuu.

Sizce bölüm nasıldı?

Sizce Emre teyzesine kızmakta haklı mıydı?

Fikirlerinizi yazarsanız çok sevinirim.

 

 

Bölüm : 24.11.2024 23:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...