
Duş aldıktan sonra odaya döndüm. Üzerime sihay dar badi ve dar kot pantolon geçirdim. Dizime kadar gelen çizmelerimi giğdikten sonra kahve rengi kemerimi belime sardım. Dalgalı saçlarımı alçak dağınık bir topuz yaptım ve oldukça sade bir makyaj yaptım. Aynadan son kez kendime baktım.
Tüm vücut hatlarım ortadaydı, bence gayet güzel bir fiziğim vardı.
Farahın kombini.
Aşağıya indim, Öke tek vardı masada, bir yandan elindeki dosyayı incelerken bir yandan da kahvaltısını yapıyordu.
Yanına gidip yerimi aldım.
"Günaydın efendim"
"Günaydın" dedi göz ucuyla bana bakarak. Bu adamda çok sıkıcıydı.
"Sen çalışırken ben yoruluyorum adeta"
Başını kaldırıp bana baktı.
"AllahAllah neden miş o?" dedi, yüzünde çarpık bir gülümseme belirdi. Çayımdan bir yudum aldım ve omuzlarımı silktim.
"Ne bileyim. Fazla sıkıcı, insan biraz kendinede zaman ayırmalı"
"Oyalanıyorum diyelim" bende yapmayı sevdiğim şeylerle oyalardım kendimi. Düşüncelerim beni yiyip bitirirdi yoksa.
"Hayat zaten yeterince zor ve acı değilmi. Ne yaparsan yap, ne geçmişinden nede kendinden kurtulursun. Bu yüzden bence bu tek seferlik ömrümüzü herşeyi arkamızda bırakarak kendimize ve hayatımıza güzellik katmaya çalışarak yaşamalıyız" dedim çatalımı ağzıma atarak.
Ona döndüğümde düşünceli bir şekilde yüzümü inceliyordu.
Farkında olmadan fazlamı zekice konuşmuştum?
"Geçmişin..." dedi
Anlamışmıydı? Şüphemi çekmiştim?
"Fazla derin öyle değilmi?" dedi.
Ağzımdaki lokmayı zar zor yutmuştum. Geçmişim... Fazla derindi. Çok fazla derin.
Çayımdan bir yudum aldım lakin elim titremeye başlamıştı. Geçmişim beni fazla etkiliyordu. Öke bunu fark etmesin diye hemen fincanı yerine koydum. Elime baktı, ellerimi birleştirerek kucağıma koydum.
"Cevabımı aldım sanırım" dedi kahvaltısına dönerek.
Gülmeye çalıştım.
"Ne derini efendim. Normal hayatı olan normal bir insanım işte"
Örgütü olan ve hem Kendi örgütünden hemde Büyükbabasının örgütünden kaçan bir kadınım işte.
yüzüme bakıp yaklaştı ve gözlerimin içine baktı. Yeşillerime daldı kahveleri. Öyle bir bakıyordu ki tüm geçmişimi görecek diye korktum.
"Abi Fatih bey geldi" dedi Ozan.
Öke kendini toparlayıp Ozan'a baktı.
"Gelsin"
İçeri otuzlarını bitirmek üzere olan, kısa bir adam girdi.
Öke kendini hiç rahatsız etmeden kahvaltısını yapmaya devam ediyordu.
Fatih denilen adam gelip karşıma oturdu.
"Şimdi sen müsait olamazsın diye erkenden geleyim dedim. Birlikte gideriz şirkete seninle konuşacaklarım var" dedi. Bunlar ne kadar hatrı sayılır insanlarmış öyle Öke yüzlerine bakmayı bile tenezzül etmiyordu.
"İyi akıl etmişsin. Hacer!" dedi bağırarak. Hacer gelip yanımızda saygıyla durdu.
"Fatih beye servis aç"
"Tabi efendim"
"Yok yok. Bana bi kahve getir yeterlidir" dedi.
Hacer onaylayıp gitti. Fatih bey bana döndü.
"Akay. Bu hanımefendi kim? Bende fark etmesem tanıştırmayacaktın ha" adam çok rahatsız edici bakıyordu.
Öke başını kaldırıp bi bana birde Fatih beye baktı.
"E hadi tanıştırmayacakmısın beni bu güzel hanımefemdiyle? Yoksa buda oyuncaklarından birimi?"
Ya sabır, başlicam bak bunlara. Derin bir nefes aldım. Öke çayından bir yudum alırken cevap verdi.
"Gerek duymuyorum"
Nasıl gerek duymuyorum, beni insan yerine koymuyormuydu. Bana bir öfke dalgası geldi şimdi.
"Merhabalar efendim ben Farah, Fesih beyin yardımcısıyım, kimsenin oynayabileceği bir oyuncak değilim merak etmeyin" dedim. Şimdi kos koca adamın bakıcısıyım desem olmazdı.
Öke bana döndü.
"Dilim var çok şükür" dedim mırıldanarak, Öke duymuş olacakki kaşlarını kaldırdı.
"Memnun oldum, bende Fatih... Fatih Yüksel"
"Pek yükselememiş gibisiniz" dedim çayımdan bir yudum alarak. Adam duymamıştı ama çayı genzine kaçan ve gülüşünü saklamaya çalışan Öke duymuş gibiydi.
Hacer Fatih beyin kahvesini getirmiş ve gitmişti.
Ben kahvaltımı yaparken üzerimdeki bakışlardan rahatsız olmamak elde değildi. Rahatsızca yerimde kıpırdandım, Öke bunu fark edecekki boğazını temizledi.
Fatih bey anlık önüne dönüp tekrar bana bakmaya başlayınca kendimi tutamadım.
"Bir sorun mu var efendim?"
"Ne gibi bir sorun?"
"O rahatsız edici bakışlarınız kilitlenip kalmışta ondan sordum"
"İlgimi çektiniz diyelim" dedi. Ya sabır, döverim bunu.
"Lütfen insanca davranıp beni rahatsız ettiğiniz için biraz utanıp önünüze dönermisiniz efendim"
"Dilinde baya uzunmuş. Kesmek gerekebilir sanki"
Sabırla burnumdan soludum.
"Fatih kapa çeneni de kahveni iç. Kaldırma beni ayağa" dedi Öke dişlerini sıkarak.
Fatih bey bir şey demeden önüne döndü.
Çok geçmeden Fatih beyin gözleri gene beni bulmuştu.
"Fatih kalk!"
"Daha kahvemi içmedim"
"İşim gücüm var senin kahvenimi bekleyeceğim, ne içeceksen şirkettede içersin" dedi sert bir ses tonuyla. Ayağa kalktı. Fatih Bey hala yerinde oturuyordu.
Göz göze geldik. "Fatih bey sizde artık kalksanızda bende sizin o rahatsız edici bakışlarınızdan kurtulup güzel güzel kahvaltımımı etsem ne dersiniz?" dediğimde Öke söylediğim şeyden tatmin olmuş gibi hafif gülümsemişti.
"Tekrar görüşüceğimizi biliyorsun değilmi" dedi ayağa kalkarak.
"Sapık bakışları olan birisiyle bir daha görüşmek istediğimi hiç sanmıyorum efendim"
"Afiyet olsun o zaman" dedi elini uzatarak.
Elini sıkmadan başımla selam vererek karşılık verdim.
"Teşekkür ederim" dedim.
...
"neyin var tontişim?"
"Bilmiyorum kızım beni bir sıkıntı basmış. Ne kurtulabiliyorum nede çözebiliyorum"
Tontişimi böyle görmeye alışık olmadığım için benimde modum düşmüştü.
"Hadi kalk senle pasta yapalım" dedim elinden tutarak.
"Yok be kızım hiç modumda değilim"
"Hadi tontişim benimi kıracaksın gel işte" başını tamam der gibi sallayıp ayağa kalktı.
Tontişle mutfağa girmiş malzemelere bakıyorduk.
"Ne yapalım ki?"
Tontiş heyecanla bana döndü.
"Tiramisu yapalımmı. Lütfen lütfen"
Çocuklaşmış gibiydi. Gülümsedim.
"Yapalım yapalım, sen yeterki iste"
Şarkı açıp yapmaya başladık.
Ben malzemeleri iç içe katarken bi ses geldi. Arkamı döndüğümde tontişin haline şaşkınlıkla baktım.
Koskoca un kasesini üzerine dökmüştü. O kadar masumca etrafına bakıyordu ki küçücük bir çocuktan farkı yoktu adeta.
"Farah istemeden oldu-" ben bir anda kahkaha atmaya başlayınca susup bana baktı.
Gülmekten karnımı tutarken oda gülüşüme eşlik etti.
Unu temizlemiş gene işe koyulmuştuk. Ben muhallebiyi hazırlarken tontiş pandispanyaya hafif hafif süt dökerek ıslatıyordu.
Muhallebiyi pandispanyanın üzerine döktükten sonra dağıttım ve bir kat daha yaptım. Son olarak kakao serptikten sonra hazırdı.
"Tadaaaam" dedim
Tontiş ellerini çırparak beni tekrarladı "tadaaaam" gülümsedim.
Tam o sırada salon girişinin iki kanatlı kapısı hızla açıldı. "FARAH ILGIM ACAR" Diye kükredi Öke öfkeyle.
Öğrenmişmiydi. Ne halt yiyecektim şimdi.
"Akay geldi Akay" dedi tontiş. Tiramisu yu eline alıp hızla Ökeye doğru gitti.
"Akay, Akay bak ne yaptık. Bunu Farahla yaptık" Öke anlık büyükbabasına bakıp bana döndü. Gözlerinden ateş fışkırır gibiydi.
"Şimdi olmaz büyübaba. Hacer! Büyükbabamı odasına götür"
Hacer başını sallayıp büyükbabayı odasına götürdü.
"Karşıma geç" dedi dişlerinin arasından.
"KARŞIMA GEÇ DEDİM SANA!"
Öyle bir bağırmıştı ki tüm malikane inlemişti adeta.
Gözlerim dolmuştu.
Yavaşça yürüyüp karşısına geçtim.
"Anlat!"
"N-neyi?"
"Anlat Farah. Bana planını anlat, kim için çalıştığını neden evime geldiğini neden Karım olduğunu anlat"
Ne demişti o? Karım olduğunu mu?
Kaşlarımı çattım.
"Ne-ne diyorsunuz efendim?"
"Sabrımı sınama benim Farah. Anlat diyorum yoksa farklı yollarıda var"
Arkadan gelen Kutay elini Ökenin omuzuna koydu.
"Abim biraz sakinmi olsan"
Öke omuzunu hızla geri çekti.
"Ne sakini Kutay. Haberim olmadan evlendirilmişim. Bilmeden evime bir casus almışım. NE SAKİNİ?"
Tekrar bana döndü. Hızla yanıma yaklaşıp kolumu sıkmaya başladı.
"Anlat diyorum sana"
Gözümden akan yaşa engel olamadım.
"A-anlamıyo-" Öke hızla kolumu bırakıp elinde tuttuğu belgeleri yüzüme fırlattı.
Yere düşen belgeleri elime aldım.
Ben vardım tüm bilgilerim vardı.
Medeni Hali: EVLİ
Buda neydi böyle. Kim yapmıştı bunu.
Hızla belgeleri karıştırdım.
Akay Öke GÜRSOY
Medeni Hali: EVLİ
Şaka olmalıydı bu.
"B-bu da ne böyle?"
"Bana rol yapma!"
Başımı kaldırıp yüzüne baktım.
"NE SAÇMALIYORSUN SEN!" diye bağırdım sinirle.
"Kes sesini ve ne işler peşinde olduğunu anlat. Kim için çalışıyorsun? Benden ne istiyorsun? Planın ne? Her şeyi hemen şimdi anlat bana"
Ayağa kalktım.
"KES ZIRVALAMAYI! Burada benim hayatımla oynanıyor ve kahretsin ki hiç bir halttan haberim yok. Kimse için çalıştığım falanda yok rahat ol. Casusta değilim. Kim neden böyle bir saçmalık yaptı bilmiyorum ama inan bana en kısa sürede bulucam"
Öke alayla kahkaha attı.
Bana yaklaştı ve dudaklarını kulağıma sürttü.
"Sana hayatı zehir edicem Farah Ilgım Acar"
Dedi fısıldayarak. Tüylerim diken diken olmuştu. Hızla merdivenlerden yukarıya çıktı.
Ben öylece dona kalmıştım.
Kim yapmıştı bunu?
Neden yapmıştı?
Ne yapacaktım ben şimdi?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |